Her şeyde var ama özellikle kadın-erkek ilişkilerinde hem kadınlarımız;hem de erkeklerimizde yönetilemeyen bir duygusallık var.Üstelik bu duygusal bağlar çoğunlukla da birisini sevmek için kuruluyor ve sevilecek özellikler aramak ve karakter üzerinden sevmek insanlarımıza çok uzak.Bu nedenle de evliliğe varmaması gereken bazı ilişkiler maalesef evlilikle sonuçlanıyor.Ama böylesi gerçekçi olmayan seçimlerle kurulan evlilikler çoğunlukla yürümüyor.
Evlilik başı sonu bir duygusal paylaşım değildir.Çok yönlü bir ilişkidir ve evlilikle kurulan çok yönlü bir yaşam ortaklığıdır.Bu ortaklığın sağlıklı yürüyebilmesi ise evlilik öncesinde doğru seçim yapılmasıyla yani doğru eş adayı seçilmesiyle çok ilgilidir.
Sevgi elbette her insanın ihtiyacıdır ve sevgiye doğru düzgün bir sevgi olduktan sonra bizim de saygımız vardır.Ama evlilik ilişkisinde sevgi bir sonuca götürücü değil sadece bir başlangıç olmalıdır.Çünkü insanlar evlenip çift hayatına geçtikten sonra sevgi dışında da yaşama dair çok şeyi paylaşacaktır.Üstelik paylaşım doğru kurulursa olmayan sevgi olur hale geliyor;yok doğru kurulamaz ise de olan sevgi de hiç oluyor.Bu nedenle evliliklerin odak noktasında duyguları koymak aslında yanlıştır.
Çalışmalarımızda görüyoruz ki evlilikler daha çok seçim ve hazırlık evresindeki yanlışlar yüzünden zora giriyor.Bunda en önde giden sorun ise illa oldurmaya çalışmak ve bir ömür katlanamayacaklarına evliliği oldurana dek katlanır görünmektir.Bu maalesef o evlilik olmazsa adeta yalnız kalacakmış gibi çok çiftte gördüğümüz bir sorundur.Aynı zamanda duyguları yönetmede hiç de iyi bir noktada olmadığımız gösterir.Öte yandan tanışma ve hazırlık evresinde çok insanda iyi görünme ve oldurma adına maske kullanma;kendini farklı gösterme görüyoruz.Oysa gerçek yüz evlilikle birlikte zaten ortaya çıkacaktır.Burada aynı zamanda evliliğe giden yolda epey yaygın gördüğümüz bir dürüstlük problemi de olduğunu söyleyebiliriz.
Peki nasıl olmalıdır..?Evliliği evlilik olgunluğuna erişmiş bir kadınla bir erkeğin karşılıklılık ve gönüllülük esasıyla kurdukları ve yine karşılıklılık ve gönüllülük esasıyla yürüttükleri çok yönlü bir yaşam ortaklığı olarak tanımlarız.Evlilik; gerçekçi tanışma;denklikler;sorumluluk bilinci;dayanaklı sevgi;uyum sağlayıcı esneklikler ve tamamlayıcı işbirliği üzerine kurulmalı ve bir ilişkideki bu özelliklerle yürütülmelidir.Ayrıca evliliğin benlikten çıkma ve biz olmayı başarabilme gerektirdiği de aşikardır.Bu nedenle Evlilik Okulu Eğitim Programı nı yazarken "ben olmadan biz olunmaz;ben kalarak bize varılmaz" demiştik.Evlilikte eşlerin birbirine doğru akmayı başarabilmesi oldukça önemlidir ve bunun için de özellikle zıtlaşmalardan uzak durulması önemlidir.
Evlilik akıl ve bilimin öngördüğü üzere denklikler üzerine kurulmalıdır.Bunda eğitim denkliği;yaş denkliği ve bölge kültürü uyuşması önemlidir.Ayrıca içinde yetişilen ailenin hangi sosyal sınıfta olduğu ve bunların da birbirilerine üç aşağı beş yukarı denk olması önemlidir.Ayrıca değerler sisteminde ve yaşama bakış açısında örtüşmelerin de sağladığı denklik önemlidir.Tüm bunlar daha çok evlilikle birlikte bir bütünleşmenin ortaya çıkması adına tavsiye ettiğimiz şeylerdir.
Bir diğer önemli konu uyum sağlayıcı esnekliklerdir.Bu anlamda ülkemizdeki evlilik örnekleri oldukça sorunludur.Kadını da erkeği de maalesef kendi borusunu öttürme peşindedir.Oysa kimse gölge kişilik haline getirilerek mutlu edilemez.Burada toplum olarak evliliği pek de bilmediğimiz açıkça ortaya çıkmaktadır.Biz evlilikle birlikte kendinden vazgeçme değil birbirine doğru akabilmekten;uyum sağlayıcı esnekliklerden;tamamlayıcı işbirliğinden bahsediyoruz.Bunlar olmayacaksa takdir edersiniz ki o evliliğin mutlu olabilmesi de imkansız;yürüyebilmesi de zordur.Hatta kafa ben merkezci ise evlenip başkasına sebep olmanın da alemi yoktur.
Evlilikte tamamlayıcı işbirliği en başta her cinsiyetin cinsel kimliğine düşen sorumlulukları yerine getirmesiyle sağlanır.Evlilik yetkinliği ile kastettiğimiz de budur.Bunun yanında gerilimi düşürücü adım atabilme;yeterli ölçüde tolerans;kırarsa özür dileyebilme;iyi bir şeye teşekkür edebilme;sevgi ve saygı gösterebilme;ilgililik;güven verme;sözünde durma gibi şeyler tamamlayıcı işbirliğini yaratmada oldukça etkilidir.
Evlilik bizim kültürümüzde aynı zamanda cinsel ihtiyacın meşru zeminde karşılanmasını sağlayan bir yaşam biçimidir.Bu nedenle cinsel konularda çiftin birbirini gözetmesi;yaşamın bu yönüne önem vermesi;ilgili ve sıcak olması oldukça önemlidir.Kaldı ki cinsel bütünleşmenin doğru sağlanması evliliklerde lokomotif görevi görmekte ve evlilik ilişkisinin devamına önemli katkı sağlamaktadır.
Bir diğer önemli olan husus da çok sorunla karşılaştığımız köken aileler konusudur.Evlilikle birlikte öncesinde üyesi olunan çekirdek ailden çıkılır ve yeni bir çekirdek aile kurulur.Başında karı-kocadan ibaret olan bu yeni çekirdek aileye zamanla çocuklar da eklenir.Evlilik kurulunca ailevi önceliklerdeki sıralama değişir.Önceki çekirdek aile artık köken aile durumuna gerilemiş;evlilikle birlikte kurulan yeni aile ise artık bireyin kadınıyla erkeğiyle yeni çekirdek ailesi olmuştur.Bu noktadan sonra öncelik çekirdek ailenindir ve köken ailelerle ilişkiler saygı ve vefa ilişkisi olarak yürümelidir.İnsanlarımızda özellikle de evliliğin ilk döneminde bu noktada bocalamalara sıkça rastlamaktayız.Ama bu noktada sorun olunca bunun çiftin yaşamında sonraki yılları da gasp eden uzun soluklu kırgınlıklar ve kızgınlıklara yol açtığını vurgulamalıyız.Bu nedenle daha yolun başında evlilikle birlikte yeni bir çekirdek aile kurulduğunun;önceliklerin değiştiğinin bilincinde olunmasında büyük yarar var.Çünkü herkes eşinden onun gözünde herkesten önce gelmeyi görmek ve hissetmek ister.
Sosyal hayatın ahenkle paylaşımı da oldukça önemlidir.Kaldı ki eşlerden biri biraz içe dönük olursa diğer eşin sosyal yönden tatmin olmadığı evliliklere bayağı sıkça rastlayabiliyoruz.Bu noktada sosyalleşme düzeyindeki denkliğe de evlilik öncesinde dikkat edilmesinde fayda var.Ayrıca kadınıyla;erkeğiyle insanlar eşli olarak bir dış ortama girince eşinin kendisini küçük düşürmesinden hiç hoşlanmazlar.Burada "ya güzel konuş ya sus" ve "ilk adım" kuralı uygulanırsa sorun çıkmayacaktır.İlk adım kuralında kastımız ise eşlerden birisi bir şey söylediği zaman diğerinin onu katılmasa da olumlaması ve bütüncül bir görüntü sergilemesi;katılmadığı bir nokta varsa da onu eve saklamasıdır.
Evlilik aslında zor bir yaşam biçimi değildir.Sağlanmış evlilik olgunluğu ile girilir;öncelikler doğru konulur;sevgi ve saygı doğru yansıtılır ve iyi bir tamamlayıcı işbirliği üzerine oturtulursa hem kolay hem de keyiflidir.Burada birinci derece önemli olan ne istediğini bilerek ve gerçekçi bir gözle eş seçimi yapmaktır.Ayrıca ego şişikliği;inatçılık; gurur;alınganlık gibi zorlaştırıcı özelliklerin de bu ilişkiye sokulmamasıdır.Ayrıca unutulmasın ki evlilik hayal aleminde yaşanmaz;gerçek yaşamın içindedir.Bu nedenle evlilikte yaşanacak her şey de gerçeğin ta kendisi olacaktır.Ciddi bir akılla seçim yapılması ve bu yaşam biçimine başlanması önemlidir.Köpüklü duygular bir şeyler doğru paylaşılamadığı zaman kırgınlığa;öfkeye;kine dönüşmektedir.
Doğru seçim;doğru hazırlık ve gerçekçizeminde evliliği yürütmek önemlidir ama velev ki evlilik içinde bir sorun çıkarsa bunu çift önce kendi çabalarıyla aşmaya çalışmalı.Sonuç alınamadığı durumda ise bir evlilik terapistinden yardım almalıdır.Sevgiyle...