Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Endişe: İçimdeki Kurt

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Bizler bir problemle karşılaştığımızda o problemi çözmek için ilk yaptığımız şey onun hakkında düşünmektir. Aslında bu yaradılışımızın temel taşıdır. Her canlı kendi üstün özelliğini kullanarak problemini çözerken; insanında üstün özelliği düşünme becerisidir. Beynimiz etrafında olup bitenleri sürekli tarar ve aslında birazda kötüsünü düşünmeye eğilimlidir. Çünkü amacı hayatta kalabilmektir. Sorunları daha oluşmadan fark edebilmesi ancak onu hayatta bırakır. Aslında bu özelliğimizdir yolda karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmamızı sağlayan; tehlikeli gördüğümüz yerlere yaklaşmamızı engelleyen.


Bunun içinde zihnimiz sürekli düşünme eğilimi içindedir. Hepimizin beyni kapanmayan bir radyo gibi sürekli düşünce üretir. Bu düşünceler bir akış halinde geçer gider. Fakat bazen kişi bu düşüncelerden birine ya da benzer özellikte olanlara takılmaya başlar. Bu tarz düşünceler gelince o düşüncelerin zihninden akıp gitmesine izin vermez. O düşünceyi fark eder; onun hakkında daha çok düşünmeye başlar. Hatta kendi duygu kütüphanesinden o düşünceyle ilişkilenen bir duygu çağırır. Genelde de bu duygu endişedir.



Duygularda bizim hayatta kalmamız için çok temel yapı taşımızdır. Duygularımız olmasaydı yine kendimizi koruyamaz ve hızlı karar anlarında savunmasız kalırdık. Fakat sorun şu ki sürekli belli düşüncelere takılıyorsak ve bu düşünceleri de endişe ile sarıp sarmalıyorsak. Hatta bazı kişilerde öyle bir hale gelir ki tek düşündüğü düşünceler belli içerikte olan ve tek hissettiği duygu da endişe olmaya başlar. Hayatı için sürekli bir tehlike hali hisseder. Hareket edemez; sıkışıp kalmıştır. Tek istediği çok rahatsız edici bir duygu olan endişe ve endişeyi doğuran düşüncelerden kurtulmaktır.


Kendisi ile amansız bir savaşa başlar. Endişeyi yok etmek için sürekli onay arama çabasına girer. Etrafına sürekli doğru yapıp yapmadığını onaylatmak ister. Doktor doktor gezer. Bilmeye ihtiyacı vardır. Belirsizliği yok etmelidir. O nedenle hayatını planlı yaşar hatta ailesinin ve yakın çevresinin de hayatına müdahale eder. Sürekli telefon ederek onların iyi olup olmadığını kontrol eder. Çünkü aklına onlara ya kötü bir şey olmuşsa düşüncesi gelmiştir; onları arayarak sevdiklerinin iyi olduğunu bilmelidir. Öbür türlü endişe onu kemirecektir.



Peki bu süreç niye böyle oluyor diye sorabilirsiniz? Bunun cevabı biraz karışıktır. Karakteriniz; öğrendikleriniz; modelleriniz; toplumun kuralları gibi birçok faktör bir arada sizde bu etkiyi yapar. Neyse ki iyi haber bu mahkûm olduğunuz bir durum değildir. Endişe ve bununla ilgili düşünceleri düzenleyebilirsiniz. Fakat bir üstteki paragrafta anlattığım onay arama; güvence alma; kontrol ve planlama yöntemleri ile değil. Aslında bu yöntemleriniz o an sizi biraz rahatlatsa da endişe çarkına daha da kapılmanıza neden oluyor.



Ayrıca sürekli endişe haliyle yaşamak ya şöyle olursa ya böyle olursa gibi endişe üreten gelecekte olacak kötü bir şeylere dair düşüncelere takılıp kalmak sizi duygu açısından da yoksunlaştırır. Artık tüm duygularınızla aranıza endişe girmiştir. Bebeğinizi tam alıp koklayıp sevecekken; bir düşünce belirir. Ya onu kaybedersem ve o an sevginizin yerini endişe duygusu doldurur. Endişe davranışınızı da değiştirir. Her zaman en kötüsünü düşünmeli anne olarak çocuğun başına gelebilecek tüm sorunları önceden fark ederek önlemler almalısınızdır artık. Zaten iyi anne de olmak endişeli olmak değil midir? Parkta çocuğa sürekli seslenen daha çocuk tehlike olabilecek bir şeye yaklaşmadan çocuğa uyarılarda bulunan bir annesinizdir. Bunun sonucu sizi daha iyi bir anne yapmadığı gibi sürekli uyarılarda bulunduğunuz için dinlenilmeyen anne haline getirir.



Sürekli kalp çarpıntısı; endişe hali hatta panik atakla yaşamak zorunda değilsiniz. Bu hayat kalitenizi inanılmaz düşürür. Aslında bu terapiye başvuran birçok insanın şikâyet nedenidir. Bu konuyla ilgili yardım alarak daha işe yarar baş etme yöntemleri öğrenebilirsiniz. Düşünme kaynaşması denen aklınıza gelen düşüncelerin aslında gerçek olmadığı; onların da açık radyo olan beyninizin ürettiklerinden sadece biri olduğunu fark edebilirsiniz.