Anksiyete (kaygı) herkesin hissedebileceği; normal ve sağlıklı bir duygudur. Organizmanın tehlikeli veya endişe verici bir uyaranla karşılaştığında hayatta kalmak için verdiği doğal bir tepkidir. Ancak kişi sıklıkla ve aşırı düzeyde anksiyete yaşıyorsa; bu bir hastalık belirtisi olabilir.
APA (Amerikan Psychology Association - Amerikan Psikoloji Derneği) tanımına göre anksiyete; gerginlik hissi; endişeli düşünceler ve kan basıncında artış gibi fiziksel değişikliklerle karakterize olan bir duygudur. Anksiyete bozukluğu ise tekrar eden davetsiz düşünce ve endişelerdir; kişinin günlük işlevselliğini bozar.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu; anksiyete bozukluklarının bir alt tipidir. Belirtileri; DSM-5 tanı kriterlerine göre şöyledir:
Kişide en az altı aydır devam eden; aşırı kaygı ve kuruntu hissi vardır.
Kişi bu kuruntularını kontrol etmekte zorlanır.
Kişide ek olarak aşağıda yer alan belirtilerden en az üç tanesi vardır (çocuklarda bir tane);
- Tedirginlik; gerginlik; diken üzerinde hissetme
- Çabuk yorulma
- Bir şeye dikkatini verememe; zihnin sürekli dolu olması
- Çabuk sinirlenme
- Kaslarda gerginlik
- Uyku problemleri (uykuya dalma; uykuyu devam ettirme zorlukları veya uyandıktan sonra kendini dinlenmiş hissetmeme)
- Bu belirtiler; klinik yönden belirgin bir probleme veya kişinin günlük hayatındaki önemli alanlarda işlevselliğinde sıkıntıya yol açar.
Yaygın anksiyete bozukluğu yaşayan insanlar ortada geçerli bir sebep yokken kendilerini aşırı derecede kaygılı hissederler; kafalarında felaket senaryoları canlandırırlar. Tehdit unsuru olmamasına rağmen tehdit algısı yaşarlar ve kendilerini onu tedirgin eden duruma odaklarlar. Genellikle düşüncelerini kendi başlarına veya sevdiklerinin başlarına bir şey gelme ihtimali üzerine yoğunlaştırırlar. Güvenlikleriyle ilgili şüpheye ve nedensiz korkulara kapılırlar. Örneğin kişi; hava yağmurlu ise sel olabileceğini ve bunun ölümcül sonuçlara yol açabileceğini; bu nedenle yağmurlu günlerde dışarı çıkmaması gerektiğini düşünür. Bu durum bilinçdışı gelişir ve stresli olunduğunda daha baskındır.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu yaşayan kişiler günlük yaşam olayları üzerine aşırı derecede ve kontrol edilemez biçimde endişelidirler. Genellikle buna aşağıdaki fiziksel semptomlar eşlik eder:
Yorgunluk
Uyku sorunları
Kaslarda gerginlik ve ağrı
Titreme
İrritabilite
Bir şeyden kolayca ürkme - irkilme
Terleme
Bulantı; ishal veya hassas bağırsak sendromu
Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nun tedavisi sürecinde destekleyici ve kişilerarası terapi uygulanabilir. Bilişsel Davranışçı Terapi de kişinin düşüncelerini; fizksel semptomlarını ve aşırı plan yapma; kaçınma gibi bu bozukluğa karakterize olmuş davranışları hedef alır. Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) temelli yaklaşımlar ve Kabul ve Kararlılık Terapisi de etkilidir. Farklı yöntemlerle de olsa bütün terapiler kişilerin semptomları ile ilişkilerini değiştirmelerine yardımcı olur. Kişilere anksiyetelerinin doğasını anlamalarında; anksiyetenin varlığında daha az tedirgin olmalarına ve baş etmelerinde destek olabilirler.
Aynı zamanda ilaçlar da (özellikle SSRI’lar) terapi ile birlikte veya tek başlarına Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nun tedavisinde etkili olabilmektedir. İlaç tedavisinin etkilerinin görülebilmesi için ilaçların birkaç hafta kullanımı gerekmektedir. Gevşeme teknikleri; meditasyon; yoga gibi egzersizler de tedavi planının bir parçası olabilmektedir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na diğer anksiyete bozuklukları; depresyon veya madde bağımlılığı eşlik edebilir.
(Bu veriler tanı amaçlı değildir; sadece bilgilendirme içindir. Tanı veya tedavi için lütfen bir uzmana başvurun.)
AKROFOBİ
Yerden oldukça yukarda olduğunuzda paniğe kapılır mısınız? Binaların en yüksek katlarındaki pencerelerden aşağı bakabilir misiniz? Uçağa bindiğinizde cam kenarları değil de iç taraftaki koltukları mı tercih edersiniz? Uçurumun kenarında oturan birinin fotoğrafına bile bakmak size rahatsızlık verir mi?
Akrofobi (yükseklik korkusu) genel popülasyonun yaklaşık olarak %5’ini etkileyen bir anksiyete bozukluğudur. Yunanca yükseklik anlamındaki ‘’acron’’ ve korku anlamına gelen ‘’phobos’’ kelimelerinin birleşiminden gelir.
Belirtileri:
Kişi zeminden yukarıda olduğunu algıladığında panik duymaya başlar. İstemsiz bir şekilde tutunacak bir yer arar ve vücudunun dengesinden şüphe duyar. Hızlı bir şekilde alçalmaya çalışır; örneğin emekler veya diz çöker.
Titremeye; terlemeye başlar; kalp çarpıntısı yaşar; hatta ağlama veya bağırma görülebilir.
Kendini dehşet içinde; korkmuş veya felç olmuş gibi hissedebilir.
Panik içinde olduğundan düşünmekte zorluk çeker.
Belirli bir kaygı ve kaçınma görülür. Örneğin kişiyi üst katlarda yaşayan ve balkonu veya büyük pencereleri olan bir yakınına ev ziyareti yapmak endişelendirir.
Akrofobi ile İlişkili Fobiler ve Rahatsızlıklar:
Vertigo: Vertigo kişide çevresindeki objelerin hareket ettiği algısı oluşturan baş dönmesidir. Akrofobiden ayırt etmek için kan tahlili; tomografi; MRI gibi nörolojik testler yaptırılmalıdır.
Batmofobi: Merdiven veya yokuş korkusudur. Kişi bir dik yokuş gördüğünde orada tırmanmak zorunda olmasa bile paniğe kapılabilir. Batmofobi yaşayan birçok insan aynı zamanda akrofobi belirtileri de gösterebilir.
Klimakofobi: Merdiven korkusudur. Batmofobiden farkı; klimakofobide korku dik bir merdiveni çıkmak veya inmek tasarlandığında ortaya çıkar; kişi merdiveni gördüğünde zeminde olduğu sürece telaşa kapılmaz. Klimakofobi; akrofobi ile beraber görülebilir.
Aerofobi: Uçuş korkusudur. Korkunun şiddetine göre havalimanlarından; uçaklardan veya havada olmaktan korkmak şeklinde çeşitlilik gösterebilir. Aerofobi zaman zaman akrofobi ile beraber görülebilir.
Sebepleri:
Tüm insanlar yükseklik korkusu yaşayabilir fakat bunun şiddeti kişiden kişiye göre değişkenlik gösterir. Bu korku aynı zamanda hayvanlarda da mevcuttur ve adaptiftir; onları yüksekten düşmekten korur. Yükseklik fobisi olan kişilerde nedenler değişkenlik gösterebilir:
Genellikle çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylardan veya düşme ile sonuçlanan; kişiyi çok etkileyen ciddi kazalardan kaynaklanır.
Kişiler bu kazaları birebir kendileri yaşayıp yara almasalar da bir kaza veya düşme anına tanık olan kişilerde de bu fobi oluşabilmektedir. Bu sürece ‘’temsili öğrenme’’ adı verilir.
Bu fobiye zemin hazırlayan faktörler arasında genetiğin de payı düşünülebilir. Ailesinde bu rahatsızlık olan çocuklar bu stresi gözlemleyerek büyürler ve deneyimleme ihtimalleri artar.
Bilişsel süreçlerde yaşanan sapmalar birçok fobinin kaynağını oluşturur. Yükseklik kavramıyla ilgili beyinde yanlış verilerin işlenmesi aşırı endişe oluşturur ve strese yol açar. Kazaların oluşumunu ve şiddetini kişilerin gözünde fazla büyütmesi ve zihinlerinde abartılı şekillerde canlandırmaları da bu fobinin oluşumunda etkilidir.
Tedavi:
Bilişsel Davranışçı Terapi belirli fobiler için etkili bir yöntemdir. Korkulan duruma aşamalı olarak maruz bırakma (sistematik duyarsızlaştırma) gibi davranışçı teknikler uygulanabilir. Panik içerikli tepkileri azaltma ve duygusal kontrolün yeniden kazandırılması hedeflenir
Sanal gerçeklik (virtual reality) yöntemi uygulanabilir. Bilgisayar aracılığıyla üç boyutlu olarak kişiye korktuğu durumun olduğu ortamda bulunuyormuş algısı aşamalı olarak uygun tekniklerde oluşturulur ve bir çeşit maruz bırakma yöntemi uygulanmış olur. Mali ve zamansal açıdan avantajlıdır.
Medikal tedavi açısından bazı ilaçlar (sedatifler veya beta blokerleri) kısa süreli rahatlamada ve anksiyeteyi panik anında azaltmakta faydalı olabilir.
Yoga; nefes egzersizleri; meditasyon; kas gevşetme egzersizleri gibi rahatlama teknikleri de stres ve kaygı ile baş etmede etkili yöntemler olarak bilinmektedir.