Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Depresyon Nedir? Enine Boyuna Öğrenelim

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Depresyon

Depresyon çağımızın salgını. Bir çok insanı etkileyen ancak yanlış tanınan bir rahatsızlık; o yüzden depresyon nedir ve ne değildir öğrenmekte fayda var.
Depresyon denilince aklımıza gelen ilk şey mutsuzluk ve keyifsizliktir ancak bu depresyon tanısı almak için yeterli değildir. Hepimiz gün içinde bir çok sebepten ötürü mutsuz olabiliriz; girdiğimiz sınavın sonucu istediğimiz gibi gelmeyebilir; işle ilgili bir problem yaşamış olabiliriz ancak bu depresyona girdiğimiz anlamına gelmez.

Depresyon belirtileri

1- Bu mutsuzluk hissinin iki hafta boyunca hep mutsuzluğun daha ağır bastığı bir döngü haline gelmesidir. Her gün ardı ardına kendimizi mutsuz hissetme halimiz mutlu veya sakin hissetmemize göre bir teraziye koysak daha ağır basar hale geliyorsa bu bir semptomdur.
2- Uyku; ruh sağlığımız için olmazsa olmazdır. Uzun süre uykusuz kalmak tek başına bile ruh sağlığımızı etkileyebilir. Depresyondaki bir kişi de iki yönlü bir uyku bozulması olabilir. Birincisi uyku isteğindeki artıştır. Normale göre uzun uyumalar hatta yataktan çıkmaya yoğun isteksizlik görülebilir. İkincisi ise uyku isteğinin ciddi oranda azalmasıdır. Sabah kişi uykudan uyandığında da dinlenmemiş hissedecektir.
3- İştahta bir farklılık. Yine iki yönlü bir değişiklik görülebilir. İştahta artış veya iştahta kapanma. Bazı kişilerde iştah artar ve kısa sürelerde ciddi kilo alımları görülür hatta tıkınırcasına yeme nöbetleri de başlayabilir. Bazı insanlarda ise depresyon belirtisi olarak yine 2 haftayı aşan sürelerde iştah kapanır ve kilo kayıpları görülür.
4- Duygusallıkta artış. Kişinin normal zamanlarda o derece etkilenmeyeceği olaylar karşısında duygusal yoğunlaşmalar (kolay ağlamalar; yoğun korkmalar; endişelenmeler veya öfke patlamaları şeklinde) görülebilir. Duygusal bir tetiktelik halidir diyebiliriz
5- Kişinin hayatında aktivite sıklığında bir azalma ve isteksizlik görülür. Her insanın bir hobi listesi vardır. Depresyon semptomu olarak görülen bir şey; kişinin yaptığı aktivitelerden keyif almasında bir azalma görülmeye başlar. Biz buna Unhedoni diyoruz.



Hatta aktivitelerine yönelik isteksizlik görülmeye başlar. Depresyondan önceki yaşamına bakılarak sorsak eskiden keyfi aldığı şeylere yönelik bir uzaklık göze çarpar. Burada unutulmaması gereken çok önemli bir detay var; Kişi hasta olsun olmasın hayat ve hayatına dair sorumlulukları devam edecektir. Hayat boşluk kaldırmaz derler. Mesela bu bir evhanımı ise evle iligili işleri her gün beklenecektir; bir ofis çalışanı olsa oradaki sorumlulukları devam edecektir; bir avukat olsa davalara girip çıkmaya devam edecektir vb… Ancak depresyona yakalandığında hayattan keyif almak için yaptığı aktiviteler azalacağından ve bu saydığım işler devam edeceğinden hayatı bir süre sonra sadece iş güç sorumlulukların bir bütününe dönüşür ve kişinin hayattan aldığı ödül azalır. (bundan kastım şu; Aktivitelerimiz hobilerimiz; hayatımızdaki onca koşuşturmaya rağmen bir nefes aldığımız bir soluklandığımız keyif alanlarımızdır. Onlar hayattaki bir nevi ödülümüzdür. ) Bunun sonucunda kişinin hayatı daha da sıkıcı hale gelmeye başlar. ÖNEMLİ; bu sıkıcılık arttıkça bu da depresyonu geri beslemeye başlar. Yani kişi kendini daha boş ve anlamsız hissetmeye başlar. Hatta bir süre sonra bu hayatın bir anlamı kalmamış gibi hissedilebilir ve işe yaramıyormuşluk hissi oluşabilir.
6- Normalde açıklanamayacak bir unutkanlık ve dikkatte azalma. Bu durumda iş hayatını olumsuz etkileyebilir ve başarasızlık hissi yine depresyonu artırabilir.

Farkettiyseniz depresyon bu belirtilerin iki haftayı aşan sürelerde ve bu belirtilerin en azından beşinin bir arada göründüğü bir hastalıktır. Yıllardır depresyondaki danışanlarla çalışırken onların kendilerini güçsüz insan olarak tanımladığını görüyorum. Sanki bu bir hastalık değilde bu kendi karakterlerindeki zayıflığın bir tezahürü gibi anlatırlar ve yapılacak bir şeyde yokmuş gibi anlatırlar. Aslında bu tamamen depresyon süzgecinden geçerek oluşmuş bir görüş ve inanç. Nasıl ki bir soğuk algınlığının kendince bazı belirtileri varsa işte öksürük; burun akıntısı; halsizlik gibi. Bunlar bizim vücudumuzun hep zayıf olmasından; hep hastalıklı olmasından değil o an yakalandığı bir sorundur değil mi? Depresyonda bu örnekteki gibi bizim karakter olarak zayıf olmamızdan; kötü biri olmamızdan değil o dönemde yakalandığımız bir hastalıktan kaynaklanıyor.

Depresyonun belirtilerinden bahsettik. Şimdi sebepleri üzerinde duralım.
Bir çok farklı sebeple depresyon ortaya çıkabilir. Mesela bir kişi iş kaybı sebebiyle depresyona girebilirken bir başkası eş kaybı gibi bir durumla bunu yaşayabilir. Ancak bir kişiyi depresyona girmeye meyilli hale getiren üç durumdan bahsedebiliriz.

Bunlardan ilk çocukluk çağı travmalarıdır

Çocukluğundan Anne veya Babadan birini kaybeden çocuklarda yoğun bir sıkıntı oluşturuyor. Bu kişilerin yetişkin hayatlarında depresyona girme olasılığı yükseliyor.



İkincisi genlerdeki yatkınlık

Eğer atalarımızda depresyon geçirmiş insanlar varsa; olmayanlara göre depresyona girme olasılığımız biraz daha fazla oluyor. Ancak bu bizim yaşam tarzımızdan da beslenir. Mesela genlerimizde akciğer hastalığına bir yatkınlık olsa ama hiç sigara içmesek; o zaman Allah bilir belki ömrümüz boyunca akciğer hastalığına yakalanmayız ancak bir kişinin atalarında akciğer hastalığı olmasa; genleri bu açıdan temiz olsa ama sabah akşam sigara içse yine de akciğer hastası olabilir. Yani hayatımızı nasıl yaşadığımız da çok önemlidir.



Üçüncüsü ise karakter yapımızdır

Yani hayatı nasıl gördüğümüz beklentilerimiz. Örneğin iki atlet olsa bunlardan biri her koşuda birinci olmalıyım dese ve kariyeri için kendine böyle yüksek bir hedef koyuyor olsa. Diğer atlet ise ilk üç içinde yer alırsam kendimi başarılı sayarım diyor olsun. Bu iki atlet 10 yıl boyunca koşulara katılsalar. Şimdi düşünelim hangisinin kariyerinde daha çok üzüntü hayal kırıklığı sıkıntı olacaktır? Tabi ki kendisine hep birinci olmalıyım hedefi koyanda bunlar daha çok olacaktır değil mi? O halde bu atletimiz kendinden yüksek beklentilerinden ötürü depresyona daha kolay yakalanabilir diyebiliriz.

Depresyona girmeyi kolaylaştıran şeyler dışında bir de DEVAM ettiren üç sac ayağı vardır. Bunlar devam ettikçe depresyonda devam edebilir.

1- Hayata karşı bakış


Depresyonda olan kişiler dünyayı kötü olarak algılar. Tabii dünyada kötü şeylerde oluyor ancak kişi hep kötülükleri görmeye ve iyi olan şeyleri görmemeye başlar. Sanki gözünde bir gözlük var ve hep kötülükleri gösteriyor. Bu durumda nereye baksa karamsar olmaya başlayan kişi daha çok depreşe olur.

2- Kişi kendisini de kötü biri olarak görmeye başlar. Ve dünya kötü bende kötüyüm acizim yetersizim vs; ve ben bu dünyayla başa çıkamam diye inanmaya başlar

3- Ve bu asla değişmez inancı oluşur


Bu 3 duvarla sıkışmış bir kapanda olma hissi kişiyi gittikçe bunaltacaktır. Oysa bu kapandan çıkış var. Yani tedavisi elhamdülillah var.

Tedaviler


Biyolojik tedaviler ilaç ve elektro şok tedavileri olarak ikiye ayrılır. günümüzde daha çok ilaç tedavileri tercih ediliyor ancak çok ağır vakalarda ekt uygulandığını da görürüz
İkinci tedavi biçimi ise psikoterapiler. Psikoterapiler başlı başına bir yazı konusu olabilir ancak ben burada bilişsel davranışçı terapinin iyi sonuçlar verdiğinden bahsedeyim
Yazıyı burada noktalarken depresyonun bir hastalık olduğunu ancak bizinillah tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu sadece biraz emek vermek gerektiğini tekrar etmek isterim. Allah’a emanet olun