Sosyal Medya; Yalnızlık ve Mutlu Görünme Akımı
Yalnızlık... Çağımızın belki de geleceğin en büyük ama üzerinde durulmayan; göz ardı edilen en büyük sorunu. Peki bu yalnızlığın nedeni ne olabilir ? Gelin bunu biraz irdeleyelim.
Aslında bakarsak yalnızlık anormal bir durum değil; insanın belli dönemlerde yaşayabileceği; gayet insani bir durum. Ancak yalnızlığı bu kadar kronik bir sorun haline getiren ve bu kadar büyüten şey ise sosyal medyanın kendisi!
Son dönemlerde sosyal medya insanlara yalnızlık kötü bir şey; yalnız olmamalısın; sürekli eğlenmelisin; sürekli mutlu olmalısın; insanlara mutlu görünmek zorundasın; para harcamalısın; gezmelisin temasını aşılıyor.
Sosyal medya ve sosyal medyanın yarattığı yapay dünyadan gerçek dünyaya geldiğimizde gördüğümüz bir şey var ki yukarıda saydığımız ve sosyal medyanın sürekli bizi telkinlediği şeyler hiç de mümkün değil; düşünürsek eğer insanın doğasına da uygun değil.
İnsanın doğasına uygun değil dedik. Peki neden uygun değil; gelin bir de bunu inceleyelim:
1- İnsan sürekli mutlu olamaz; insan sürekli hüzünlü olamaz; insan sürekli ağlayamaz; ya da sürekli kaygılı olamaz. Bu duygu ya da durumların her birisi geçicidir; yaşanır ve biter.
2- Mutsuz olmak; hüzünlü olmak ya da problemler yaşıyor olmak sizin güçsüzlüğünüzü göstermez; bu durumlar sadece ve sadece sizin diğer bütün insanlar gibi birer insan olduğunuzu gösterir.
3-Sürekli mutlu olmak için çabalamak sizi daha da mutsuz bir birey yapar ki bu da büyük bir paradokstur.
Peki ne yapmalısınız ? Mutlu olmak; mutlu görünmek gibi bir çabaya girmemelisiniz. Yapmanız gerekenler işleri yaparak rutin doğal hayatınıza devam etmelisiniz.
Mutlu olduğunuz anları bir hatırlayın. Mutlu olduğunuz anların yüzde kaçına mutluluk için özel çabalar sarf ederek; uğraşarak ulaştınız ? Cevabınız muhtemelen pek azı şeklinde olacaktır.
İşte kilit nokta da buradadır; mutluluk hissine mutlu olmalıyım çabasıyla ulaşamazsınız. Dolayısıyla sosyal medyadaki bu mutluluk ve mutlu görünme akımına aldanmamalısınız.
Yalnızlık ve Yalnızlığın Sosyal Medya ile İlişkisi
Sosyal medyanın insanlara aşıladığı mutlu olmalısın! algısına bir algı daha eşlik ediyor: yalnız kalmamalısın; sosyal olmalısın; çok fazla arkadaşın olmalı ve bunları sosyal medyada sergilemelisin!
Bu konu da insanları mutluluk çabasına; bunun doğal sonucu olarak da mutsuzluğa iten diğer bir neden.
Ancak tekrar belirtmekte fayda var; evet insan sosyal bir varlıktır ancak tamamen ve sürekli olarak toplulukla beraber iç içe olması gereken bir varlık değildir. Yeri geldiğinde insan kendisiyle de baş başa kalabilmelidir.
Sağlıklı olan durum hem topluma adapte olarak sosyalleşebilmek hem de bir birey olmak ve bir birey olarak da toplum içerisinde var olabilmektir.
Peki bu sosyal medyanın algı bombardımanından kendimizi nasıl koruyabiliriz ?
1- Farkındalık sağlamalısınız. Sosyal medyanın insanları yönlendirme ve algılarıyla oynama çabalarını gözlemlemelisiniz.
2- Sosyal medyayı neden kullandığınızı hatırlamalısınız. Sosyal medyada olmak sizin için ne ifade ediyor ve neden sosyal medyadasınız? bunu gözden geçirmelisiniz.
3- Sosyal medyanın şu anki algılarınız üzerindeki etkisini görmek için ise kendinize sosyal medyayı kullanmadan önce yukarıda bahsettiğimiz konulara ilişkin düşüncelerinizin ne olduğunu; sosyal medyayı kullanmaya başladıktan sonra ise bu konulara ilişkin düşüncelerinizin nasıl değiştiğini sorgulamalısınız.
4- Sosyal medya da daha az vakit geçirmelisiniz. Sosyal medya da geçirilen vakit arttıkça sosyal medyanın etkisine kapılmak da çok daha kolay bir hal almaktadır. Bu durum sosyal medyaya özgü bir durum değildir; en çok vakit geçirdiğiniz şey sizin yaşantınız olur ve onu yaşarsınız.
Aslında bakarsak yalnızlık anormal bir durum değil; insanın belli dönemlerde yaşayabileceği; gayet insani bir durum. Ancak yalnızlığı bu kadar kronik bir sorun haline getiren ve bu kadar büyüten şey ise sosyal medyanın kendisi!
Son dönemlerde sosyal medya insanlara yalnızlık kötü bir şey; yalnız olmamalısın; sürekli eğlenmelisin; sürekli mutlu olmalısın; insanlara mutlu görünmek zorundasın; para harcamalısın; gezmelisin temasını aşılıyor.
Sosyal medya ve sosyal medyanın yarattığı yapay dünyadan gerçek dünyaya geldiğimizde gördüğümüz bir şey var ki yukarıda saydığımız ve sosyal medyanın sürekli bizi telkinlediği şeyler hiç de mümkün değil; düşünürsek eğer insanın doğasına da uygun değil.
İnsanın doğasına uygun değil dedik. Peki neden uygun değil; gelin bir de bunu inceleyelim:
1- İnsan sürekli mutlu olamaz; insan sürekli hüzünlü olamaz; insan sürekli ağlayamaz; ya da sürekli kaygılı olamaz. Bu duygu ya da durumların her birisi geçicidir; yaşanır ve biter.
2- Mutsuz olmak; hüzünlü olmak ya da problemler yaşıyor olmak sizin güçsüzlüğünüzü göstermez; bu durumlar sadece ve sadece sizin diğer bütün insanlar gibi birer insan olduğunuzu gösterir.
3-Sürekli mutlu olmak için çabalamak sizi daha da mutsuz bir birey yapar ki bu da büyük bir paradokstur.
Peki ne yapmalısınız ? Mutlu olmak; mutlu görünmek gibi bir çabaya girmemelisiniz. Yapmanız gerekenler işleri yaparak rutin doğal hayatınıza devam etmelisiniz.
Mutlu olduğunuz anları bir hatırlayın. Mutlu olduğunuz anların yüzde kaçına mutluluk için özel çabalar sarf ederek; uğraşarak ulaştınız ? Cevabınız muhtemelen pek azı şeklinde olacaktır.
İşte kilit nokta da buradadır; mutluluk hissine mutlu olmalıyım çabasıyla ulaşamazsınız. Dolayısıyla sosyal medyadaki bu mutluluk ve mutlu görünme akımına aldanmamalısınız.
Yalnızlık ve Yalnızlığın Sosyal Medya ile İlişkisi
Sosyal medyanın insanlara aşıladığı mutlu olmalısın! algısına bir algı daha eşlik ediyor: yalnız kalmamalısın; sosyal olmalısın; çok fazla arkadaşın olmalı ve bunları sosyal medyada sergilemelisin!
Bu konu da insanları mutluluk çabasına; bunun doğal sonucu olarak da mutsuzluğa iten diğer bir neden.
Ancak tekrar belirtmekte fayda var; evet insan sosyal bir varlıktır ancak tamamen ve sürekli olarak toplulukla beraber iç içe olması gereken bir varlık değildir. Yeri geldiğinde insan kendisiyle de baş başa kalabilmelidir.
Sağlıklı olan durum hem topluma adapte olarak sosyalleşebilmek hem de bir birey olmak ve bir birey olarak da toplum içerisinde var olabilmektir.
Peki bu sosyal medyanın algı bombardımanından kendimizi nasıl koruyabiliriz ?
1- Farkındalık sağlamalısınız. Sosyal medyanın insanları yönlendirme ve algılarıyla oynama çabalarını gözlemlemelisiniz.
2- Sosyal medyayı neden kullandığınızı hatırlamalısınız. Sosyal medyada olmak sizin için ne ifade ediyor ve neden sosyal medyadasınız? bunu gözden geçirmelisiniz.
3- Sosyal medyanın şu anki algılarınız üzerindeki etkisini görmek için ise kendinize sosyal medyayı kullanmadan önce yukarıda bahsettiğimiz konulara ilişkin düşüncelerinizin ne olduğunu; sosyal medyayı kullanmaya başladıktan sonra ise bu konulara ilişkin düşüncelerinizin nasıl değiştiğini sorgulamalısınız.
4- Sosyal medya da daha az vakit geçirmelisiniz. Sosyal medya da geçirilen vakit arttıkça sosyal medyanın etkisine kapılmak da çok daha kolay bir hal almaktadır. Bu durum sosyal medyaya özgü bir durum değildir; en çok vakit geçirdiğiniz şey sizin yaşantınız olur ve onu yaşarsınız.