Günümüzde internet kullanımına baktığımızda internetin kullanım ve kapsama alanları gün geçtikçe gelişmektedir. Sosyal içerik paylaşımı; bloglar; sohbet servisleri; alış veriş platformları; lokasyon servisleri; wikiler; Facebook ve Twitter gibi birçok uygulama sosyal medya platformlarını kapsamaktadır. Ağ servislerinin gelişmesiyle küresel ölçüde bilgi alış verişi hızlanmış ve kolaylaşmıştır. Bu platformlar aracılığıyla kullanıcılar birbirleriyle video; fotoğraf; konum; bilgi gibi içerikleri çok kısa sürede paylaşabilmekte; ortak ilgi alanlarını; fikirlerini paylaşabilmekte ve bu verileri elde edebilmektedir. Kullanıcıların bu platformlarda yapmış oldukları eylemler bireyin öz saygısıyla da yakından ilgilidir. Bireyin kendisine duyduğu sevgi; saygı ve değer de sosyal medya kullanımını etkileyebilmektedir.
Bu araştırmanın temel amacı; sosyal medya kullanan ve kullanmayan üniversite öğrencilerinin öz saygı düzeylerinin belirlenmesi; sosyal medya kullanım sıklığına bağlı olarak öz saygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu çalışmadan elde edilecek veriler ışığında sosyal medya kullanımı ve buna bağlı olarak öz saygı düzeyleri hakkında veri elde edilmesi amaçlanmıştır.
Araştırma doğrultusunda 2017-2018 öğretim yılında İstanbul ilinde Üsküdar Üniversitesi nden üniversitenin farklı bölümlerinde öğrenim gören toplamda 100 öğrenci alınmıştır. Araştırmada Kendine Saygı Ölçeği (KSÖ) ve sosyal medya kullanım amaçlarını; yaş ve cinsiyet gibi bilgileri elde etmek için demografik veri formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi için SPSS programının 22.0 sürümü kullanılmıştır. Araştırmaya katılanların kendine saygı ölçeğine ait algıların sosyal medya başında geçirilen süreye göre farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olup olmamasını test etmek için yapılan Kruskal Wallis H testi sonucuna göre; kendine saygı algılarının sosyal medya başında geçirilen süre gruplarına göre farklılığı istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0;05). Kendine saygı ölçeğinde hangi gruplar arasında algının farklılaştığının belirlenmesi amacıyla yapılan Mann Whitney U testi sonucuna göre 1 saatten az olanların kendine saygı algıları 4-6 saat ;7 saat ve üzeri olanlara göre daha yüksektir. 1-3 saat olanların kendine saygı algıları 4-6 saat ve 7 saat ve üzeri olanlara göre daha yüksektir. Elde edilen bulgular doğrultusunda elde edilen veriler tartışıp; yorumlanarak daha sonra yapılacak araştırmalara yönelik önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler :özsaygı; sosyal medya; medya; üniversite.
BÖLÜM I
1. GİRİŞ
İçinde bulunduğumuz küreselleşmiş çağa baktığımızda bilgisayar ve internet teknolojilerinin hızla gelişmesi; uygulama merkezli kullanıcı kontrolünün kısıtlı olduğu Web 1.0 ın sona ermesi; Web 2.0 kullanımının başlaması ile sosyal ağ ve sosyal ağ kullanımı yaşamımızın bir parçası haline dönüşmüştür. Web 2.0 ile yani ikinci nesil internet kullanımı çok daha kolay bir hale gelmiş;kullanıcıların birbirleriyle resim; video gibi görsel materyalleri bunun yanında konum; müzik; blog ve oyun gibi içerikleri de çok hızlı bir şekilde paylaşabilmelerine imkan tanımıştır. Bunun sonucunda kullanıcılar artık içerik üreticisine dönüşmüştür. Bu şekildeki sosyal paylaşım ağ ve uygulamalar genel olarak sosyal medya olarak adlandırılmaktadır.
Facebook; Twitter; Instagram; gazete/haberleşme; bloglar; Forsquare; Youtube gibi sosyal paylaşım ve konum servisleri de sosyal medyaya örnek olarak gösterilebilir. Kullanıcılar bu sosyal ağlara mobil uygulamalar ile çok kolay bir şekilde bağlanabilmekte ve kullanabilmektedirler. Sosyal ağ servisleri (Facebook; Blog vb.) aracılığıyla kullanıcılar ortak ilgi alanlarıyla ilgili gruplar kurabilmekte ve kendileriyle ilgili bilgi ve resim paylaşabilmektedirler. Bunun yanında internet erişimi içeren online oyunlar ile kullanıcılar mmorpg türünde oyunlara girebilmekte dünyanın farklı noktalarından bağlanarak birbirleriyle iletişim kurabilmekte ve bu oyunları oynayabilmektedirler. Sosyal medya sadece veri paylaşımıyla sınırlanmamakta tüketim; reklam; pazarlama; bankacılık gibi bir çok sektörde de yaşamı kolaylaştırmıştır. Siyasi parti ve kuruluşlar sosyal medyayı kullanabilmekte seçim amaçlı kampanya ve bilgilendirme yapabilmektedir.
Web 3.0 yani semantik web ise yapay zeka kontrollü kullanımın ve kontrolün web tarafından yönetildiği bir ağ türüdür. Arama motorları; şirketler ve eğitim hizmetleri tarafından henüz yeni yeni hayatımıza girmektedir.
Yapılan çalışmalara baktığımızda dünya üzerinde 3;419 milyar kişi aktif bir biçimde internet kullanabilmekte; 2;307 milyar kişi sosyal medya kullanabilmektedir. Ülkemizde ise %78;4 oranında bir sosyal medya kullanım oranı olduğu gözlemlenmektedir. Sosyal medya ve internet kullanımının bu derece hayatımıza girdiği bir dönemde kullanıcıların sosyal medya ortamlarında vakit geçirdiği süreyi de arttırmakta; sosyal medya bağımlılığı; internet bağımlılığı ve oyun bağımlılığı gibi problemler de ortaya çıkabilmektedir. Öz saygıyı kısaca tanımlamak gerekirse bireyin kendine duyduğu güven ve saygıdır. Yapılan araştırmalar incelendiğinde öz saygısı yüksek bireyler yaşadıkları problem ve başarısızlıkların üzerine gidip daha başarılı olmaya çalışırken; öz saygısı düşük bireyler kaçınma davranışı sergileyip kendini korumaya daha meyillidir. Öz saygı yani bireyin kendilik saygısı ve kendine verdiği değer de sosyal medya kullanımını etkileyebileceği düşünülmektedir. Sosyal medya platformlarında kullanıcılar kendisiyle ilgili resim; iletişim gibi bilgiler vermekte; kendi fikir ve duygularını kolaylıkla paylaşabilmektedir.
BÖLÜM II
2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE YAKLAŞIMLAR 2.1. Dijital Bilgisayarlar
İlk dijital bilgisayarlar bir bina büyüklüğündeki makineler olup 1940 lı yılların sonlarında ortaya çıkarken; 1954 yılında IBM üretimiyle genel kullanıma uygun ilk bilgisayarlar üretilmiştir. Bu bilgisayarla kısaca girdi işlemcisiyle bilgiyi alıp bellek ünitesinde depolar ve son olarak aritmetik ünitede işlenen veri çıktı olarak karşımıza çıkar (Goldstein; 2013; s.46).
2.2. Web 1.0 ve Web 2.0 Kavramı
Web 1.0 kullanıcılara sadece bilgi alma ve okuma imkanlarını sağlayan; kullanıcılarının birbirleriyle iletişime geçmesine imkan vermeyen bir ağ hizmetiydi (Ergenç; 2011).
Web 2.0 genel olarak ikinci internet sürümünü yani bugünkü kullandığımız internet sistemini tanımlamaktadır (Sayımer; 2008 den akt. Doğdubay ve Eröz; 2012). Web 2.0 başlangıcıyla; 1990 yılında CERN de çalışan Tim Berners Lee; internet kullanımını kolaylaştırarak; erişimi hızlandırmış ve kaynaklara görsel içerik kazandırmış bunun yanında internetin bir çok kullanıcıya çok hızlı bir şekilde yayılmasına sebep olmuştur (Çevikel; 2010). Web 2.0 ile birlikte sosyal ağ ve ağ kullanımı giderek yaygınlaşmış Barack Obama nın ABD başkanlık seçimlerinde sosyal paylaşım ve ağ platformlarından yaptığı kampanyalar bunun göstergesi olarak karşımıza çıkmıştır (Büyükşener; 2009). İnternetin hem görsel hem de işitsel bilgiyi bilgi enformasyonlarına dönüştürüp kısa ve kolay bir biçimde kitlelerin kullanımına sunması interneti vazgeçilmez bir konuma getirmiştir (Çakır; 2013 ;s.171).
Uydu bağlantıları; radyo sinyalleri ve sinyal şebekelerinden oluşan bu atmosfer ile artık herhangi bir yerden başka bir yere resim; ses ya da yazılı bilgiler gönderilebilmektedir (Baştan; 2000; s.17).
2.3. Web 3.0 ve Geleceğin Ağı Web 4.0
Web 3.0 ile birlikte insanlar ve uygulamalar gerçek zamanlı olarak otomatik ve yarı otomatik bir biçimde birbirleriyle etkileşime geçebileceklerdir (Davis; 2008).
Web 3.0 yani Semantik Web; Web den farklı bir tür olmayıp bilgisayarlar ve insanlar ile iş birliği ile çalışarak bilgiyi daha iyi tanımlayacak ve kullanabilecektir. Bu gelişmeler ile birlikte önümüzdeki zamanlarda makineler daha da gelişecek ve yaşamımızda işlevselliğini arttıracaktır (Lee; Hendler vd; 2001).
Bilindiği üzere Web 1.0 insan temelli üretilmiş;uygulama temelli bir web türüdür. Web 2.0 ise insan yapımı uygulamaların istenildiği gibi yine insan tarafından değiştirilebilen bir web türüyken Web 3.0 yani semantik web ise yapay zeka temelli; internetin kendi kendini kontrol edebildiği bir web türüdür (Gökçearslan; 2011). Web 4.0 ise hayatımıza daha sonraları girerek akıllı bağlantılar ile hayatımızın her yerinde kullanabileceğimiz internet olarak karşımıza çıkabilecektir (Davis; 2008). 2.4. Sosyal Ağlar
Popüler görsel dünyanın gelişimine baktığımızda; matbaanın icadıyla başlayan daha sonraları buna fotoğraf makineleri; televizyon ve sinemanın ortaya çıkışı son olarak da internet kullanımına uygun kişisel bilgisayarların ortaya çıktığını görmekteyiz. Bu hızla gelişen süreç bireylerin hayatlarına hızla girmekte ve değiştirmektedir (Çakır; 2013; s.337).
Sosyal ağlar sosyal medyanın önemli bir alt parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal ağlar aracılığıyla insan topluluklarının ağ içerisinde profillerini paylaşabilmelerine ve birbirlerinin profillerini ekleyerek görebilmelerine; ağda iletişim kurmalarına imkan veren bir web sistemidir. Sosyal ağ üzerinde iletişimin gerçekçi olabilmesi açısından bireylerin kendisiyle ilgili isim; soy ad gibi bilgileri gerçek olarak kayıt etmeleri son derece önemlidir. Sosyal ağlar vasıtasıyla birbirleriyle ilgisi olan gruplar bu web ortamında karşımıza çıkmaktadır (Bat;Vural; 2010; s.3373).
Sosyal Medya
Sosyal medyayı basit bir tabirle tanımlamak gerekirse kullanıcıları sanal bir ortamda buluşturan bir web hizmeti şeklinde tanımlanabilir (Yıldırım; Toprak vd; 2009: 28-29).
Büyükşener (2009) Bireylerin sınırları belirlenmiş bir sistem içinde halka yarı/açık profil oluşturmasına; bağlantıda olduğu diğer kullanıcıların listesini açıkça vermesine; bu diğer kullanıcıların sistemdeki listelenmiş bağlantılarını görmesine ve aralarında gezmesine izin veren web tabanlı hizmetlerin tümüne Sosyal Ağlar denmektedir. Bu ağlara kayıtlı kişilerin yeni insanlarla tanışmaktan öte mevcut çevreleri ile iletişime geçtikleri görülmektedir. Bu ağların omurgasını yine ağın kayıtlı kullanıcısı olan; arkadaşlarının listesinin de yer aldığı kişi profilleri oluşturur. Profilin görülebilirliği genel olarak kişiye bırakılmıştır.
Bireyler birbirleriyle iletişim kurmak; çeşitli oyunları oynamak; dosya;resim gibi verileri birbirleriyle paylaşmak gibi etkinlikleri yapmak için sosyal medya hizmetlerini kullanmaktadırlar (Allen; Ryan vd; 2014).
Büyükşener (2009); sosyal medya ağ sınıflandırılmasını 5 kategoride incelemiştir. Arkadaşlık ve çevre edinme (My Space; Facebook; Skyrock); sosyal iş ağları (Xıng; Pronected; Lınkedİn); çöpçatanlık ağları (Siberalem; İstanbul.net; Gayet.net; Facebook); mezuniyet ağları; marka sosyal ağları (Samsung Fun Club; Club VAIO; Club NOKIA). 2.5. Sosyal Medyanın Özellikleri
Gerçek hayattakine benzer bir şekilde sosyal medyada da karşılıklı iletişimler; konuşmalar; ortak ilgi alanları mevcuttur. Bu yeni medya biçiminde insanlar fikirlerini; görüşlerini yayınlayıp kendi düşüncelerini hızlı ve kolay bir biçimde yansıtabilmektedirler (Breakenridge; 2009: s.15).
Lerman (2007) ye göre Sosyal medya sitelerinin 4 ortak özelliği vardır .
i) Kullanıcılar çeşitli medya türlerinde içerik oluşturabilir veya içeriklere katkıda bulunabilirler.
ii) Kullanıcılar içerikleri etiketleyebilirler.
iii) Kullanıcılar içeriği ya aktif oylama ya da pasif kullanımla değerlendirebilirler.
iv) Kullanıcılar diğer kullanıcılar ile kişi ve arkadaşlar gibi ortak ilgi alanları tanımlayarak sosyal medya ağları oluşturabilirler (akt.Öztürk ve Talas; 2015).
Film ve müzik siteleri; resim ve video paylaşım platformları; sosyal ağların temel özellikleri aşağıdaki şu başlıklar altında incelenebilir (Kim vd; 2010:218) ;
2.5.1.Profil: Sosyal ağ siteleri genellikle üyelerinin kimler olduğunu bilmek isteyip; kendileriyle ilgili bilgileri oluşturmalarını isteyebilmektedir.
2.5.2.Bağlantı Kurma: Bir sosyal paylaşım sitesine üye olduğunuzda; üye olduğunuz hesabın e-maili vasıtasıyla diğer kullanıcı ve arkadaşlarınızla da iletişime geçmenize yardımcı olmaktadır.
2.5.3.Online Gruplara Katılma: Facebook ve LınkedIn gibi sosyal paylaşım ağlarında grup kurabilir;diğer gruplara üye olabilir ve kurduğunuz gruplara diğer üyeleri de çağırabilirsiniz.
2.5.4.Online Bağlantılarla İletişim Kurma: Sosyal ağ sitelerinin bir çoğu kullanıcılarına ilan;link;e-mail bırakma gibi hizmetler sunabilmektedir.
2.5.5.Kullanıcıların Oluşturduğu İçeriği Paylaşma: Çoğu sosyal ağ sitelerinde kullanıcılar oluşturdukları blog; resim; yazı gibi içerikleri diğer kullanıcılarla paylaşabilmektedirler.
2.5.6.Fikir ve Yorumlama : Web sitelerinin büyük bir bölümü resim; video; şarkı; blog gibi içeriklere kullanıcılarının yorum aracılığıyla fikir belirtmesine imkan tanıyabilmektedir.
2.5.7.Bilgi Edinme: Kullanıcılar genellikle sosyal ağ sitelerinde çevrim içi olduktan sonra bilgi haber arama yapabilmelerine rağmen bir çok sosyal ağ sitesi çevrim dışı olma halinde de içerik; kişi gibi bilgileri arayıp bulmanıza imkan vermektedir.
2.5.8.Kullanıcıları Sitede Tutma: Facebook un Market Place uygulamasındaki gibi sosyal ağ sitelerinin bir çoğu kullanıcıyı daha fazla sitede tutmak için özellikler geliştirmektedirler.
İçinde bulunduğumuz çağa baktığımız zaman; sosyal medyanın birey ve toplum için azımsanmayacak derecede bir önemi bulunmaktadır. Sosyal medya bireyin günlük ihtiyaçlarını karşıladığı; yaşamımızı kolaylaştırdığı ve insanlar arası mesafeleri de yakınlaştırdığı gibi her geçen gün yaşamımıza biraz daha dahil olmaktadır (Babacan; 2016).
Bu bağlamda küreselleşen dünyada teknoloji ve internet teknolojilerine ilgi artmakta; iletişimin kolaylaşmasından dolayı sınırların ortadan kalmasına sebep olması ve sosyalleşme kavramına da farklı bir tanım ve boyut kazandırmaktadır (Yeğen; 2013). Bunun yanında iletişim teknolojilerinin aşırı derecede gelişimi ile bazı problemler de ortaya çıkabilmektedir. Bu problemlerin en önemlisi de iletişimdir. İnsan; iletişim ile kendini ifade edebilen yani insan olabilen bir canlıyken iletişimin yokluğu da neredeyse insanın varlığının da gereksiz hale gelmesi anlamına gelmektedir (Çakır; 2013; s.85).
2.6. Sosyal Medyanın Avantaj ve Dezavantajları
Sosyal medya kullanımı son derece yaygın ve kolay olmasına karşı bazı avantaj ve dezavantajları da vardır (Öztürk ve Talas; 2015; s.113).
2.6.1. Sosyal Medyanın Avantajları
Sosyal medyanın avantaj ve dezavantajları aşağıdaki gibi sıralanabilir (Öztürk ve Talas; 2015).
Sosyal medyada kullanıcılar kendilerine ait içerikleri hızlı ve kolay bir şekilde paylaşabilmektedirler.
Sosyal medya ekonomiktir. Kullanıcılar hiç bir maliyet ödemeden; Facebook; Twitter gibi ağ sitelerinde hesap oluşturabilir ve kullanabilirler.
Sosyal medya güvenilirdir.
Sosyal medya karşılıklı konuşma ve iletişim olanağı sağlar.
Kullanıcılar sosyal ağ siteleri aracılığıyla ilgi alanlarına ait ses; müzik; görsel ve yorum gibi içerikleri diğer insanlarla paylaşabilirler.
Sosyal medya vasıtasıyla kullanıcılar sadece bilgi tüketen değil; bilgi üreten konumuna da gelmişlerdir.
Kullanıcılar sosyal medyadaki içerikleri kendi isteğine göre belirleyebilir ve seçebilirler.
Sosyal medya; herhangi bir vasıta kullanmadan çok hızlı bir biçimde ünlü; sanatçı ya da siyasi kişilerin sorularına cevap verebilme ve onlarla iletişime geçme imkanı da tanır.
Sosyal medya; kullanıcılarına başka kullanıcıları dikizleyebilme; farklı kimliklere bürünebilme; kendini olduğundan farklı yansıtabilme gibi özellikler sağladığı için son derece popüler ve kullanışlı bir dijital iletişim aracı haline gelmiştir (Çakır; 2013; s.68).
2.6.2. Sosyal Medyanın Dezavantajları
Sosyal medya çok hızlı bir biçimde işlediği için negatif içerik ve haberler de çok hızlı bir şekilde dünyayla paylaşılabilmektedir.
Sosyal medyada herhangi bir faaliyet yönetmek dikkat gerektirmektedir. Herhangi bir problemde olumsuz sonuçlar doğabilir.
Sosyal medyayı binlerce kişi kullandığı için bilgi edinme konusunda filtre kullanılmadığı taktirde yanlış ve kaynaksız bilgi edinilebilir ya da kullanıcıyı bir çok gereksiz bilgi havuzuyla yan yana bırakabilir.
İletişim teknolojileri ve sosyal medya kullanıcılara bu derece kolaylıklar ve kazançlar sağlamasına karşı bir de madalyonun diğer yüzü vardır. Yeni iletişim teknolojileri ile karşılıklı duygusal paylaşım; hisler ve oyun bulunmamakta kullanıcıları tek yönlü iletişime itmekte ve giderek yalnızlaşmalarına; parçalanmalarına ve iletişim becerilerinin bozulmasına neden olabilmektedir (Çakır; 2013; s.79).
2.7. Sosyal Medya Kullanım Oranları
İnternet teknolojilerinin gelişmesiyle ve sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla beraber sosyal medya kullanımı da günden güne artmakta; günlük yaşamımıza her anlamda dahil olmaktadır (Öztürk ve Talas; 2015).
Gönüllü olarak başlatılan sosyal puan uygulaması 2020 yılında Çin de zorunlu hale getirilecek. Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yayınlanan belgeye göre yönetim sisteminin önemli bir parçası haline gelecek. Mobil cihazlarda kullanılacak uygulama ile kullanıcılara vatandaşlık puanı verilecek bunun yanında kamu ve özel kuruluşların kredi puanları olacak; kurumlar denetleme kurumları tarafından değerlendirilecek (Öncan; 2017).
2.7.1. Dünya Üzerinde Sosyal Medya Kullanım Oranları
We are social adlı dijital pazarlama ajansının 2016 yılı için oluşturduğu raporda dünya üzerinde 3;419 milyar insan internete bağlanıyor; 2;307 milyar kişi sosyal medya kullandığı gözlemlenmiştir (Kemp; 2016).
Facebook un 2014 yılındaki veri kayıtlarını incelediğimizde 1.35 milyar kullanıcısı olduğu görülmektedir (Facebook; 2014).
TÜİK (2015) verilerine baktığımızda ise 2014 yılının ilk üç ayında bireylerin internet kullanım alışkanlıkları %78;8 oranında sosyal medya; %74;2 oranıyla da haber; dergi ve gazete okuma amacıyla kullandıkları gözlemlenmiştir.
2.7.2. Türkiye de Sosyal Medya Kullanım Oranları
Sosyal medyanın bu geniş etkileri bilimin de araştırma konusu haline gelmiştir. 2014 yılında Wearesocial adlı internet sitesinde yine aynı tarihli Kemp in oluşturduğu istatistiğe göre dünyada 232 milyon Twitter; 1;182 milyar Facebook kullanıcısının olduğu belirlenmiştir. Aynı araştırmaya baktığımızda Türkiye de 36 milyon Facebook kullanıcısı olduğu gözlemlenmiştir (Doğan ve Karakuş; 2015).
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi nde yapılan bir çalışmada 350 öğrenciye sosyal medya kullanımlarına ilişkin anket uygulanmış; öğrencilerin hepsinin internet kullandıkları gözlemlenmiştir (Bat ve Vural; 2010).
Vural ve Bat (2010) da yaptığı çalışmada Ege Üniversitesi lisans dönemindeki 319 öğrencinin sosyal medya kullanım oranları araştırılmış; %86 oranında yoğun ve %82;4 ünün Facebook u kullandığı gözlemlenmiş; bu bağlamda Facebook u diğer sosyal paylaşım ağ hizmetlerinden daha çok kullandıkları söylenebilir.
TÜİK (2015) verilerine baktığımızda ise 2014 yılının ilk üç ayında bireylerin internet kullanım alışkanlıkları %78;8 oranında sosyal medya; %74;2 oranıyla da haber;dergi ve gazete okuma amacıyla kullandıkları gözlemlenmiştir.
Hane halkı bilişim teknolojileri kullanım araştırmasına baktığımızda ise yaklaşık on hanenin sekizi internet erişimine sahip olup; internet erişimine sahip olan hanelerin oranı 2016 Nisan ayı itibariyle %76;3 oranına çıkmıştır.İnternet kullanım amaçları incelendiğinde ise kullanıcıların %82;4 ü sosyal ağ sitelerinde profil oluşturma; ses; resim vb içerikleri yayınlama; %74;5 ile sosyal paylaşım sitelerinde video izleme; %69;5 oranında çevrim içi olarak haber ve gazete takip etme (okuma); %63;7 ile müzik dinleme; %65;5 ile hizmet sektörleriyle ile ilgili bilgi edinme; %65;9 ile de sağlıkla ilgili bilgi alma amacıyla kullandıkları gözlemlenmiştir (TUİK; 2016).Yine TÜİK (2016) verilerine baktığımızda düzenli internet kullanıcılarının oranı 2016 nın ilk üç ayında %94;9 oranına yükselmiştir.
2.8. Kullanıcıların Sosyal Medya Tutumları
Nevşehir de sosyal medya tutumlarını ölçümlemek için 181 lise ve 172 ortaokul öğrencisi olmak üzere 353 öğrenciye sosyal medya tutum ölçeği uygulanmış;ilgili araştırmanın istatistiklerinde öğrencilerin sosyal medyaya karşı kısmen olumlu bir tutum sergiledikleri; erkeklerin kızlara oranla daha çok olumlu tutum sergiledikleri gözlemlenmiştir (Alican ve Saban; 2013).
İstanbul ili Çekmeköy ilçesinde devlet okullarındaki öğrencilerin sosyal medyaya karşı tutumlarını incelemek için yapılan bir başka çalışmada ise 735 öğrenciye sosyal medya tutum ölçeği uygulanmış ortaokul öğrencilerinin olumlu tutumlarının lise öğrencilerine oranla daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Yaş ve sınıf düzeyinin yükselmesiyle ters orantılı olarak sosyal medyaya karşı tutum azaldığı bilgisi söylenebilir (Argın; 2013). “Ortaöğretim Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanım Alışkanlıkları ve Motivasyonları” adlı yüksek lisans çalışmasında sosyal medyanın insanlar için önemli olduğu gözlemlenmekte ve bulgulara bakıldığında kullanıcıların eğlence aracı olarak gördükleri bilgisine ulaşılmıştır (Ök; 2013)
2.9. Öz Saygı
Biyolojik ve psikolojik özelliklerin birleşimi kişilik olarak adlandırılmaktadır (Ankay; 1992; s.25). Genel itibariyle öz saygı bireyin kendisiyle ilgili yorum ve değerlendirmelerin bir bütünü olarak betimlenebilir (Coopersmith; 1974).
Özgüven sonradan öğrenilebildiği gibi sosyal çevreden kaynaklanan olumsuz etkilemelerin de derecesi azaltılabilir (Mutluer; 2006). Çocuklarda öz saygı düzeyinin yüksek olabilmesi için ebeveynleri tarafından verilen sevgi ve saygının koşulsuz olması gerekli ve çocuk benimsenmelidir (Güçray; 1993).
Yüksek özsaygı; sağlıklı bir kişiliğin önemli bir ölçütü olup bireyin toplumda etkin ve sağlıklı bir şekilde yer alabilmesi için öz saygı duygusunun yüksek olması gerektiği düşünülmektedir (Güçray; 1993; s.59).
Öz saygısı yüksek olan kişiler kendilerini pozitif değerlendirerek; agresif davranışlardan uzak durma ve kendilerini iyi hissetme eğilimindedirler. Özgüveni düşük bireylerin ise kendilerine olan güveni az ve sosyal ilişkilerinde bağımlı ve sıkılgandırlar (Göktaş; Gedik ve ark; 2013).
Güdüler primer ve sekonder olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Primer güdüler daha çok açlık; cinsellik ve susuzluk olarak sıralanabilirken; sekonder güdüler ise yarışma ve saygınlık gibi psiko-sosyal güdülerdir. Sekonder güdüler başlıca merak; saygı ve sevgi kazanma; özgürlük ve sosyal onay olarak sıralanabilir (Ankay; 1992; s.57)
Maslow modeline göre saygı gereksinimi ikiye ayrılmıştır. Bunlardan birincisi kendini yeterli ve başarılı görme ihtiyacı; ikincisi ise saygı duyulma ve beğenilme ihtiyacıdır. Bir insan beğenilme ve öz saygı ihtiyaçlarını gideremezse aşağılık duygusuna kapılabilir ve cesareti kırılabilir (Burger; 2004; S:433-434). Maslow piramidinde alt basamaklardan üste doğru çıktıkça toplumsal çerçevede rahat ve huzurlu yaşama; sosyal ilişkilerinde diğer bireylerle iyi geçinme ve diğer insanlar üzerinde iyi bir izlenim bırakma istekleri görülür. Maslow modeline göre bireyin kendini tam olarak gerçekleştirebilmesi en üst ve tamamlanmış bölümdür (Morrıs; 1992; S:427-428). Başarısızlığa verilen tepki düşük ve yüksek öz saygıda farklılık gösterir; öz saygısı yüksek bireyler başarısızlık karşısında mücadele edebilecek yöntemler kullanırken; öz saygısı düşük bireyler ise cesaretleri kırılarak güdülenmeleri de sönümlenebilir. Öz saygısı yüksek olan bireyler kendini daha iyi bir hale getirmeye yönelik davranışlar sergilerken; düşük öz saygılı bireyler kendini koruma eğiliminde hareket etmeye meyillidir (Burger; 2004; S:507-508).
Öz saygı ve başarısızlık üzerine yapılan bir çalışmada; bir sınav sonucuna göre iyi/kötü not alındığında; öz saygısı yüksek ve düşük bireylerin nasıl tepki vereceğini ölçümlemek için öğrencilere zeka düzeylerini ölçmek amaçlı form verilmiş; çalışmayı yürütenler sahte geri bildirim vererek çok iyi ve çok kötü sonuçlar elde ettiklerine dair açıklama yapmışlardır. Araştırmanın sonucunda öz saygısı yüksek bireyler ilk sınavı önemsemeyerek ikinci sınava hazırlanmaya başlamışlar; öz saygısı düşük bireyler ise çalışmaya karşı isteksizlik göstererek bir çoğu sınavı yarıda bıraktığı bilgisi edinilmiştir (Brockner; 1979 vd den akt.Burger; 2004).
Freud un oral evresinde bebek;bakım veren kişi ya da anne tarafından ilgi ve sevgi alır. Bu evrede çocuk anneye bağımlı bir haldedir. Bu evrede bebek anneden ilgi; sevgi ve meme emerek beslendiği için temel güven duygusu geliştirir. Ancak bu evrede problemler oluşursa temel güven duygusu ve ilerleyen yaşlarda kişiliksel problemler yaşayabilir (Ankay; 1992; s.50).
Öz saygı bireyin yaşamı açısından son derece önemli ve gereksinim duyduğu bir özelliktir. Çocuk için gelişim süreçlerinde son derece önemli bir konu olup;kendisi olduğu gibi değer gördüğünü hissetmesi gerekmektedir (Körükçü; 2004; s.6). Çocuk ilk doğduğu andan itibaren bakım veren kişi olan annesi ile ilk sosyal ilişkilerini kurmaya başlar. Kurulan bu sosyal ilişkilerde bebeğin sevgi ihtiyacı onun; benlik duygusu kazanmasında ve kişilik oluşturması açısından son derece önemlidir (Körükçü; 2004; s.109).
Ergenin kendi beden algısını kabul etmesi de ergen için doğal bir görev gibidir. Beden imajı bireyin kendi dış görünüşsel özelliklerine dair duygu ve düşünceler olarak tanımlanmaktadır. Yaşantımızda büyük ölçüde etkili olan medya; beden algısı üzerine de mesajlar vermektedir. Ergenler medya aracılığıyla gelen bu mesajları içselleştirerek beden imajının nasıl olması gerektiğini irdelerler (Oktan ve Şahin; 2010; s.547-548).
Bireylerin yaşadığı sosyal; ruhsal ve beden algısıyla ilgili problemler temelde öz saygı düzeylerinin düşük olmasından kaynaklandığı; otoriter ve baskıcı sosyal çevrenin bireyin benlik saygısını düşürdüğü düşünülmektedir. Bunun yanında sosyo ekonomik yapılar bireyin öz saygısı düzeyini etkileyebilmekte; sosyo ekonomik iyileştirmeler bireyin öz saygı düzeyinin artmasına da yardımcı olabilmektedir (Mutluer; 2006).
Avşaroğlu ve Üre (2007) nin 1141 öğrenciyle yaptığı çalışmada üniversitede öğrenim gören öğrencilerin; öğrenimlerinin ilk yıllarında öz saygı düzeyleri daha düşük olduğu bilgisine ulaşılmıştır.
BÖLÜM III
3. YÖNTEM
Araştırmanın çalışma planı Üsküdar Üniversitesi nde öğrenim gören farklı bölümlerde okuyan rastgele seçilmiş toplamda 100 öğrenciye uygulanarak katılımcılara bilgilendirilmiş gönüllü onam formu; sosyal medya kullanım anketi ve Kendine Saygı Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 ile analiz edilmiştir.Yapılan normal dağılım analizi sonucunda kendine saygı ölçeği skorları normal dağılımdan gelmediği tespit edilmiştir (p<0.05). Analize parametrik olmayan Kruskal Wallis-H ve Mann Whitney-U testleri ile devam edilmiştir.
3.1. Veri Toplama Araçları
3.1.1. Kendine Saygı Ölçeği (KSÖ) : Ölçtüğü özellik kişinin öz kavramına karşı geliştirdiği tutumdur. Testin Asıl Formu: Türkiye’de Dr. Atlas Bogenç tarafından geliştirilen bir testtir.
Kâğıt kalem testidir; bireysel ya da grup olarak uygulanabilir. Test20 maddeden oluşur; maddelerden 15’i olumlu (kişilik özelliklerinizden hoşnut musunuz?; yeteneklerinize güvenir misiniz?) 5’i olumsuz ( işe yaramaz ve acınacak biri olduğunuzu düşünüyor musunuz?; olduğunuz biri gibi görünmek sizi rahatsız eder mi?)olarak düzenlenmiştir. Ölçeğin Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır (Bacanlı ve Kuzgun; 2005).
3.1.2. SosyoDemografik Veri Formu ve Sosyal Medya Kullanım Formu : Sosyo-demografık veri formunun kullanım amacı uygulanan ölçeğe katkı sağlayan bireyler hakkında detaylı bilgi vermesidir. Yaş; cinsiyet; eğitim durumu gibi bilgilere bu şekilde ulaşılmak amaçlanmıştır. Sosyal medya kullanım formu ile ne amaçla kullandıkları ve kullanım sıklığı gibi bilgiler elde edilmiştir.
BÖLÜM IV
4. BULGULAR
Araştırmada;ölçme araçlarıyla elde edilen bulgular ve yorumları bu bölümde ele alınmıştır.
Araştırma Kapsamındaki Katılımcıl