Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

"Çocuğum Beni Dinlemiyor!"

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Çocuğum beni dinlemiyor!

Sınırlar; çocuğun isteğinin ya da davranışının; sağlıklı bir biçimde ebeveynin filtresinden geçiyor olmasıdır; gelişimi için son derece önemlidir. Çocukları güvende ve aidiyetlik hissettirir; kendilerini ifade etme imkanı elde ederler. Sınır demek: sürekli ve boş yere sarf edilen ‘hayır!’ lar; yasaklar; cezalar… değildir. Çocuğun her istediğinin yapılması da; fazla katı olmak kadar negatif etki yaratabilir. Her zaman ‘evet’ cevabını almış olan çocuk; ilerleyen yaşlarında toplum kurallarını ihlal eden; insanlarla ilişkilerinde hep ön planda olmak isteyen; empatik iletişim becerileri gelişmemiş olduğundan iletişim problemleri yaşayan bireyler olabilirler.
Çocuğa bakım veren kişinin; çocukla aralarındaki güvenli ilişkiye zarar vermeden; çocuğun davranışını kısıtlamasıdır. Burada dikkat edilmesi gereken şey; çocukla ebeveyn arasındaki ilişkinin zarar görmemesidir.

Çocuğa doğru sınır koymak için nasıl davranmalıyız?

‘Hayır’ diyebilmek.
Ebeveynlerin bir kısmı çocuğa ‘hayır’ dediği zaman sevgisinin; ilişkisinin zarar göreceğinden şüphe duyar. Hâlbuki; çocuk neleri yapıp neleri yapamayacağı konusunda yönlendirebilecek ebeveynlere ihtiyaç duyar. Yetişkinlik döneminde sınırlarımızı belirleyen aslında çocukluk döneminde deneyimlediğimiz sınırlardır. Çocuğun ileri yaşam dönemlerinde sınırlarını koruyabilmesi; esnetebilmesi ebeveyni ile kurduğu bu ilişkiden öğrenir.
Şunu unutmamalıyız ki; çok fazla ‘hayır’ kelimesini kullanmak çocuk için asıl anlamını yitirecektir. Bir davranışa ‘hayır’ demeden önce; Çocuğumdan yapmasını istediğim şey; kimin ihtiyacı? ; ‘’Ben burada çocuğuma ne öğretmek istiyorum?’’ sorularını kendinize yöneltebilirsiniz. Kendi ihtiyaçlarınızı bilmeden çocuğun ihtiyaçlarını anlamanız daha zordur.
Örneğin; sizin sakinliğe ihtiyacınızın olduğu bir zamanda; çocuğunuz bağırmak ve şarkı söylemek isteyebilir. Bu gibi durumlarda çocuğunuzla aranızdaki ilişkinizin olumsuz etkilenmemesi için; kendi ihtiyaçlarınızı farklı bir yoldan karşılamanız gerekebilir. Diğer bir seçenek ise; çocuğunuza bu durumu sert; öfkeli cümlelerle değil; iş birliği yaparak anlatmaktır.
Sus artık; ne çok konuştun değil; Benim biraz sessiz kalmaya ihtiyacım var; oyuncaklarınla oynayıp bana yardımcı olur musun? diyebilirsiniz. Kendi ihtiyaçlarınızı önemsemek; bencillik değildir. Durumun farkına varıp; kendinize anlayış göstermeniz demektir. Çocuğunuzla aranızdaki iletişimi iyi idare edemez; rekabete dönüşürse öfke beraberinde getirir. Bu rekabet savaşında kazanan yoktur; iki kaybeden söz konusudur.

Yaşadığı duyguya saygı duyun ve kabul edin.
Çocuğun istediği bir şey olmadığında öfkesini göstermeye hakkı vardır; yaşadığı düş kırıklığı karşısında hissedilen doğal bir duygudur. Çocuğunuzun öfkesini hissetmeyi; ifade etmeyi ve böylece düş kırıklığını kabul etmeyi öğrenmesi için; onun bu öfkesinden kaçınmamanız gerekmektedir. Öfkesinden çekindiğinizde bunu algılar ve öfkesini saldırganlık ile gösterebilir. Sizin ‘hayır’ dediğiniz bir davranışı öfkesiyle değiştirebileceğini öğrenirse; öfke ve saldırganlık davranışını sürdürecektir. Saldırganlık; aslında hırsla karışık korkudur. Çocuğunuzun hissettiği düş kırıklığını; yaşadığı duyguyu kabul ederek reddetmelisiniz. Açık; anlaşılabilir ve net olmalısınız.
Örneğin; ‘’Evet; istediğin diğer oyuncağı da almak istiyorsun ve bu yüzden üzgünsün. Ama sadece bir oyuncak için anlaşmıştık. ’’

Yasaklamak işlevsel değildir; bunun yerine talimat verin; yönlendirin.

Yasak koymak; çocuğu istenmeyen davranışa odaklar.
Örneğin; ‘’Salonda oynamayın.’’ yerine ‘’Oyun odasında oynayın.’’
‘’Pencere kenarlarına gitmek yok.’’ dediğinizde merak duygusuyla dolu çocuk; pencere kenarına gidecektir. ‘’Hadi; merdivenlerin orada oyun kuralım.’’ dediğinizde istediğiniz amaca yönelik bir yönlendirme yapmış olursunuz.
‘’Ateşle oynamak yasak.’’ demek yerine ‘’Ateşle oynarsak; elimiz yanabilir.’’
Dikkat becerisi henüz gelişmediği için arada hatırlatmak yeterlidir. Gelişim sürecinde beyin sürekli yeniden yapılandığından; bilgilerin belirli aralıklarla tekrarlanması gerekir. Söylemek istediklerimizi daha somut ifadelerle; olanakları vurgulayarak; seçenekler sunarak ve çocuğunuzla birlikte hayal kurarak öğrenmesine destek olabilirsiniz.

Seçenek sunarak; özgürlük tanıyarak kontrol duygusunu hissettirin.

‘’Her istediğini yapıyoruz; yinede bitmiyor istekleri.’’ diyen ebeveynler…
Çocuğun isteklerine sınırsız ulaşması da; seçim özgürlüğü verilmemesi de doğru bir sınır koyma yöntemi değildir.
Örneğin; Kıyafet ya da oyuncak almaya gittiğinizde; ‘’Hadi istediğini seçebilirsin.’’ derseniz; çocuk aile bütçesini zorlayacak bir ürün seçebilir ya da bu seçtiği ürün şartlarınıza uygun olmayabilir; burada çocuğun seçim özgürlüğü vardır ama sınırlar net değildir; istediği ürüne ulaşamadığında ise hayal kırıklığı yaşayabilir; hırçınlaşabilir.
Eğer siz alacağı oyuncağı ya da kıyafeti getirip; ‘’Bunu alıyoruz.’’ derseniz; evet sınırlar nettir ama çocuğun seçim özgürlüğü ortadan kaldırmış olursunuz.
Fakat çocuğa birkaç seçenek sunup; ‘’Bunlardan istediğini seçebilirsin.’’ dediğinizde; çocuğa sağlıklı sınırlar içerisinde seçim özgürlüğü tanımış; kontrol duygusunu geliştirmiş olursunuz. Çocuk seçimlerinden sorumluluk almayı; kendini kontrol etmesini ve kendi sınırlarını oluşturmayı öğrenmiş olur.
Verilen bilgi ve önerilerin öğrenilmesi; her çocuğun ritmine göre değişebilir. Öncelikli olarak çocuğun ihtiyaç ve isteklerini belirleyebilmek için iyi bir gözlemci olmak gerekir. Dengeli bir özgürlük; kontrol sağlayan sınırlar çocuğun sağlıklı gelişimi için en uygun ortamı yaratır. Çocukların büyümesine yardımcı olabilmek için sorunlar yerine çözümlere odaklanılmalıdır.

Uzman Klinik Psikolog Sibel Şen