Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Postpartum Depresyon (Lohusa Depresyonu)

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Postpartum dönemde görülen depresyon; genel depresyon semptomlarıyla benzer seyreden; belirtileri doğumdan hemen sonra ya da ilk bir yıl içinde başlayan bir ruhsal durumdur. Belirtiler genel depresyonla benzerdir; çökkünlük; isteksizlik; hüzün; uykusuzluk; iştahsızlık; ölüm düşünceleri. Bunlar sadece hormonal değişimlerle açıklanabilecek durumlar değildir. Anneliğe hazır olmak; annenin gebelikten önceki süreçte bitirilmemiş işlerinin olması; çocukluk travmaları; bağlanma problemleri gibi birçok ruhsal dinamik olabilir bu süreci etkileyen ve tetikleyen. Bunlarla beraber doğumun peşinden gelen fiziksel sorunlar; bebeğin bakımıyla ilgili sorumluluklar ve mükemmel anne olma gibi kaygılar da bu sürecin oluşumunu tetikleyebilmektedir.
Psikanalitik kuram depresyonu açıklarken; depresyonun kayıp ve ayrılık yaşantılarına verilen bir tepki olduğu üzerinde durur. Freud (1917); Yas ve Melankoli makalesinde; günümüzde keyifsizlik; anksiyete ve hüzün duygularını genelleştirdiğimiz depresyon tanımını; yas ve melankoli başlıklarında ele almıştır aslında. Yas perspektifinden postpartum döneme baktığımız zaman; doğumla beraber kadınlar; kendilik tasarımlarının da bir parçası olan bazı rollerini terk etmek durumunda kalıyorlar. Bazen bu rollerin; bazen tamamlanmamış hayallerin yası tutulabiliyor bu süreçte. Doğumla beraber kadının hayatına giren “annelik” kavramı; yetişkinliğe geçişle ilgili de önemli bir yere işaret ediyor. Ergenlik döneminde tutulan çocukluğun yasına benzetilebilir bu açıdan. Bir dönemin kapanması ve eskiden (doğumdan önce) olunan kişinin yasını tutma şeklinde de açıklanabilir. Burada yaşanan yas çalışılırken; bu kaybedildiği düşünülen şeylerle bağın onarılması önemli bir noktadır.

Postpartum dönemde yaşanan depresyonda önemli bir nokta da annenin kendinden beklentisinin artması (anneliğe yönelik) ve beraberinde yoğun yetersizlik düşüncelerinin gelmesidir. Postpartum dönem; ebeveynlerin bebeğin ihtiyaçlarını karşılama ve bebekle ilgili problemleri çözme de çoğu zaman çaresiz; yetişemiyor hissettiği bir dönemdir. Burada annenin mükemmeliyetçi özellikleri etkili olabileceği gibi; toplumsal baskı ve dayatmaların da önemli bir payı vardır. Anne bebeğe meme vermeye başladığı andan itibaren; sütün yeterliliği; bebeğin gelişimi; annelik deneyimlerinin kıyaslanması gibi durumların üzerinden bu baskıya maruz kalmaktadır.

Postpartum dönemde yaşanan depresyon için; en önemli noktalardan biri de anne ve bebek arasındaki bağın oluşmasına olan etkisidir. Anne yaşadığı depresif duygu ağı içinde; bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilir; bunları yapmak istemeyebilir ve bu sebeple bebekle arasındaki ilişki; bağ zedelenebilir. Bu durumun annede yaratacağı suçluluk duygusu da yaşadığı depresif duyguların artmasını; annenin kendini daha da çıkmaz bir durumda görmesini etkileyebilir.
Bu süreçte eş desteği oldukça önemlidir. Kadının duygularının; anlaşılmaya ve regüle edilmeye ihtiyacı vardır. Birçok kadın bu süreçte kendini yalnız; anlaşılmamış ve suçlu hissetmektedir. Bu süreçte alınamayan eş desteği; ilişkinin ilerleyen zamanlarında sık sık gündem olabilmekte ve ilişki tarihinde önemli bir kırılma olarak durabilmektedir. Postpartum depresyon belirtilerinin önemsenmemesi ve ya sıradan görülmesi önemli sonuçlar doğurabilmektedir. Yakın çevrede bu belirtileri fark edenlerin anneye destek olması; sağlık kuruluşuna yönlendirmesi ve annenin bu duyguları ifade etmesi için alan açması oldukça önemlidir.

Postpartum dönemde yaşanan depresyon durumunda; mutlaka bir uzmandan destek almak oldukça önemlidir. Ama bir diğer önemli nokta da kadınların gebeliği düşündüğü andan itibaren kendi meselelerini; travmalarını; anneliğe dair inanışlarını ve kendi ebeveynleriyle olan dinamiklerini çalışmak için psikoterapi desteği almalarına olan ihtiyaçlarıdır.

Ceren Şimşek
Uzman Psikolog