Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Çocuk Eğitimi: En Güçlü Okullar Evlerimizdir

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
PISA; Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’dır. Paris merkezli OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) tarafından yönetilen; bir eğitim araştırmasıdır.

PISA testleri matematik; fen ve okuma becerileri alanlarında;15 yaş grubundaki öğrencilerin bilgi ve becerilerini değerlendirir. İlki 2000 yılında uygulanan PISA; üç yılda bir yapılmaktadır.

2015 yılında yapılan son PISA’ ya 72 ülkeden; 29 milyon öğrenciyi temsilen 540.000 öğrenci katılmıştır. 2012 ve 2015 PISA sonuçlarında Çin; Singapur; Kore; Japonya; Estonya gibi Asya ülkelerinin en üst sıralarda olması batı dünyası için sarsıcı olmuştur.

PISA 2015 sonuçlarına göre Türk genci okuduğunu anlamıyor; dört işlem becerisi sınırlı;
fen hakkında bilgisi yok; karmaşık sorunları anlama ve baş etmede çok zorlanıyor.

Sonuç şu ki; yetişkinlerin beklentilerine göre kurgulanmış; çocuk doğasının ve düşünüşünün hiyerarşisine uygun ve tutarlı bir eğitim felsefesi olmayan ülkeler hep birlikte OECD ortalamasının altında kaldı.


YAŞAMIN KENDİSİNİ HESABA KATAN PISA

PISA bu testleri yaşamın kendisini hesaba katarak yapmaktadır. İyi eğitilmiş yani günlük yaşamda karşılaşacağı zorlukların üstesinden gelmek için bilgi ve becerilerini kullanma yeterliğine sahip; karşılaştığı yeni durumları anlayan; sorun çözme becerileri güçlü olan; bilmediği konularda tahminlerde bulunabilen bireylerden oluşan uluslar bu yüzyılda ve sonrasında kazanacaklardır.

Bu nedenle eğitim; günümüzde dünyadaki en önemli yatırım alanlarından biridir ve sıcak
bir siyasi gündeme sahiptir. Aslında söz konusu bu eğitim; doğum ile birlikte başlamalıdır.


YAŞAMIN İLK YILLARI

Zihinsel gelişim doğumla birlikte başlar. Yaşamın ilk üç yılında yoğun bir şekilde sürer.

Altı yaşına kadar insan; hayatındaki öğrenmelerin en hızlı olduğu dönemdedir.
Çocuk emeklemeyi; yürümeyi; konuşmayı; çizmeyi; yazmayı; sosyalleşmeyi ve pek çok ilki; doğum ile altı yaş arasındaki dönemde dener; deneyimler; öğrenir. Tüm bunları öğreten anne ya da baba değildir. Bunları çocuklar başarır. Anne ve baba; çocuğun kendiliğindenliğini koruyarak; yaratıcılığına alan açarak; iç dünyasının farklı olduğunu göz ardı etmeden; dünyayı keşfetmesine; test etmesine; sorgulamasına; sağlıkla genişleyip büyümesine uygun bir çevre hazırlayabilir.

Bir bebek düşünün…
Doğduğunda elleriyle ve kollarıyla hiçbir iş göremez; konuşamaz; dili kullanamaz. Çocuk herhangi bir çaba sarf etmeden; başka bir deyişle herhangi bir öğrenme performansına ihtiyaç duymadan; anne babasının kullandığı dili kendiliğinden edinir. Ve edindiği bu dil; ileride edineceği başka dillerle kıyaslarsak; hayatı boyunca “yeterince iyi” olarak kullandığı tek dildir.

Bir yetişkinin; bir çocuğun üç yaşına kadar başardığı şeyleri yapabilmesi için 60 yıl boyunca sıkı bir şekilde çalışması gerektiğinin düşünüldüğü günümüzde; bir yetişkinin yeni bir dili öğrenmesi için zaman ayırması; çalışması; zihinsel bir çaba göstermesi gerekir. Yani bilinçli bilgi ile sonuçlanan bir sürece girmek durumundadır; bu hayatın başka alanları için de geçerlidir.

OTURMA ODASI VE MUTFAK MASASI

O halde; aslında evlerimiz; yaşamlarının ilk yıllarında; etraflarında olup bitenleri emen bir zihne sahip olan çocuklarımızın; ilk adımlarını attıkları; ilk kelimelerini söyledikleri; hayatı nasıl yaşayacaklarına dair ilk deneyimlerine sahip oldukları en güçlü okullardır. Bu okulun en önemli sınıfları da ‘’oturma odası’’ ve ‘’mutfak masası’’ dır. Bu okulun öğretmenleri ise; çocukların bu mekânları paylaştığı büyüklerdir.


EĞİTİMDEKİ SİLAHLANMA

İyi eğitilmiş çalışma gücü; ekonomik zenginlik açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu durum; son yıllardaki PISA sonuçlarının Batı dünyasındaki sarsıcı etkisini açıklamaktadır. Eğitimin ekonomik zenginlik üzerinde uzun dönemli ve pozitif etkilere sahip olması nedeniyle de; hükümetler artık sadece birbirlerinin savunma politikalarını değil; eğitim sistemlerini de incelemektedirler.

OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher’ in ‘’Dünya ekonomisi artık bildikleriniz için size para ödemiyor çünkü Google her şeyi biliyor. Dünya ekonomisi bildiklerinizle yapabildiğiniz şeyler için size para ödüyor.’’ ifadesi yüzyılın ihtiyacının net bir tespiti gibidir.