Migren yirmili yaşlardan itibaren özellikle kadınlarda sıkça karşımıza çıkan bir sağlık sorunudur. Migren; başağrısı dendiğindiğinde ilk akla gelen olsa da aslında ikinci sıklıkta olandır. En sık görülen ise gerilim tipi dediğimiz daha çok stres ve yorgunluğun sonucu olan başağrısıdır. Migren en az altı aydır; ayda bir yâda daha fazla olan; tek taraflı olabilen; zonklayıcı özellikte; bazen bulantı; kusma; ışık ve sesten rahatsız olma gibi bulguları olan bir ağrıdır. Ağrı atakları 4-72 saat kadar sürebilir. Ağrı kesici ilaçlara iyi yanıt vermez. Gerilim tipi başağrısı ise genellikle başın tamamını saran sıkışma tarzı künt bir ağrı ile karakterize olup; *bulantı; kusma beklenmez ve ağrı kesicilere daha iyi yanıt verir.
Migren Neden ve Nasıl Olur?
Migren genetik geçişi olabilen bir hastalıktır. Yani ailede migren öyküsü olan kişilerde migren daha sık görülür. *Ailede olmasa da kadınlar; hormonal geçiş dönmelerinde (ergenlik; adet öncesi günler; menopoza giriş aşaması) ve doğum kontrol ilacı kullandıkları dönemlerde migren ağrıları açısından risk altındadırlar. Yüzümüzün; beyin damarlarımızın ve beyin zarlarımızın hissiyat siniri aynıdır. Bu sinir dış ortam kaynaklı tetiklenmelerde de (sıcak hava; lodos) uyarılarak beyindeki ağrı mekanizmalarını tetikleyebilir. Migren sırasında beyin damarlarında önce daralma; sonrasında genişleme olur. Beyin damarlarındaki genişlemeye bağlı basınç artışı kişide zonklama şeklinde hissedilen bulgunun nedenidir.
Migreni neler tetikler?
Migreni olan kişilerde genellikle stres; uykusuzluk; *açlık; alkol kullanımı; aşırı kahve tüketimi ya da aniden alınan kahve miktarının azaltılması gibi faktörler migren ataklarını tetikleyebilir. Yetersiz sıvı alımı; uzun çalışma saatleri; bazı damar genişletici ilaçlar da yine genel migren atağı tetikleyicileri arasındadır. *Tamamen kişilere özgü olarak da bazı hastalarda keskin; nahoş kokular ve bazı yiyecekler migren ataklarını tetikleyebilir. Kokular ve gıdalar ile tetiklenmeler bireyden bireye değişir. Bu nedenle bilinçli bir hasta uzak duracağı besin ve kokuları kendisi belirlemelidir. Yani sanılanın aksine toplumun geneli için geçerli bir migren diyet listesi yoktur.
Belirtileri nelerdir?
Bir kısım hastada aura denilen ağrıdan hemen önce hissedilen bulgular vardır. Bunlar sıklıkla gözde ışık çakmaları; cisimlerin şeklini kırık çizgiler halinde görme şeklinde karşımıza çıkar. Prodrom dediğimiz dönem ise; *ağrıdan günler öncesinde başlayan halsizlik; sık esneme; huzursuzluk; uyku bozukluğu şeklindeki bulgulardır. Zonklayıcı tarzdaki ağrıya bazı hastalarda saçlı deride hatta yüzde; dişlerde acıma hissi eşlik edebilir. Derideki bu acıma hissi hastalarda toka; küpe; kolye bile takmakta zorluk yaşatır. Hastanın allodini olarak adlandırılan bu acıma hissinin kendinde olup olmadığının doktoruna bildirmesi tedavi seçimi açısından büyük önem taşımaktadır. Ağrı atağı sonuna doğru bulantı olması ve durumun kusma ile sonuçlanması ise yine bazı hastalar için tipiktir. Bu durum da mutlaka doktora bildirilmelidir.
Migren Tanısı Nasıl Konulur?
Migren tanısı aslında tamamen hastanın anlattıkları ile nöroloji doktorları tarafından kolayca konulabilen bir tanıdır. Ancak bunun için hastanın nörolojik muayenesinin normal olması ve beyinde başka bir hastalığın olmadığının bir kereye mahsus MR ile gösterilmesi önerilmektedir. Tedavinin ilerleyen zamanlarında tekrar beyin görüntülemesi ile hastalığın takibi diye bir şey söz konusu değildir.
Migren Tedavisi nasıldır?
Migren tedavisi öncelikli olarak hastanın bilinçlendirilip ağrıyı tetikleyici faktörlerden uzak durmaya başlamasıyla başlar. Örneğin bütün gün bilgisayar karşısında çalışan birinin eve geldiğinde tekrar bilgisayar yâda cep telefonu ile uzun saatler geçirmesi ağrılarını tetikliyorsa öncelikle buna sınırlama getirmesi tedaviye atılan ilk adımdır.
Migren tedavisi ikiye ayrılır. İlki ağrısı sırasında olan atak tedavisidir. Genel ağrı kesicilerin yanı sıra migren ağrısına özel geliştirilmiş ağrı kesiciler mevcuttur. *Ayda üçten fazla atak geçiren ya da üçten az bile olsa geçirdiği atak; yaşam kalitesini etkileyen kişilerde ise migren koruma tedavisi başlanır.
Migren koruma tedavisi epilepsi; depresyon ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlarla yapılmaktadır. Uygun ilacın seçimi nöroloji uzmanı ile hastanın iyi işbirliğini gerektirir. Örneğin kilo sorunu olan bir hastada iştah açmayan bir epilepsi ilacı ile tedavi yapılabileceği gibi içe kapanma; huzursuzluk gibi depresif yakınmaları olan hastalarda ise antidepresan ilaç seçilebilir. *Tedavinin süresi kişiye göre değişir. Eğer kişi tetikleyici faktörlerden uzak durabilirse ilaç tedavisi 6 ay ile bir yıl arasında iyi sonuçlar vermektedir. En az altı ay uygun ilaçla uygun dozda migren koruma tedavisi almasına rağmen yakınmaları devam eden hastalarda yeni tedavi seçenekleri de tıbbın hizmetine girmiştir.Tıpta dirençli migren kabul edilen bu hastalarda; nöral terapi (başta ağrıyan bölgelere bazı özel ağrı azaltıcı karışımların enjeksiyonu) yada Botox tedavisi (baş çevresindeki kaslardaki gerilimi uzun süreli azaltmak için yapılan enjeksiyon) gündeme gelebilmektedir.
Hastaların Yaptığı Hatalar Migreni Kötüleştirebilir mi? Doğrusu Nasıl Olmalıdır?
Hastaların en sık düştükleri hata; atak sırasında; doktor tavsiye etmediği halde sıkça ağrı kesici ilaç kullanarak aslında kendilerini bir tür ağrı kesici bağımlılığına sokmalarıdır. Bu durum; *mide; karaciğer ve böbreğin gördüğü hasarın yanı sıra asıl olarak tedavisi zorlaşmış kronik migren ağrılarına yol açmaktadır. Bu kişilerin ağrı kesicilerden kademeli olarak kurtarılıp derhal migren koruma tedavisine alınmaları gereklidir.
Kulaktan dolma bilgilerle sıkça ağrı kesici kullanmaktan kaçınmak ve hemen bir nöroloji uzmanı ile iletişime geçerek hastalık hakkında bilinçlenmek ve koruyucu tedaviye başlamak hastanın ağrısı ne şiddette ve sıklıkta olsun mutlaka çözüme açılan bir kapı açacaktır.
Prof. Dr. Şevki ŞAHİN
Maltepe Üniversitesi; Tıp Fakültesi;
Nöroloji Anabilim Dalı