Türk toplumu genelde pesimist (kötümser) bir toplumdur.Olaylara önce en olumsuz tarafından bakmak yaygındır.Bu negativist yaklaşım aslında insanların yaşamında çok yönlü örselenmeler;yorulmalar;yıpranmalar ve tıkanmalar doğurur.Ama ilginçtir yine de kötümserliğe bir son verilmez ve sürdürülür.Aslında iyimserlik de kötümserlik de bir yaşamı algılama biçimidir.iyimserliğin motive edici;besleyici;yumuşatıcı bir çok yönü vardır.Kötümserliğin ise demoraşlize edici;örseleyici;engelleyici;agresfileştirici ve tüketici bir çok yönü vardır.
Şu yaşamsal bir kuraldır; "nasıl bakarsanız öyle görürsünüz".Bu nedenle olumlu bakışın da;olumsuz bakışın da yaşamımıza çok aktif yansımaları olmaktadır.kaldı ki insanın olumlu düşündüğü hal ile olumsuz düşündüğü halde biyokimyası bile farklıdır.Bu nedenle iyimserlik veya olumlu bakış insanlar açısından kendisiyle;yaşamla;olaylarla ve diğer insanlarla kurduğu ilişkilerde oldukça büyük önem taşımaktadır.Kaldı ki olumlu bakış yaşama akışkanlık kazandırdığı için insanın önünü de çok açan ve insanı daha girişimci hale getiren bir avantaj sağlamaktadır.
Negativizm;bir başka deyişle kötümser bakış ise genelde olabilecekleri olabilecek en olumsuz tarafından değerlendirerek insana gem vurmakta;engelleyici olmakta ve insanı kasmaktadır.Ama daha da önemlisi insanlardaki stresin kaynağında da kötümser bakışın çok önemli bir yer tuttuğu unutulmamalıdır.İnsanlarda olmuşa değil;henüz olmamış ve yaşanmamışa bile üzülme;yorulma gibi eğilimleri besleyende de kötümser bakıştır.Bu nedenle bir insanın psikolojik yönden sağlıklı olmasını zorlaştıran bir yaşam algısı biçimidir ve insanı çok yönlü olarak yorduğu aşikardır.
Biz aslında ne köpüklü iyimserliği ne de yaygın kötümserliği doğru bulmaz ve önermeyiz.Çünkü köpüklü iyimserlik ihtiyat duygusunu ortadan kaldıran;
biraz havai bir bakış oluşturan ve gerçekçilikten uzaklaştıran bir romantizm ortaya çıkarabiliyor.Yaygın kötümserlik ise yaşamın olumlu gelişmelerine bile ihtiyatlı yaklaşan;her şeyde bir olumsuz boyut arayan ve olumlunun olumlu hissedilme düzeyini düşüren bir etki yaratmaktadır.Bu nedenle biz daha çok dengeli bir bakışıtan yanayızdır ve insanlara ölçülü iyimserlik tavsiye ederiz.Çünkü yaşama dair olumluda da;olumsuzda da eksikler ve fazlalar algı normalliğini bozmaktadır.Ölçülü iyimserlik nedir diye soracak olursanız...Ölçülü iyimserlik olmuşu abartmamak;olmamışa tükenmemek mantığıyla oluşturulabilecek bir bakış açısı;bir yaşam algısı biçimidir.Her şeyden önce gerçekçidir.Olumluya sevinmesi gerektiği kadar sevinir;olumsuza üzülmesi gerektiği kadar üzülür ve olmamış için boşuna kendini tüketmez.
İyi bak; güzel gör aslında felsefi bir tavsiyedir.Yaşamın olumlu tarafından ele alınması;önce olumlu boyutuyla olayların değerlendirilmesi ve hoşnutluğun örselenmemesi bu bakışta esastır.Yaşanmış bir olumsuzluk var ise insanın buna üzülmesi doğaldır.Ama tek başına üzüntü bile bir insanın bir olumsuz olay karşısında verebileceği en pasif tepkidir.Nitekim sadece üzülerek sorunlarını çözmüş bir tane insan bulamazsınız.Olumsuzluk durumunda bile "ne yaparsam bu olayı en lehime biçimde sonuçlandırabilirim" diye düşünülmeli ve o yönde harekete geçilmelidir.Bakış açısındaki olumluluk veya iyimserlik ise olan güzellikleri gölgelemeden algılama;henüz olmamışlarla ilgili ise olumlu düşünme ve ümitsizliğe kapılmamaktır.Özellikle ümit çok ama çok önemlidir.Çünkü ümit etme duygusu insanı yaşamla sağlıklı ilişkilendirmede fevkalade önemlidir.Umutsuzluk kaçınılmaz olarak mutsuzluk getirecektir.İyiye;güzele dair insanın umutlarının olması insanı ruhen hem zinde tutar hem de yaşam motivasyonunu güçlendirir.Bu nedenle çok önemlidir.
Olmuşa; olmamışa olabilecek en olumsuz tarafından bakan;bir dokunsan bin ah işiteceğin tipte insanlar bizim toplumumuzda maalesef çokça bulunmaktadır.Biraz doğrusu kültürümüzde kötümserliği beslemektedir."Dert bir değil elvan elvan" bir türkümüzün adıdır.Bu dertli ve derbeder örnekleri bir hayli çoğaltabiliriz.İyi;güzel de bu kadar yaşam algısı negatif bir toplumda insanlarda yaşama dair iyiye;olumluya;güzele güçlü bir akış sağlanamaz ki...Bire beş üzülmek doğru bir yaşam algısı olabilir mi..?Onu bırakın henüz olmamışa bile olacak varsayarak üzülmek yapılacak iş mi..?
Yaşam her zaman insanın algıladığı gibi değildir.Ama yaşamın olduğu gibi algılanmaması da gözden kaçırmamalıyız ki bir algı sorununun yarattığı sonuçtur.Yaşamın olduğundan olumlu algılanması da olumsuz algılanması da aslında bir yaşam algısı sorunudur.Ülkemizde olumsuz algı daha yaygın olmakla birlikte nadir de olsa olumlu algının da gerçekten kopuk olduğu ve ayakları yerden kestiği görülmeyen şey değildir.Prensip ise şu olmalıdır; olmamışa ihtiyatlı iyimserlikle bakan;olmuşu ise olumluluğu ve olumsuzluğuyla gerçekçi yüzleşmeyle algılayan ve olumluyla keyiflenen; olumsuzla ise olumluya dönüştürmek üzere mücadele eden bir dinamizmi esas olmak.
İnsan arkasına bakarak ileriye koşamaz.Önüne bakmalı...Dün dünde kalmıştır;yarın ise henüz yaşanmamıştır.Önemli olan şu andır ve içi doğru doldurularak yaşanmalıdır.Dünü değiştiremeyiz ama yüzleşebilmeliyiz;yarını ise henüz yaşamadığımıza göre ümitvar olmalıyız.Ayrıca ne düne;ne de yarına bu günü demoralize etme imkanı vermemeliyiz.Dün yaşanmış ve bitmiştir;çıkarılacak dersler dışında saplanıp kalınmasının kimseye bir faydası olmayacaktır.Yarın henüz yaşanmamıştır ne yerle bir edecek;ne de ayakları yerden kesecek bir tarafı olmamalıdır.
Olmuşlarla doğru yüzleşelim; olmamışlara iyimserliğimizi koruyalım...Çünkü olumlu bakış olmamışlarla ilgili olumlu sonuçlar almada insanı harekete geçiren;azmettiren;çabalattıran motive edici bir duygudur.Buna her insanın ihtiyacı vardır.nitekim geleceğe dair bir çok şey belirsizdir ve bir umuda yolculuktur.O umut olmalı ki algı bozulmadan süreç yaşanabilsin ve değerlendirilebilsin...
Şunu da unutmayalım ki olmamışlara dair kötümserlik genellikle duygusal bir hezeyandır.Biz zaten bir türlü ölçülendiremediğimiz;yönetemediğimiz bu duygulardan çektiğimizi başka hiç bir şeyden çekmiyoruz.Baksanıza olmuşu bırakın henüz olmamışa üzülmekten bahsediyoruz.Kendisine bu kadar yüklenen bir insanın yaşamında yüzünün gülmesi mümkün olabilir mi..?Tabiatıyla fazla negativizmin insanda önce yorucu;sonra tüketici bir etkisinin olacağı ve tükenmişlik sendromundan tutun depresyona kadar bir dizi psikolojik rahatsızlığı tetikleyeceğini lütfen hiç unutmayalım.
Yaşama bakışınız gerçekçiliği ortadan kaldırmayacak ölçüde bir iyimserlik içermeli.İyi bakmazsak güzel olsa bile güzel olanı güzel göremiyoruz.Yaşamımızda olumsuzluklar da olabilir;olacaktır.Zaten hep güzel şeyler yaşasak güzelliğin yeterince farkında olmazdık.Yaşamda her şey zıddıyla kıymetlendirilmiştir.Varlığı darlık;mutluluğu mutsuzluktur asıl değerli kılan ve kıymetini anlamamızı sağlayan.Önemli olan olumlulukları kovalamak;yakalayınca beslenmek ve oradan bir iyimserlik sinerjisi yarınlara aktarabilmektir.Kötümserlikle enerjinizi kırmayın;olumludan olumlu algı ile beslenin ve olacaklara iyimserliğinizi hep zinde tutun.İsterseniz başarabilirsiniz.Sevgiyle...