Korkmaktan korkma ve/veya kaygıdan korkma şeklinde tanımlanan deneyimlerin danışanlarda gözlemlendiği çeşitli klinisyenler tarafından farklı zamanlarda bildirilmiştir. Ancak alanyazında “kaygı duyarlılığı” kavramının tanımı ilk kez 1985’te yapılmıştır ve bu kavram “korku beklentisi modeli”nin temelini oluşturmaktadır. Bu modele göre; kişilerin korku yaratan bir olay ya da durumdan kaçınmasının altında kaygı beklentisi ve kaygı duyarlılığı olarak adlandırılan iki süreç yatmaktadır. Kaygı beklentisi; kişinin belli bir uyaranın kaygı ya da korkuya yol açtığını öğrenmesini içeren bir bağlantılı öğrenme sürecidir; kişinin belirli bir durum/olayda kaygı/korku yaşayacağına dair beklentidir. Kaygı duyarlılığı ise; ‘kişinin; kaygı ya da korku yaşantılarının hastalığa; utanmaya ya da daha fazla kaygıya neden olacağına dair inancından kaynaklanan bir kişisel farklılık değişkeni’ olarak tanımlanmıştır. Örneğin; kişi kalp çarpıntısının potansiyel bir kalp krizinin belirtisi olduğuna inanabilir ya da karnının guruldamasının son derece utanç verici olduğuna inanabilir. Kaygı duyarlılığı; kaygılı olma ihtimalini işaret eden uyaranlara karşı tetikte olmayı artırır; kaygılı olma ihtimaline karşı endişeyi artırır ve kaygıyı tetikleyen uyaranlardan kaçınmaya yönelimi artırır. Bu nedenle; kaygı duyarlılığı kaygı yükseltici bir faktördür; kaygı duyarlılığı yüksek kişiler kaygı yaşadıklarında ilişkili duyumlarla ilgili alarma geçer ve bu durum da kaygı şiddetinin daha da artmasına yol açar.
Kaygı duyarlılığı kavramının çok faktörlü bir yapıya sahip olduğu ve fiziksel (fiziksel duyumlardan korkma); bilişsel (bilişsel duyumlardan korkma) ve sosyal (başkaları tarafından fark edilebilecek duyumlardan korkma) alanlar olmak üzere 3 boyut olarak değerlendirildiği bilinmektedir.
Kaygı duyarlılığının çeşitli psikiyatrik bozukluklarla ilişkili olduğu bilinmektedir. Kaygı duyarlılığının özellikle kaygı bozuklukları açısından bir risk faktörü oluşturduğu söylenebilir. Alanyazındaki çalışmalara bakıldığında;
• Panik bozukluk tanısı olan yetişkinlerde yüksek kaygı duyarlılığı düzeyinin; uzun hastalık süresini; alt boyutlardan ise fiziksel alanın panik bozukluğunun gidişatı ve süresinin anlamlı bir göstergesi olduğu bulunmuştur.
• Farklı kaygı bozuklukları tanılarına sahip yetişkinlerle yapılan bir çalışmada; gruplar arasında toplam kaygı duyarlılığı düzeyi ve alt alanlarda benzer yükselmelerin olduğu ancak; kaygı duyarlılığının fiziksel boyutunun panik bozukluk ile; bilişsel boyutunun yaygın kaygı bozukluğu ile; sosyal boyutunun ise sosyal fobi ile daha çok ilişkili olabileceği düşünülmüştür.
• Travma sonrası stres bozukluğu ve kaygı duyarlılığı arasındaki ilişkiye bakıldığında; polis memurlarıyla yaptığı bir çalışmada travma sonrası stres bozukluğu belirtilerine göre tanı alabilecek seviyede olanların; tanı almayanlara kıyasla hem toplam hem de fiziksel; bilişsel ve sosyal alanlarda kaygı duyarlılığı düzeylerinin daha yüksek olduğu; kaygı duyarlılığı düzeyi ile travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin pozitif yönde ilişkili olduğu; kaygı duyarlılığının fiziksel alanının travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin (toplam belirti şiddeti; yeniden yaşantılama ve kaçınma); göstergesi olduğu bulunmuştur.
• Obsesif kompülsif bozukluk ve kaygı duyarlılığı arasındaki ilişkide ise; genel olarak değerlendirildiğinde obsesif kompülsif bozukluk tanılı bireylerde; sağlıklı kontrollere kıyasla kaygı duyarlılığı düzeyinin yüksek olduğu; obsesif kompülsif belirtiler ve kaygı duyarlılığı düzeyi arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu ancak diğer kaygı bozukluklarına kıyasla kaygı duyarlılığının obsesif kompülsif bozuktaki etkisinin daha az olabileceği belirtilmiştir.
KAYNAKLAR
Asmundson; G. J. G. & Stapleton; J. A. (2008). Associations between dimensions of anxiety sensitivity and PTSD symptom clusters in active-duty police officers. Cognitive Behaviour Therapy; 37(2); 66-75.
Ayvaşık; H. B. (2000). Kaygı Duyarlığı İndeksi: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Türk Psikoloji Dergisi; 15(46); 43-57.
Benítez; C. I. P.; Shea; M. T.; Raffa; S.; Rende; R.; Dyck; I. R.; Ramsawh; H. J.; Edelen; M. O. & Keller; M. B. (2009). Anxiety sensitivity as a predictor of the clinical course of panic disorder: A 1-year follow-up study. Depression and Anxiety; 26(4); 335-342.
Mantar; A.; Yemez; B. & Alkın; T. (2011). Anksiyete duyarlılığı ve psikiyatrik bozukluklardaki yeri. Türk Psikiyatri Dergisi; 22(3); 187-93.
Reiss; S.; Peterson; R. A.; Gursky; D. M. & McNally; R. J. (1986). Anxiety sensitivity; anxiety frequency and the prediction of fearfulness. Behavior Research and Therapy; 24(l); 1-8.
Robinson; L. J. & Freeston; M. H. (2014). Emotion and internal experience in obsessive compulsive disorder: Reviewing the role of alexithymia; anxiety sensitivity and distress tolerance. Clinical Psychology Review; 34; 256-271.
Rodriguez; B. F.; Bruce; S. E.; Pagano; M. E.; Spencer; M. A. & Keller; M. B. (2004). Factor structure and stability of the Anxiety Sensitivity Index in a longitudinal study of anxiety disorder patients. Behaviour Research and Therapy; 42; 79-91.
Taylor; S.; Zvolensky; M. J.; Cox; B. J.; Deacon; B.; Heimberg; R. G.; Ledley; D. R.; Abramowitz; J. S.; Holaway; R. M.; Sandin; B.; Stewart; S. H.; Coles; M.; Eng; W.; Daly; E. S.; Arrindell; W. A. & Bouvard; M. (2007). Robust dimensions of anxiety sensitivity: Development and initial validation of the Anxiety Sensitivity Index-3. Psychological Assessment; 19(2); 176-188.