Sağlık kaygısı; “bedensel duyum ya da değişikliklerin ciddi bir hastalık belirtisiymiş gibi yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan; sağlığa ilişkin ilgi ve endişeyi içeren bir deneyim” olarak tanımlanır. Sağlığa dair yüksek risk durumundaki düşük kaygı da düşük risk durumundaki yüksek kaygı da uyumsuzdur. Hafif-orta derecedeki sağlık kaygısı ise kişinin fiziksel bir sağlık sorununa karşı önleyici; iyileştirici girişimlerde bulunmasını sağlayarak işlevsel bir rol oynayabilir.
Sağlık kaygısı pek çok kişiyi hayatının bir noktasında etkileyebilir. Bedensel belirtilere; fiziksel hastalığa; tıbbi testlere ya da belli bir hastalığın medyada işlenmesine karşı verilen yaygın bir tepkidir. Sağlık kaygısı genellikle geçicidir; belirtiler ortadan kalkınca kendiliğinden azalır ya da uygun tıbbi destekle kolayca baş edilebilir. Ancak şiddetli sağlık kaygısı süreklilik gösterir; uzun süreli tıbbi destekle nadiren azalır; genellikle bir belirtiden öbürüne geçer; yaşayan kişi; ailesi ve sağlık çalışanları için klinik olarak belirgin bir sorun haline gelir.
Şiddetli sağlık kaygısı yaşayan kişiler sağlıklarıyla aşırı derecede ilgilidir ve ciddi bir hastalıkları olduğu ve/veya ciddi bir hastalık yaşama riski taşıdıkları ihtimalini abartırlar. Bu kişiler; kendilerinin hastalıklara karşı genel olarak ve/veya belirli bir hastalığa karşı özel olarak istisnai bir savunmasızlıkları olduğuna inanırlar. Yaygın olarak görülen korkular kanser; kalp krizi; AIDS; felç ve ruh hastalıklarına yöneliktir. Sağlığa dair bu aşırı ilgi; uygun tıbbi değerlendirme ve doktor tarafından sağlanan güvenceye rağmen devam ederse; klinik açıdan belirgin derecede sıkıntı ve sosyal; mesleki ya da diğer işlevsellik alanlarında bozulmalara yol açarsa bu kişilerin tanı alabilecek seviyede olduğunun göstergesidir. Bu durumda “Bedensel Belirti Bozukluğu” veya “Hastalık Kaygısı Bozukluğu” tanıları söz konusu olabilir.
Şiddetli sağlık kaygısına yönelik klinik müdahalelerden birisi bilişsel davranışçı terapidir. Sağlık kaygısının bilişsel davranışçı terapisinde psikoeğitim; kendini izleme; inançları sorgulama; davranışsal deney gibi yöntemler birlikte kullanılarak sorunlar üzerinde çalışılır. Bedensel belirtilerin ve değişikliklerin anlamına dair inançlar test edilirken; bu inançların sonuçlarını test etmek ve sağlık kaygısını sürdüren ve arttıran davranış örüntülerini (örn. güvence aramak) incelemek için davranışsal deneyler kullanılmaktadır.
Uzm. Klinik Psk. Özlem YILMAZ
KAYNAKLAR
Amerikan Psikiyatri Birliği; Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı;
Beşinci Baskı (DSM-5); Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan çev. Köroğlu;
E.; Hekimler Yayın Birliği; Ankara; 2014.
Asmundson; G. J. G.; Abramowitz; J. S.; Richter; A. A. ve Whedon; M.
(2010). Health anxiety: Current perspectives and future directions.
Current Psychiatry Reports; 12:306–312.
Deale; A. (2007). Psychopathology and treatment of severe health anxiety.
Psychiatry; 6(6): 240-246.
Pugh; N. E. (2010). Elucidating the relationship between health anxiety and
behaviour. (Unpublished Master Thesis). Regina; Saskatchewan:
University of Regina; Faculty of Graduate Studies and Research.
Rachman; S. (2012). Health anxiety disorders: A cognitive construal.
Behaviour Research and Therapy; 50: 502-512.
Reiser; S. J.; McMillan; K. A.; Wright; K. D. ve Asmundson; G. J. G. (2014).
Adverse childhood experiences and health anxiety in adulthood. Child
Abuse & Neglect; 38: 407–413.
Salkovskis; P. M.; Warwick; H. C. ve Deale; A. C. (2003). Cognitive-
behavioral treatment for severe and persistent health anxiety
(hypochondriasis). Treatment and Crisis Intervention; 3:353–367.