-Yazımın başlığı kadar kendisi de irite edici olabilir. Yazdıklarım egonuzu çapalayabilir. Okuduktan sonra yok bizde olmaz öyle şeyler diyebilirsiniz ki benliğinizin zarar görmemesi için savunma mekanizmanız devreye girebilir normaldir.
-Çocuk terapilerinde aileye ilk sorduğumuz sorulardan biri; çocuk sahibi olmak için bir plan yaptılar mı yoksa sürpriz bir çocuk muydu? Çocuk sahibi olmanın öncesindeki düşünceler bile çocuğun gelişimini etkilemektedir. Çocuk 0-2 yaş sürecinde anneyle bağlanma süreci içine girmektedir. Bu süreci sağlıklı atlatmak çocuğun bundan sonraki hayatında insan ilişkileri ve duygusal ilişkilerine olumlu yönde etki etmektedir.
-Anneyle olan bağını koparamayan çocuklar 3-5 yaş aralığındaki ödipal dönemi sağlıklı atlatamazlar. Bu dönemde anneyi babadan kıskanma; babaya karşı gelme onu bir rakip olarak görme durumları yaşanır. Dediğimiz gibi bu dönem sağlıklı atlatılamadığında ilerleyen dönemlerinde bu erkek çocukta cinsel isteksizlik yaşanmaktadır.
-Ailedeki mükemmelliyetçi anneler; mağdur ya da sürekli sızlanan anneler; hastalık hastası durumuyla sürekli üzerinde ilgi isteyen anneler; kendi yapamadıklarını sürekli ‘Ben yapamadım çocuğum yapsın’ diyen anneler; eşlerinden yeterli ilgili göremeyen anneler hayatlarındaki tüm enerjilerini çocuklarıyla ilgili konuya odaklarlar ve varoluşlarını çocuklar üzerinden tamamlarlar. Ve böylece anne bağımlısı çocukların oluşumuna zemin hazırlanmış olur.
-Karşımıza çıkan en önemli sorunlardan biri de bu çocukların yetişkinlik yaşlarında kurmaya çalıştıkları duygusal ilişkiler! Şöyle ki; annesinden kopamayan çocuklar duygusal ilişkilerinde de özgüven sorunu yaşayacaklar ve kendilerine bir partner değil ‘ANNE’ arayışı içine girecekler. Evliliklerinin ilk yıllarında çok sorun görmeseler de ilerleyen dönemlerde cinsel isteksizlik ve karı-kocalığın gerektirdiği duygusal yoğunluğu yaşamadıkları görülmüştür. Hele ki bir de eş hamile kaldıysa ‘KUTSAL MERYEM’e dönüşen bir kadın olmuştur annesinden ayrışamayan adamın gözünde!
-Her anne eminim ki elinden geleni yapıyor (hatta çok daha fazlasını). Burda annelere önerim şudur ki önceliğiniz çocuğunuz değil kendiniz olun. Kendi iyilik halini kazanamamış bir anne çocuğuna faydadan çok uzun vadede zarar verir. Bunun en güzel örneği uçağa bindiğimizde yolculara yapılan bir anonsta saklıdır. Anonsta der ki; Bir olay anında yukardan oksijen maskeleri düşecektir. O maskeyi önce KENDİNİZE sonra ÇOCUĞUNUZA takın..
-Eli öpüseli annelere selam olsun. Sizler mum değilsiniz etrafı aydınlatmanız için erimenize gerek yok.
ÇOCUKLARIN DÜNYASINI DA BİR BAKALIM TABİ;
-Çocuklar yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ailelerine muhtaçtırlar. Bu durum çocuklarda aşağılık duygusunun oluşmasına sebep olabilir. Bir şey almak istediğinde annesine ya da babasına söylemek zorundadır çünkü istediğini almak için kazandığı bir parası yoktur. Ayakkabısını giymek zor gelebileceği için destek isteyebilir çünkü ince motor kasları gelişmemiştir. Uykusu geldiği zaman yatacağı yatağı hazırlaması için annesinden yardım almak isteyebilir çünkü yatağı hazırlayabilecek kuvvete sahip değildir. Bu tür yetersizliklerinden dolayı ”aşağılık” duygusuna sahip olabilir. Ebeveynin yapması gereken ise uygun bir dil kullanmaktır. Örneğin çocuğuna ”sen izin verirsen sana yardımcı olabilirim” diyebilir. Çocuğa asla ”sen yapamadığın için ben yapıyorum” mesajı verilmemelidir. Çocuk istediği için yetişkinler ona yardımcı oluyordur. Bu düşünceyle hareket edildiğinde çocuk kendini daha iyi hissedecektir.
-Çocuğun baktığı pencereden bakmak; onu anlamaya çalışmak çocuk için çok önemlidir. Yetişkin ”çocuk bunu neden yapıyor” diye sormaya başladığında ilk adımı atmış olur. Çocuk ağlar; güler; koşar; vurur… Peki bu çocuk neden ağlıyor? Ne oldu da ağlamaya başladı? Ne olduğunda vurmaya başlıyor? Sadece gözlemlemek; duygusunu hissetmeye çalışmak bir şeyleri anlamamız için yol oluşturur.
-Çocuk için bağlılık ve güven duygusu çok önemlidir. Çünkü bu insanların temel ihtiyaçlarıdır. İnsanlar bağlı olacakları ve güven duyacakları kişilerin olmasını ister. Bu kişi de ilk aşamada anne olur. Sonrasında baba; yakın aile üyeleri; arkadaş; eş de eklenir. Bu duyguların oluşması için tutarlı; sıcak ve sevecen ilişkilerin olması gereklidir. Anne; baba ya da yakın ilişki kuran bireyler; çocuk için rol modeldir. Çocuk kimliğini; benliğini o kişilerden öğrendikleriyle oluşturur. Eğer terk eden bir ebeveyn varsa; çocuğun güven duygusu zedelenecektir ve ”insanlara güvenmemeliyim çünkü beni terk ediyorlar” düşüncesi oluşacaktır. Böylelikle insanlara bağlı kalmamayı; güvenmemeyi öğrenecektir. Bu durum çocuğun bütünsel gelişimi açısından çok önemlidir.