Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Psikolojik bozukluklar bundan önceki yıllarda nevrotik ve psikotik olarak iki grupta incelenmekteydi. Ancak daha sonradan fark edilen doğrultusunda bir gruba daha rastlanmıştır. Bu gruptaki bireyler nevrotikten daha ağır psikotikten daha hafif bir psikopatolajik belirti göstermiştir. Psikozun sınırında oldukları için bu gruptaki bireylere sınırda denilmektedir. Fakat sınırda olan bireyin psikoz olacağı anlamına gelmemektedir; dönem dönem psikotik belirtiler gözlense bile kalıcı bir psikoz geliştirmezler. Sınır kişilik bozukluğu (SKB); duyguların düzenlenmesinde; kişilerarası iletişimde; benlik saygısında ve dürtü denetiminde sürekli bir istikrarsızlık varlığı ile karakterize olan kronik ve ciddi bir psikiyatrik bozukluktur. Sınır durum kişilik bozukluğu yoğun duygulanımdaki düzensizlik ile karakterize olup dürtü kontrolsüzlüğüne neden olmaktadır.
Stern 1938 yılında ilk olarak borderline tanımını yapmıştır (O’Brien L.). Ancak borderline’nin sınıflandırılması ve kesin tanısı Otto Kernberg tarafından yapılmıştır (Kernberg1975). Otto Kernberg; borderline kişilik bozukluğu olan kişilerde ilkel savunma mekanizmalarından yansıtmalı özdeşimi bağdaştırmış; bebeklikte kullanılan bir savunma mekanizmasını kullandıklarını tespit etmiştir. Yansıtmalı özdeşim mekanizmasına göre kişiler; “kötü” taraflarını birlikte oldukları kişilere yansıtarak “iyi” kalma çabası içine girmektedir. Bu nedenle iyi ve kötüyü ayrıt edememesi benlik kavramında çatışmalara yol açmaktadır. Benlik çatışması hiçlik duygusu ve kimlikte bozulmalara yol açabilir (Zanarini MC). Bu nedenle ilişkilerinde bağlanma ya da bağlanamama; ilişkide olduğu bireyi yüceltme ya da değersizleştirme arasında sık duygu karmaşası yaşayabilir.
Sınırda Kişilik Bozukluğu (SKB) yoğun dürtüsellik; kişilerarası ilişkilerdeki ve kendi duygulanımında dengesizlik; artan öfke ve intihar girişimi; benlik çatışması ile tanımlanan geçici psikotik davranışlar gösteren karmaşık bir sendromdur. Belirtiler birbirine bağlı olarak bireyin tüm işlevselliğini bozmaktadır. Bu durum kişiyi intihar düşünce ve girişimine; ilişkilerinde bozulmaya; bağımlılık ya da bağlanamama sorununa karşıt değerlilik (ambivalans); yalnız hissetmesine ve hiçlik hissine yol açar (Keltner NL). Kişilerarası ilişkilerinde tutarsız ve gergindirler. Kişilerarası ilişkilerdeki sürekli değişen ruh haline bağlı idealleştirme; ile aşağılama arasında sürekli değişen bir durum söz konusundur. Yücelttiği kişilerle ilişkilerinin ilk zamanından büyük sempati duyup tüm gün onunla birlikte olma isteği duyabilir büyük sırlarını bile hemen paylaşabilirler. Daha ilk buluşmada sevgileri adeta putlaşabilir.Yüceltilen kişi gerektiği zaman onun yanında olmaması; kendisine karşı iyimser yaklaşmaması gibi kuruntularla yüceltilen kişi bir anda değersizleştirilebilir. Borderline kişilik bozukluğunu olan kişilerin benlik algılarındaki çatışma; mesleki ve yaşamsal alanda ve değerlerinde karmaşaya yol açmaktadır.
Sınırda kişilik bozukluğunun toplumda görülme sıklığı %2 - %3 olarak tespit edilmiştir. Cinsiyet açısından hastalığı değerlendirecek olursak erkeklerde sınırda kişilik özellikleri; kadınlara göre çok azdır kadınlarda görülme olasılığı %75 daha fazlardır. Genellikle ergenlik döneminde 19 – 34yaşları arasında görüldüğü gözlenmiştir. Kişilik bozuklukları arasında en çok görülen rahatsızlıktır (Grant ve ark.; 2008). Birçok rahatsızlıkta olduğu gibi tam olarak nedeni bilinmese bile biyolojik; psikolojik ve sosyal faktörlerden kaynaklı olabilir (Paris; 2009). Biyolojik nedenler; aileden kopma veya ayrılma; evlatlık verilme veya sahiplenilme; aile içi şiddete uğrama; çocukluk çağında cinsel; fiziksel ya da duygusal istismar deneyimi; aile fertlerinde suça yatkınlığı olması; uygunsuz ebeveyn davranışı ve tutumlarıyla büyüme; doğum zamanında ortaya çıkan risk faktörleri (ebeveynlerin 35 yaşını geçmiş olması; düşük doğum kilosu; perinatal komplikasyonlar vb.); yakın akrabalarda görülen psikiyatrik hastalıkların olması (kaygı bozuklukları; depresyon ve intihar eğilimleri) ve çocukluk dönemi istismarları; borderline kişilik gelişmesinde başta gelen risk faktörleridir (Towswend MC ). Bunun yanı sıra istismarın şiddetinin büyüdükçe borderline kişilik bozukluğu belirtilerinin ve psikososyal işlev bozulmasının gelişmesi artmaktadır.
Perry ve Herman (1993); etiyolojik araştırmalarda özellikle cinsel istismarın borderline kişilik bozukluğu için etiyolojik bir risk faktör olduğunu ilişkin hipotezi öne sürmüştür. Bu bağlamda çocukluk çağında yaşanan cinsel; fiziksel ya da duygusal istismarın ve borderline kişilik bozukluğu arasındaki bağlamı; kavramsallaştırmıştır. Yanlızca çocukluk çağında görülen itismar ile ilgisi olmadığı tartışılsa da önemli bir risk faktörü olduğu savunmaktadır .
Borderline kişilik bozukluğu nun teşhis edilmesi için; DSM-IV-TR’ye göre dokuz kriterden en az beşinin bulunması gerekir.
1. Gerçek veya hayali terk edilmekten kaçınmak için çılgınca çabalar.
2. Aile; arkadaş ve ilişkilerinde; genellikle aşırı yakınlıktan ve sevgiden (idealizasyondan) aşırı hoşnutsuzluk ya da öfkeye (devalüasyon) doğru dönen yoğun ve istikrarsız ilişkiler
.3. Belirgin bir biçimde tutarsız benlik algısı kimlik karmaşası
4. Dolandırıcılık; alkol ve madde bağımlılığı; düşüncesiz riskli cinsel deneyimler; hırsızlık; dikkatsiz sürüş; tıkınırcasına yeme gibi potansiyel olarak kendine zarar veren dürtüsellik
5. Tekrarlayan intihar düşünceleri ve tehditleri veya kendini kesme; göz korkutma
6. sadece birkaç saat veya en fazla birkaç gün sürecek yoğun bir öfke; depresyon veya anksiyete eğilimi değişiklikleri ve durumsal stresörlere aşırı reaktivite.
7. Hiçlik hissi; kronik duyguların boşluğu
8. Sık; uygunsuz yoğun ve kontrolsüz sinir; öfke göstergeleri
9. Stresle ilişkili gerçek olmayan düşünceler veya paranoyanın geçici hisleri ağır semptomlar.

DSM-IV-TR’te sınırda kişilik bozukluğu olarak ayrı bir şekilde tanımlanırken ICD 10 ‘da duygusal yönden dengesizlik kişilik bozukluğu bölümünde sınırda tip olarak yer almaktadır

Borderline kişilik bozukluğu olan bireylerin hepsi her semptomu yaşamayabilir. Bazı hastalarda tüm semptom gözlenirken; bazı kişilerde az sayıda semptom görülür. Semptomlar günlük rutin işler arasında yaşanan olaylar tarafından tetiklenebilir. Sınırda kişilik bozukluğu olan bireyler; iş seyahatlerinde seyahat ederken kendilerini yakın hissettikleri ve farklı beklentiler içine kapıldığı kişilerden gelen hafif ayrımlardan kaynaklı sinir ve sıkıntı yaşayabilirler. Semptomların şiddeti sıklığı ve ne kadar sürdüğü; kişiye göre değişim göstermektedir. Literatürde; borderline kişilik bozukluğu tanısında borderline hastaların çoğunun diğer kişilik bozukluklarının tanı ölçütlerini karşıladığını ve borderline kişilik bozukluğuna sahip bireylerin (%47’sinin antisosyal kişilik bozukluğu; %55’inin şizotipal kişilik bozukluğu; ve %57’sinin de histrionik kişilik bozukluğu ) tanı ölçütlerini karşıladığı bu sebepte borderline kişilik bozukluğunun tanısını koymanın zorlukları olduğu öne sürülmektedir.

Borderline kişilik bozukluğunun tedavisinde önerilen tedavi psikoterapi; grup psikoterapisi; farmakoterapi; bilişsel davranışçı terapi; hipnoterapi; sanat terapisi ilaçlar ve grup; akran ve aile desteğini temel tedavi sürecidir. Borderline kişilik bozukluğunun tedavisi ve terapisi kişinin bu sürece uyum sağlaması ve bu süreçte gerçekten ne kadar iyileşmek istemesiyle doğru orantılıdır. Psikoterapi; Borderline kişilik bozukluğunun’nun tedavisinde ilk basamak tedavidir. Psikofarmakolojik tedavi hastada borderline kişilik bozukluğunun yanı sıra başka psikiyatrik bozukluklar birlikte görüldüğü durumlarda zaman önerilmektedir. Borderline kişilik bozukluğu sıklıkla diğer psikiyatrik bozukluklar ile ortaya çıkar. Psikofarmakolojik tedavide ruhsal dalgalanmalar; depresyon veya borderline kişilik bozukluğu ile ortaya çıkabilecek diğer ruhsal bozukluklar gibi spesifik semptomları düzenleyiciler kullanılmaktadır.