Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Anksiyete Bozuklukları; Kaygı Bozukluğu; Okb; Sosyal Fobi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Anksiyete bir sinyaldir. Olağan koşullarda bir işlevi vardır. Kişiyi tehlikelere karşı önlem alma davranışına iter. Hiç kaygısı olmayan bir birey kendini sürekli tehlikelere maruz bırakır. Tersine durumda ise aşırı kaygı söz konusudur. Birey günlük olağan durumlarda bile kaygılanır. Asansörde kalma korkusu; çocuklarının eşinin başına kötü bir şey geleceği korkusu; ülkenin komşularıyla ilişkisinden ekonomiye kadar her şey kaygı nesnesidir. Gelecek kaygısı da diğer kaygılar gibi anksiyete bozukluğu hastasının yaşadığı kaygılardan birisi olabilir. Elbette tek bir belirtiyle psikiyatrik tanı konulamaz. Üniversiteyi yeni bitirmiş iş arayışında olan genç birinin gelecek kaygısı olması kadar olağan bir durum olamaz. Ancak çok fazla kaygı kişinin donup kalmasına ve hiç bir atılımda girişimde bulunamamasına neden olabilir. Gelecek kaygısıyla adeta geleceğini kendi kendine karartmış olur. İşlevselliğini etkileyen kaygının türü ne olursa olsun böyle bir durumda yardıma başvurmak öncelikle bir psikiyatrist daha sonra gerekirse psikolog yardımı aranmalıdır.


Anksiyete bozuklukları içinde kabul edilen Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) yakın zamanda çıkan sınıflandırma sistemi olan DSM-5’te kendisine ayrı bir kategoride yer bulmuştur. Bununla birlikte halen bir çok uzman anksiyete bozuklukları içinde OKB’den söz eder. Temel özelliği akıldan atılmak istenmesine rağmen atılamayan ve tekrarlayan anlamsız düşünceler ve/veya anksiyete yaratan bu düşünceleri azaltmak amacıyla yapılan davranışlardır (nadiren düşünceler). Kirlilik düşünceleri ve yıkanma; el yıkama sık görülen OKB belirtilerindendir. Bazı hastalarda ağzından yanlış bir şey kaçırma; küfretme şeklinde takıntılar görülebilir. Eşyaları sıraya dizme; belirli hareketleri belirli adeta ritüel tarzında tekrarlama kompülsyonlar arasında sayılabilir. Burada herhangi bir düşünce ya da davranış obsesyon ya da kompülsyon olabilir. Dikkat edilmesi gereken eğer düşünce istenmeden geliyorsa obsesyondur; davranış ya da düşünce bu obsesyonu azaltma amacı güdüyorsa kompülsiyondur. Elbette burada pratik amaçlarla basitleştiriyoruz. Bazen obsesyon ile şizofreni belirtisi olan sanrı arasında ince bir çizgi vardır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk antidepresan adı verilen ilaçlarla tedavi edilir. Birçok hasta ilaçların isimlendirmesi nedeniyle kafası karışabiliyor. Bu ilaçlar antidepresan olarak isimlendirilseler de aslında aynı zamanda güçlü şekilde anksiyeteyi de tedavi ederler. Ancak OKB tedavisinde çok daha yüksek dozda kullanılırlar ve etki etmeleri için çok daha uzun bir süre düzenli olarak kullanılmaları gerekir. Tedavide sık yapılan bir hata düşük dozda kısa süre kullandıktan sonra işe yaramadığı düşünülerek ilaç ya da doktor değiştirmektir.



Anksiyete Bozuklukları içinde sıklıkla görülenlerden biri de Sosyal Anksiyete Bozukluğudur.


Sosyal fobi ya da diğer adıyla sosyal anksiyete bozukluğu diğer insanların varlığında rezil olacak; küçük duruma düşecek olma korkusudur. Kişi yanlış bir şey yapacağını; söyleyeceğini; hata yapacağını; komik duruma düşeceğinden endişelenir. Genellikle sosyal fobisi olanlar mükemmeliyetçi insanlardır. Kendilerine yüksek bir standart belirlemişlerdir; üstelik herkesin de bu yüksek standartlara sahip olduğunu düşünürler. Diğer yandan kendilerini olduklarından daha aşağıda; daha beceriksiz görürler. Algıladıkları kendilikleri ve standartları arasındaki uçurum o kadar fazladır ki hemen hiç bir zaman bir işi olması gerektiği gibi yapabileceklerine; yaptıklarına inanmazlar.
Kimi zaman sosyal fobi genel bir kaygı yüksekliği ya da depresif tabloyla birlikte görülür. Bu gibi durumlarda ilaç tedavisi faydalı olabilir. Kişisel tecrübem sosyal fobi hastalarında %50 terapinin tedavinin parçası olması gerektiği yönündedir.

Prof. Dr. Psikiyatrist Mehmet Akif ERSOY