Özet: Şiddet ve saldırganlık içeren davranışlar; Türkiye ve dünyadaki en önemli toplumsal problemlerdendir. Bu problemin erken ve etkili biçimde çözülebilmesi için gerekli önleme ve müdahale çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Saldırgan davranışlara sahip çocukları olan anne-babaların ebeveynlik becerilerinin artırılması ve ebeveyn çocuk ilişkilerinin onarılmasına yönelik sistemik yaklaşıma dayalı olarak geliştirilmiş olan Şiddetsiz Karşı Koyma: Yeni Otorite Modeli nispeten yenidir ve aile ve okul ortamlarında uygulanması özellikle Avrupa’da hızla yayılmaktadır. Türkiye’de çocuk ve ergenlerde görülen şiddet ve saldırganlık içeren davranışları önleme ve bu türden davranışlara müdahaleye yönelik ebeveyn programları sayıca azdır. Anne-babalar ve aile üyeleriyle birlikte çalışmakta olan Şiddetsiz Karşı Koyma programının etkililiğinin ele alındığı araştırmaların ise çok sınırlı sayıda olduğu ve bu konuda yapılacak yeni uygulama ve araştırmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda; araştırmanın amacı; çocuk ve ergenlerde görülen saldırgan davranışların azaltılması amacıyla geliştirilmiş olan Şiddetsiz Karşı Koyma Modeli ve ebeveyn programını tanıtmak; şiddet gibi köklü problemlerle baş etmede bu yeni yaklaşımın Türkiye’de uygulanabilirliğini artırarak alanda çalışan uygulayıcılar ve araştırmacılar için yeni bir perspektif oluşturmaktır. Bununla birlikte; dünyada yaygınlaşmakta olan Yeni Otorite Modeli’ nin temel ilkelerinin ve amaçlarının; kullanılan teknik ve uygulamalarının gözden geçirilmesi ve Türk kültürü açısından uygulanabilirliğinin tartışılması amaçlanmaktadır.
Giriş
Son yıllarda Türkiye’de ve dünyada saldırganlık ve şiddet içeren davranışlarda ciddi bir artış görülmektedir. Saldırgan davranışlar; çocuk ve ergenlerin psikiyatri servislerine yönlendirilmelerinin de en yaygın nedeni olmaktadır (Griffin ve Gross; 2004). Freedman; Sears ve Carlsmith (1993); saldırganlığı başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranış olarak tanımlamışlardır. Saldırganlık; içinde bulunduğumuz yüzyılda evrensel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlardaki bu problemli davranış bireyin psikolojik ve fizyolojik durumuyla ilişkilendirilebileceği gibi; bireyin içinde yaşadığı çevrenin kültürel özellikleriyle de ilişkilendirilebilir (Hassan; Osman ve Azarian; 2009). Çocuk ve ergenlerde şiddet içeren tutum ve davranışların ortaya çıkmasında anne baba ve ergen arasında ilişkilerin yapısı ve etkileşim biçimi de çok önemlidir. Ebeveynlerin yaklaşım biçimlerinin çocukların davranış problemlerinin gelişimindeki önemli etkisi göz önüne alındığında; davranış sorunlarına müdahale edilirken çocuklarla birlikte ebeveynlerin de davranışlarının biçimlendirilmesinin gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır (Arkan ve Üstün; 2009).
Çocuk ve ergenlerde görülen yapıcı; olumlu yönde bir davranışın ve topluma uyum becerisinin önemli belirleyicilerinden biri aile desteğidir. Bu destek koruyucu bir faktördür; bu nedenle de çocuklardaki davranış problemlerini önlemek için oluşturulan programlarda aile temel olarak dikkate alınmaktadır. Bu programların; ailede var olan yıkıcı faktörleri azaltması ve yıkıcı faktörlerin yerine; etkili; yapıcı ve koruyucu faktörleri koyması büyük önem taşımaktadır (Sanders; 2000).
Alan yazın incelendiğinde dünyada ve Türkiye’de çocuk ve ergenlerde görülen şiddet davranışlarıyla baş etmeye yönelik birçok program olduğu görülmektedir. Okullarda uygulanan sosyal gelişim programları; çatışma çözme becerileri eğitimleri; öfke kontrolü; problem çözme becerileri eğitimi; iletişim becerileri eğitimi; akran arabuluculuk eğitimleri gibi okul temelli programlardır (Herrmann ve McWhirter; 2003; Rollin; Ulrey-Kaiser; Potts & Creason; 2003; Uysal; 2006; Akdeniz; 2007; Güner; 2007; Horne; Stoddard ve Bell; 2007; Gültekin; 2008; Karataş ve Gökçakan; 2009; Gündoğdu; 2009; Yavuzer ve Üre; 2010; Bedel ve Arı; 2012). Şiddet ve saldırganlıkla mücadele etmeyi hedefleyen diğer çalışma alanlarında; ev ziyaretleri; aile eğitimleri; aile terapisi gibi aile katılımını hedef alan aile temelli programlar yer almaktadır (Omer; Schorr-Sapir ve Weinblatt; 2008; Weinblatt ve Omer; 2008; Newman; Fagan ve Webb; 2014; Lavı-Levavı; Shachar ve Omer; 2013; Kaymak-Özmen; 2013; Çekiç; 2015).
Meta-analitik çalışmalar; öğrenci ve ailelere yönelik önleme ve müdahale programlarının saldırganlık ve şiddet davranışlarını azaltmada; ebeveyn çocuk ilişkilerini geliştirmede ve kendilerini kontrol etmekte zorlanan saldırgan davranışlara sahip çocuk ve gençler için yeni becerilerin kazanıldığı çok olumlu sonuçlar sağladığını ortaya koymaktadır (Sukhodolsky; Kassinove; Gorman; 2004; McCart; Prienter; Davies ve Azen; 2006; Wilson ve Mark; 2007; Şahin ve Kalburan; 2009; Bacıoğlu; 2014; Omer ve Lebowitz; 2016).
Saldırganlık içeren yıkıcı davranışları olan ergen çocuklara sahip ebeveynler; çocuklarının alacağı beceri eğitimlerinin yanı sıra kendileri de katılacakları eğitim ve destek programlarından yararlanabilir ve aile içi etkileşimlerinde olumlu yönde değişiklikler sağlayabilirler. Bu programlardan biri olan sistemik psikoterapi yaklaşımına dayalı Şiddetsiz Karşı Koyma: Yeni Otorite: (Non-violent Resistance: New Authority-NVR) Modeli’nde saldırganlık; sadece bir birey sorunu olarak değil; aynı zamanda bir aile ve ailenin de içinde bulunduğu toplumsal ve kültürel bir yapı sorunu olarak ele alınmaktadır. Orijinal olarak Haim Omer tarafından İsrail’de geliştirilen bu yaklaşım şu anda pek çok Avrupa ülkesinde ve Amerika’daki tedavi merkezlerinde ailelere ve okul ortamlarında eğitimcilere yönelik olarak uygulanmaktadır.
NVR; şiddet ve kendine zarar verici davranışlarla baş etmek için gerginliği tırmandırmayan bir tarzda ve kesinlikle şiddet içermeyen yöntemlerle ebeveynlere; öğretmenlere ve diğer bakım veren kişilere yardımcı olmak için oluşturulmuş sistemik bir yaklaşımdır (Ömer; 2004). Sistemik bakış açısında bireyin tam olarak anlaşılması için birey; ilişkilerinin bütünlüğü çerçevesinde ele alınır ve aile üyeleri arasında karşılıklı etkileşim ortaya çıkarılır. Ailenin bir üyesinin gelişimi ve davranışı; ailenin diğer üyeleri ile çok yakından ilişkilidir. Problem davranışlar genellikle ailedeki yerleşik etkileşim kalıplarının bir ifadesi olarak görülmektedir. Değişim sağlanmasında uygulanacak en iyi yol; aileyi ya da ilişkiyi bir bütün olarak ele alarak çalışmaktır. Bu bağlamda müdahalenin yalnız sorunlu bireyle sınırlı kalmaması; ailenin tüm bireylerine uygulanacak şekilde kapsamlı olarak ele alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır (Becvar ve Becvar; 2003).
NVR; orijinal olarak baskı ve saldırganlığa; şiddet içermeyen bir biçimde karşı koymak için sosyo-politik bir strateji olarak geliştirilmiştir (Sharp; 1973; Lavi-Levavi; Shachar ve Ömer; 2013). Mahatma Gandhi; Martin Luther King ve Rosa Parks’ ın şiddetsiz; doğrudan eyleme geçme ve karşı koyma fikirleri ve yöntemleri toplumda ve aile ortamlarında anne-baba ve bakıcılara onların çocuk yetiştirmelerinde yardım etmek için kullanılmıştır. İstismar ve baskıya karşı mücadelelerinde güçsüz olan veya şiddet kullanımına ahlaken karşı olan; fakat amaçlarına ulaşmak için diyalog ve ikna etmeyi tek başına yetersiz bulan sosyal gruplar mücadelelerini yürütmek için bir dizi şiddet içermeyen metotlar geliştirmişlerdir (Weinblatt ve Omer; 2008). NVR yi aile bağlamına uyarlama girişimi ebeveynlerin sıklıkla çaresizlik ve kızgınlık arasında gidip gelmesinin gözlenmesi üzerine temellenmiştir (Bugental; Blue ve Cruzcoza; 1989). Yakın zamanlarda; ebeveynlerin çocuk ve ergenlerdeki şiddet içeren ve kendilerine zarar veren davranışlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla NVR öğretisinin aile ortamına uyarlanmasıyla eğitim programı geliştirilmiştir (Alon ve Omer; 2006; Omer; 2001; 2004; Omer; Irbauch ve Schlippe; 2005; Omer ve Schlippe; 2002; 2004; Omer; Shor-Sapir; ve Weinblatt; 2006).
Ebeveynler için NVR programının savunucuları; programın çocuğun şiddetine ve kendine zarar veren davranışlarına şiddetsiz ve gerginliği tırmandırmayan bir yolla etkili bir şekilde karşı koymalarında onlara yardımcı olabileceğini varsaymıştır. NVR nin hedefi; öncelikle çaresizlik yaşayan ve çocuklarıyla ilişkilerinde gerginliğe kapılan ebeveynlere yardım etmek; geri kışkırtmaksızın ya da pes etmeksizin çocuğun saldırgan ve kendine zarar verici davranışlarına etkili bir şekilde karşı koymayı öğrenerek; onlara ebeveynlik becerilerini geri kazandırmaktır. Tedavi ebeveynlerle yürütülmesine rağmen; temel bakış açısı hem ebeveynler hem de çocuk üzerine yoğunlaşır. NVR nin ebeveynlere çocuk için güven verici bir işlev oluşturmalarına olanak tanıyan; güvenli ve istikrarlı bir ilişki çerçevesi inşa etmelerine yardım ettiği varsayılır (Ömer; Steinmetz; Carthy ve Schlippe; 2013).
Türkiye’ de çocuk ve ergenlerde görülen şiddet ve saldırganlık içeren davranışları bütüncül bir bakış açısıyla önleme ve müdahaleye yönelik programların çok sınırlı sayıda olduğu görülmektedir (Kılıçarslan; 2016). Bu bağlamda; kültürel bakış açılarımızı da dikkate alarak yeni yaklaşım biçimlerini öğrenmek; tüm aileyi sürece dâhil ederek sistemik açıdan aile üyeleriyle çalışmakta olan NVR modelinin etkililiğinin ele alındığı araştırmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Bu araştırma ile NVR yaklaşımının Türkiye’de bilinirliğinin ve uygulamasının artması; bu anlamda çocuk; ergen ve ebeveynlerle çalışmakta olan uygulamacı ve araştırmacılara şiddetle baş etmede yeni bir bakış açısı sunulması hedeflenmektedir.
Şiddetsiz Karşı Koyma Modeli’nde (NVR) Temel Kavramlar ve Tedavi Süreci
NVR; açıkça bir mücadele dilidir. NVR felsefesi; mücadele ilkesinden vazgeçen kişi veya grupların eninde sonunda şiddetin sürdürülmesine katkıda bulunduğunu varsayar; fakat mücadele kesinlikle şiddet içermemelidir. Alon ve Omer (2006); şiddetsiz bir biçimde direnç gösteren kişinin her tür fiziksel ve sözlü saldırıdan kaçınmayı ve amacı küçük düşürmek ve aşağılamak olan eylem ve ifadelerden sakınmayı öğrenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu yüzden; ebeveynlerin çocukların yıkıcı davranışlarına karşı mücadelesi hakkında onlarla açıkça konuşmalarını önerir. Bu mücadele genellikle “mücadele” olarak görülenden farklıdır; çünkü a) ebeveynler kendilerini tamamen şiddetsiz ve aşağılayıcı olmayan bir duruşa adarlar; b) ebeveynler gerginliğin yukarılara tırmanması sürecinde kendilerine düşen sorumluluğu kabul ederler; c) genel türdeki bir mücadelede kişinin amacı rakibini mağlup etmektir; oysa NVR’de ebeveynlerin amacı kendilerini ve çocukları (hem faili hem de potansiyel kurbanları) korurken çocuğun yıkıcı davranışlarına karşı koymaktır ve d) ebeveynler çocuğun şiddetiyle mücadele ederken; aynı zamanda ilişkideki olumlu unsurları da koruyup geliştirmeye çalışırlar. Bu özelliklere bakılarak anne-baba açısından NVR yıkıcı değil yapıcı bir mücadele olarak karakterize edilebilir (Alon ve Omer; 2006).
NVR’de ebeveynler çocukların olumsuz davranışlarını kontrol etmektense; onlara karşı direnmeyi amaçlarlar. Gandhi şunu ileri sürmüştür; “biz sadece kendi tepkimizi belirleyebiliriz; karşımızdakinin değil”. Bu; NVR’nin temel ilkesidir (Weinblatt ve Omer; 2008). NVR’ye başlandığında; çocuğun şiddeti hemen terk etmesini veya boyunduruk altına girmesini beklemek yanlıştır. Bu yüzden şiddetsiz bir biçimde direnç gösteren bireyler gerginliği arttırmadan saldırı ve kışkırtmalara karşı koymaya hazırlıklı olmalıdırlar; çünkü rakipleri olayları kendilerini daha avantajlı hissettikleri şiddet yoluna döndürmeye çalışırlar. Ebeveynler çocuğun olumsuz davranışlarına direnmeyi öğrenirken aynı zamanda dayanıklılıklarını; kendi tepkilerini kontrol etmeyi ve gerginlik artışına karşı durma becerilerini de geliştirirler. Ebeveynlere ulaştırılan mesaj şudur: “Kazanmanız gerekmez; sadece ısrar etmelisiniz!”. Bu sayede ebeveynler çocuklarını derhal değiştirme hedefinden kurtulurlar. Ebeveynlerin dikkatinin bu şekilde çocuğun tepkilerinden uzağa ve kendi yaklaşımlarına doğru yönlendirilmesi; gerginlik artışını ve ebeveyn çaresizliğini azaltmaktadır. Çocuğun davranışı önemli bir değişkendir; fakat merkezde olan bu değildir. NVR; kontrol etmektense kabul etmeyi ve adanmayı vurgulayan modern tedavi yaklaşımları içinde yer almaktadır (Alon ve Omer; 2006; Hayes; Strosahl ve Wilson; 1999; Linehan; 1993).
NVR ebeveyn eğitimi; çocukların şiddet; kendine zarar verebileceği aktiviteler; okuldan kaçma ve diğer ilerlemiş disiplin problemleri ile baş etmeye yardım etmek amacıyla anne-babalar için tasarlanmıştır (Omer; 2004; 2011). Ebeveyn eğitiminde uygulanan üç özellik NVR nin sosyo-politik prensiplerinin temelini oluşturur; a. Var olma (Presence) ya da direkt kişisel katılım; şu anlama gelir: Biz senin anne-babanız ve anne-baban kalacağız. Bizi kovamazsın; bizden ayrılamazsın ya da bizi bir kenara atamazsın. b. Çocuk üzerinde kontrol kurmak yerine kendini kontrol etme ya da şiddetsiz bir şekilde pozisyon alma; şu anlama gelir: Biz seni kontrol edemeyiz; ancak kendimizi kontrol edebiliriz. Biz görevimizi yapacağız ve kışkırtmalara gelmeyeceğiz. c. Destek; şu anlama gelir: Söylediğim şeyi yapacaksın; ifadesi yerine anne-babalar birincil çoğul kişi (biz) ifadesiyle konuşmayı ve davranmayı öğrenir (Day ve Heismann; 2010).
Bu süreçte; ebeveynler şeffaf bir tutum geliştirir. Bu tutum; gizlilik durumları altında hüküm süren zorlayıcı ve gelişigüzel atmosfere güçlü bir panzehirdir. Strateji ve taktikler üzerinde Mahatma Gandhi ve Martin Luther King; Jr. tarafından geliştirilen özel teknikler model alınmıştır (Ömer; 2004). Ebeveyn otoritesi fikri; NVR de ebeveyn-çocuk ilişkisine ve aynı zamanda disiplin ve güvenlik konularına olanak veren; gerilimi tırmandırmayan ve kararlı bir varoluş üzerine inşa edilmelidir. Çeşitli yaklaşımlar ebeveynliğin hem ilişkisel hem de disipline edici (sınır koyucu) yönlerine dikkat çekmiştir. Ancak; bu iki alan genellikle farklı yönleri temsil etmekte; hatta tedavinin farklı aşamaları olarak görülmektedir. Bunlar; ilişkisel aşama (ebeveynler çocukla olumlu iletişimi geliştirmek konusunda eğitilir) ve bir güçlendirme aşaması’ dır (ebeveynler çocuğun pozitif ya da negatif davranışına uygun reaksiyon gösterir). Ebeveyn yakınlığı ve ebeveynin gücü birlikte gelişir (Lavi-Levavi; Shachar ve Ömer; 2013).
NVR nin ortaya çıkardığı önemli bir gelişme de tetikte olma (vigilant care) kavramıdır. Bu; ebeveynlerin çocuğun potansiyel olarak tehlikeli faaliyetleri ile ilgili olarak; kulağını açık tutma; sürekli alarmda olma becerilerini ifade eder (Ömer; 2011). Tetikte olma modeli; ebeveyn-çocuk çatışması ve aşırı koruyucu ebeveynlik gibi artan bazı olumsuz sonuçlara yol açtığı belirlenmiş olan aşırı ebeveyn kontrolünün var olduğu anne-baba gözlemciliğine yönelik olarak yapılan eleştirilere karşılık olarak geliştirilmiştir (Racz ve McMahon; 2011). Tetikte olma kavramı; aşırı takipçiliğin aksine; çocuktan algıladıkları tehlike sinyallerine karşılık olarak ebeveynlerin farklı seviyelerde duruma dâhil olacak şekilde hareket ederek; alarmda olma durumunu; sürekli bir dikkatten; odaklanmış dikkat durumuna ve etkin korumaya geçişi vurgular. Bu yaklaşım; kurallara uymama; şeker hastalığı; riskli bilgisayar kullanımı; alkol bağımlılığı ve okul devamsızlığı gibi ebeveynlerin tetikte olmasını gerektiren çeşitli problemleri olan gençlerin ailelerine uygulanmıştır (Omer; 2015).
Şiddetsiz Karşı Koyma Modeli’nin Tedavi Adımları
“Gerginliği azaltma"; “ev içinde ve dışında ebeveyn varlığını güçlendirme”; “ilişkilerin yeniden yapılandırılması”; “sepetler”; “destek sistemi”; “duyuru”; “oturma eylemi”; “uzlaşma eylemleri”; “kendine iyi bakma”; “kardeşler ve diğerlerine yardım etme” gibi yöntemler NVR’ nin temel güç ayakları olarak tanımlanmaktadır. NVR eğitiminde ebeveynlerle birlikte yürütülen çalışmalar Şekil 1’ deki NVR haritasında gösterilmiştir.
Şekil 1: NVR Haritası (Day ve Heismann; 2010).
İşbirliği geliştirmek. Uygulayıcılar ilk oturumlarda NVR’ de; ailenin sadece -çocuk- merkezli bir döngü olarak görülmediğini; daha ziyade ebeveynler ve çocuktan oluşan çift merkezli döngüsel yapıda bir elips olarak görüldüğünü açıklığa kavuşturur. Terapistler; ebeveynlerin saldırılardan korkabileceği; çatışmalardan yıpranmış ya da kaygı ile dolup taşmış olma gerçeği için de empatik bir anlayışı ortaya koyarlar. Terapist; anne ve babalara bu koşullara odaklanmanın tedavinin merkezi bir hedefi olduğunu göstererek; süreçte onların işbirlikçisi haline gelir (Omer ve Lebowitz; 2016).
Ebeveyn çaresizliği ve gerginliği azaltma süreci. NVR’yi davranış problemine sahip çocukların ebeveynleri ile uygulama gerekçesi ebeveyn çaresizliği ile doğrudan ilişkilidir. Ciddi davranış problemleri olan çocukların ebeveynleri sıklıkla kendilerini çocuklardan daha az güce sahip olarak görürler (Bugental ve Lewis; 1998). Yaptıkları hiçbir şeyin işe yaramayacağını düşünürler ve iş taleplere veya çatışmalara geldiğinde kendilerini önceden mağlup olarak hissederler (Webster-Stratton ve Herbert; 1994). Bazıları cezalandırıcı ve şiddetli davranarak öfkelerine yenilir (Forgatch; 1991); diğerleri çocukların güç destekli taleplerine teslim olur (Baumrind; 1991); ve diğerleri de dürtüsellik ve boyun eğme arasında gidip gelir (Chamberlain ve Patterson; 1995).
İki tür gerginliği tırmandırma süreci tanımlanmıştır: a) çocuğun talep ve tehditlerini arttırmasına neden olan ebeveynin teslim olması ve b) düşmanlığın düşmanlığı doğurduğu karşılıklı gerginlik artışı. NVR; pes etme ya da saldırmayı ortadan kaldırarak; ebeveynlerin yapıcı tepkileriyle yaşamış oldukları çaresizliklerin üstesinden gelmelerine yardımcı olarak her iki duruma da karşı koymayı amaçlamaktadır. Ebeveyn çaresizliği çocuğun şiddet içeren ve kendine zarar veren davranışlar gösterme riskinin daha da artması ile ilişkilendirilmiştir (Omer; 2004).
NVR ebeveyn eğitimi; cezalandırıcı ve otoriter hale getirmeden ebeveynlerin çaresizliklerine nasıl yardımcı olunabileceği üzerinde durmuştur. Ebeveynler kendilerini şiddetten ve aşağılayıcı tepkilerden uzak tutmaya adayarak bu amaca ulaşmayı hedeflemektedir. Aile içinde gerginliğin tırmandıran tüm durumlar ebeveynlerle ile birlikte incelenir; kendini kontrol edici reaksiyonlar hazırlanır ve prova edilir (Omer; 2004; Weinblatt ve Ömer; 2008). NVR de gerginliği azaltan duruşu gösteren ve ebeveynler tarafından akılda tutulması gereken üç deyim oluşturulmuştur: a) "Demir soğukken tutulur!"; b) “Siz çocuğu kontrol edemezsiniz; ama kendinizi kontrol edebilirsiniz!”; c) "Kazanmak zorunda değilsiniz; ancak direnmek zorundasınız!" (Omer ve Lebowitz; 2016).
Duyuru yapma. Duyuru aktivitesi; NVR içinde çeşitli amaçlara hizmet etmektedir: a. Ailenin yaşamında yeni bir aşamaya geçiş töreni ya da bir açılış etkinliği oluşturur. b. Bu; ebeveynleri çocukla anlaşmadan bağımsız olarak kendi kontrolündeki bir tavırda pozisyonlarını belirttikleri yeni bir etkileşim türü ile tanıştırır. c. Aynı zamanda; duyuru etkinliği ile ebeveynler bu problemi artık gizli tutmayacaklarını çocuğa söyler. Ebeveynler duyuruyu nasıl yapacaklarının ve çocuğun tepkilerine karşı gerginliği tırmandırmayan bir biçimde nasıl tepkiler geliştirebileceklerinin provasını tedavi sürecinde yapar. Böylece; eğer çocuk duyuru dinlemeyi veya okumayı reddederse; ebeveyn onu masanın üstünde bırakabilir. Eğer çocuk sayfayı yırtarsa ebeveynler şunları söyleyebilir: "Biz; senin aynı fikirde olmanı beklemiyoruz. Sana bu konuda adil davranacağız; böylece bizim ne yapacağımızı bilebilirsin" (Omer ve Lebowitz; 2016).
Destek sistemi. NVR Modeli’nin en önemli parçalarından biri destek sisteminin harekete geçirilmesidir. Çoğu ebeveyn; utanma; çocuğa zarar verebileceği konusunda kaygılanma ya da çocuğun şiddetli bir tepki göstermesi korkusu nedeniyle "topluma açılmak" konusunda sıkıntı çeker. NVR terapistinin temel görevlerinden biri bu yanlış algılarla mücadele etmektir. Tipik olarak destekçiler; büyükanne-babayı; akrabaları; ebeveynlerin arkadaşlarını; çocuğun arkadaşlarının ebeveynlerini ve okul personelinin üyelerini içerir. Bir destekleyici toplantısının mümkün olmadığı durumlarda destekleyici kişiler bireysel olarak da davet edilebilir. Destekleyicilerin; telefon veya kısa mesajlarla yardım için ulaşılabilir olması nedeniyle ebeveynlerin yakınında yaşamaları gerekmez (Omer ve Lebowitz; 2016).
Destekleyicilerle birlikte şiddete karşı direnç gösterme. Gizliliğin kırılması ebeveynlerin moralini ve kararlılığını arttırarak onlara cesaret verir. Bu nedenle sırların açığa çıkarılması ve desteğin sistematik olarak harekete geçirilmesi NVR programının önemli dayanak noktalarından biridir (Weinblatt ve Omer; 2008). Destekçilerin şiddet hakkında bilgilendirilmeleri; bilgilendirildiklerini ve yardım etmeye istekli olduklarını çocuğa açıkça haber vermeleri; önemli bir direniş eylemi oluşturmaktadır. Pek çoğu ilgisizlik gösterisi yapmaya çalışsa da; çok az sayıda çocuk veya ergen diğerlerinin fikirlerine karşı duyarsız kalır. Ebeveynler; zarar gören eşyaların fotoğraflarını çekmek gibi yazılı olarak veya görsel araçlarla evde oluşan şiddeti belgeleyerek işe başlayabilirler. Daha sonra bu dokümanlar çocuğu arayan veya ziyaret eden destekçilere gönderilir. Destekçilerin tümünün çocukla kontak kurması gerekli değildir: Her seferinde bir veya iki kişi yeterlidir. Bununla birlikte; ebeveynlerin artık olayları gizli tutmayacaklarını ve yaşadıklarını uygun gördükleri kişilere aktaracakları konusunda çocuğunu bilgilendirmeleri önemlidir. Destekleyicilerin; çocuğa özellikle olumlu bir şekilde hitap etmeleri; ancak neler olduğunu bildiklerini; şiddet içeren davranışları kabul edilemez olarak gördüklerini ve çocuğun bunun üstesinden gelebileceğine inandıklarını belirtmeleri istenir (Omer ve Lebowitz; 2016).
Oturma eylemi yapma. Oturma eyleminin çocuğun davranışını doğrudan değiştirmeye yönelik disiplin basamağı değil; bir direniş ölçütü olduğunu anlamak önemlidir. Aslında; oturma eylemi anne-babayı çocuğa göre daha fazla etkiler: Ebeveynler oturma eylemi için hazırlanırken ve kendilerini kontrol edici bir tarzda bu adımı uygulamaya koyarken; NVR de temel bir yeterlik elde ederler. Oturma eyleminde; ebeveynler çocuğun odasına girerler (tek bir ebeveyn; şahsen veya teknoloji aracılığıyla bir destekçi de ona eşlik edebilir); oturur ve çocuğa şunu söyler: "Buradayız; çünkü bugün sergilediğin tarzda şiddet davranışlarına artık katlanmayacağız. Burada oturup şiddetin nasıl sonlanacağına dair senden bir öneri bekleyeceğiz”. Bu aşamadan sonra; ebeveynler sessizce orada kalırlar. Terapist; hazırlık aşamasında ebeveynlere yönelik fiziksel saldırılar; dışarı atma girişimleri; görmezden gelinme ya da onları alaya alma gibi tipik reaksiyonlarla başa çıkma yolları geliştirmesi için anne-babalara yardımcı olur (Ömer; 2004; 2011).
Oturma eylemi genellikle 30 dakika ile bir saat arasında sürer. Eğer çocuk bir öneride bulunursa; bir diyalog söz konusu olabilir. Eğer çocuk bir öneride bulunmazsa; ebeveynlerin kendilerinin bir öneri sunmamaları tavsiye edilir. Oturma eyleminin başarısı; ortaya koyulan önerilerin işlevselliğinde değil; ebeveynlerin çocuğun olası kışkırtmalarına teslim olmadan sessizce oturmaya hazırlıklı olmasındadır (Omer ve Lebowitz; 2016).
Onarma ve uzlaşma eylemleri. NVR de; şiddet içeren bir eylemi yapan kişi bundan sorumlu tutulur ve bu davranışları için düzeltmeler yapması beklenir. Bu genellikle açık bir özür ve sembolik bir telafi şeklini alabilir. Destekleyici bireyler; suçu işleyen kişiyi cesaretlendirir ve ona; onurlarını koruyacak yollarla problem davranışını telafi etmesinde yardımcı olmayı teklif eder. Çocuk bunu yapmaya istekli değilse; ebeveynler destekçilerinin de yardımı ile mağduriyetin nasıl giderilebileceğine ve şiddet gösteren çocuğun bundan nasıl sorumlu tutulacağına kendilerinin karar vereceğini beyan ederler. Sabırla ve adaletli bir şekilde uyulduğu zaman bu süreç; sıklıkla problem davranışı yapan kişilerin davranışının zararını gidermeye hazır hale gelmelerini sağlamaktadır (Omer; 2011).
Ebeveyn-çocuk ilişkileri bağlamında NVR’nin temel varsayımı; zaman zaman yıpratıcı çatışmalar altında saklı kalmış olsa bile olumlu duyguların her iki tarafta da var olduğudur. Ebeveynsel saygı ve uzlaşma eylemleri pes etmeyi ya da teslim olmayı içermeden; bu karşılıklı duygular üzerine temellenir ve bu duyguların ifade edilme ihtimalini arttırarak olumlu etkileşimleri besler. En yaygın uzlaşmacı adımlar; sözlü veya yazılı teşekkür mesajları; küçük sembolik hediyeler; keyifli zaman geçirmeye yardımcı olan ortak faaliyet önerileri; geçmişte olan pozitif anıların hatırlanması ve geçmişte yapılan hatalar için pişmanlık ifadeleridir (Omer; 2004).
Sepetler. NVR’ de ebeveynlerin odaklanacağı davranışları öncelik sırasına koymalarına yardımcı olmak için sepetler fikri kullanılır. Bir ebeveyn olduğu zaman anne babaların kendilerini her şeyi düşünmeye çalışıyorken bulmaları çok kolay olabilmektedir. Bu durum ebeveynleri her zaman eleştiri yapıyormuş gibi hissettirir ve çocukları; onların söylediği her şeyi önemsemiyormuş gibi görünür. Bunun sebebi ebeveynlerin çok fazla şey yapmaya çalışıyor olmasıdır. Bu durumda ebeveynlerin durmaya ve problemleri öncelik sırasına koymaya ihtiyacı olmaktadır. Sepetler fikri bunu yapmaları için onlara yardım eder. Ebeveyn çok konuşur; çocuk ise az duyar. Bu durumdan etkilenen tek kişi; daha çökkün hisseden; daha az etkili ve daha çok çaresiz olan ebeveyndir. Sadece bir veya iki davranışa odaklanmak; söylemek zorunda olduğunuz şeyi kısaca ve açıkça söylemek ve sonrasında durmak anahtar bir yaklaşımdır. Üç sepet tekniği ebeveynlerin farklı davranışlara vereceği farklı önceliklendirmeleri temsil eder. Onlar; program çerçevesinde yaptıkları küçük grup aktiviteleri ile çocuklarıyla ilgili üzerinde düşünmek istedikleri tüm davranışları belirleyerek işe başlarlar ve üzerinde tartışarak odaklanmak istedikleri kritik problem davranışları netleştirirler (Day ve Heismann; 2010).
Kardeşler ve diğerlerine yardım. Bir çocuk tarafından gösterilen şiddet ailedeki herkes üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Sıklıkla kardeşler de korkutulmuş olur; fakat kendilerini bir şey söyleyebilecek gibi hissetmezler. Bazen erkek ve kız kardeşlerine eşit oranda dikkat gösteremeyecek kadar ebeveynlerin zihinleri zorlayıcı davranışları olan çocukla aşırı meşguldür. Bazı durumlarda daha yaşlı ve savunmasız akrabalar da etkilenebilir. Bu aile üyeleri kendi ailelerinde olup biteni söylemekte utanabilirler. Farklılık yaratmaya yönelik ilk adım diğerlerinin deneyimleri hakkında konuşması için alan yaratmaktır (Day ve Heismann; 2010).
Kendine iyi bakma. NVR programı çerçevesinde ebeveynler modelin tüm yönlerini gözden geçirir ve bunları kullanırken kendilerine ne kadar güven hissettiklerini değerlendirme fırsatı bulurlar. Onlar diğerlerinin; özellikle de diğer çocuklarının şiddetten ve NVR programında odaklanılan çocuğun yıkıcı davranışlarından nasıl etkilenebildiklerini derinlemesine düşünürler. Her şeyin ötesinde; kendilerinin ve çocuklarının ruh sağlığının temel bloklarının inşası olarak kendilerine iyi bakmaya ve kendileri içinde bir şeyler yapmaya teşvik edilirler. NVR oturumlarındaki aktivitelerde; ebeveynler; çocuklarının şiddetine etkili bir şekilde karşı koymadan önce ve ailelerinde olumlu ilişkileri yeniden inşa etmeden önce kendi bireysel güçlerini ve özsaygılarının geliştirilmesi gerektiğini fark ederler (Day ve Heismann; 2010).
Farklı Uygulamalar Açısından NVR Alanyazınının İncelenmesi
Dünyada ve Türkiye’de ailelere yönelik pek çok farklı aile eğitimi programı uygulandığı görülmektedir. Programların; genel olarak ebeveynlerin anne-babalık becerilerini artırdığı; anne-babaların birbirleri ve çocukları ile olan iletişimlerine katkı sağladığı; olumsuz ebeveyn tutumlarını azalttığı; ergen anne-baba etkileşimlerini geliştirdiği; ebeveynlerdeki yalnızlık; çaresizlik; gerginliği artırıcı davranışlar ve stres düzeylerini azalttığı ve özyeterlilik duygularının artırdığı görülmektedir (Omer; Schorr-Sapir ve Weinblatt; 2008; Weinblatt ve Omer; 2008; Newman; Fagan ve Webb; 2014; Lavı-Levavı; Shachar ve Omer; 2013; Kaymak-Özmen; 2013; Çekiç; 2015).
Türkiye’de yapılan deneysel çalışmaların çoğunlukla ebeveynler ya da çocuk ve ergenler üzerine odaklandığı; aile üyelerinin birlikte ele alındığı şiddet ve saldırganlık üzerine odaklanan çalışmaların çok sınırlı sayıda olduğu görülmektedir (Kılıçarslan; 2016). NVR yi aile bağlamına uyarlama girişimi ebeveynlerin sıklıkla çaresizlik ve kızgınlık arasında gidip gelmesinin gözlenmesi üzerine temellenmiştir (Bugental; Blue ve Cruzcoza; 1989). Ebeveynler için NVR programının savunucuları; programın çocuğun şiddetine ve kendine zarar verici davranışlarına şiddetsiz ve gerginliği tırmandırmayan bir yolla etkili bir şekilde karşı koymalarında onlara yardımcı olabileceğini varsaymıştır. Türkiye’de NVR Modeli’nin uygulandığı çalışmalar çok sınırlı olmakla birlikte; yurt dışında pek çok farklı popülasyonda uygulamalar yapılmıştır. Bu bağlamda NVR’nin farklı ülke ve popülasyonlarda uygulamalarının sonuçları aşağıda özetlenmiştir.
Omer ve arkadaşları (2006) NVR temelli bir programı; davranış problemleriyle etkili bir şekilde başa çıkmada okul personelinin eğitimi de dahil olmak üzere 12-17 yaş aralığındaki sekiz yüz gencin bulunduğu bir ortaokul ve bir lisede bir yıl boyunca uygulamıştır. Program sonucunda; öğrenciden-öğrenciye; öğrenciden-öğretmene ve öğretmenden-öğrenciye yönelik şiddet de dahil olmak üzere; okul ortamında şiddet davranışlarında anlamlı bir azalma bulunmuştur. Uygulama sonrasında okuldaki gençlerin davranışsal sorunlarının önemli düzeyde azaldığı ve davranışsal problemlerle baş etmede okul personelin kendisini geliştirdiği görülmüştür.
Omer; Schorr-Sapir ve Weinblatt (2008); tarafından yapılan Kardeşlere Karşı Şiddet Tedavisine Bir Ebeveyn Eğitim Yaklaşımı: Şiddetsiz Karşı Koyma ilkelerine göre geliştirilen ve şiddete karşı direnmeyi amaçlayan çalışmada; programın mağdur olan kardeşlere koruma sağladığı; ebeveyn ve çocuk arasındaki gerginliği azalttığı bulunmuştur. Weinblatt ve Omer (2008); tarafından yapılan Akut Davranış Problemlerine Sahip Çocukları Olan Ebeveynler İçin Bir Tedavi: Şiddetsiz Karşı Koyma (NVR) adlı çalışmasında 41 aileye (73 anne-baba) beş haftalık bireysel seans ve telefon desteğini içeren NVR programı uygulanmıştır. Deney ve kontrol grupları üzerinde yapılan ölçümler sonrasında ebeveynlerdeki izolasyon; çaresizlik ve gerginliği artırıcı davranışların azaldığı; algılanmış sosyal desteğin arttığı ve ebeveynler tarafından değerlendirilen deney grubundaki gençlerin şiddet davranışlarında anlamlı düzeyde azalma tespit edilmiştir.
Newman; Fagan ve Webb (2014); kontrol edici ve saldırganlık gösteren genç birey ve çocukların tedavisinde şiddetsiz karşı koyma ebeveyn gruplarının etkinliğine yönelik çalışmalarında; olumlu yönde anlamlı bir farklılık bulmuşlardır. Gerginliğin azaltılması ve koşulsuz sevgi eylemleri ebeveynler tarafından en faydalı müdahaleler olarak belirlenmiştir.
Lavi-Levavi; Shachar ve Ömer (2013) tarafından yapılan bir başka çalışmada NVR eğitimine alınan ve yıkıcı davranışlara sahip çocukları olan ebeveynler kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Her iki ebeveyn (anne ve baba) de ebeveyn çaresizliği ölçümlerinde anlamlı iyileşmeler gösterse de babalar sadece üç ölçeğin (Ebeveyn-çocuk gerginlik tırmanması; güç mücadeleleri ve ebeveynsel boyun eğme) ölçüm sonuçlarına göre anlamlı iyileşme göstermişlerdir.
Bir başka çalışmada; Oleffs ve arkadaşları (2009); davranış problemleri olan 11-18 yaş aralığındaki elli iki genç için plesebo (Triple P) ve kontrol gruplarını altı haftalık bireysel oturumları içeren NVR tedavisi ile karşılaştırılmıştır. Triple P Olumlu Anne Babalık Eğitimi Programı sosyal öğrenme kuramı prensiplerine dayanan; davranışsal yaklaşım temelli ve ergenlik öncesi çağdaki çocukların (0-12 yaş grubu) anne-babalarının bilgi; beceri ve güvenini geliştirerek çocuklarda ciddi davranışsal; duygusal ve gelişimsel sorunlara yol açan risk faktörlerini önlemeyi amaçlayan bir anne-baba müdahale programıdır. NVR tedavi grubunda dışa vuran şiddet davranışlarında ve ebeveynlerin başa çıkma becerilerinde anlamlı düzeyde gelişmeler görülmüştür. Hem NVR hem de aktif plesebo grubu tedavisinde (Triple P eğitiminde; 6-8 oturum) ebeveyn depresyonu ve çaresizlik duygularında iyileşme bulunmuştur.
Lebowitz ve arkadaşları (2012); 18-47 yaş aralığında ve kendilerine aşırı derecede hizmet edilmesi talepleri olan ebeveynlerine bağı