Otizm; doğuştan olan; beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen nörobiyolojik bir bozukluktur. Genellikle 3 yaşından önce ortaya çıkmakta ve bireylerin sosyal iletişim; etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkilemektedir.
Otizmin Nedenleri:
*Doğum öncesi nedenler:
Annenin aile içi huzursuzluklar nedeniyle yaşadığı duygusal karmaşa; korku- panik yaşaması; ruhsal sorunlar geçirmesi çocuğun istenmemesi
*Doğum sonrası nedenler:
Annenin aşırı meşguliyeti sonucu çocuğu ihmal etmesi; çocuğun aşırı televizyon izlemesi ve yalnız bırakılması; müzik ve televizyonun bağımlılık haline gelmesi; aileden gelen duygusal bir miras
*Erken Tanıda Dikkat Edilmesi Gereken En Belirgin Gelişim Özellikleri:
1.ay - yüze bakma
2.ay - gülümseme
2-3. ay - obje takibi
2-6.ay - sesli uyaranlara tepki
3-6.ay - kavrama becerileri
4-7.ay - yüz ifadelerini ayırma
6. ay - heceler
7. ay - konuşma seslerini taklit
12. ay – bakım verenden ayrılmaya tepki yoksa
12-24. ay- işaret etmiyor; objeyi yetişkine göstermiyor; isme cevap vermiyor; uygun jestleri göstermiyor; sosyal uyaranlara tepkisiz davranıyor ise;
-12. ayda babıldama yok; 16.ayda sözcük yok ise; 24. ayda spontan iki kelime ile cümle yoksa bir uzman tarafından çocuğun değerlendirilmesi kritik önem taşımaktadır.
OTİZM VE EĞİTİM
Otistik çocukların eğitimi sadece okul ya da bireysel terapilerle sınırlı kalmayıp; yaşamının her alanında devam etmesi gereken yirmi dört saatlik bir süreçtir. Otistik çocukların birbirlerinden farklı özellikleri olduğundan; her çocuğun eğitimi için o çocuğa özgü Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) hazırlanmalıdır.
Otizmin eğitim ve tedavisinde dikkat edilmesi gereken en önemli unsur: “ EĞİTİME AİLENİN KATILIMINI” sağlamaktır. Ailenin BEP içersinde yer alması; eğitimde kullanılan yöntemleri öğrenmesi ve bunları gerektiği durumlarda kullanması çocuğun gelişimi açısından önemlidir. Ailenin eğitime katılımı başka bir deyişle şarttır. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta eğitimin yoğun ve sürekli uygulanmasıdır. Eğitim programının ;
– Otistik çocuklar için geliştirilmiş otizme özgü bir program olması;
– Çocuğun bireysel özelliklerine ve gereksinimlerine uygun olması;Çocuğun sadece yaşına değil; gelişim düzeyine uygun becerileri bulundurması;
– Baştan belirlenmiş net hedeflerinin olması
– Sonuçlarının ve hedefe ulaşılabilirliğin değerlendirilmesi
– Belirli aralıklarla hedeflerin gereksinimlere göre uyarlanabilmesi; programın esnek ve yenileniyor olması
– Yapılandırılmış olması; hem öğretilecek becerinin hem de öğretim yapılacak mekânın düzenlenmesi
– Sistematik olması; beceri alt basamaklarını takip ederek öğretim yapılması
– Akranlarıyla bir arada olduğu entegrasyon süreçleriyle tamamlanması oldukça önemlidir.
*ÖZEL EĞİTİM
Otistik çocukların tam bağımsız olmaları; ya da en az bağımlı hale getirilebilmeleri için gerekli ve yaşına uygun öz bakım; zihinsel; sosyal ve iletişim becerilerini kazanmaları için verilen eğitimdir.
Özel eğitim programı içersinde konuşma ve dil terapileri ile otistik özellikleri olan çocukların konuşma ve konuştukları dili kullanabilme becerilerinin geliştirilmesi; düzeltilmesi ve ilişki kurabilmelerini sağlamak amaçlanır. Uğraşı terapisi ise otizmli çocukların öz bakım becerilerini geliştirmek; denge ve koordinasyon; el ve göz koordinasyonu; kaba ve ince motor becerilerini geliştirmek için uygulanır.
*EĞİTİMSEL YÖNTEMLER
-Davranışçı Yöntem (Uygulamalı Davranış Analizi)
-TEACCH Programı
-PECS Görsel İletişim Sistemi
-Sosyal Öyküler Eğitimi
-Hanen Metodu
-Duyu Bütünlemesi Terapisi
-Duyu Bütünlemesi Bozukluğu
-Montessori; Portage Eğitim Programları
*Otizm ile İlgili Biyolojik ve Tamamlayıcı Yöntemler:
-İşitsel Bütünleme
-Gluten-Kazein İçermeyen Beslenme
-Vücutta Maya ve Mantar Tedavisi
-Vitamin Tedavisi
-Hiperbarik Oksijen Tedavisi
-Dans ve Hareket Terapisi
-Müzik Terapisi
-Sanat Terapisi
-Drama Hareket Terapisi
*Alternatif Tedavi Yöntemleri
-Aromaterapi
-Refleksoloji
-Hipoterapi
-Otizimli Çocuklara Yönelik Geliştirilmiş Bilgisayar Programları ile Terapiler
-Karaniosakral Terapi
-Homeopati
Son yapılan yaygınlık araştırmaları; otizm spektrum bozukluklarının ilkokul yaş grubundaki yaygınlığının İngiltere’de 100 çocukta bir; ABD’de 150 çocukta bir; Avustralya’da ise 160 çocukta bir olduğunu göstermektedir. Ayrıca; daha kapsamlı veri toplama çalışmalarının yürütüldüğü ABD ve Avustralya’da; veri toplanan bölgeler arasında çeşitli farklılıklara rastlanmıştır. Farklı ülkelerde araştırmaya dâhil edilen otizm spektrum bozuklukları farklılaştığı için ülkeler arası karşılaştırma yapmak zor olmakla birlikte; otizm spektrum bozukluklarının günümüzde yaklaşık olarak her 150 çocuktan birini etkilediği kabul edilmektedir. Otizm spektrum bozukluğunun bölgesi; ırkı; dini ve dili olmadığı için; benzer yaygınlık oranlarının ülkemiz için de geçerli olduğu kabul edilebilir. Yakın zamana dek 150’de 1 görülme sıklığından bahsedilirken; Council of Exceptional Children’ın bülteninde belirttiği gibi bu oran 100’de 1’e kadar artış göstermiştir. Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti verilerine göre otizm teşhis oranlarında %10-17 arası bir artış oranı tespit edilmektedir.
Unutulmamalıdır ki otizmli çocuklar doğru tedavi ve doğru eğitimle sosyal hayat içinde etkin bir şekilde yer alabilirler. Otizmli bireylerin birçok yeteneği ve becerisi vardır. Yeter ki onlara yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri imkanlar sunulsun.