Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Antikoagülan Tedavi Alan Hastalarda Beslenme

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Oral antikoagulan(kan sulandırıcı) ilaçlar normal kan koagulasyonun sürdürülmesinden sorumlu K vitamininin aktif formunda kısmi bir yetersizlik oluşturmak suretiyle etkinlik gösterir. OAK(Oral antikoagülanlar) tipik olarak aşağıdaki durumların primer ve sekonder önlenmesinde reçete edilir;
Venöz tromboz
Pulmoner emboli
Myokard enfarktüs
AK(antikoagülan) tedavinin majör bir komplikasyonu hemorajidir. AK tedavinin güvenliği ve teröpatik indeksi protrombin zamanının ölçülmesi yoluyla değerlendirilir. Protrombin zamanı international normalized ratio (INR)i ifade eder. 2-3 arası bir INR teröpatik aralık olarak değerlendirilir. INR 4’ü aştığında kanama riski artar.
İLAÇ-İLAÇ ETKİLEŞİMİ
AK tedavi alan erişkinler günlük 80 mcg K vitamini almalıdır. Gut tedavisinde kullanılan ajanlar; anabolizan steroidler; antiaritmik ajanlar; antibiyotik; antifungal ajanlar; antihiperlipidemik ajanlar; cimetidine; disulfiram; isoniazid; omeprazole; sulfonilüre ve tamoxifen sitrat gibi ilaç antikoagulan etkiyi arttırır. Antikonvülsan ilaçlar; kolestramin; doğum kontrol hapları; rifampin; sucralfate; ve vitamin K antikoagulan etkiyi azaltır.

OAK dozu hastanın normal K vitamini alımına dayanarak belirlenmelidir. OAK dozu belirlendikten sonra günlük 250 mcg K vitamini alımı makul bir hedeftir. Eğer besin alımında ciddi değişiklikler olursa AK ilaç dozu yeniden ayarlanabilir. Örneğin hastaya kilo kaybettirici bir diyet başlanmışsa(K vitamininden zengin sebzeler diyette daha fazla yer alacağı için) veya hasta yüksek protein düşük CHO içeren bir diyete başlamışsa K vitamini alımı artabilir. Diğer yağda eriyen vitaminlerden farklı olarak K vitamini depoları alım yetersiz olduğunda hızlı bir şekilde düşüşe geçer.

Bazı bulgular ahududu içeren ürünlerin antikoagulanlarla etkileşime geçip onların etkinliğini arttırdığını göstermektedir.

Lahana; ıspanak; karalahana; pazı; hardal; şalgam; maydanoz; brokoli; brüksel lahanası; hindiba; marul; kuru erik; kuşkonmaz; avakado; böğürtlen; pişmiş bezelye gibi besinler K vitamini içerikleri nedeniyle diyette en çok kısıtlanan besinlerdir. Hastanın alması gereken K vitamini sınırı hesaplanarak diyet buna göre düzenlenir.

Alkol:PT/INR oranını olumsuz etkileyebilir. Alkollü içeceklerin günde 3 porsiyondan/ölçüden fazla tüketilmesi Warfarinin etkisini arttırabilir. Alkol sınırlandırılmalı mümkünse tüketilmemelidir.

Yüksek protein; düşük CHO içeren diyet: Böyle bir diyet INR/PT oranını azaltır. Yüksek proteinli diyetler serum albumin düzeylerini hızlı bir şekilde arttırır. Bunun sonucunda warfarinin çoğu albumin ile bağlanır ve pıhtılaşmayı önleyici etkisi azalır.

Diyet suplemanı ve bitkisel takviye edici ürünler: Bazı suplemanlar antikoagulan ajanlarla etkileşime girerek INR/PT oranını değiştirebilir. Altın çiçek; yaban mersini; kedi pençesi; çin melekotu; gümüş düğme; forskolin; sarımsak; zencefil; gingko; ginseng; at kestanesi; fitik asit(inositol hekzafosfat); meyankökü; yonca; sarı kantaron; zerdeçal gibi bitkisel ürünler INR/PT oranını etkiler. Sürekli vitamin mineral suplemanı kullanımında da ara sıra kullanıma nazaran daha az tehlike olduğu bulunmuştur. 1000 IU’den fazla E vitamini alımı kanama riskini arttırabilir. Araştırmalar kesin olmamakla birlikte warfarin kullanan hastalarda 800 IU’e kadar alınmasının güvenli olabileceğini göstermektedir.

Enteral Beslenme: AK tedavi alıp enteral beslenme desteği uygulanan hastalar yakından izlenmelidir. Enteral ürünlerle K Vitamini artışında anlamlı bir artış olabilir. Çoğu enteral ürün ılımlı miktarda K vitamini içerip bu miktarlar genelde diyetle alınan miktarlar ile benzerdir. Her 1000 kcal için 100 mcg’dan daha az K vitamini içeren bir enteral ürünün düzenli kullanımında warfarine karşı bir direnç gelişmez. Ancak K vitamini içeriği anlamlı bir şekilde düşük olan enteral ürünlerin kullanımında warfarine direnç gelişebilir.