Her çocuk belli yeteneklerle dünyaya gelir. Ortalama düzeyde her çocuk yaşamda kalma becerilerine sahiptir. Ancak içine doğduğu çevre; yaşam koşulları; ailenin tutumu; zamanın getirdikleri; doğum sırası; ailenin beklentileri vs. gibi bir sürü faktörle sahip olduğu becerileri geliştirir ya da köreltir. İnsan vücudu ve zihni iyileşme kapasitesine sahiptir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar beynin nöroplastisite özelliği sayesinde sürekli gelişebilir özellikte olduğunu gösteriyor.
Yetişkin danışanlarla çeşitli psikoterapi teknikleri ile zihinsel bozuklukların sağaltımını yapmaya çalışıyoruz. Peki ya çocuk danışanlarla nasıl bir yol izliyoruz? Çocuğun sahip olduğu becerileri geliştirmesi için; iyileşmesi için hangi teknikleri kullanıyoruz?
En sık kullanılan teknik olan Oyun Terapisi ne göz attığımızda temellerinin çok eskiye dayandığını fark ediyoruz. Freud un çocukluk çağı nevrozlarına dikkat çekmesi ile çocukluk döneminin önemi dile gelmeye başlıyor. Melanie Klein ve Anna Freud un yaptığı klinik çalışmalar ve çocuk gözlemleri Çocuk Psikoterapisi için yeni ufuklar açıyor.
Psikanalitik ekolün ardından John Bowlby nin Bağlanma Teorisi; Stern in bebek gözlemleri çocuğa dair anlamlandırmalarımızı geliştirmiştir.
Tüm ekoller çocukluk çağının önemini teorilerinde dile getiriyor. Çocukla iletişim kurmanın yolunun bir araçtan geçtiğini söylüyor. Bu araç: OYUN
Oyun Terapisi tekniğinin temel mantığı tıpkı yetişkin danışanlarda olduğu gibi çocuğun duygularını ifade etmesine ve yeniden işlemesine yardımcı olmaktır. Çocuk oyununu oynarken kullandığı oyuncaklar; oyunlarının sırası; oyuncaklarla kurduğu ilişki; terapistle kurduğu ilişki bize çocuğun ruhsal dinamikleri ile ilgili bilgi veriyor.
Yönlendirmesiz oyun terapisinde çocuk oyununu kendi kuruyor terapist onun oyununu gözlemleyen ve onun duygularını yansıtan bir konumda. Yaptığımız duygu yansıtmaları çocuğun iç dünyasını terapi odasına getirmesini sağlıyor.
Şüphesiz ki çocuk terapilerindeki en önemli faktörlerden biri ailedir. Çocuk aileden bağımsız düşünülemez. Çocuğun içinde bulunduğu bağlama dair var olan problemlere yeni bir bakış açısı getirilmedikçe kalıcı bir değişiklik elde edemeyiz.
Çocuğun var olan problemlerini bir sistem; döngü içerisinde düşündüğümüzde bu döngüyü etkileyen aile bireyleri; okul ortamı gibi etkenlerle karşılaşacağız. Kalıcı çözümler için tedavi planımıza çocuk için önemli olan bu kişileri de katmalıyız. Okullardaki rehber öğretmenler ve sınıf öğretmenleri iş birliği yapmamız gereken önemli kişilerden.
Oyun Terapisinin etkililiği Türkiye de ve dünyada çeşitli bilimsel araştırmalarla ölçülmüş. Örneğin Türkiyede Çocuk Evlerinde yaşayan çocuklarla yapılan bir araştırmada oyun terapisinin duygusal stres tepkilerini azaltmada önemli bir teknik olduğu bulgulanmıştır. (Çelik; M. 2017; s.5 Deneyimsel Oyun Terapisinin Çocuk Evlerinde Kalmakta Olan 3-10 Yaş Grubu Çocukların Çocukluk Çağı Travma Sonrası Duygusal Stres Düzeyine Etkisinin İncelenmesi ).
Peki çocuğun psikoterapiye ihtiyacı olduğuna nasıl karar verilir?
Ailelerin çocuğu bir psikoloğa götürmeyi düşünmesiyle süreç başlar. Ancak psikoloğa götürülen her çocuk psikoterapi almak durumunda değildir. Terapistin aileyle yaptığı ilk görüşmede çocuğun glişim dönemlerini nasıl geçirdiği; ailenin sosyo-ekonomik düzeyi; kardeş ilişkileri; problemin ne olduğu ve psikologtan ne bekledikleri hakkında bilgi alınır. Alınan bu ilk bilgiler çocuğu ve aileyi tanımak için çok önemlidir. Daha sonra çocukla yapılan görüşmede çocuğun yaşına uygun bazı tanıma teknikleri kullanılır. (Çouğun problematiğinin ne olduğu kullanılacak araçları belirlemede önemli bir faktördür. Örneği çocuk akademik problemlerle ilgili getirildiğinde zeka ve dikkat testlerinin yapılması önemliyken duygusal ve davranışsal problemlerde projektif testler; çizim testleri kullanılabilir. Ancak tüm teknikler kullanılırsa çocuğu tanımak için daha fazla veri toplanmış olur.)
Yapılan testler ve gözlemlerden elde edilen bilgi doğrultusunda çocuğun psikoterapiye ihtiyacı olup olmadığına karar verilir. Bazı durumlarda sadece aileye bilgi vererek; danışmanlık yaparak sürecin gidişatını izlemek yeterli olurken bazı durumlarda çocuğun oyun terapisine alınması gerekebilir.