Saldırganlık; başkalarını incitme ya da onlara zarar verme niyetiyle yapılan her türlü davranış ya da eylemdir. Ergenler; onları kurallar içinde boğduğumuzda; söylediklerini dinlemediğimizde; fikirlerini önemsemeyip kendi dediğimizi yaptırmaya çalıştığımız durumlarda; ihtiyaçlarını karşılamak isteyipte engellendiklerinde; sorumluluklarını yerine getirilemediklerinde saldırgan olabiliyorlar. Saldırganlık kendine ya da başkalarına yönelik olabiliyor. Bu nedenle bu şekilde davranmaktan kaçınmak gerekir.
Öncelikle ergenleri anlamaya çalışmalıyız. Onları suçlamadan; yargılamadan önce saldırganlığının sebebini öğrenmeli; kendini ifade etmesine olanak tanımalıyız. Aileler bazen çocuklarının neden saldırgan davrandıklarını anlayamazlar ve bunun nedenlerini evin dışında ararlar. Oysa aile hiçbir zaman bu durumun dışında değildir.
Saldırgan ergenler bu davranışları mutlaka bir şeye tepki olarak yapıyorlar. Bu onların kendini ifade etme biçimi. Saldırgan davranışlar; ergenlerin yaşamları süresince edinmiş oldukları; problem çözme ve baş etme stratejisi olarak kullandıkları davranış örüntüleridir. Ergen özellikle de saldırgan davranışların sıkça görüldüğü; bu davranışların etkili bir problem çözme yöntemi olarak kabul edildiği; bu tür davranışların desteklendiği bir ortamda bulunuyorsa; bu baş etme yönteminden vazgeçmesi onu korunaksız hale getirebilmektedir. Ergenlerin bu davranışlardan vazgeçmeleri için yerlerine daha etkili beceri ve davranışlar koymaları gerekmektedir.Saldırganlıkları; anlayamadığımız ve yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu gösteren bir işaret aslında. Bu yüzden ergenleri cezalandırmak yerine söylediklerini dinlemeye; fikirlerini önemsemeye çalışmalıyız.
Saldırgan davranışların öğrenilmekte ve kökeninde direk ya da dolaylı çevresel deneyimler etkili olmaktadır. Saldırganlık doğuştan gelmemekte; değiştirilebilir ve engellenebilir. Saldırganlık öğrenildiği kadar söndürülebilir ya da hiç öğrenilmeyebilir.
Çocuklar saldırgan bir modele sahip oldukları zaman saldırgan davranışlarında artış gözlenmektedir. Aileler çocuklarını fiziksel olarak cezalandırdıkları zaman çocuklar sıklıkla bunu bir model olarak almakta ve saldırganlık çocuklukta kazanılan bir özellik haline gelmektedir. Çocuklar ve yetişkinlerdeki saldırgan ve şiddet davranışının gelişmesinde öğrenme için önemli bir role sahip ancak bu toplumdaki saldırgan davranışların tamamına öğrenmenin neden olduğu anlamına gelmemektedir. Çocuklar saldırgan olmayan modelleri gözleyerek saldırgan olmamayı da öğrenirler. İnsan davranışlarında şiddetin arttığı kesindir. Saldırganlığın bireysel ve çevresel özelliklerin etkileşimi sonucunda oluştuğunu öne süren görüşler de mevcuttur. Sosyal ve duygusal zorluklar; düşük benlik saygısı; akranları tarafından dışlanma; akademik başarısızlık; yoksulluk; işsizlik; saldırgan davranışların ebeveynleri tarafından ödüllendirilmesi; ailenin çocuklara yönelik kontrol eksikliği; çok fazla özgürlüğün tanınması; çocuklara sosyal desteğin sınırlı olması; yetersiz ilgi; sevgi ve bakım verilmesi; anne ve babanın çocuğa baskı yapması; çocuğu sürekli kontrol altında tutmaları; tutarsız davranması; olumsuz ebeveyn modeli ve aile içi çatışmalar; yetişkinlerin katı ceza uygulamaları; görmesi; kitle iletişimim araçlarının olumsuzetkisi ergenlerde saldırgan davranışların oluşmasına sebep olabilmektedir.
Saldırganlığı
a) Fiziksel ya da sözel saldırganlık;
b) Aktif ya da pasif saldırganlık;
c) Doğrudan ya da dolaylı saldırganlık şeklinde kategorize edebiliriz
İttirmek; zorbalık; baskı yapmak; çekiştirmek; vurmak; ısırmak; cinsel saldırı vb davranışlar fiziksel saldırganlığa örnek olarak gösterilirken; sözel iletişim yoluyla psikolojik olarak karşıdaki kişiye incitmek ve ona zarar vermek; alay etmek; kötü sözler söylemek; görmezden gelmek; dışlamak; dedikodu yapmak ise; sözel saldırganlık olarak gösterilebilir. Aktif saldırganlık; amaca yönelik bir davranış olup; bu davranış biçiminde saldırganının kurbana acı çektirme ve canını yakma amacı esastır. Pasif saldırganlık ise; aktif saldırganlık karşıtı olup karşıdaki kişiye aktif olarak zarar vermek yerine; onun amacını gerçekleştirmesine engel olmaktır. Doğrudan saldırganlık karşıdaki kişiyi kışkırtmaya ya da öfkelendirmeye neden olabilecek zararlı uyaranların direkt olarak karşıdaki kişiye gönderilmesi sonucunda oluşan saldırganlık iken; dolaylı saldırganlıkta ise dolaylı yollarla karşıdaki kişiye zarar verici uyaranların gönderilmesidir.
Saldırgan davranışlar; ülkemiz için önemli toplumsal problemlerden biridir. Bu sorunun erken ve en etkili biçimde çözülebilmesi için müdahale çalışmaları gerekmektedir.
Ergenlerde görülen saldırganlığıniçinde bulunulan gelişimsel dönemde yarattığı problemlere ek olarak; zaman içinde kalıcılık gösterebileceği ve ileriki yıllarda da antisosyal davranışlar ve suç işleme gibi sorunlara dönüşebileceği pek çok araştırmacı tarafından ortaya konmuştur.
Ergenlikteki öfke ve saldırganlık eğilimleri ileri yaşlardaki öfke ve saldırganlığın yanı sıra; suç; şiddet ve madde kullanımı gibi eğilimler için öngörücü olabilmektedir.
Modern toplumlarda saldırganlık içgüdüleri bastırıldığı için; bu içgüdülerin yarattığı yıkıcı enerji; rekabet; başarı arzusu; sert ve saldırgan spor karşılaşmaları vb. faaliyetlerle boşaltılabilir. Saldırganlık daha yararlı ve olumlu hedeflere yöneltilmeli; yıkıcı ve zararlı olmayan şekillerde saldırganlık gösterebilme fırsatı verilmelidir. Her şeyden önce ergende büyük bir enerji birikimi söz konusu ve bu enerjiyi spor ya da sanat gibi olumlu alanlara yönlendirmediğimiz zaman olumsuz sonuçlarla karşılaşabileceğimizi unutmamalıyız.
Bazı ailelerde çocuk ve ergenlerin saldırgan davranışlarının ortaya çıkmasında ya da sürmesinde ebeveynleri önemli bir role sahiptir. Anne-babaların tutumlarının çocukların davranış sorunlarının oluşumundaki etkisi göz önüne alındığında; davranış sorunlarına müdahalede çocuklarla birlikte anne-babaların davranışlarının biçimlendirilmesinin de gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle planlanacak çalışmalarda terapi programının içine ebeveyn oturumlarının da eklenmesi; ebeveynlerin müdahale içine dahil edilmesi önerilebilir. Anne ve babaya çocuğun gelişimi; aile ilişkileri; anne baba tutum ve davranışları gibi konularda gerekli bilgi; tutum ve becerileri sistemli bir biçimde kazandırılmalıdır.Eğer çocuklar kişiler arası çatışma durumunu yapıcı ve şiddete başvurmadan çözmeyi öğrenebilirlerse saldırgan senaryoları kullanma olasılıkları daha düşük olacaktır.
Her yaş ve dönemde çocukların temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir.
Saldırgan davranışlar dayakla cezalandırılmamalı ve saldırgan davranışlara tolerans gösterilmemelidir.Saldırgan davranışların ödüllendirilmemesi zamanla çocuğun şiddete daha az başvurmasına yol açacaktır. Diğer yandan olumlu davranışlarla ilgili ödül verilmesi ve saldırgan davranışlara fazla dikkat yöneltilmemesi saldırgan davranışları azaltmaktadır.
Ebeveynler saldırganlığı teşvik eden ipuçlarını azaltmalı ve saldırgan olmayan modellerin gösterilmesini sağlamalı ve model olmalıdırlar.
Engellenmenin ortadan kaldırılması ve engellenme yaşayan kişilerin ufak tefek saldırgan davranışlar göstermesine izin verilmesi yolu ile saldırganlık ortadan kaldırılabilir
Cezalandırılma korkusunun saldırgan davranışı bastıracağı düşünülmektedir. Ancak bazı durumlarda bu ters etki yaratabilmekte ve saldırganlığı arttırmaktadır. Bu sebeple cezanın tek başına saldırganlığı kontrol edebileceğini düşünmek yanlıştır.
Televizyonda şiddet içeren programların; dizilerin seyretmesi engellenmelidir. Engel olunamıyorsa ebeveynler çocukla birlikte programları izleyerek şiddetin sonuçları hakkında konuşabilirler. Ayrıca bu tarz filmlerin kurmaca olduğu ergene anlatılabilir.