Yaygın bir kanıdır ‘Başarılı bir ilişki eşini duygusal olarak desteklemekten geçer’. Kendini feda eden ve destekleyici olan birey ‘iyi’ eştir. Peki gördüğü duygusal şiddete dayanmayıp eşinden ayrılmak isteyen kişi nasıl biridir?
Duygusal şiddete uğrayan kişinin vücudunda morluk yoktur; istemediği bir cinsel ilişki içine çekilmemiştir. Genelde çalışmasına izin verilmez; sürekli aşağılanır; zarar görmekle tehdit edilir; yaptığı ya da yapmadığı şeyler eleştirilir. Çoğunlukla hayatı onun dışında biri yani partneri tarafından yönetiliyordur. Eşi onu çok sevdiği için kıskanır; sürekli telefonunu; sosyal medya hesaplarını kontrol eder; kimi zaman bulunduğu yerde ansızın beliriverir. Tüm bunlardan rahatsız olup ayrılmak isteyen kişi ‘memnuniyetsiz’ ya da ‘hatalı’ kişidir.
İlişkisinde benzer problemi yaşayan bir çok kadın ve erkek bu tür bir sebepten ilişkinin bitmeyeceğini düşünüp zarar gördükleri halde ilişkilerini sürdürmektedir. Öğrenilmiş bir iyimserlik hali içinde bu davranışlara maruz kalan kişi uzun süre eşinin kendisine zarar vermeyi bırakacağını; konuşarak ilişkiyi kurtarabileceğini düşünür ya da kendi hatalarından dolayı ilişkisinde sorun yaşadığını düşünüp umutsuzca çabalar. Ancak ne kadar çabalarsa çabalasın kendisine çokça sıkıntı veren bu durum ortadan kalkmaz. Çoğu zaman gittikçe artar ve ne yazık ki kimi zaman arkasından fiziksel şiddeti de getirir.
Duygusal şiddetin gözle görülür etkileri yoktur; ancak verdiği ruhsal zarar fiziksel şiddetin yarattığı etkiden daha fazladır. Suçluluk hissettirme; cesaretini kırma; özgüvenini azaltma gibi şiddet formları bireylerin kendilik duygularını ve ruh sağlığını etkiler. Üstelik bu tür şiddetin sevgi ifadesi olarak; şaka yoluyla ya da ilgi gösterme şeklinde uygulanabilir olmasından dolayı kişiler bu davranışları tanımlamakta ve kendilerinde yarattığı duyguyu ifade etmekte de zorlanırlar. Tanımlayamadığınız şeyi çözemezsiniz. Bu kişiler neden terk edip gidemediğini de anlayamazlar.
Duygusal şiddetin bir diğer gözle görünmez izi ise korku yaratmasıdır. ‘Beni bırakırsan kendimi öldürürüm’ tehditleri; ‘Ben sana bu saatte eve gelinmeyecek demedim mi?’ öfkesi en az üzerine kaynar su dökülmesi kadar korku yaratır.
İlişkinin başında; balayı etkisindeyken de fark edilen ancak duruma atfedilen tüm kontrol edici davranışlar; balayı etkisi bittikten sonra artarak sürer. Duygusal olarak zarar verici bir ilişki yaşayan kişiler; eşinin bakışları; ses tonu; kullandığı sözcükler ve yüz ifadesine daha hassas hale gelir. Çünkü tüm bunlar eşinin agresyonunun ‘ben geliyorum’ sinyali olabilir. Sürekli benzer şeyleri yaşamak kişinin daha fazla korku içinde olmasına neden olur. Seligman’ın ne yaparsa yapsın elektrik şokunu önleyemediğini fark eden farelerinin elektrik şokundan kaçmayı bırakması gibi bireyler de bu ilişki içerisinde gördükleri zarardan kendilerini kurtarmaya çabalamayı bırakır. Kendini suçlar; ben bir şey yapmışımdır der. Ne yazık ki çevresi de çoğu zaman bu düşüncesini besler. Ona kendisini ‘düzeltmesi’ yönünde bazı nasihatler verir.
Eğer ilişkinizde partneriniz;
•Yalnızken ya da başkalarıyla birlikteyken sizi aşırı eleştiriyor;
•İletişim kurmayı reddediyor ya da siz istediğini yapana kadar sizinle konuşmuyor;
•Arkadaş ve ailenizden sizi uzaklaştırıyor; izole ediyor;
•Sizi kontrol edebilmek için parayı kullanıyor (maaşınıza el koyma; çalışmanızaa izin vermeme gibi);
•Terk ederseniz kendine ya da size zarar vereceğini söylüyor;
•Herşeyin sizin suçunuz olduğunu söylüyor;
•İyi bir eş/sevgili olmadığınızı söylüyor ya da sizi başkalarıyla karşılaştırıyor;
•Ruhsal sorunlarınız olduğunu söylüyorsa duygusal şiddete maruz kalıyorsunuz demektir.
Peki ne yapmalı?
Bu durumda öncelikle yaşadıklarınızın sizin suçunuz olmadığını hatırlamanız çok önemli. Duygusal şiddet uygulayan kişiler uzman manipülatörlerdir ve yaptıkları her şeye sizin sebep olduğunuzu söylerler. Sizi sevdiklerini söylerken bile sizi manipüle ediyor olabilirler. Örneğin ‘Seni seviyorum ama.......’. Bu nedenle kişinin özgüvenini zedelerler. İlişkinizde ayrılık kararını alamıyor ya da ilişkinizle ilgili ne düşüneceğini bilemiyorsanız özgüveninizi tekrar kazanmanıza yardımcı olacak bir psikolojik destek almak atabileceğiniz ilk adım olacaktır. Çevrenizden izole olmayın; size yardımcı olabilecek aile üyeleri ve arkadaşlarınıza durumu anlatın; onlardan destek alın. Unutmayın; bir kez küçük adımlar atmaya başladığınızda büyük adımlar arkasından gelecektir.