Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (Okb)

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

Birçoğumuzun zaman zaman alışılmışın dışında düşünceleri olabilir. Örneğin gözümüzün önünde şöyle görüntüler canlanabilir; markette yüksek sesle bağırabiliriz; sokakta yanımızda yürüyen hamile bir kadını tekmeleyebiliriz; sakat bir insanın bastonuna vurabiliriz; yaşlı bir insanın ayağına çelme takıp düşürebiliriz; kuyrukta beklerken hoplayıp zıplayabiliriz; herhangi bir neden yokken iş arkadaşımızın suratını yumruklayabiliriz. Pek çoğumuz bu tür düşünceleri önemsemez ama bazı insanların zihni sürekli bunlarla meşguldür. Bu tür düşünceler Obsesif-Kompulsif bozukluk (OKB)’un belirtileri olabilir.

Obsesif-Kompulsif bozukluk (OKB) tekrarlayan; istenmeyen düşünceler ve törensel davranışlarla giden kronik bir hastalıktır.Obsesyonlar (saplantı); kişinin kendi zihninin ürünü olarak tanımladığı; yok saymaya veya bastırmaya çalıştığı; benliği rahatsız eden tekrarlayıcı ve ısrarlı her türlü düşünce; fikir; dürtü ve hayallerdir. Kompulsiyon (zorlantı) ise; çoğu kez obsesyondan düşünceleri kovmak; takıntıya cevap olarak gerçekleştirmek için yapılan irade dışı tekrarlanan hareketlerdir. Örneğin; insanın aklına elinin kirlendiği düşüncesinin gelmesi takıntı; ellerini yıkaması kompülsiyondur. Çocuğunu kaldırıp camdan atacağını düşünmek takıntı; cam kenarlarından uzak durmak kompülsiyondur.
OKB’si olmayan kişileri OKB’si olan kişilerden ayıran; OKB’si olmayan kişilerin takıntılı düşüncelerinin anlamlarını aşırı düzeyde yorumlamamaları; bu düşünceler tarafından strese girmemeleri ve ayrıca sorun yaratan başa çıkma mekanizmaları geliştirmeye gerek duymadan onları önemsememeye hazır olabilmeleridir.

Günümüzde OKB’nin neden ortaya çıktığı kesin olarak bilinmemektedir.OKB; beyin hücrelerinde ortaya çıkan bir fonksiyon bozukluğundan kaynaklanır. Çocukluk yaşantılarının erişkinlik dönemine etkisi; yetişme tarzı; ailenin tutumları; kişilik yapısı; genetik miras; aile ve arkadaşlık ilişkileri; hayal kırıklıkları; inançları; stresli yaşam olayları; çevresel etkenler sorunun kaynağı olabilir.

Yapılan çalışmalarda obsesif kompulsif bozukluğun (OKB) çocuklukta ve erişkinlikte benzer belirtilerle ortaya çıktıkları görülmüştür. Son yıllara kadar obsesif kompulsif bozukluğun (OKB) çocuk ve ergenlerde nadir görüldüğüne inanılırdı fakat yeni çalışmalar bu bozukluğun sanıldığı kadar seyrek olmadığını göstermektedir. Çalışmalarda Obsesif-Kompulsif bozukluk (OKB) a erkek çocuklarda kızlardan daha sık rastlandığı bulunmuştur. Çocuklar; ayıplanacakları ve yanlış anlaşılacakları gibi düşünceler sebebiyle sıkıntılarını gizleme eğiliminde olabilirler. Anne-baba veya öğretmenler çocuklara yaklaşımlarında güven verici davranmalı; çocukların yanlarında rahat ve açık davranmalarını sağlamalıdırlar.

İnsanların büyük çoğunluğunda irili ufaklı takıntılar vardır. Aynı soruları tekrar tekrar soran arkadaşlar; düğmeleri; desenleri; tabloları defalarca sayan kardeşler; sık sık el yıkayan anneler; evde her şey aşırı düzgün olmazsa rahatsız olan kadınlar; banyo etmesi saatlerce süren babalar; ütünün fişini; ocağın altını defalarca kontrol eden ablalar; aynı duayı; besmeleyi; tövbeyi defalarca okuyan ağabeyler; yoldan geçen arabaları sayan; yürürken çizgilere basmayan; hiçbir eski eşyayı atmayan kişiler her yerde karşımıza çıkar.

Eskiden takıntı hastalığının nadir görülen bir durum olduğu sanılırdı. Oysa çoğumuzun kendimize bile manasız gelen; kimseye söyleyemediği ya da söylemekten utandığı takıntıları vardır. Bir kişiye takıntı hastası olduğunu söyleyebilmek için takıntının kişiye acı vermesi; mutlu olmasını engellemesi; sosyal etkiliklerine; alışılmış düzenine; işine; okuluna; insan ilişkilerine zarar verici boyutta olması gerekir.

Takıntılar bir anda zihninize girerler; uygunsuzdurlar ve rahatsızlık vericidirler. Takıntı bir kez akla geldiği zaman dikkati ele geçirir ve başka bir şeyi düşünmek gerçekten zordur. Dikkati takıntıdan uzaklaştırabildiğinizde rahatlama sadece anlık olur çünkü takıntı tekrar akla gelir. Takıntılar kişiliğinize; ahlaki değerlerinize; ideallerinize; hedeflerinize uygun olmayan içerikte fikirler barındırma eğilimindedir.

SIK KARŞILAŞILAN TAKINTI TÜRLERİ
  • Bulaşma Takıntısı: Pislik; idrar; meni; mikrop; yağ; tükürük; gibi maddelerinden bulaşmasından korkma
  • Şüphe Takıntıları: Fişi çektiğinden; kapıyı kilitlediğinden; çekmeceyi; dolabı kapattığından; pencereyi; doğalgazı; prizi kapattığından; ocağı söndürdüğünden vs. emin olamama.
  • Bedenimizle İlgili Hastalık Takıntıları: Ölümcül bir hastalığa yakalandığı hissinden kurtulamama.
  • Cinsel Takıntılar: İbadet sırasında cinsel düşüncelerin gelmesi; Namaz kılarken aklına erotik görüntülerin gelmesi; olmadık insanlarla erotik görüntüleri gözünün önünden uzaklaştıramama; bir çocuğa cinsel içerikli dokunduğunuza dair zihinsel görüntüler; Ya eşcinselsem?; Acaba pedofil miyim? gibi sorularla meşgul olma.
  • Dini Takıntılar: Allah’a beddua etme isteği; Kuran-ı Kerim’e küfretme; dinsel bir tören esnasında dine küfretme; “Allah var mı yok mu?” sorusundan kurtulamama; inkar etme; doğru ve yanlış kavramları ile aşırı ilgilenme; abdestinin ya da namazının bozulduğu; gusül abdestinin tam olarak alınamadığı; namazda yanlış bir şey söylendiği ya da yapıldığı; ibadetlerin eksik kaldığı ile ilgili düşünceler.
  • Düzen ve Simetri Takıntısı: Objelerin düzenli; mükemmel ve simetrik olmamasından rahatsızlık duyma.
  • Saldırganlık Takıntıları: Çocuğumu öldürür müyüm?; Çocuğumu camdan atar mıyım?; Bıçağı kocama saplar mıyım?; Kadınlara saldırır mıyım? şeklinde kendine veya bir başkasına zarar vermekten korkma.
  • Metafizik Takıntılar: Evrenin ötesinde ne var?; İnsanlar hayal mi gerçek mi?; Ruh nasıldır?; Ölümden sonra insanın ruhu nereye gider?; Ben nasıl konuşuyorum? gibi sorulardan kurtulamama.
OKB’li kişilerde en sıklıkla karşılaşılan endişelerden biri takıntılı düşüncelerin gerçeğe dönüşmesidir. Düşüncelerinin eyleme geçip aniden gerçekleşeceğinden endişe ederler. OKB’si olan kişilerin kafaları sürekli olarak başkalarına zarar verme yollarını bulmayla meşgul değil aksine sürekli başkalarının güvenliği; sağlığı ve mutluluğunu korumakla meşguldür. Bu yüzden takıntının öngördüğü gibi davranmak; kolay kolay değişmeyen kişilik özelliklerinin; ahlaki değerlerin ve ideal standartların çiğnenip geçilmesini gerektirmektedir ki bu da kendiliğinden olacak bir şey değildir.

TEDAVİ SÜRECİ

Takıntı hastaları bir zamanlar durumlarını herkesten saklıyordu. Utanarak; delireceklerini düşünerek; yakın çevreleri dışında kimseye belli etmemeye çalışarak acılar içinde hayatlarını devam ettiriyorlardı. Can sıkıcı ve rahatsızlık veren bu düşüncelerden kurtulmak için gerçekleştirdiği çabaların başarısız olduğu birçok deneyimleri oluyordu. Ama artık OKB’li kişilerin bilmesi gereken en önemli nokta bu rahatsızlığın etkili tedavilerinin mevcut olduğudur.

Gerek ilaç tedavisiyle gerekse bilişsel davranışçı tedavi yöntemleriyle yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.Bu tedavi seçeneklerinin hangisine öncelik tanınacağı; kombine mi kullanılacağı tamamen hastanın özellikleri ile belirlenir.Tedavisiz kalan olgularda depresyon sıklıkla tabloya eklenebilir.

Aile üyeleri ve çevresi de hastanın bazen çevresini de rahatsız edecek düzeye varan takıntılı davranışlarının engellenemeyen; karşı koyamadıkları düşüncelerden kaynaklandığını bilmelidir ve tedaviye uyum sağlanması konusunda OKB’li kişiye yardımcı olmalıdırlar.