Sevmek ve sevilmek sağlıklı her insanın yaşamında deneyimlemeyi arzu ettiği; yaşama sevinci veren; yapıcı ve onarıcı duygulardır. Günümüzde romantik ilişkilerin yapısı fazlasıyla karmaşıklaşmakta ve sağlıklı ilişki yürütebilen çiftlerin sayısı günden güne azalmaktadır. Sağlıklı ilişkiler besleyici ve onarıcı bir etkiye sahipken sağlıksız ilişkiler; hayal kırıklığı; üzüntü; endişe; umutsuzluk; güvensizlik gibi yaşamımızı zorlaştıran negatif etkilere sahiptir. İnsan sevdiği; sevildiği; güven duyduğu ve önemsendiği bir dünyada mutlu bir yaşam sürmek ister. Fakat işler her zaman insanın istediği gibi gitmez. İlişkilerde herkes zaman zaman sağlıksız tercihler yapabilir; olumsuz tecrübeler yaşayabilir ancak insan; edindiği bu tecrübelerden önemli bilgilere ulaşıp sağlıklı kararlar vermeyi öğrenecek potansiyele sahiptir. Seneler geçiyor ve siz nedenini bilmediğiniz bir şekilde kendinizi sağlıksız ilişkilerin içinde buluyor ve yaşadığınız ilişkilerde mutsuz mu oluyorsunuz? O halde isterseniz; insanın ilişkiyle tanışmasından başlayarak; bu önemli olguyu kapsamlı bir şekilde ele alalım.
İnsanoğlu anne karnına düşüşüyle birlikte yaşamı boyunca sürecek ve varoluşunu etkileyecek ilişkiler bağlamı içerisinde bulur kendini. Henüz 16 haftalıkken annesinin sesini duymaya başlayan bebek ilk ilişkisini annesiyle daha anne karnındayken kurmaya başlar. Annenin duygu durumundan; beslenme biçiminden; stres düzeyinden yani annenin birebir yaşantısından etkilenmeye başlayan bebek daha kendini tanımadığı; bilmediği zamanlardan itibaren annesiyle kurduğu ilişki bağlamında ruhsal gelişim gösterir. Doğumdan itibaren annesiyle ilişkisinin içeriği zenginleşip derinleşen bebek; ruhsal yapısının temellerini de bu ilk ilişkisi üzerine kurar. Bu nedenledir ki biz psikologlar yaptığımız psikoterapi çalışmalarında danışanlarımızın ruhsal yapılarını daha iyi görebilmek için anneleriyle olan ilişkilerini kapsamlı olarak inceler ve değerlendiririz.
İnsan için en değerli ve kalıcı bilgi; kendisinin yaşayarak öğrendiği yani kendisinin keşfettiği bilgidir. İnsan var olduğu andan itibaren; ilişkilere; kendine ve yaşamı algılamaya dair en kıymetli bilgileri ilk ilişkisinden yani annesiyle kurduğu ilişkiden öğrenir. Bu bilgiler bilinçaltında öyle kalıcı ve güçlü izler bırakır ki insan yaşamı boyunca kuracağı bütün ilişkilerde bu bilgilerin etkisi altında kalır ve ilişkilerine annesiyle kurduğu ilişkinin rengini yansıtır. Fransız yazar André Maurois; “Başarısızlık ve felaketlere rağmen; hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar; daha çok iyi bir anne tarafından büyütülmüş olanlardır.” diyerek anne çocuk ilişkisinin insan yaşamındaki belirleyici etkisini açıkça ifade etmiştir.
Ünlü Alman yazar Goethe; “İnsan kendini yalnızca insanda tanır.” cümlesi ile insanın ilişkiye olan kaçınılmaz ihtiyacını aktarmıştır. Sağlıksız ilişkiler insanda ruhsal bozukluklara ( depresyon; anksiyete bozukluğu vs.) yol açıp insanı tabiri caizse hasta ederken; sağlıklı ilişkiler insanın kendini tanımasına; anlamasına ve geliştirmesine yardım etmektedir. İnsan ömrü kısıtlıdır ve insanın zamanı bu kısıtlılık nedeniyle çok değerlidir. Birçok insan sağlıksız ilişkilerde enerjisini; sağlığını ve en önemlisi de asla geri getiremeyeceği zamanını kaybetmektedir. Oysa altını çizerek söylüyorum; insanın bilinçli kararlar alıp sağlıklı ilişkiler yaşamayı tercih etme hakkı vardır. Daha kaliteli; daha mutlu ve daha iyi bir yaşam için siz de daha bilinçli kararlar verip sağlıklı ilişkiler yaşamayı tercih edebilirsiniz. Fakat bu konudaki bütün farkındalığınıza rağmen nedenini bilmediğiniz bir şekilde kendinizi sağlıksız ilişkilerin içinde buluyor ve ilişkide mutsuz oluyorsanız; psikolog yardımıyla çözümlemeniz gereken ilişkisel bir probleminiz olabilir ve bu konuda uzman bir psikologtan yardım istemeniz sizin için son derece faydalı olacaktır.