Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Öğrencilerin Üniversite Yaşamına Uyumlarında Psikolojik Dayanıklılık ve Psikolojik Belirtiler

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Özet

Bu araştırmanın amacı; üniversite birinci yıl (hazırlık ve birinci sınıf) öğrencilerinin üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik belirti düzeylerini karşılaştırmaktır. Çalışma grubunu; Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda yabancı dil eğitimi alan 196 hazırlık sınıfı öğrencisi ve Hacettepe Üniversitesi’nin çeşitli fakülte ve bölümlerinde birinci sınıfta okuyan 282 öğrenci olmak üzere toplam 478 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada öğrencilerin üniversite yaşamına uyum düzeylerini belirlemek amacıyla Üniversite Yaşamı Ölçeği (ÜYÖ); öğrencilerin psikolojik dayanıklılık düzeylerini belirlemek amacıyla Yılmazlık Ölçeği (YÖ); öğrencilerin psikolojik semptomlarını belirlemek amacıyla Kısa Semptom Envanteri (KSE) ve demografik bilgileri tespit etmek için araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu (KBF) kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda; üniversite “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik belirti düzeylerinin anlamlı farklılık göstermediği görülmüştür. Bunun yanında; psikolojik semptomları düşük ve psikolojik dayanıklılığı yüksek olan birinci yıl (“yabancı dil hazırlık” ve “birinci sınıf”) öğrencilerinin üniversite yaşamına uyumlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmanın sonuçları; sınırlılıkları ve gerek üniversite yönetimi gerekse üniversite öğrencilerine sunulan öğrenci kişilik hizmetleri açısından doğurguları tartışılmıştır.

Anahtar Sözcükler
Üniversiteye uyum; psikolojik dayanıklılık; psikolojik belirti; üniversite öğrencileri


Students Adaptation to University Life; Resilience and Psychological Symptoms
Abstract
The purpose of this descriptive- correlational study was to compare a state university language preparatory and junior-year students’ levels of adjustment to the university life; psychological resilience and psychological symptoms. Sample of the study consisted of 478 university students. Among the participants; 196 of them were preparatory students taking language classes at the School of Foreign Languages and 282 of them were junior-year students from different departments of several faculties. In this study; several measurement tools were used: University Life Scale (ULS) was used to determine the students’ level of adjustment to university life; Resiliency Scale (RS) was used to investigate their psychological resilience level; Brief Symptoms Inventory (BSE) was used to specify the students’ psychological symptoms; and lastly; Personal Information Form (PIF); developed by the researcher; was utilized to collect demographic information about the participants. The findings showed no significant difference between preparatory and junior-year students in terms of their levels of adjustment to the university life; psychological resilience and psychological symptoms. In addition; students with low level of symptoms and high level of psychological resilience reported high level of adaptation to university life. Results; limitations; and implications of the study for student personnel professionals; counseling centers and university administrators were discussed.
Keywords
Adjustment to the university; resilience; psychological symptoms; undergraduate


Giriş

21. yüzyılda üniversite öğrencisi olmak; öncelikli olarak bir mesleğe veya daha üst eğitime hazırlanmak için olsa da; geleneksel üniversite öğrencisi yaşındaki (17-24) genç-yetişkin bireylerin ergenlik döneminde temellerini atmış oldukları kimliklerini; göreli daha kalıcı şekilde inşa ettikleri bir zaman dilimidir (Chickering ve Reisser; 1993). “Bu bireyler için üniversite yaşantısı; hem önemli gelişimsel görevlerle uğraştıkları hem de akademik sorumluluklarıyla baş etme çabası gösterdikleri bir zamanı ifade eder. Üstelik birçok genç için bu süre aynı zamanda önemli bir uyum çabası göstermek durumunda oldukları yetişkinliğe geçiş sınavıdır” (Keklik; 2004). Bu yaş gurubunu ele alan uzmanların bir kısmı “geleneksel üniversite çağı öğrencileri” (traditional-age college students); genç yetişkinler veya “beliren yetişkinlik” (emerging adulthood) (Arnett; 2000) gibi çeşitli terimlerle ifade etseler de bu döneme ilişkin ifade ettikleri gelişimsel görevler hemen hemen aynıdır.

Üniversite yaşantısı bireylere sunduğu güçlük ve olanaklarla yetişkinlik yaşamına hazırlayıcı bir sınav niteliğindedir. Bu güçlük ve olanaklar (zorluklar ve destek) arasında optimal bir denge kurulabildiği oranda öğrenci gelişimine olanak sağlanmış olunur. Bu tür bir denge ise ancak üniversite öğrencilerinin yaşantılarının çeşitli yönlerine ilişkin yapılacak araştırmalardan elde edilecek bulgular ışığında sağlanabilir. Bugüne kadar bu yöndeki çalışmaların önemli bir kısmı öğrencilerin üniversiteye girişten sonraki uyum süreçlerine odaklanmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri uyumun aynı zamanda bireyin optimal gelişimi ve üniversitedeki akademik başarısıyla ilişkili olmasıdır (Krisher ve Shechtman; 2014; Montgomery; 2013; Schnuck ve Handal; 2011).

Rathus ve Nevid (1989) uyumu; insanların yaşamın meydan okumalarına izin veren davranışı olarak tanımlamışlardır. Köknel (1993) uyumu; dış ve iç ortamdan kaynaklanan; doğal ve toplumsal koşulların neden olduğu değişikliğe alışma süreci olarak ifade etmektedir. Santrock’a (2006) göre ise uyum; uyumlu olma; baş etme ve günlük yaşamın meydan okumalarını yönetmenin psikolojik sürecidir. İnsan gelişimi bir uyum süreci olduğundan; uyum döllenme ile başlamakta ve yaşamın sonuna kadar devam etmektedir. Bireyin yaşamındaki her türlü değişiklik beraberinde bir uyum sürecini getirmektedir (Erdoğan; Bekir ve Şanlı; 2005). Kimi bireyler gelişmiş temel problem çözme becerilerine sahipken kimileri bu becerilerden yoksundur (Erol ve Ersever; 2014). Uyum sağlama düzeyi bireyin çevresinde karşılaştığı durumlar ve kişilik özellikleri tarafından belirlenmektedir (Ceyhan; 1999). Alanyazındaki bulgulardan; uyumlu bir mizaca sahip bireylerin; psikolojik açıdan daha dayanıklı oldukları; kendilerine ve yaşamlarına ilişkin olumlu duygulara ve algılara sahip oldukları; ilişkilerinde ve sosyal çevrelerinde diğer bireyler ile daha az sorun yaşadıkları; daha yapıcı ve uzlaşmacı oldukları söylenebilir (Cüceloğlu; 2004; Dyson ve Renk; 2006; Yalım; 2007). Uyum kavramı ile psikolojik dayanıklılık kavramı birbirleriyle yakından ilişkilidir.

Psikolojik dayanıklılık; zor yaşam deneyimleri karşısında bireyin kendini toparlayabilmesi; uyum gösterebilmesi veya bireyin değişime ya da felaketlere karşı etkili biçimde üstesinden gelme yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Masten ve O’Connor; 1989). Garmezy (1993) psikolojik dayanıklılığı; kendini toparlama gücünde gizli olan ve bireyin yaşadığı stresli olaydan önce zaten kendisinde var olan yetenekler ve davranış şekillerine dönebilme yetisi olarak tanımlamaktadır. Fraser; Richmen ve Galinsky (1999) ise psikolojik dayanıklılığı; bireyin belli kişisel özellikleri ve çevresindeki faktörler arasındaki etkileşim sonucu meydana geldiğini belirtmiştir. Vanderpol (2002) de psikolojik dayanıklılığı; şiddetli travmalar karşısında psikolojik işlevsellikte bir gerileme olmadan ya da travma sonrası stres bozukluğu belirtileri geliştirmeden hayata devam edebilme olarak açıklamıştır. Bazı araştırmacılar psikolojik dayanıklılığı kişilik özelliği olarak; bazıları ise gelişimsel bir süreç sonucunda elde edilen bir kazanım olarak nitelendirmektedirler (Jacelon; 1997). Alanyazından; psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireylerin zorluklara meydan okudukları; değişime ve yeni yaşantılara açık oldukları; etkili başa çıkma stratejilerini kullanarak stresli yaşam olaylarına uyum sağladıkları (Fassig; 2003; Rahat; 2014; Sürücü ve Bacanlı; 2010; Terzi; 2006; Yalım; 2007); psikolojik iyi oluş düzeylerinin daha yüksek olduğu ve yaşamlarından daha fazla memnun oldukları (Cohn; Fredrickson; Brown; Mikels ve Conway; 2009; Eryılmaz; 2012; Terzi; 2006; Toprak; 2014); etkili iletişim becerilerini kullandıkları (Ceyhan; 2006); sakin bir mizaca ve karaktere sahip oldukları; benlik ve kimlik algılarının güçlü olduğu görülmüştür (Karaırmak; 2007; Yılmaz-Irmak; 2004). Ayrıca; farklı gruplarla yapılan çalışmalarda ise psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireylerin ruhsal açıdan daha sağlıklı oldukları gözlenmiştir (Cohan; Sills ve Stein; 2006; Erarslan; 2014; Kurt; 2013; Rossi; Bisconti ve Bergeman; 2007; Şavur; 2012). Bu bulgulardan yola çıkarak psikolojik olarak dayanıklı olan bireylerin zorlayıcı yaşam olaylarında gösterdikleri olumsuz psikolojik belirtilerinin düşük olduğu ve ruhsal yönden daha sağlıklı oldukları söylenebilir.
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından çıkarılan DSM-IV Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’nda ruh sağlığı sorunlarının her biri birtakım psikolojik belirtilerin bir arada görülüp görülmemesine bağlı olarak tanımlanmaktadır (APA; 2005). Ruhsal yönden sağlıklı olan bireylerin; duygu; düşünce ve davranışlarında daha tutarlı oldukları; dengeli ve uygun davrandıkları; üretken ve verimli oldukları; sağlıklı ilişkiler kurdukları bilinmektedir (Bakırcıoğlu; 2011; Ceyhun ve Oral; 2008; Kılıççı; 2006; Turan; 2009; Ünalan; 2014). Ayrıca; çeşitli gruplarla yapılan çalışmalarda psikolojik olarak sağlıklı olan bireylerin yeni çevrelere ve yaşantılara daha kolay uyum sağladıkları görülmüştür (Beyers ve Goossens; 2003; Cüceloğlu; 2004; Dyson ve Renk; 2006; Sun-Selışık; 2009). Bu bulgulara dayanarak psikolojik olarak sağlıklı olan bireylerin yaşamlarında daha uyumlu oldukları söylenebilir. Alanyazından “psikolojik dayanıklılığı yüksek bireylerin olumlu psikolojik belirtiler gösterdiği”; diğer bir deyişle “psikolojik açıdan sağlıklı olmayan bireylerin aynı zamanda psikolojik dayanıklılıkların da düşük olduğu” ve “olumsuz psikolojik belirtilere sahip olan bireylerin de çevrelerine; yeni ve zorlayıcı yaşamlara uyum sağlamakta güçlük çektiği” anlaşılmaktadır.

İlk yıl öğrencilerinden Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda yabancı dil hazırlık okuyan öğrencilerin uyum düzeyleri ile doğrudan birinci sınıftan başlayan öğrencilerin uyum düzeyleri arasında; birinci sınıf öğrencilerin lehine bir fark olduğu düşünülmüştür. Çünkü hazırlık öğrencilerinin yabancı dil öğrenim süresi boyunca; 4-5 sene birlikte öğrenim göreceği arkadaşlarından; bölümdeki öğretim görevlilerinden ayrı kalması; kur değişimine göre birçok kez sınıfının değişebilmesi ve beklenen seviyede akademik danışmanlık hizmeti alamaması gibi sebeplerden dolayı uyum sağlama konusunda birinci sınıf öğrencilere göre dezavantajlı olabileceği değerlendirilmiştir.
Alanyazında doğrudan üniversite “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin “üniversite yaşamına uyum”; “psikolojik dayanıklılık” ve “psikolojik belirti” düzeylerini konu alan bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Ancak; alanyazındaki bulgulardan üniversite yaşamına uyum (Anderman; Freeman ve Jensen; 2007; Aras; 2015; Aypay; Aypay ve Demirhan; 2009; Mercan ve Yıldız; 2011; Yalım; 2007) psikolojik dayanıklılık (Gürgan; 2006a; Hasanirad ve Souri; 2011; Karaırmak ve Siviş; 2010; Masten ve Reed; 2002); psikolojik belirti (Sapmaz; 2006; Smith ve Renk; 2007; Özdemir; 2013; Yeşilyaprak; 2001) değişkenlerinin her yaş grubunda olduğu gibi üniversite eğitimi alan öğrenciler için de önemli etmenler olduğu anlaşılmaktadır.
Üniversite yaşantısının; “akademik”; “sosyal” ve “kişilerarası” alanlarda bireylerin uyumlu ve başarılı olmasını gerektiren bir dönem olduğu düşünülmektedir. Üniversiteye yeni başlayan bireylerden ilk olarak üniversite “eğitimine” ve “yaşantısına” uyum sağlamaları beklenmektedir. Ergenlikten genç yetişkinliğe geçiş aşamasına denk gelen üniversite sürecinde öğrencilerin; aileden ayrılma; farklı bir şehirde eğitim görme; barınma ve beslenme ihtiyacı; kısıtlı ekonomik kaynaklar; kültürel farklılıklar; güvenlik ve kabul edilme ihtiyacı; arkadaş ilişkilerindeki farklılıklar gibi çeşitli durumlarla veya zorluklarla karşılaştığı söylenebilir (Erol ve Yıldırım; 2016; Mercan ve Yıldız; 2011). Özellikle üniversite eğitiminin ilk yılında; üniversite “eğitimine ve yaşantısına” uyum sağlanması ve bu sürecin sağlıklı atlatılması için ergenlerin yeterli düzeyde içsel (kendisine ve yaşamına ilişkin olumlu duygular ve algılar) ve dışsal (aile desteği; sosyoekonomik imkânlar vb.) dinamiklere sahip olması gerektiği düşünülmektedir (Erol; 2016). Mevcut içsel ve dışsal kaynaklarını etkili kullanamayan öğrencilerin eğitimlerinin ilk yıllarında; üniversite eğitimine ve yaşamına uyum sağlayamadıkları için eğitimlerini yarıda bırakıp üniversitelerinden ayrıldıkları bilinmektedir. Bu nedenlerle; ruhsal açıdan sağlıklı ve psikolojik olarak dayanıklı olmanın üniversite “eğitimine” ve “yaşantısına” uyum sağlamada önemli değişkenler olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda alanyazında yapılan çalışmalara ek olarak; genç yetişkinliğin öncesinde olan üniversite öğrencilerinin uyum düzeylerinin; psikolojik dayanıklılıklarının ve psikolojik belirtilerinin birlikte incelenmesinin anlamlı olacağı değerlendirilmiştir. Alanyazında farklı gruplar ile yapılan çalışmalarda; üniversite yaşamına uyum düzeyi ile psikolojik dayanıklılık (Fassig; 2003; Rahat; 2014; Sürücü ve Bacanlı; 2010; Yalım; 2007) veya üniversite yaşamına uyum düzeyi ile psikolojik semptom (Beyers ve Goossens; 2003; Dyson ve Renk; 2006; Sun-Selışık; 2009) ya da psikolojik dayanıklılık ile psikolojik semptomları (Aydoğdu; 2013; Cohan; Sills ve Stein; 2006; Erarslan; 2014; Kurt; 2013; Rossi ve ark.; 2007; Şavur; 2012) birlikte ele alan çalışmaların olduğu görülmüştür. Ancak bu üç kavramın birlikte ele alındığı çalışmaya rastlanmamıştır.

Bu çalışmada; hazırlık ve birinci sınıf öğrencilerin üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik belirti düzeylerinin karşılaştırılmasının ve bu üç değişken arasındaki ilişkilerin incelenmesi sonucunda elde edilecek bulguların alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmüştür. Ayrıca; bu araştırmadan elde edilen bulgular ile varılacak sonuçların ve yapılan önerilerin üniversite psikolojik danışma merkezlerinde çalışan uzmanlar da dahil olmak üzere öğrenci kişilik hizmetleri sunan bireylere; benzer konularda çalışacak olan araştırmacılara; eğitimcilere ve üniversite yönetimlerine yol gösterici olabileceği değerlendirilmiştir.

Yöntem

Yabancı dil hazırlık sınıfına devam eden üniversite öğrencileri ve doğrudan birinci sınıfa başlayan birinci sınıf öğrencilerinin üniversiteye uyum düzeyleri; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik belirti düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelendiği bu çalışma; ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir araştırmadır.

Katılımcılar

Çalışma grubu; uygun (elverişli) örnekleme (convenience sampling) kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma grubunu; Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda yabancı dil eğitimi alan 196 hazırlık sınıfı öğrencisi ve çeşitli fakülte ve bölümlerde birinci sınıfta okuyan 282 öğrenci olmak üzere toplam 478 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %41’ini yabancı dil hazırlık öğrencileri; %59’unu birinci sınıf öğrenciler oluşturmaktadır. Katılımcıların %95;6’sı 18-21 yaş aralığında; %4;4’ü 22-29 yaş aralığındadır. Öğrencilerin %62;3’ünü kadın; %37;7’sini ise erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Katılımcıların fakülte dağılımlarına bakıldığında; %23;1’i Eğitim; %30;1’i Fen-Edebiyat; %23;2’si Mühendislik; %18’i İktisadi ve İdari Bilimler ve %5;6’sı da Hemşirelik Fakülteleri öğrencileridir.

Veri Toplama Araçları


Araştırma için belirlenen değişkenlere ilişkin verilerin elde edilmesinde Üniversite Yaşamı Ölçeği; Yılmazlık Ölçeği; Kısa Semptom Envanteri ve demografik bilgilerin elde edilmesi için araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Veri toplama araçlarına ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir.

Kişisel Bilgi Formu (KBF)

Araştırmacılar tarafından geliştirilen Kişisel Bilgi Formu aracılığıyla üniversite öğrencilerinin cinsiyet; yaş; şuanda okuduğu sınıf (hazırlık sınıfı veya birinci sınıf) ve fakülte ve bölüm bilgilerine ilişkin bilgiler toplanmıştır.

Üniversite Yaşamı Ölçeği (ÜYÖ)

Aladağ; Kağnıcı; Tuna ve Tezer (2003) tarafından geliştirilen Üniversite Yaşamı Ölçeği; üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin üniversiteye uyum düzeylerini belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. 48 maddeden oluşan ölçek 7 dereceli likert türü bir ölçme aracı olup her bir madde "bana hiç uygun değil" - "bana tamamen uygun" aralığında bir değer almaktadır. Yüksek puan uyumu düşük puan ise uyumsuzluğu ifade etmektedir. Ölçek; Üniversite Ortamına Uyum; Duygusal Uyum; Kişisel Uyum; Karşı Cinsle İlişkiler; Akademik Uyum ve Sosyal Uyum olmak üzere toplam altı alt boyuttan oluşmaktadır. Alt ölçekler arası korelasyonlar 0;33 ile 0;48 arasında değişmekte olup alt ölçeklerin toplam puanla korelasyonları ise 0;64 ile 0;77 arasında değişmektedir. Alt ölçeklerin Cronbach Alpha katsayıları sırasıyla; üniversite ortamına uyum için 0;80; duygusal uyum için 0;79; kişisel uyum için 0;76; karşı cinsle ilişkiler için 0;73; akademik uyum için 0;70; sosyal uyum için 0;63 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin tümüne ilişkin iç tutarlılık katsayısı 0;91 olarak hesaplanmıştır.

Yılmazlık Ölçeği (YÖ)

Gürgan (2006b) tarafından üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeylerini belirlemek amacıyla geliştirilen Yılmazlık Ölçeği; 50 maddeden oluşmaktadır. Ölçek beşli dereceli likert formatında cevaplanacak şekilde düzenlenmiştir. Derecelendirme; “Hiç tanımlamıyor (1); Biraz tanımlıyor (2); Orta düzeyde tanımlıyor (3); İyi tanımlıyor (4); Çok iyi tanımlıyor (5)” şeklinde yapılmakta ve puanlanmaktadır. Olumsuz maddeler ise yukarıdaki derecelemenin tam tersi şeklinde puanlanmaktadır. Yüksek puanlar yüksek düzeyde yılmazlığa (psikolojik dayanıklılığa) işaret etmektedir. Ölçek; 8 faktörden oluşmaktadır. Bu faktörler sırasıyla “güçlü olma”; “girişimci olma”; “iyimser olma/ yaşama bağlı olma”; “iletişim /ilişki kurma”; “öngörülü olma”; “amaca ulaşma”; “lider olma”; “araştırıcı olma”dır. Ölçeğin güvenirlik çalışmasında test-tekrar test güvenirliği ile ölçeğin Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısı hesaplanmıştır. Çalışma evreninden seçkisiz olarak seçilen toplam 49 üniversite öğrencisine ölçek bir ay ara ile uygulanmıştır. Uygulama sonunda yapılan analiz sonucunda birinci ve ikinci uygulamada alınan puanlar arasındaki korelasyon 0;89 olarak bulunmuştur (p<.001; N= 49; Ss=11.57; t=-2.51). Bu sonuç ölçeğin kararlılığı için oldukça iyi bir kanıt olarak düşünülebilir. Bunun yanı sıra güvenirlik kanıtı olarak hesaplanan iç tutarlılık katsayıları aynı grupta farklı zamanlarda Cronbach Alfa değeri 0;78 ve 0;87 olarak bulunmuştur.

Kısa Semptom Envanteri (KSE)

Derogatis (1992) tarafından geliştirilmiş 53 maddelik; 0-4 arası puanlanan likert tipi bir ölçektir. Normal örneklemlerde olduğu gibi; çeşitli psikiyatrik ve medikal hastalarda da ortaya çıkabilecek bazı psikolojik semptomları ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. KSE’nin Türkçe’ye uyarlaması Şahin ve Durak (1994) tarafından yapılmıştır. Ölçekten alınan yüksek puan; psikolojik belirtilerin çokluğuna işaret etmektedir. Üç ayrı çalışmada ölçeğin toplam puanından elde edilen Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayıları 0;96 ve 0;95; alt ölçekler için elde edilen katsayılar ise 0;55 ile 0;86 arasında değişmektedir. Ölçeğin belirlenen 9 alt ölçeği sırayla; Somatizasyon (S); Obsesif kompulsif bozukluk (OKB); Kişilerarası duyarlılık (KD); Depresyon (D); Anksiyete bozukluğu (AB); Hostilite (H); Fobik anksiyete (FA); Paranoid düşünce (PD) ve Psikotizm (P) alt ölçekleri olarak oluşturulmuştur. Ek maddeler (EM) ise yeme bozuklukları; uyku bozukluğu; ölüm ve ölüm üzerine düşünceler ve suçluluk duygularıyla ilgili maddelerdir.

İşlem

Araştırmaya katılan öğrencilere ulaşmak için öncelikle Hacettepe Üniversitesi Etik Kurulu’ndan izin alınmıştır. Ardından Hacettepe Üniversitesi’nde belirlenen fakülte ve bölümlere öncesinde randevu alınarak gidilmiştir. Belirlenen ölçme araçları; öğrencilere sınıf ortamında uygulanmıştır. Uygulama öncesinde katılımcılara ölçeklerle ilgili bilgi verilmiş ve ölçme araçlarına verilecek cevapların içten ve samimi olmasının araştırma sonuçları için çok önemli olduğu araştırmacı tarafından belirtilmiştir. Yine uygulama öncesinde; ölçekleri dolduran öğrencilerin üniversitede ilk yılları olmaları gerektiği vurgulanmış ve bu ölçüte uymayan öğrencilerden veri toplanmamıştır. Verilerin sadece araştırma için kullanılacağı ve başka bir amaçla kullanılmayacağı vurgulanmıştır. Sınıflarda yer alan öğrencilerden gönüllülerin katılabileceği; katılımın zorunlu olmadığı ifade edilmiştir. Uygulamalar sırasında sınıfta yer alan öğrencilerden ölçekleri doldurmayı reddeden öğrenci olmamıştır. Tüm uygulamalar araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Uygulamalar yaklaşık 20 dakika sürmüştür.

Verilerin Analizi

Çalışma grubundan elde edilen veriler bir veri analiz programı kullanılarak analiz edilmiştir. Veriler; öncelikle doğrusallık; çok değişkenli normallik; kayıp değerler ve uç değerlerin varlığı açısından test edilmiştir. Üniversite “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerinin üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik semptom düzeylerinin farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla t-testi yapılmıştır. Üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik semptom düzeyleri arasındaki ilişkileri incelemek için Baron ve Kenny’nin hiyerarşik regresyon modeli kullanılmıştır. Bu modele göre dört koşul gerekmektedir. İlk olarak; yordayıcı (bağımsız) değişken ile aracı (mediator) değişken arasında anlamlı bir ilişki olmalıdır. İkinci olarak; yordayıcı değişken ile yordanan (bağımlı) değişken arasında anlamlı bir ilişki olmalıdır. Üçüncü olarak; aracı değişken ile yordanan değişken arasında anlamlı bir ilişki olmalıdır. Son olarak; aracı değişken ile yordayıcı değişken eş zamanlı olarak çoklu regresyon analizine girdiğinde daha önce yordayıcı ve yordanan değişken arasında olan anlamlı ilişki “anlamlı olmaktan çıkmalı” ya da “azalmalıdır” (Baron ve Kenny; 1986). İlk üç koşulun karşılanıp karşılanmadığını incelemek için değişkenler arası korelâsyon analizi yapılmıştır. Son koşulun karşılanıp karşılanmadığını incelemek içinse basit doğrusal regresyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Ayrıca; çoklu doğrusal regresyon analizinde bağımsız değişkenlerin beta değerlerindeki azalma miktarının anlamlılık düzeyi Sobel Testi ile incelenmiştir.

Bulgular

Bu bölümde; alt problem sırasına göre verilmiş araştırma bulguları ve bu bulgularla ilgili değerlendirmeler yer almaktadır. Alanyazından yararlanılarak bulgular tartışılmış ve yorumlanmıştır.

Üniversite “Yabancı Dil Hazırlık Sınıfı” ve “Hazırlık Okumayan Birinci Sınıf” Olma Durumuna Göre Üniversite Yaşamına Uyum; Psikolojik Dayanıklılık ve Psikolojik Semptom Düzeyleri Arasındaki Farklılıklar
Üniversite “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerinin üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik semptom düzeylerinin farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla t-testi yapılmıştır. t-testine ilişkin ayrıntılı sonuçlar Tablo 1’de sunulmuştur.

Tablo 1. Üniversite Yaşamına Uyum; Psikolojik Dayanıklılık ve Psikolojik Semptom Düzeylerinin Üniversite “Yabancı Dil Hazırlık Sınıfı” ve “Hazırlık Okumayan Birinci Sınıf” Olma Durumuna Göre t-Testi Sonuçları
Bağımlı Değişkenler Gruplar N Ortalama Standart Sapma Sd t p
1. Üniversite Yaşamına Uyum I. Dil Hazırlık Sınıfı 194 251.81 36.29 474 1.71 .087
II. Birinci Sınıf 282 245.33 43.28
2. Psikolojik Dayanıklılık I. Dil Hazırlık Sınıfı 194 189.95 25.84 474 .93 .348
II. Birinci Sınıf 282 187.38 31.48
3. Psikolojik Semptom I. Dil Hazırlık Sınıfı 194 113.05 34.71 474 -1.03 .302
II. Birinci Sınıf 282 116.60 38.32

Araştırmaya katılan üniversite “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin üniversite yaşamına uyum düzeylerinin anlamlı düzeyde farklılık göstermediği görülmüştür [t(474)1.71; p>0.05]. Bu sonuç; “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin benzer uyum düzeylerine sahip olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Araştırmaya katılan üniversite “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin psikolojik dayanıklılık düzeylerinin anlamlı düzeyde farklılık göstermediği görülmüştür [t(474).93; p>0.05]. Bu sonuç; “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin benzer psikolojik dayanıklılığa sahip olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Araştırmaya katılan üniversite “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin psikolojik semptom düzeylerinin anlamlı düzeyde farklılık göstermediği görülmüştür [t(474)-1.03; p>0.05]. Bu sonuç; “yabancı dil hazırlık sınıfı” ve “hazırlık okumayan birinci sınıf” öğrencilerin benzer psikolojik semptomlara sahip olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Üniversite Yabancı Dil Hazırlık Sınıfı Öğrencilerinin Üniversite Yaşamına Uyum Düzeyleri
Bu bölümde üniversite yabancı dil hazırlık sınıfı öğrencilerinin üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik semptom düzeyleri arasındaki ilişkileri incelemek için yapılan analizlerin sonuçlarına yer verilmiştir.

Korelasyon Analizine İlişkin Bulgular

Korelasyon analizi sonucunda ilk olarak; psikolojik dayanıklılık ile psikolojik semptomlar arasında orta düzeyde; negatif anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (r=-.385; p<0.01). Bu bulgu ile psikolojik dayanıklılık düzeyi yüksek olan üniversite öğrencilerinin aynı zamanda psikolojik semptomlarının da daha düşük düzeyde olduğu söylenebilir. İkinci olarak; psikolojik dayanıklılık ile üniversite yaşamına uyum düzeyi arasında orta düzeyde; pozitif anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (r=.648; p<0.01). Bu bulgu ile psikolojik dayanıklılık düzeyi yüksek olan üniversite öğrencilerinin aynı zamanda üniversite yaşamına uyum düzeylerinin de yüksek olduğu söylenebilir. Son olarak; psikolojik semptomlar ile üniversite yaşamına uyum düzeyi arasında ise orta düzeyde; negatif anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (r=-.594; p<0.01). Bu bulgu ile psikolojik semptomları daha düşük düzeyde olan üniversite öğrencilerinin aynı zamanda üniversite yaşamına uyum düzeylerinin de yüksek olduğu söylenebilir. Korelâsyon analizi sonucu elde edilen bulgular ile Baron ve Kenny’nin (1986) modelinde belirtilen ilk üç koşulun (değişkenler arası anlamlı ilişki) sağlandığı görülmüştür. Korelâsyon analizine ilişkin ayrıntılı sonuçlar Tablo 2’de sunulmuştur.

Tablo 2. Ortalama; Standart Sapma ve Değişkenler Arası Korelâsyon Analizi Sonuçları
Değişkenler N Ortalama 1 2 3
1. Psikolojik Dayanıklılık 189.88 25.77 1 -.385* .648*
2. Psikolojik Semptom 113.05 34.58 1 -.594*
3. Üniversite Yaşamına Uyum 251.56 36.37 1
N=196; *p<0.01

Regresyon Analizine İlişkin Bulgular

İlk adımda yapılan basit regresyon analizinde; psikolojik dayanıklılığın üniversite yaşamına uyum düzeyini anlamlı olarak yordadığı (β=-.65; p<0.001) ve üniversite yaşamına uyum düzeyine ilişkin toplam varyansın %42’sini açıkladığı görülmüştür (R=.65; R²=.42; F(1; 194) =140.23; p<0.001). İkinci ve son adımda yapılan çoklu regresyon analizinde ise psikolojik dayanıklılık (β=.49; p<0.001) ile psikolojik semptomların (β=-.40; p<0.001) birlikte üniversite yaşamına uyum düzeyini anlamlı olarak yordadığı ve üniversite yaşamına uyum düzeyine ilişkin toplam varyansın %56’sını açıkladığı görülmüştür (R=.75; R²=.56; F(2; 193)=122.33; p<0.001). Regresyon analizlerine ilişkin ayrıntılı sonuçlar Tablo 3’te sunulmuştur.
Tablo 3. Psikolojik Dayanıklılık; Psikolojik Semptom ve Üniversite Yaşamına Uyum Düzeyleri Arasındaki İlişkileri İncelemek İçin Yapılan “Basit” ve “Çoklu” Regresyon Analizi Sonuçları
Analiz Aşaması Değişkenler R R2 R2 Değişikliği B Standart Hata β t F p
1.Adım Sabit .65 .42 .42 77.97 14.79 - 5.27 140.23 .000
Psikolojik Dayanıklılık .91 .08 .65 11.84 .000
2.Adım Sabit .75 .56 .55 167.78 17.30 - 9.70 122.33 .000
Psikolojik Dayanıklılık .69 .07 .49 9.50 .000
Psikolojik Semptom -.43 .05 -.40 -7.81 .000
1.Adım: R=.65; R²=.42; F(1; 194)=140.23; p<0.001
2.Adım: R=.75; R²=.55; F(2; 193)=122.33; p<0.001

İlk adımda yapılan basit regresyon analizinde; psikolojik dayanıklılık için belirlenen beta değerinin (β=.65; p<0.001) çoklu regresyon analizinde psikolojik semptomların kontrol edilmesiyle birlikte azaldığı (β=.49; p<0.001) görülmüştür. Beta değerindeki bu azalmaların anlamlı olup olmadığını belirlemek için sobel testi yapılmıştır. Sobel testi sonucunda psikolojik dayanıklılığın (z=-6.57; p<0.05) beta değerindeki bu azalmanın anlamlı olduğu görülmüştür.

Elde edilen bulgular ile Baron ve Kenny’nin (1986) modelinde belirtilen son koşulun (aracı değişken ile yordayıcı değişkenin eş zamanlı olarak regresyon analizine girmesiyle; yordayıcı ve yordanan değişken arasındaki ilişkinin azalması koşulunun) psikolojik dayanıklılık için sağlandığı görülmüştür.

Üniversite Birinci Sınıf Öğrencilerinin Üniversite Yaşamına Uyum Düzeyleri

Bu bölümde üniversite birinci sınıf öğrencilerinin üniversite yaşamına uyum; psikolojik dayanıklılık ve psikolojik semptom düzeyleri arasındaki ilişkileri incelemek için yapılan analizlerin sonuçlarına yer verilmiştir.

Korelasyon Analizine İlişkin Bulgular

Korelasyon analizi sonucunda ilk olarak; psikolojik dayanıklılık ile psikolojik semptomlar arasında orta düzeyde; negatif anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (r=-.520; p<0.01). Bu bulgu ile psikolojik dayanıklılık düzeyi yüksek olan üniversite öğrencilerinin aynı zamanda psikolojik semptomlarının da daha düşük düzeyde olduğu söylenebilir. İkinci olarak; psikolojik dayanıklılık ile üniversite yaşamına uyum düzeyi arasında yüksek düzeyde; pozitif anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (r=.793; p<0.01). Bu bulgu ile psikolojik dayanıklılık düzeyi yüksek olan üniversite öğrencilerinin aynı zamanda üniversite yaşamına uyum düzeylerinin de yüksek olduğu söylenebilir. Son olarak; psikolojik semptomlar ile üniversite yaşamına uyum düzeyi arasında ise orta düzeyde; negatif anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (r=-.688; p<0.01). Bu bulgu ile psikolojik semptomları daha düşük düzeyde olan üniversite öğrencilerinin aynı zamanda üniversite yaşamına uyum düzeylerinin de yüksek olduğu söylenebilir. Korelâsyon analizi sonucu elde edilen bulgular ile Baron ve Kenny’nin (1986) modelinde belirtilen ilk üç koşulun (değişkenler arası anlamlı ilişki) sağlandığı görülmüştür. Korelâsyon analizine ilişkin ayrıntılı sonuçlar Tablo 4’te sunulmuştur.

Tablo 4. Ortalama; Standart Sapma ve Değişkenler Arası Korelâsyon Analizi Sonuçları
Değişkenler N Ortalama 1 2 3
1. Psikolojik Dayanıklılık 187.38 31.48 1 -.520* .793*
2. Psikolojik Semptom 116.60 38.32 1 -.688*
3. Üniversite Yaşamına Uyum 245.33 43.28 1

Regresyon Analizine İlişkin Bulgular

İlk adımda yapılan basit regresyon analizinde; psikolojik dayanıklılığın üniversite yaşamına uyum düzeyini anlamlı olarak yordadığı (β=.79; p<0.001) ve üniversite yaşamına uyum düzeyine ilişkin toplam varyansın %63’ünü açıkladığı görülmüştür (R=.79; R²=.63; F(1; 280)=474.53; p<0.001). İkinci ve son adımda yapılan çoklu regresyon analizinde ise psikolojik dayanıklılık (β=.60; p<0.001) ile psikolojik semptomların (β=-.38; p<0.001) birlikte üniversite yaşamına uyum düzeyini anlamlı olarak yordadığı ve üniversite yaşamına uyum düzeyine ilişkin toplam varyansın %73’ünü açıkladığı görülmüştür (R=.86; R²=.73; F(2; 279)=382.72; p<0.001). Regresyon an