Çocukluk Çağı Obezitesinin Önlenmesine Yönelik Beslenme Yaklaşımları
İlk 6 ay sadece anne sütü ile beslenme; ek besinlere zamanında başlama ve bununla beraber anne sütünün en az 1 yaşına kadar devam ettirilmesi teşvik ettirilmelidir.
Beslenme şekli ve besin seçimleri bebeklik süresince yerleşir. Aile besin tercihleri ve beslenme davranışlarının şekillenmesinde kritik bir rol oynar. Obeziteye müdehalenin 18 yaşından sonra başlanmasının başarı oranını oldukça azalttığı rapor edilmiştir. Fiziksel aktivite; beslenme gibi yaşam tarzları çocukluk döneminde yerleşip daha sonrasında bunları değiştirmek oldukça güçtür
Dünya genelinde 11-17 yaş arası kızların %84’ü ve erkeklerin %78’i(genelde %81) WHO’nun önerdiği şekilde günlük 1 saat orta düzeyli bir fiziksel aktivite yapmamaktadır. Fiziksel aktivite çocuklarda hem maruz kalacakları hastalık risklerini azaltır hem de öğrenme yeteneklerini; mental sağlığı geliştirir. Beslenme ve fiziksel aktivite davranışlarının kazanılmasında yaşamın ilk 1 yılı kritik öneme sahiptir(WHO; 2016).
Annenin gebelikte sigara ve benzeri toksinlere maruz kalması önlenmelidir.
WHO/FAO uzmanlar komitesi ortak önerisine göre hergün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir.
Prekonsepsiyon ve doğum öncesi önlemler: Hiperglisemi ve gestasyonel hipertansiyonun erken tanı ve yönetimi; uygun gestasyonel ağırlık kazanımı sağlanması gibi. Gebelikte annenin yetersiz beslenmesine bağlı olarak düşük doğum ağırlığı ile veya bodur doğan bebekler yaşamın ilerleyen dönemlerinde enerjiden yoğun besinlerle karşılaştığında ve sedanter yaşam sürdüğünde obezite riski daha yüksektir.
Enerji yoğunluğu fazla olmasına rağmen besin öğesi açısından fakir gıdaların(şeker tatlandırıcılı içecekler; sporcu içecekleri; fast food olarak adlandırılan besinler ve sofra şekeri; yüksek fruktozlu mısır şurubu; yüksek yağ ve sodyum içeren işlenmiş gıdalar gibi) tüketiminden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Normalde açlık durumunda yağlar daha çok enerji için yakılırken; insülin direncine bağlı hiperinsülinemi tablosu olan bireylerde yağ yıkımı zorlaşmaktadır. Dolayısıyla glisemik indeksi düşük besin seçimleri de önemlidir.
Meyve suyu yerine meyvenin kendisinin tüketilmesi teşvik edilmelidir. Porsiyon kontrolü eğitimi verilmelidir(Styne ve ark; 2017).
2 yaşından büyük çocuklarda ve adölesanlarda doymuş yağ alımı azaltılmalıdır(Styne ve ark; 2017).
Gün boyu atıştırmadan kaçınılmalı; zamanında ve düzenli yemek yeme modeli oluşturulup tüm aile bireyleri sürece dahil edilmelidir(Styne ve ark; 2017).
Hareketsiz yaşam azaltılmalı; haftanın en az 5 günü olacak şekilde en az 20 dakika veya ideali 60 dakika orta veya şiddetli düzeyde egzersiz yapılmalıdır(Styne ve ark; 2017).
Haftada 8 saatten az TV izlenmeli. Günlük ekran başında geçen zaman 1-2 saati geçmemelidir. Uyku süreleri de oldukça önemlidir. Örneğin 2 yaşında bir çocuğun günlük 12 saatten az uyuması obezite gelişimi açısından risklidir(Geller JS ve ark; 2015; Styne ve ark; 2017).
Yaşam tarzı değişiklikleri 1 yıl gibi bir süre zarfında LDL-kolestrol; TG; kan basıncı ve insülin düzeylerinde düzelme sağlamıştır(Koletzko B ve ark; 2015).
Çoğu klinik çalışmada ailenin de dahil edildiği tedavinin uzun dönemli ağırlık kaybı sağlanmasında etkili olduğu gösterilmiştir. Bu adölesan dönemde olmayan çocuklar için geçerli olup adölesanlar üzerinde etkinliğini gösteren sınırlı veri mevcuttur. Beslenme ve fiziksel aktivite davranışlarının değiştirilmesi önemlidir. Her gün 2-3 saatten az televizyon/ekran başında zaman harcama; televizyon karşısında yemek yememe; evde daha küçük tabak; kase kullanma; dışarıdan hazır besin satın almama; kendi kendini izlem için beslenme günlüğü tutma; adım ölçer kullanma(Koletzko B ve ark; 2015).
Düzenli beslenme(öğün atlamama); mümkün olduğunca aile ile birlikte yemek yeme; daha düşük enerji ve glisemik indekse sahip; besin öğesi yönünden zengin besinlerin beslenme programına dahil edilmesi; sağlıklı ara öğün seçenekleri sunmak; sebze ve meyve tüketiminin arttırılması; porsiyon boyutunun azaltılması; temel içecek ihtiyacının su ile karşılanması; şekerli içecek tüketimini azaltmak; beslenme tarzındaki değişikliklerde rol model olacak aileyi de tedavi planının içinde tutmak(Koletzko B ve ark; 2015).