Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ayrılık Acısı Yaşıyorum! Ne Yapmalıyım?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Var olduğumuz andan itibaren her şeyle her an ilişki içerisindeyiz. Bu her an yaşadığımız ilişki; aslında hayatımızın küçük bir kesitini yansıtmaktadır. İlişkilerimizi değerlendirmek için dönüp baktığımızda yine benzer şeyler yaşamış olduğumuzu fark ederiz. Neden hep böyle oluyor? diye sorarız kendimize. Neden hep terk ediliyorum; neden hep aldatılan ben oluyorum; neden hep üzülen ben oluyorum..neden neden neden.. birçok nedenle başlayan soruları bir dizi geçiririz beynimizden. Her ilişkimiz farklıyken sonuç neden hep benzer olur?

Birini sevip değer verdiğinizde onun için bir çok fedakarlıklar yapabiliriz. Hatta ilişkimizde öyle bir hale gelebiliriz ki BEN diye biri kalmayabilir ortada. Onun için kendiliğimizden vazgeçer; kendimizi yok eder hale gelebiliriz. Sonunda geçmişin hastalıklı gölgeleri bizi yine bulur ve onun için her şeyi yapıyor ve daha da yapmaya hazırken ilişkinin aslında koptuğu; yakınlık duygusunun azaldığı; farkında olmadan uzaklaşıldığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalabiliriz. Kendiliğimizden bu kadar vazgeçilmesine; hep alttan alınmasına rağmen neden bitmişti bu ilişki.? Ben nerede yanlış yaptım?Onsuz ben ne yapacağım? ..hemen iç dinamiklerimiz devreye girer ve yine kendimizi suçlamaya; kendimizi eleştirmeye veya geri dönsün diye daha da kendimizden kimliğimizden ; kişiliğimizden vazgeçmeye başlarız. Hayatımızdan bile vazgeçecek hale gelebilir; hayatın anlamsız olduğunu düşünmeye başlayabiliriz. Sanki tüm güzelliklerin üzerine simsiyah bulutlar çökmüş; dünya kapkara; üzerinde güzelliğin olmadığı; umudun olmadığı bir yer gibi gelir bize. İnsanların mutluluğunu hissetmekte zorlanmaya başlarız. Peki neden? Neden bir insana tek ve gerçek sermayemiz olan hayatımızdan vazgeçecek kadar bağlanır; tüm kimliğimiz kişiliğimizi ona ipotek ederiz. Onun için neden kaldırabileceğimizden fazla derdin; sıkıntının ; özverinin; fedakarlığın altına gireriz?

Zamanda geri gidin ve ilişkiniz ilk başladığında daha iyi olacağını düşündüğünüz şeyleri hatırlayın? Umutlarınız neydi? Bu ilişkiden neler bekliyordunuz? Bu ilişki için sınırlarınız var mıydı? Bu ilişki için nelerden fedakarlık yapabilirdiniz? İnsanlar genellikle partnerlerinin kişiliklerini fark etmeden ilişkiye başlarlar ve zamanla birbirlerini tanımaya başlarlar. O kişinin kendisi için doğru kişi mi değil mi şüphesi ile başlanılan ilişkiler belli bir zaman sonra içinde kendilerini ve umutlarını kaybettikleri bir ilişkiye dönüşmeye başlar. Hayal edilenlerle yaşanılanlar arasında zamanla mesafe gittikçe açılmaya başlamasına rağmen çiftler bunu yok saymayı daha güvenli bulurlar. Yok sayarak aslında deve kuşunun kafasını kuma gömmesi gibi gerçeklere sadece gözlerini kapattığını anlamak istemezler. Mesafe giderek açılır ve çiftlerden biri bu mesafeyi kapatmak için her şeyini feda eden diğeri de bu fedakarlıkları hak ettiğini düşünerek daha da bekleyen ve isteyen durumuna gelir. Ama aslında her ikisi de bu ilişki de mutlu ve huzurlu değildir ve ilk fırsatta bir tanesi bu ilişki çemberinin dışına çıkacaktır. Yaptığı tüm fedakarlıklara rağmen terk edilenin yaşadığı dayanılmaz acı onu hayatın zevklerinden uzaklaştırır.

Terk edilen bu kişi arkadaşımız olsa ona mantıklı açıklamalar yapıp; neler yapıp neler yapmaması gerektiğini çok net bir şekilde söyleyebiliyorken söz konusu kendiniz olduğunda bunu neden yapamayız? Aklımız ;mantığımız neden kendi ilişkilerimizde devre dışı kalır? Bunun çok önemli bir nedeni vardır. Binlerce sıkıntının altında yine bu neden yatar. Kendimizi problemler yumağında mücadele ediyor gibi hissetsek de aslında tek bir problem ile savaşırız. Sevilme ve ilgilenilme ihtiyacımız. Evet her şeyimizden vazgeçecek kadar bağlanmamızın temel nedeni sevilme ve ilgilenilme ihtiyacımızdır. Bu çok derinlerden gelen bir ihtiyaçtır. İlk bağlanma ihtiyacımızın; ilk sevgi ihtiyacımızın; ilk değerlilik ihtiyacımızın; ilk varlığımızın görülmesi ve onaylaması ihtiyacımızın yerinde ve yeterince karşılanmamasından kaynaklanır. Peki bunu nasıl çözebiliriz?

Onun benim için doğru insan olmadığını; bana zarar vereceğini ; bu ilişkinin beni bitireceğini biliyorum. Ama elimde değil; onu çok seviyorum diyerek ağlıyordu danışanım. Sevgilisinden gelecek ufacık bir gülümseme için kendine ait ne varsa feda etmeye hazırdı. Onsuz nefes alamadığı; hayatının bir anlamı olmadığını; yaşamak istemediğini söylüyordu. Biliyorum siz de bana herkes gibi hayatını mahvediyor; seni kullanıyor; buna değer mi diyeceksiniz demişti. Hissettiği bu çaresizlikle kime gittiyse herkes ona yaptığının çok yanlış olduğunu; hata yaptığını; vazgeçmeyecek kadar güçsüz olmaması gerektiğini bir sürü delille beraber sunmuş; ona nasihat etmiş; yargılamış hatta aşağılamıştı. Terapiye geliğinde de bu hislerle gelmişti. Ama zamanla fark ettiği şey terapinin bu olmadığı idi. Zamanla ilişkilerini nasıl o hale geldiğini fark ettiğinde kendine olan değerlilik duygusu giderek arttı ve nasıl sağlıklı; kendini önemli ve değerli hissedeceği bir ilişki kurabileceğini anlamlandırdı. Terapi onun için dönüm noktası olmuştu. Sorunun kaynağına inip onu kökten çözmeyi başarmıştı.
Size sadece acı hissettiren Sevilme ve İlgilenilme ihtiyaçlarınızın yarattığı bir dizi örüntüyü fark etmek istiyorsanız YALNIZ DEĞİLSİNİZ.