Ayrıldık Unutamıyorum
Ayrıldık unutamıyorum
Ayrılıklar hep zordur. Zor olmasının altında yatan en önemli etken değer verdiğimiz kişiyle artık eskisi kadar vakit geçiremeyecek olmamızdır. Ayrıldığımız kişiye geçmişte verdiğimiz değer ve yaşanılan güzel zamanların çokluğu bu ayrılığın bizim üzerimizdeki etkisini önemli ölçüde etkilemektedir. Özellikle günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ile beraber çok fazla insan ile tanışırken aynı zamanda çok hızlı bir şekilde; değişik nedenlerle insanlardan uzaklaşıyoruz ve ayrılıyoruz.
Ayrılırken en zorlandığımız kişiler; genellikle duygusal bağ kurduğumuz kişilerdir. Duygusal bağ kurduğumuz kişilerin bizim gözümüzde; kalbimizde; zihnimizde ayrı bir yeri bulunur. Biz duygusal bağ kurduğumuz kişinin yanında kendimizi daha rahat ;daha huzurlu; daha mutlu hissederiz. O insanla aramızda görünmez bir bağ oluşmuştur. Özellikle duygusal bağ kurduğumuz kişi sevgili veya nişanlı olunan kimse ise bu bağ daha farklı ve özel bir şekilde bu iki kişiyi birbirine bağlar.
Çiftler özellikle ilk tanıştıkları zamanlarda onları birbirine bağlayan görünmez bir şeylerin olduğunu söylerler. Sanki ona daha farklı bakmış; sanki onda farklı bir şeyler hissettirmiştir. İşte bu çekim gücü beraberliği başlatan en büyük etkendir. İlerleyen zamanlarda çiftlerin birbirlerini memnun etmek ;kırmamak için gösterdikleri çabalar; fedakarlıklar bu ilişkinin taraflar üzerinde oluşturmuş olduğu olumlu etkiyi maksimum seviyeye çıkarır. Artık her iki tarafta çok mutludur. Sanki bu dünyada ondan başka bir şey yokuş gibi yaşamaya başlarlar. Ona olan duyguları o kadar yoğun ve olumludur ki onun hakkındaki olumsuz olan bazı realiteleri hiç görmez veya görmek istemez. Zaten bu realiteler onunla birlikteyken çokta önemli değildir.
Fakat hayat şartlarımız birlikteliklerin her zaman bu şekilde mutlu devam etmesine izin vermez. Bazen ortada olan realiteler çiftler arasında zamanla gün yüzüne çıkmaya başlar ve bu farklı bakış açıları ayrılıkları beraberinde getirir. Aslında şartlarımız uymuyorsa veya karşımızdaki kişi artık devam etmek istemiyorsa bizim bunu kabul edip kendi hayatımıza devam etmemiz gerekir. Fakat çoğu vakit bu durumu kabullenmekte güçlük çekeriz. Bazen bu dönemeler de bütün dünyanın başımıza yıkılmış gibi olduğunu hissederiz. Kaygı seviyemiz çok yükselir. Yemek yemek istememe; yerinde duramama; uyuyamama; çarpıntı; sürekli onu düşünme; onu tanıyan kişilerden bilgi almaya çalışma; facebook ;Twitter; Instagram gibi sosyal ağlardan onu takip etme ayrılığın getirdiği anksiyeteyi yaşayan kişilerin yaşadıklarıdır.
Ayrılığın bu kadar zor olmasında kişilik yapımızın da önemli bir payı bulunmaktadır. Özellikle bağımlı bir kişilik yapısına sahip kişiler bu ayrılığı bir felaket olarak yorumlayabilmektedirler. Onlar için ayrılık; bütün bir sistemlerinin yıkılması ve tamamen yalnız kalacakları anlamına gelmektedir. Onsuz nasıl ayakta kalacağı; bundan sonra hayatına nasıl devam edeceği büyük bir soru işareti olarak karşılarında durmaktadır bundan dolayı da tekrardan ona kavuşmak; onunla birlikte olmak bu olumsuz ruh halinden çıkmanın yegane yoludur. Bazen de mükemmeliyetçi kişiler terkedilmeyi kendileri için bir hakaret ;küçük düşürülme olarak yorumlayabilmektedir. Bu nedenden dolayı bu durumu bir türlü kabul etmek istemezler. Onu tekrardan kazanarak ayrılığın getirmiş olduğu bu anlamdan kurtulmaya çalışırlar
Ayrılık çiftler için gerçekten zor bir dönemdir. Eğer çiftler sağlıklı bir şekilde konuşup ayrılık konusunda kesin bir karar vermiş iseler her iki taraf bu durumu kabullenip; saygı duymalı ve önüne bakmalıdır. Unutulmamalıdır ki karşımızdaki kişiyi zorlayacak her yaklaşım işi daha zorlaştıracak ve başka problemleri de beraberinde getirecektir. Eğer bu sağlanamıyor ve taraflardan biri unutamıyorsa bu konu zamana bırakılmalı farklı uğraşlara yönelinmeli ;sosyal çevre ile yeniden diyaloğa girilmeli; yaşadığı sıkıntılı ruh halini en yakınlarıyla paylaşmalıdır. Bütün bu çabalara rağmen ayrılığın getirmiş olduğu bu sıkıntılı ruh halinin üstesinden gelinemiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.
Ayrılıklar hep zordur. Zor olmasının altında yatan en önemli etken değer verdiğimiz kişiyle artık eskisi kadar vakit geçiremeyecek olmamızdır. Ayrıldığımız kişiye geçmişte verdiğimiz değer ve yaşanılan güzel zamanların çokluğu bu ayrılığın bizim üzerimizdeki etkisini önemli ölçüde etkilemektedir. Özellikle günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ile beraber çok fazla insan ile tanışırken aynı zamanda çok hızlı bir şekilde; değişik nedenlerle insanlardan uzaklaşıyoruz ve ayrılıyoruz.
Ayrılırken en zorlandığımız kişiler; genellikle duygusal bağ kurduğumuz kişilerdir. Duygusal bağ kurduğumuz kişilerin bizim gözümüzde; kalbimizde; zihnimizde ayrı bir yeri bulunur. Biz duygusal bağ kurduğumuz kişinin yanında kendimizi daha rahat ;daha huzurlu; daha mutlu hissederiz. O insanla aramızda görünmez bir bağ oluşmuştur. Özellikle duygusal bağ kurduğumuz kişi sevgili veya nişanlı olunan kimse ise bu bağ daha farklı ve özel bir şekilde bu iki kişiyi birbirine bağlar.
Çiftler özellikle ilk tanıştıkları zamanlarda onları birbirine bağlayan görünmez bir şeylerin olduğunu söylerler. Sanki ona daha farklı bakmış; sanki onda farklı bir şeyler hissettirmiştir. İşte bu çekim gücü beraberliği başlatan en büyük etkendir. İlerleyen zamanlarda çiftlerin birbirlerini memnun etmek ;kırmamak için gösterdikleri çabalar; fedakarlıklar bu ilişkinin taraflar üzerinde oluşturmuş olduğu olumlu etkiyi maksimum seviyeye çıkarır. Artık her iki tarafta çok mutludur. Sanki bu dünyada ondan başka bir şey yokuş gibi yaşamaya başlarlar. Ona olan duyguları o kadar yoğun ve olumludur ki onun hakkındaki olumsuz olan bazı realiteleri hiç görmez veya görmek istemez. Zaten bu realiteler onunla birlikteyken çokta önemli değildir.
Fakat hayat şartlarımız birlikteliklerin her zaman bu şekilde mutlu devam etmesine izin vermez. Bazen ortada olan realiteler çiftler arasında zamanla gün yüzüne çıkmaya başlar ve bu farklı bakış açıları ayrılıkları beraberinde getirir. Aslında şartlarımız uymuyorsa veya karşımızdaki kişi artık devam etmek istemiyorsa bizim bunu kabul edip kendi hayatımıza devam etmemiz gerekir. Fakat çoğu vakit bu durumu kabullenmekte güçlük çekeriz. Bazen bu dönemeler de bütün dünyanın başımıza yıkılmış gibi olduğunu hissederiz. Kaygı seviyemiz çok yükselir. Yemek yemek istememe; yerinde duramama; uyuyamama; çarpıntı; sürekli onu düşünme; onu tanıyan kişilerden bilgi almaya çalışma; facebook ;Twitter; Instagram gibi sosyal ağlardan onu takip etme ayrılığın getirdiği anksiyeteyi yaşayan kişilerin yaşadıklarıdır.
Ayrılığın bu kadar zor olmasında kişilik yapımızın da önemli bir payı bulunmaktadır. Özellikle bağımlı bir kişilik yapısına sahip kişiler bu ayrılığı bir felaket olarak yorumlayabilmektedirler. Onlar için ayrılık; bütün bir sistemlerinin yıkılması ve tamamen yalnız kalacakları anlamına gelmektedir. Onsuz nasıl ayakta kalacağı; bundan sonra hayatına nasıl devam edeceği büyük bir soru işareti olarak karşılarında durmaktadır bundan dolayı da tekrardan ona kavuşmak; onunla birlikte olmak bu olumsuz ruh halinden çıkmanın yegane yoludur. Bazen de mükemmeliyetçi kişiler terkedilmeyi kendileri için bir hakaret ;küçük düşürülme olarak yorumlayabilmektedir. Bu nedenden dolayı bu durumu bir türlü kabul etmek istemezler. Onu tekrardan kazanarak ayrılığın getirmiş olduğu bu anlamdan kurtulmaya çalışırlar
Ayrılık çiftler için gerçekten zor bir dönemdir. Eğer çiftler sağlıklı bir şekilde konuşup ayrılık konusunda kesin bir karar vermiş iseler her iki taraf bu durumu kabullenip; saygı duymalı ve önüne bakmalıdır. Unutulmamalıdır ki karşımızdaki kişiyi zorlayacak her yaklaşım işi daha zorlaştıracak ve başka problemleri de beraberinde getirecektir. Eğer bu sağlanamıyor ve taraflardan biri unutamıyorsa bu konu zamana bırakılmalı farklı uğraşlara yönelinmeli ;sosyal çevre ile yeniden diyaloğa girilmeli; yaşadığı sıkıntılı ruh halini en yakınlarıyla paylaşmalıdır. Bütün bu çabalara rağmen ayrılığın getirmiş olduğu bu sıkıntılı ruh halinin üstesinden gelinemiyorsa bir uzmandan destek alınmalıdır.