Psikoterapi’nin ne olduğunu bilmeden; ne şekilde işlediğini öğrenmeden; daha doğrusu bu süreci ve doğasını anlayıp- anlamlandırmadan aklınıza gelecektir herhalde bu soru: ‘’girdik çıktık; eee ne değişti?’’ hatta bazen de:‘’ben deli değilim ki psikoloğa gideyim’’ ‘’ne yapılıyor yani terapide?’’ ‘’ne sıklıkla geleceğim?’’ ve niceleri… Çok sık karşılaştığım soruların cevaplarını kısaca derleyerek ‘’psikoterapide ne nedir?’’ köşesi sunmak istedim sizlere… Bizler hala meslek yasası olmayan bir meslek grubuyuz… Hal böyle olunca maddi manevi birçok saldırıya uğradığımızı düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi ve kanımca en önemlisi de psikoloğun ve psikoterapinin ne olduğunu bilmememek (öğrenmemek!) maalesef. Yaşayageldiğim birkaç küçük anonim örneğin süslemesiyle bu sürecin doğasını aktarmaya çalışacağım…
İlk görüşmeyi yaptığım her danışanıma tek tek açıklarım; ne olabileceğini; ne olamayacağını; ne beklenildiğini; ne şekil(ler)de ilerlenebileceğini; alternatif tedavi yöntemlerini… gibi gibi peşin peşin söylerim; buna seans süresi; seans sıklıkları; geri bildirimler… aklınıza gelebilecek her şeyi mesleki ahlak ve etik çerçevede karşı tarafın da soru işaretlerine cevap olabilmek adına bıkmadan usanmadan anlatırım; anlatırız çünkü bu eğitimizde altı çizilen en önemli unsurlardan birisidir bu aşama… ki bıkmam/ bıkmayız; çünkü bu işi severek yapıyorum ve bu kısım da bizim işimizin en önemli parçalarından… Fakat bazen; sanki biz (biz diyeceğim çünkü benzer sıkıntıları yaşadığını bildiğim bir çok meslektaşım var) hiç bu açıklamaları yapmamışız gibi; daha ilk seanstan çıkan bazı danışanlar seans ücretini vermemek; ya da verdiği ücreti geri almak isteyebiliyor; ısrarla seans süresi olan ‘’50’’ dakika öncesini ve sonrasını karşılaştırıp hiçbir şey değişmediğini söyleyebiliyor ve bunu da kanıt olarak sunabiliyor… Bu ve benzeri olayları çok sık olmasa da yaşıyoruz. Şimdi müsaade ederseniz kısa ama çok kısa bu sürecin neden öyle hemencecik sonuç vermediğini aktaracağım:
Psikiyatrik bir ilacı aldığınızda da bunun etkisini %100 görebilmek için en az 4-5 hafta beklemeniz gerekmektedir; nörokimyasal bir uyaranla bu değişiklik bile 4-5 hafta sürebilirken; konuşma tedavisi gibi daha içten ve derinden giden bir süreçte 1-2 seansın sonunda gerçekten ne bekleniyor olabilir? Ya da bu beklenti ne kadar gerçekçi olabilir? Biz psikologların sihirli değneği ya da baktığımız kişinin zihnini bakar bakmaz anlamamızı sağlayan röntgen gibi gözleri yok maalesef… Kaldı ki hiçbir psikoterapi eğitimi görmüş bir psikolog size seansta da ‘’şunu yap geçer; bunu yap böyle olur’’ diyemez… Bizler sadece sizin sizi tanımanız ve kendinizi keşfetmeniz konusunda size ‘’yardımcı pilot’’ olabiliriz; direksiyon her zaman sizdedir… O odaya girmeden önce kendi gerçeklik gömleğimizi asarız; ve odada artık danışanın gerçekliğindeyizdir… Bu yüzden değişim içten gelir psikoterapide; dışardan bir uyaranla değil… Çok sevdiğim bir hocamın tanımlamasıyla ‘’ can çıkmadan huy çıkarma’’ sürecidir psikoterapi… Dolayısıyla keşke ütopik bir dünyada yaşasaydık da bırakın 50 dakikayı; 1 dakikada bir aletin içine girip; dertlerimizden kurtulup taptaze bir şekilde yolumuza devam edebilseydik; fakat maalesef bu dünyada mümkün değil; en azından henüz…
O yüzden tüm danışan adaylarına tavsiyem şudur: bilgi –bilişim çağında yaşıyoruz. Google’a ‘ psikolog nedir; psikoterapi nedir; nasıl bir süreçtir; ne tip yaklaşımlar vardır…’’ gibi gibi aklınızdaki bütün soruları yazıp güvenilir kaynaklardan; derneklerden; uzman sayfalarından okuyabilir ve bilinçlenebilirsiniz. Dolayısıyla; bireysel olarak bizim yaptığımız etik açıklamaların ‘’keyfi ve şahsımızdan dolayı’’ olmadığını; bunun dünyanın neresine giderseniz gidin standart ve evrensel bir sistem olduğunu daha rahat anlamlandırabilir; dolayısıyla da psikoterapistinizle kuracağınız güven ilişkisine de sağlıklı bir zemin hazırlamış olursunuz…
Peki kısaca psikoterapi nedir?
Çocuk ve Ergen Psikoterapisi
Çocuk ve Ergen Psikoterapisinde amaç kısaca; duygu ve davranış deneyiminde ve yönetiminde zorluklar yaşayan çocuk ve ergenlere çeşitli terapötik tekniklerle yardımcı olmaktır. Bir çok terapi yaklaşımı olmasıyla birlikte; hepsinin ortak noktası; çocuk/ergen bireydeki değişimi iletişim üzerine inşa etmeyi hedeflemesidir. Çocuk ve ergen bireylerle çalışırken konuşma terapisinin ek olarak; terapi içerisinde ve amaç doğrultusunda yapılan oyun; çizim; motorsal beceri hareketleri; çeşitli dil-bilişsel ve sosyal-duygusal içerikli etkinlikler çocuk/ergen birey ve psikoterapistinin duygu ve düşünce paylaşımı için; dolayısıyla da problemleri çözüme ulaştırmak için oldukça önemli bir adımdır. Psikoterapiye ek olarak; psikofarmakolojik tedavi (ilaç tedavisi); davranış yönetimi; okul ve öğretmenlerle iş birliği içerisinde olmak gibi destekleyici ve bütünleyici yöntemler de ihtiyaç doğrultusunda göz önünde bulundurulur. Psikoterapi sürecinde; çocuk ve ergenlerin özlük hakları her zaman gözetilerek; kendilerini rahat; huzurlu; güvende ve anlaşılır hissetmeleri önceliktir. Böylece güvenli ve konforlu bir alan ve sınırlar oluşturularak; çocuk ve ergenlerin kendilerini; duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri desteklenir.
Çocuk Odaklı Ebeveyn/Aile Terapisi
Çocuk odaklı aile terapisinde amaç; aile yapısı ve düzeni çerçevesinde çocukta; ergende; ya da çocuk/ergen-anne/baba iletişiminde yaşanan zorlukları sistemsel olarak ele almak ve bu bağlamda alternatif çözümler üretilmesini desteklemektir. Merkezde olan amaç çocuk veya ergen bireyi desteklemek iken; anne; baba ve/veyaya temel bakımı veren bireyleri de bu merkeze uyum içerisinde yaklaştırarak bireyler arası sağlıklı ve yakın bir bağ kurulması hedeflenmektedir. Ebeveynlerinden birinin kaybı sonrası süreç yönetimi; kardeşin doğmasıyla birlikte evdeki yeni düzenin oturtulması; ebeveyn-çocuk arasındaki iletişimde yaşanan zorluklar; okul ve ev içerisinde yaşanan davranış problemleri; evlat edinme süreçleri… gibi problemler bu çerçevede ele alınmaktadır.
Bireysel Yetişkin Psikoterapisi
Bireysel psikoterapi sürecinde; danışan ve terapistin baş başa oldukları güvenli ve konforlu bir atmosferde; danışanın kendi duygu; düşünce; inanış ve davranışlarını gözden geçirip; bunları tetikleyebilen geçmiş ya da bugüne ait sebepleri keşfederek daha sağlıklı bir gelişim ve değişim hedeflenmektedir. Bireyler çok ve çeşitli sebeplerden dolayı bireysel psikoterapi arayışı içerisine girebilmektedirler. Bu bir çocukluk travması; geçmiş bir yaşantının farkında olmadan bugünkü davranışlarınıza kronik şekilde yansıması; depresyon ve kaygı gibi bir durumla baş etmek; günlük yaşanılan kronik stresle başa çıkmak; ya da bireyin daha sağlıklı yönde kişisel olgunlaşma-gelişim-benlik bilinci isteği olabilir.
Psikoterapinin zaman olarak ne kadar süreceği konusu; problemlerin karmaşıklığına; yoğunluğuna; ihtiyaç ve amaçlara; ve de dâhil olan bireyin/bireylerin dinamiklerine bağlı olarak değişmektedir.
Umarım küçücük de olsa; bu süreci bilmeyen ama öğrenmek isteyen; buna motivasyonu olan okuyucular için bir faydam olabilmiştir…
Sevgiler