Bu günlerde; eğitim camiasının gündeminde; okul rehberlik hizmetlerinde çalışan personellerin mesai saatleri; nöbet ve izin sürelerine dair düzenlemeler yapılacağı yönündeki duyumlar var. “Mesleğine sahip çık! Mesleğime dokunma!” ve benzeri sloganlarla alan çalışanları kampanyalar yürütmekte; yetkililerle görüşmeler yapılmaktadır.
Aslında bu yeni bir gündem değil. Belirli aralıklarla düşük yoğunlukta da olsa bu tartışmalar sürdürüle gelmektedir. İşin tarafları olarak düşünülebileceğimiz; işveren; iş yapan ve hizmet alan tarafların ihtiyaçlarının tek yanlı olarak ele alınması sebebiyle uzayıp giden bir tartışma olduğu görülmektedir.
Okul rehberlik servislerinin görev tanımları; rehberlik servislerinde çalışan personelin unvan ve niteliklerinin belirsiz olması da ayrı bir sorun olarak durmaktadır. Eğitim kademelerinin hemen hemen tümünde gözlem yapma fırsatı bulmuş biri olarak; bu konuya katkı sağlayacağını düşündüğüm düşüncelerimi paylaşma ihtiyacı duydum.
Öncelikle rehberlik servisi kavramının geniş çerçevede ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Her eğitim kademesinin rehberlik servisinden talep ettiği hizmete göre “rehberlik servisi” görev tanımlamaları yapılmalıdır. Bu görev tanımlamaları doğrultusunda; rehberlik servislerine personel alımı yapılmalıdır. Rehberlik servisi çalışanları arasında farklı disiplinlerden çalışanların bulunabilmesine imkân verecek bir düzenleme yapılmalıdır. Eğitim programcısı; sosyolog; felsefeci ve benzeri meslek elamanlarının da; -kendi mesleklerinin çalışma alanındaki işleri yapmaları şartıyla- rehberlik servislerinde görevlendirilmeleri; eğitim kurumlarının bazı ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlayabilir. Bu noktada karışıklığa yol açan “rehberlik servisi” kavramının tanımının yeniden yapılması ve ‘rehberlikçi’ olarak ifade edilen iş tanımı yerine mesleki unvanların belirtilmesi ve kullanılması gerekir.
Rehberlik servisinde görev yapan personel; mezun olduğu branş ne olursa olsun sadece kendi uzmanlık alanının kapsamında olan görevleri yapmalıdır. Eğitim faaliyetleri; rehberlik ve müşavirlik hizmetleri; psikolojik danışma hizmeti farklı donanımlar gerektirmektedir. Psikolog veya psikolojik danışman ünvanlıyla mezun olan bireylerin bile gerekli eğitimleri almadan psikolojik danışmanlık hizmeti vermesinin sağlıklı olmadığı araştırmalarla sabitken; bu alanda herhangi bir eğitim almamış olan bireylere psikolojik danışma hizmeti yapabilme alanının açılması kara mizahtır.
Değişen toplumsal ihtiyaçların bir yansıması olarak; psikolojik danışma hizmetlerine giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması için özellikle ortaokul ve lise düzeyinde psikolojik danışma yapabilme yeterliliğine sahip meslek elamanları istihdam edilmelidir. Psikolojik danışma yapmak üzere görevlendirilen personelin; öğretmen olarak değerlendirilmemesi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Bu personel; nöbet; sınav görevi ve benzeri görevini sağlıklı olarak yapmasını engelleyecek uygulamalardan muaf tutulmalıdır. Rehberlik faaliyeti yürütmek için derse giren veya eğitim faaliyetlerinde yer alan personelin öğretmen olarak istihdam edilmesi ihtiyaç olduğunda düşünülebilir; ama bu okul yönetiminin inisiyatifinde olmamalı; yönetmeliklerle belirlenmelidir.
Ortaokul ve lise eğitim kurumlarında mutlaka psikolojik danışma yapabilme yeterliliğine sahip personel bulundurulmalıdır. Bu personel; mutlaka psikolog veya psikolojik danışman unvanına sahip olmalıdır. Okul öncesi ve ilkokul olarak hizmet veren eğitim kurumlarında çalışan rehberlik servisi çalışanlarının arasında yine mutlaka özel eğitim; öğrenme güçlüğü konularında uzmanlaşmış personel istihdam edilmelidir. Sosyologlar; sosyal çalışmacı olarak; felsefeciler; düşünme becerilerinin geliştirilmesi; felsefi danışmanlık çerçevesinde hizmet verebilmelidir. Gerektiğinde manevi danışmanlık hizmeti verebilecek personelde bulundurulabilmelidir.
Psikolog ve psikolojik danışmanlar; okullarda psikolojik danışma hizmetinin gerekliliği ve alan dışından atananların bu hizmeti veremeyeceği konusunda haklılar. Burada dikkatten kaçan önemli bir şey var. Mevcut rehberlik servislerinin tahminen yüzde doksan beşi psikolojik danışma yapılabilmesi için uygun fiziki ortam değil. Psikolog ve psikolojik danışman ünvanlıyla çalışan personelin bile büyük bir kısmının psikolojik danışma yapabilme eğitimi ve tecrübesi yok. Emekliliği yaklaşmış; danışmanlık becerilerinde ustalaşmış birisi ile daha yeni mezun olmuş; herhangi bir yeterliliğe sahip olmayan birisi aynı işi yapıyor. Bu mesleğin doğasına ve işleyişine aykırı bir durumdur.
Üniversiteler ve meslek kuruluşları; eğitim kademelerine göre öğrencilerin rehberlik servisi hizmetleri kapsamındaki ihtiyaçları belirlemeli ve ihtiyaçların karşılanmasına yönelik öneriler geliştirmelidir. Psikolog; psikolojik danışma gibi mesleki unvanlarla ilişkili isimler çıkar amaçlı oluşumlar tarafından (dernek-vakıf vb.) isim olarak kullanılması önlenmelidir. Ticari sömürü aracı olarak kullanımın önüne geçilmeli; alana katkı sağlayacak faaliyetlerde bulunmayanlar ayıklanmalıdır.
Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin icrasında eksiklikler iki durumdan büyük ölçüde etkilemektedir. 1. Eğitim yöneticilerinin eğitime dair; bilgi düzeyi ve eğitim felsefesinin içerik ve kapsamından. 2. Rehberlik servisi hizmetlerinin iş tanımı ve bu işin nasıl yapılacağı; kim tarafından yapılacağına dair bilimsel anlayışın olmaması. Bu iki önemli mesele çözüme kavuşturulmadan yapılacak her türlü çalışma; anlamsız ve yetersiz kalacaktır.
Ezcümle eğitim kurumlarında psikolojik danışma hizmetine olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Bu ihtiyacı giderecek nitelikli personel istihdamı ve bu ihtiyacın giderilmesi için elverişli ortamlar oluşturulması bir zorunluluktur. Eğitim kademelerinin ihtiyaçları dikkate alınarak görev tanımlamaları yapılmalı; meslek elamanları unvanlarına uygun olarak istihdam edilmelidir. Mevcut personelin ve istihdam edilecek personelin sadece meslek unvanına bakılmamalı; aynı zamanda uzmanlık alanları da dikkate alınmalıdır. Üniversite alan içi uzmanlık alanları oluşmalı ve hangi alanda uzman olduğu diplomasında belirtilmelidir. Özellikle psikolojik danışma yapma yeterliliğine sahip olmayan bireylerin kesinlikle bu hizmeti vermesinin önüne geçilmeli; bu hizmeti sağlıklı bir şekilde yürütecek personel sayısı artırılmalıdır.
Bozarak; yaparak ilerlemek cahillerin; bilerek; görerek; öngörerek yapmak ise ilim ehlinin işidir. Eğitimimize ilim ehlinin elinin dokunması dileğiyle...