Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İlişkilerde Hep Benzer Şeyleri Yaşıyorsanız Nedeni Bağlanma Stiliniz Olabilir

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Arkadaşlarımızla ve ailemizle duygusal ilişkiler hakkında konuştuğumuzda kimi zaman benzer olaylarda; onlardan farklı duygular hissettiğimizi ve farklı tepkiler verdiğimizi fark ederiz. Veya bir arkadaşımızın hüsranla biten her ilişkisinde aynı şeyleri yaşadığını…

Aslında “Bağlanma Stilimiz” romantik partner seçimimizden ilişki sürecine ve (maalesef) ilişkinin nasıl bittiğine kadar her şeyimizi etkiler. Bu nedenle bağlanma stilimizi bilmemiz ilişkideki güçlü ve zayıf yönlerimizi fark etmemize yardımcı olması açısından önemlidir.

Bağlanma Kuramı; ilk kez İngiliz çocuk psikiyatristi ve psikanalist John Bowlby (1907-1990) tarafından dile geliştirilmiştir. Bowlby ye göre çocukların hayatta kalabilmek için bağlanmaya ihtiyaçları vardır: Bağlanma evrimsel bir zorunluluktur.

Çocukların bakım verenleriyle kurdukları ilk bağların yaşam boyu süren etkileri vardır ve bağlanmada en kritik dönem bebek için 6-24 ay arasıdır.

Bağlanma kuramına göre çocuk bebeklikten itibaren annesiyle geliştirdiği ilişkisini ilerleyen yaşlarda yakın ilişkilerinde model olarak kullanır. Kişinin benlik modeli ve başkaları modeli bu sayede gelişir.

Benlik modeli; kişinin kendini ne ölçüde sevgiye layık; değerli bir birey olarak gördüğüdür.

Başkaları modeli ise kişinin diğerlerini ne ölçüde güvenilir; ilgi ve sevgi sunmaya hazır olarak algıladığıdır.

Yani Bağlanma Stilimiz; kendi ihtiyaçlarımıza ne derece önem verdiğimizi ve bu ihtiyaçların karşılanmasını nasıl sağladığımızı etkiler.

Güvenli bağlanan bir kişi; güvene dayalı ilişkiler kurar; öz saygısı vardır. Yakın olduğu kişilerle duygularını paylaşır; hem kendinin hem de başkalarının ihtiyaçlarını önemser. Kendi ihtiyaçlarının önemli olduğunu düşündüğü için özgüven sahibidir. Yani Benlik duygusu olumludur. Diğer yandan dış dünyanın da kendi ihtiyaçlarına duyarlı; güvenli bir yer olduğu fikrine sahiptir. Bu yüzden Başkaları hakkında da olumludur.

Kaygılı bağlanan biri ise biriyle yakınlaşması ve ihtiyaçlarının karşılanması için partneriyle her zaman bir arada olması ve partnerinin ona sürekli güvence vermesi gerektiğini düşünür. İhtiyaçlarının karşılanacağından emin değildir. Benlik algısı olumsuz; başkaları algısı olumludur; kendi ihtiyaçlarının başkalarının gerisinde geldiğini düşünür. Bu nedenle mesafeli ve ilgisiz duruşlu kişileri seçer.

Kayıtsız bağlanan kişi ise mesafeli durma eğilimindedir. Onun davranış modeli; ihtiyaçlarının karşılanması için hiçbir şeye ihtiyacı yokmuş gibi davranmaktır. Bağımsızdır; kendi başının çaresine bakacağını öğrenmiştir. Kendine güvenir ancak dış dünya/başkaları algısı olumsuzdur. Bu nedenle sahiplenici veya çok ilgi bekleyen kişileri seçme eğilimi vardır.

Bir şekilde; kendi bağlanma stilimizi doğrulayan kişileri seçeriz. Kendini gerçekleştiren kehanet gibi. Örneğin; kaygılı bağlandığımızda eşimizin bizi terk edeceğinden korkar ve sürekli terk etmeyeceğine dair güvence ararız ve sevilmediğimize dair endişeler yaşarız. Suçlayıcı ve kontrolcü davranırız. Bunun sonucunda eşimiz bizi terk ederse; “zaten bunun olacağını biliyordum; haklıymışım” deriz.

Davranış ve düşünce şeklimizi fark etmemiz ise; değişimin ve mutlu bir duygusal hayatın ilk ve en önemli adımıdır.

Çocuklukta oluşan bağlanma stilimiz güvenli olmasa da bağlanma stilimizi bilmemiz; ilişki kurma biçimimizi görmemizi ve öğrenmemizi sağlar. Bağlanma türleri zaman içinde; kişinin hayat deneyimine bağlı olarak değişebilir: sevgi dolu bir öğretmen; anneanne; babaanne; sevecen bir eş vb. ile güvensiz bağlanma güvenli bağlanmaya dönüşebilir.

Güvenli bağlanan bir eş seçerek ve ilişkide kendimizi geliştirerek güvensizliklerimizin ve korkularımızın üstesinden gelebilir; bağlanma modelimizi değiştirerek tatmin ve sevgi dolu bir ilişki kurmamız olasıdır.