Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ergenlik Dönemi Sorunları ve İntihar Eğilimi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Pek çok araştırmacı ergenlik dönemini fırtınalı ; denge sorunu olan; çatışmacı; stresli ve manüpülasyonun çok olduğu bir dönem olarak görmektedir. Bu dönemde sınırları belirleyebilmenin oldukça güç olduğu ifade edilmektedir. Ancak genel olarak ergenlik dönemi(12-15 yaş); ilk ergenlik dönemi (15-17) ve son ergenlik (17-24) yaş olarak kabul edilmektedir. Ancak ergenlik dönemi tanımı kültürlere ve içinde yaşanılan toplum yapısına göre değişmektedir.Ergenliğin tanımını; süresini ve şiddetini belirleyen bazı noktalar vardır. Bunlar ergenin sevgi arayışında bulunması; kimlik arayışında bulunması; meslek seçimi ve yetişkin değerlerini kabul etmede yaşanan problemler ve otorite ile olan çatışmalar şeklinde ifade edilmektedir.

Ergenler bu dönemde kimlik karmaşası içine girmekte ve ‘ben kimim?’ sorusuna cevap aramaktadır. Beden imgeleri ile ilgili sürekli bir memnuniyetsizlik içerisindeler ve kendilerini beğenmemekteler. Ergenler bu dönemde ailelerinden uzaklaşmakta ve daha çok akranları ile vakit geçirmeye çalışmaktadır. Bu yüzden içlerinde bulundukları arkadaş ortamı ve çevre büyük önem taşımaktadır. Arkadaş ilişkilerinin anne baba ilişkilerinden farklı yanı; arkadaş ilişkilerinin bireyi koşulsuz kabul eden yönünün olmamasıdır. Ergenlik döneminde yeteri kadar arkadaşı olamayan ve sosyalleşemeyen ergenler yalnızlaşmakta ve bu süreçte ruhsal sorunlar yaşayabilmektedir. Moore ve Schultz (1983) yaptıkları bir çalışmada bu dönemde ergenlerin müzik dinleyerek; televizyon izleyerek; spor faaliyetleri ile uğraşarak yalnızlıktan kurtulmaya çalıştıklarını ifade etmiştir. Ayrıca bu dönemde ergenlerde meydana gelen fiziksel değişiklikler; cinsel dürtüler ergenlerin toplumdan daha da uzaklaşmalarına; utangaç olmalarına ve yalnızlaşmalarına neden olmaktadır.
Toplumdan uzaklaşan; kimlik karmaşası yaşayan ergenlerde sorunlardan uzaklaşmak için intihar düşüncesi oluşabilmektedir. Özellikle madde kullanımı intiharı tetikleyen temel unsurlardandır. Durkheim ergenlik dönemini de intihar nedenleri arasında saymıştır.

Türkiye’de ergenlerdeki intihar oranları Avrupa ve Amerika’ya kıyasla daha az olmasına rağmen azımsanmayacak derecede gençlerde eğilim görünmektedir. Ergenler ebeveyn baskısı; stres; aile içerisindeki sosyo-


ekonomik problemler; tek ebeveyn aile yapısının olması;aile içerisindeki mental ve fiziksel sağlık problemleri; kardeşler arasındaki çatışmalar ; okulun yarattığı stres; öğretmenler; idareciler; akran baskısı; arkadaşlarla yaşanan sorunlar; karşı cinsle yaşanan zorluklar; sosyal dışlanmaya uğrama gibi unsurlardan dolayı intihara yönelebilir ve bunu sorunlardan kaçış yolu olarak görebilirler. Gould (2003)’un yaptığı çalışmada ateşli silahlara ulaşım kolaylığı; cinsel eğilim ve cinsel istismarın da intihar eğilimini arttırdığı ifade edilmiştir.
Ergenlerin depresyon durumu ve ruhsal durumu da intihar eğilimini arttırmaktadır. Kendini yalnız hisseden ergen bireyler intiharı bir kaçış; kurtuluş yolu olarak görmekte ve bu yola başvurmaktadır. Ayrıca ergenin border-line kişilik bozukluğu; anti-sosyal kişilik bozukluğu; obsesif kompulsif bozukluk tarzında ruhsal sorunlar olması da intihar eğilimini arttırmaktadır. Bunun yanında düzenli madde kullanımı intiharı arrtıran birincil etkenlerdir. Madde kullanan bireylerde intihar oranının çok yüksek olduğu hastanelerin acil servis istatistiklerinde görülmektedir. Tek ebeveyn aile yapısının olması; tek çocuk olması ve anne-babanın ilgisizliği de intihar riskini arttırmaktadır. Özellikle kızlarda erkek arkadaş ile ilgili sorunlar intihar eğilimini arttırmaktadır. Ülkemizin eğitim sistemi de öğrencilerin intihar eğilimini arttırmaktadır. Özellikle uygulanan sınav sistemi öğrencilerde kaygı düzeyini yükseltmekte ve başarısızlık durumunda intiharı bir kurtuluş yolu olarak görebilmekteler. Ergenin daha önce bir intihar girişiminde bulunmuş olması da tekrar intihar etme eğilimini arttırmaktadır. Anne baba tarafından kabul görmeme; toplum açısından onaylanmama ve sürekli sosyal dışlanmaya uğrama da intihar riskini arttırmaktadır.

Cinsiyet açısından bakıldığında intihar eğiliminin kadınlarda daha yüksek olduğu; erkeklerde ise ölüm oranının daha yüksek olduğu pek çok araştırmada saptanmıştır. Bunun nedeni erkeklerin ateşleyici silah vb. yollarla intihar girişiminde bulunması; kadınların ise daha çok ilaç kullanarak ve dikkat çekmek için intihar girişiminde bulunmasıdır.