Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kaygılarımızın Anlamı

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Kaygı; tüm insanların zaman zaman yaşadığı; tehlike anında karar vermemize ve hayatta kalmamıza yardım eden bir duygu iken; aşırı ve duruma uygun olmayan yani ortada gerçek manada bir tehdit yokken yaşandığında patolojik ve bireyin yaşantısını olumsuz etkileyen bir duygu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öğrencilerin büyük bir kısmı ders çalışıyorum ama istediğim notları alamıyorum; sınava girince her şeyi unutuyorum; elim ayağım titremeye başlıyor; heyecanlanıyorum ne yapmalıyım diye yardım arayışına girerler.

Bir kısım öğrencilerin yanlış ders çalışma alışkanlıkları nedeniyle karşılaştıkları kötü sonuçlar kaygıya neden olurken; bir kısım öğrenci; akademik başarısı çok yüksek olmasına rağmen sürekli kaygılı ve heyecanlı olmaktadır. Bu yazıda özellikle yanlış ders çalışma alışkanlıkları sonucunda meydana gelen kaygı ve sebepleri üzerinde durulacaktır.

Birçok öğrencinin ders çalışmayı hayatının bir parçası; bir dilimi haline getiremediği; çoğu öğrencinin de ders çalışmayı hayatın tamamı olarak algıladığı görülmektedir. Dersler pastanın bir dilimi olabilir fakat pastanın tamamı değildir. Öğrenciler; özellikle sınav günleri yaklaştıkça; uzun çalışma programları yaparak ders çalışmaya başlamaktadır. Bu tür bir çalışma kimi öğrenciler için kısa vadede başarı getirirken; kimi öğrenciler bu çalışmayı sürdüremeyip; kısa vade bir başarı da elde edememektedir. Bu durum; öğrencide ders çalışmanın hiçbir yarar sağlamadığı; kendisinin başarısız ve dersleri anlayamayan biri olduğuna dair olumsuz bir algı oluşturmakta ve öğrenciler; öğrenilmiş çaresizlik yaşamaktadır.

Öğrencinin yapması gereken; “benim sınavda kötü not almama sebep olan nedir; yanlışlarımın ve eksiklerimin kaynağı ne olabilir?” diye sormasıdır. Öğrenciler bu soruyu sormak yerine çoğunlukla “nasıl olsa yapamıyorum” deyip çalışmayı bırakmaktadır. Bu sorunun cevabıyla öğrenci tekrar nereden devam etmesi; nelere dikkat etmesi gerektiğini fark edecektir.

Sadece sınav zamanı ders çalışan öğrenciler; ders çalışmayı uzun saatler ayrılması gereken; sıkıcı bir iş olarak algılayabilirler. Eğer böyle bir alışkanlık kazanılmak isteniyorsa yavaş ve küçük adımlarla başlamak; süreci daha az yorucu ve daha rahat hayata adapte edici hale getirecektir. Ders çalışma alışkanlığı olmayan öğrencilerin; hızlı ve yoğun programlar yapmaları hem fiziksel hem ruhsal açıdan hızlıca çökertmektedir. Bu yüzden programa küçük adımlarla başlanmalıdır. Öğrenci kolaylıkla uygulayabileceği adımları başa koyduğunda zamanla kapasite artışıyla çalışma saatleri de artacaktır.

Öğrencilerin çalışmalarında önemsemedikleri ve sonunda kendilerini yine kaygılı bulmalarına neden olan diğer bir husus; yapılan yanlışların üzerinde durmamak; sadece doğrulara odaklanmaktır. Bir konu çalışılırken fark edilen yanlışların; doğrularının öğrenilmesiyle ancak öğrenci; notlarını ve çıtasını yükseltebilir. Doğrular zaten kendisine aittir. onları her yerde ve zamanda çözebilir. Fakat yanlışlar bir kenara atıldığında ve önemli sınavlarda bu sorularla karşılaştığında öğrenci; yine yapamayacak ve düşük not alacaktır. Bu sebeple öğrenci kendi yanlışıyla yüzleşebilmeli; doğrusunu öncelikle kendisi bulmaya çalışıp; yine başarılı olamadığında bir arkadaşına veya öğretmenine danışmalıdır.

Ders çalışma alışkanlığını kazanmada belki de en önemli husustur; SABIR! Öğrenciler kendileri için zaten çok zor olan ders çalışmaya karar verip; masanın başına geçtiklerinde birdenbire konuları anlayamadıklarını; soruları çözemediklerini veya düşük not aldıklarını görürler ve hemen çalışmayı bırakırlar. Oysa ki başarıyı getiren içinde doğrular kadar yanlışların; anlaşılmayan konuların; uykusuzlukların; hastalıkların beraber olduğu süreçtir. Bu süreçte öğrenci hata yapabileceğini; anlayamayacağı noktaların olabileceğinin gayet normal olduğunu; önemli olanın anlamak için çabalamak gerektiğini kabul ederek ders çalışmaya başladığında süreç daha kaldırılabilir olacaktır.

Bir meyve ağacı diktiğimizi hayal edelim. Hemen ertesi gün meyse vermesini bekleyebilir miyiz? Yeteri kadar su; ışık; ısı; gübre aldıktan sonra olgunlaşacak ve meyvesini verecektir. Başarı da sabrımızla; çabamızla er ya da geç meyvesini verecektir.