Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ketojenik Diyet Nedir?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Ketojenik Diyet Nedir?

Ketojenik diyet; düşük karbonhidrat; yüksek proteine ve yağ içeriğine sahip olan diyetlere denir. Bir diğer anlamda da karbonhidrat miktarının az olması sebebiyle bir süre sonra kanda keton cisimciklerinin artışına neden olan diyettir. Bu diyette amaç; keton cisimciklerinin kan veya idrarda toplanmasını sağlamaktır. Ketojenik diyetin; etkisini organizmada keton artımına yol açarak ve olası antiinflamatuvar etkinliği aracılığı ile yaptığı düşünülmektedir. Dirençli epilepside ketojenik diyet ile hastaların yarısının nöbet sayılarında belirgin azalma ve yaklaşık %15’inde ise tam nöbet kontrolü bildirilmiştir.

Kullanım Alanları ve Mekanizması

Ketojenik diyet deyince aklımıza gelen ilk kullanım alanı epilepsi hastalarıdır. Epileptik hastalarda nöbetleri kontrol altına alır. Yapılan çalışmalar epileptik nöbetlerin tamamen açlık ile durdulabileceğini göstermiştir. Fakat bu günlük yaşamda sürdürülebilir olamayacağından; ketojenik diyet adı verilen açlık durumunda oluşabilecek ketozisi taklit eden bir beslenme düzeni geliştirilmiştir.

Ketojenik oran ; diyet içeriğindeki yağın; protein ve karbonhidrat toplamına oranı olarak hesaplanmaktadır ve tipik ketojenik diyet için 4:1’dir. Ketojenik oran ne kadar yüksek olursa ketozis o kadar fazla olmaktadır. Ketozis; vücudun enerji elde etmek için yağları yakması sürecidir. Bu süreç; vücut enerji olarak kullanmak üzere yeterli glukoz bulamadığında ve insülin seviyeleri düştüğünde devreye giriyor ve böbreklerin yağ asitlerinden üretiği ketonlar kan dolaşımı yoluyla serbest kalarak enerji olarak kullanılıyor.

1924 yılında doktor Russell Wilder Mayo clinicte bu beslenme tarzını aslında kilo vermek için değil; kanserli hücrelerin gelişimini durdurmak ve epilepsi hastalığında krizlerin önüne geçmek için geliştirmiştir.

Günümüzde zayıflamaya yardımcı bir yöntem olarakta kullanılmaktadır. Diyet günlük enerji ihtiyacını karşılar. Organların ve beynin ihtiyacı olan enerjiyi sağlar. Beynin enerji üretmek için kullandığı en önemli yakıt glikozdur; diğeri de ketondur. Ketonlar yağ veya yağ içeren besinlerin metabolizması sonucu oluşur. Ketojenik diyet; kullanılan bu keton cisimcikleri ile beyne bir yönden daha fazla yakıt sağlar. Sağlanan bu yakıt; daha hızlı ve etkin düşünmeyi sağlar ve odaklanmayı kolaylaştırır.

Ketojenik Diyetin Zayıflamaya Etkisi

Ketojenik diyet karbonhidratların az kullanımı sonucu vücudun yağları yakma sürecini ele alarak zayıflamaya yardımcı oluyor. Küçük porsiyonlarda yağlı besin içerse dahi diyeti uygulayan kişiyi uzun süre tok tutmada ve halsizleşmenin engellenmesinde oldukça etkilidir. Diyete ilk gecildiginde hissedilen enerji seviyesinde düşüş yaşanıyor; ama vücudun yeni enerji mekanizmasina alıştığında tekrar eski enerji seviyesine ulaşıldığı; hatta bazı kişilerde daha enerjik hissedildiği gözlemlenmiş.

Ketosis durumu yüksek yağ alımı; yeterli protein ve düşük karbonhidrat tüketimiyle elde edilen bir durum; glikoz sevilelerini düşürüp; insülin toleransını yükselterek vücudun enerji kullanımını değiştirip depodan yağ tüketmesini sağlıyor. Yani glikozdan su ve kas erimesi değil; stokladığımız yağ yakımını sağlıyor.

Yapılan araşıtrmalara göre; ketojenik diyet ile birlikte kötü kolesterol olarak bilinen LDL ve total kolesterol değerlerinin düştüğü ve iyi kolesterol düzeylerinin arttığı görülmüştür.
Ketojenik diyet sırasında kullanılan keton cisimcikleri ile beraber oluşan metabolik ortam enerji üretmek için vücudun kas proteinleri yerine yağların kullanılmasını sağlar. Bu durum kas kütlesini kaybetmeden yağ miktarının azalmasını sağlar.

Nelere Dikkat Edilmelidir?

Diyette dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Nişastalı sebze ve meyveler elimine edildiği için azalan lif alımına bağlı kabızlık oluşabilir. Bu durum probiyotik kullanımı ile kontrol altına alınmalıdır. Probiyotikler barsaktaki yararlı bakterileri arttırarak; zararlı bakterilerin sayısını azaltarak etkili olurlar. Barsak sisteminde iyi bakterilerin doğal dengesinin korumasına ve yenilemesine yardımcı olurlar

Böbrek taşı oluşumuna karşın su tüketimine dikkat edilmelidir. Diyet sonucunda hormonal düzenlemenin düzgün çalıştığı; hatta eskisine oranla daha da iyileştiği gözlemlenmiştir. Bazı kişilerde kas oluşumunda ve kütle artışında olumlu etkisi olmuştur. Ayrıca bu diyeti uygularken tüketilmemesi gereken besinler vardır. Bunlardan bazıları;
• Nişastalı ve şeker oranı yüksek sebzeler (patates; havuç; yerelması; yüksek karbonhidratlı herşey);
• Un ve hamurişi;
• Meyve ve meyve suları;
• Tatlandırıcılı ve/veya işlenmiş gıdalar;
• Baklagiller
Tüketilmesinde sakınca olmayan besinlerdan bazıları;
• Peynir çeşitleri
• Süt ürünleri (soya hariç)
• Kuruyemişler
• Sağlıklı yağlar (zeytinyağı; çiçek yağları vs.)
• Et çeşitleri ve yumurta olarak sıralanablir.