Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Çocuklarda Konuşma Gelişimi ve Bozuklukları

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
ÇOCUK VE KONUŞMA GELİŞİMİ

“Kelimelerin gücünü anlamadan;
insanların gücünü anlayamazsınız.”
Konfüçyüs

İnsanlar arası etkili iletişimin olmazsa olmaz koşulu dil; yani konuşmadır. Konuşma; insan olmanın en önemli özelliklerinden birisidir. İnsanlar arası iletişimi sağlayan ve sadece insana özgü olan bir beceridir konuşma. Konuşma doğumla birlikte başlar.
Çocuklarda dil gelişimi ile ilgili sözcükleri anlama; telaffuz etme; sözcük dağarcığı geliştirme ve sözcükleri cümleler içinde kullanma gibi ilke ve kurallar vardır. Bunları da kısaca açıklamaya çalışalım.
Sözcükleri anlama çocuğun dil gelişiminin yapı taşıdır. Sözcükler anlam kazanmadan diğer gelişim ilkelerinden bahsetmek güçleşir. Sözcükleri anlama yetisinin gelişiminde çocuğun zihinsel ve genetik özellikleri yanında anne ve babaların bu konuda çocuğa ilgi sunmaları; model olmaları da önemlidir.
Telaffuz genellikle taklit yoluyla öğrenilir. Belirli bir bölgede yetişen çocukların ağız olarak o bölgeye uyum sağlamış bir biçimde konuşmaları bu yüzdendir. Bebeklik dönemi çocuklarının çıkarttıkları sözcükler genellikle anlaşılmaz düzeydedir. Bunu ancak aileleri gibi çocukla sıklıkla bir arada bulunan insanlar anlayabilirler.
Çocuğun sözcük dağarcığı; ihtiyacına ve çevresel faktörlere bağlı olarak gelişir. Çocuk bir ihtiyacını karşılamak üzere yetişkine bir şeyler söyler. Bu; ihtiyacının karşılanmasını sağlıyorsa çocuk diğer ihtiyaçlarında da bu öğrendiği yeni yolu kullanmaya devam eder. Genel anlamda çocuklar; ilk çocukluk döneminde; ihtiyaçları için tek sözcük kullanır. Bunlar çoğunlukla isimlerdir. Çocuk iki kelimelik cümlelere başladığında basit eylem sözcükleri kullanmaya başlar.
Örneğin ilk başlarda susuzluk ihtiyacı için “su” diyen çocuk gelişimle birlikte “su ver” aşamasına geçer. Genel olarak 18 aylık bir çocuğun sözcük dağarcığı 10-20 sözcük ile sınırlıdır. 24 aylık bir çocuk için bu dağarcık 30-50 kelimeye kadar çıkabilir. 2-3 yaş arasındaki bir çocuğun sözcük dağarcığı ise yaklaşık olarak 300 sözcüğe kadar ulaşır. İlkokul seviyesine ulaşmış bir çocuğun sözcük dağarcığı 30.000-50.000 dolaylarındayken bu sayı ortaokul seviyelerinde 60.000-100.000 dolaylarına çıkar. Sözcük dağarcığının gelişimi; daha önce de belirtildiği gibi zihinsel gelişim açısından çok önemli olmakla birlikte bu aynı zamanda çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi açısından da son derece önem arz etmektedir.
Çocukların ilk cümleleri tek sözcüklüdür. Çocuklar genellikle bu tek sözcükleri jest ve mimiklerle birleştirerek cümleleştirirler. Çocuk iki yaş itibarıyla iki sözcüklük cümleler kurmaya başlar. 2-3 yaş arası çocuklar genellikler iki üç sözcüklü cümlelerle konuşmaya başlarlar. Daha sonraki yaşlarda bu sayı giderek artar ve 7-8 sözcüklük cümlelere kadar ulaşır.

Çocuklardaki kelime dağarcığı gelişimi; dolayısıyla konuşma gelişimi genel hatlarıyla bu şekilde gerçekleşir.
0-6 yaşın; gelişim anlamında önemi büyüktür. Çocuğun zekâsı büyük oranda bu dönemler arasında şekillenir. Zekâ gelişimi; gelişiminin %90 kadarını bu dönemde gerçekleştirir. Bununla birlikte zekâyı geliştiren önemli etkenlerden biri; belki de en önemlisi; dil ve konuşma gelişimidir. Başka hiçbir şey zekâyı bu denli etkilemez.
Bir çocuk ne kadar erken konuşmaya başlar ve sözcük dağarcığı geliştirirse zekâsı da buna paralel oranda artış gösterecektir.
Halk arasında geçen ve - tamamen olmasa da kısmen - yanlış olan bir inanç şudur; "Zeki çocuk erken konuşur." Bu ifade tamamen yanlış olmasa da eksikler barındıran bir ifadedir. Evet zeki bir çocuk erken konuşabilir. Ancal bunun tersi de doğrudur. Yani bir çocuk ne kadar erken konuşmaya başlar; konuşma becerilerini ne kadar erken geliştirirse o ölçüde zeka gelişimi de artacaktır.
Konuşma önemlidir. Bu özelliği de dikkate alındığında; konuşma gelişiminin önemi daha da artar ve üzerinde düşünülmesi gereken konuların başında gelir.
Bir çocuk; şayet 2 yaşını tamamladığı; 3 yaşından gün aldığı halde konuşamıyorsa veya yaşıtlarından bariz olarak gerilik gösteriyorsa bir problem olduğu düşünülmelidir. İleride konuşur düşüncesiyle beklemek; çocuğa bir eğitim imkânı vermemek son derece hatalı bir yaklaşım olur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi zekâyı geliştiren en önemli etkenlerin başında konuşma gelmektedir. Çocuğun konuşmasında bir gerilik sezildiğinde mutlaka bir uzmana görünmekte fayda vardır. Ne kadar erken önlem alınırsa çocuğun zihinsel gelişimi anlamında o kadar iyidir.
Geç konuşma problemi; şayet herhangi bir anomali yoksa; çocuğun ağız yapısında bir sıkıntı yoksa; dil yapısında ve diş gelişiminde bir gerilik yoksa; kalıtımsal ve zekâ ile ilgili bir gerilik söz konusu değilse tamamıyla düzeltilebilir bir problemdir.
Geç konuşma problemiyle karşılaşmamak adına yapılabileceklerin başında çocuk doğduğu andan itibaren onunla yeterli seviyede ilgilenmek; insanlarla iç içe olmasını sağlamak; onunla sıklıkla konuşmak; sevmek; okşamak; çeşitli çevresel uyarılar almasını sağlamak sayılabilir.
Bunun yanında çocuğun ilgisini yönelttiği nesneler hakkında ona açıklamalar yapmak da dil gelişimini destekler.
Örneğin çocuk eline bir alet aldığı zaman o aletin ne amaçla kullanıldığı; o aletin ne işe yaradığı çocuğun anlayabileceği kısa ve net ifadelerle anlatılabilir.
Diyelim ki çocuk eline bir çatal aldı. Onunla ilgilendiği anda çatalın yemek yeme ile ilgili bir araç olduğu sözel açıklama ve model olma yöntemleriyle çocuğa açıklanabilir.
Bu tarz yaklaşımlar çocuğun konuşma gelişimine olumlu katkılar yapacaktır. Bunun yanında çocuğun kelime çıkartırken kullandığı dile karışmamak; düzgün çıkartması için onu zorlamamak da gerekmektedir. Çocuk önünde sonunda doğru çıkartmayı öğrenecektir. Bu konuda kaygı duymanın ve bunu çocuğa hissettirmenin olumsuz sonuçlar doğurabileceği akıldan çıkartılmamalıdır.
Çocuk konuşmaya başladığında onu cesaretlendirecek şekilde davranmak; çocuğu teşvik etmek çocuğun konuşmaya olan ilgisini artıracak; kendine güven duymasını sağlayacaktır.
Çocuğa hikâye okumak; onun dil kalıplarını öğrenmesi açısından son derece faydalıdır. Bunu yaparken tane tane ve hızlı olmayan bir düzeyde okumak önemlidir.
Halk arasında kabul gören; çocuğun kırkı çıkmadan dışarıya çıkarmama gibi inanışlara bağlı davranmak son derece yanlıştır. Çocuk ne kadar çok sosyalleşirse dil gelişimi de o oranda etkin gelişecektir.
İşitme problemi olan çocuklar; zekâ geriliği bulunan çocuklar; görme problemi yaşayan çocuklar; sıklıkla ateşli rahatsızlık geçiren çocuklar; epilepsi ve benzeri rahatsızlıkları bulunan çocuklar vb yaşıtlarına göre geç konuşabilmektedir.
Bunun yanı sıra kendi haline bırakılan çocuklar; yeter düzeyde uyaranla karşılaşmayan çocuklar; ev işlerinde sırf zaman kazanmak adına televizyonla baş başa bırakılan çocuklar vb de konuşma problemleriyle karşılaşma riski taşımaktadırlar.
Ayrıca ev ortamında konuşulan dilin nitelik açısından düzgün olmaması; çocuğa konuşma anlamında model olacak yeter sayıda kişinin bulunmayışı; çocukta içekapanıklılık gibi karakter özelliklerinin bulunması; dilin sürekli olarak tartışma ve gerginlik aracı olarak kullanıldığı ev ortamları; çocuğun geçirdiği travmatik olaylar vb durumlar da konuşma bozukluğunu tetikleyebilmektedir.

Sağlık ve Esenlik Dileklerimle..
Psikolog / Psikoterapist Eser ÖLÇER