Zaman zaman danışanlarımda da gördüğüm gibi çoğumuz enerjimizin büyük bir kısmını ilişkilerle ilgili sorunlara harcıyoruz. Bazı ilişkiler bize iyi hissettirirken diğer bazıları huzur ve mutluluk emici olabiliyorlar. Bu tür tüketici insanlar için duygu vampirleri tanımını kullanabiliriz diye düşünüyorum. Bu tür ilişkiler fiziksel enerjimizi tüketmekten fazlasını yaparlar aslında. En kötü olanları ise değersiz ve sevilemez olduğumuza inandıranlardır. Diğer bazıları ise kendimizi kötü hissettirmek için küçük çukurlar açarlar. “Aaa sevgilim birkaç kilo mu aldın sen?” ya da “ Sen de çok hassassın ama”… Bunun gibi benlik değerlerimize dokunarak bizi aşağı doğru çekerler.
Bir duygu vampiri ile karşılaştığınızın 4 işareti:
Gözkapaklarınız ağırlaşır neredeyse uyuyor gibi hissedersiniz
Ruh haliniz hızla çöküyordur
Karbonhidrat tüketme ihtiyacı hissedersiniz
Kaygılı; depresif ya da negatif hissedersiniz.
Ne tür duygu vampirleri ile karşılaşabilirsiniz. Ben 4 kategori de topladım…
Narsistler: “ÖNCE BEN” sloganlarıdır. Kendilerinin önemli ve haklı olduklarını hissettirerek hayranlık uyandırma konusunda inanılmazlardır. Empati kurabilmede başarısızlardır. Koşulsuz sevgi kapasiteleri sınırlıdır. Eğer istedikleri gibi davranmazsanız ya da olmazsanız cezalandırıcı ve soğuk olurlar.
Ne yapmalı: Beklentilerinizi gerçekçi tutun. Bu kişiler duygusal olarak sınırlı kişiler unutmayın. Bencil olmamalarını beklemeyin mesela. Asla kendi değerliliğinizi onlara bağlamayın. En başarılı iletişim; bazı şeylerin nasıl onların yararına olacağını göstermektir. Bu yol bir ego yarışı içinde olmaktan çok daha kolaydır.
Mağdurlar: “ZAVALLI BEN” sloganlarıdır ve çevrelerindekilere ızdırap verirler. Dünya onlara karşıdır ve bu onların mutsuzluk nedenleridir. Sorunlarına çözüm üretmeye çalıştığınızda “evet ama” larla karşılaşırsınız ve sonunda onlardan kaçmak isterken kendinizi bulabilirsiniz. Arkadaş olarak onlara yardım etmek istersiniz ama onların çaresizlikleri sürekli üstün gelir.
Ne yapmalı: Nazikliğinizi sürdürün ama keskin sınırlarınızı da koyun. Kısaca dinleyin ve örneğin; “ Seni seviyorum ama çözümleri konuşmayacaksak seni ancak birkaç saniye dinleyebilirim” gibi ifadelerle sınırlarınızı ona gösterin.
Kontrolcüler: Obsesif şekilde nasıl hissedeceğiniz ve nasıl biri olacağınızı size dikte ederler ve kontrol etmeye çalışırlar. Onların kurallarına uymadığınızda sizi değersizleştirerek kontrol etmeye çalışırlar. Genellikle cümleye “Sen ne yapacağını bilirsin zaten….” İle başlayıp sonunda ne yapacağınızı duyarken bulursunuz kendinizi. Kendinizi genellikle baskı altında ve aşağılanmış hissedersiniz.
Ne yapmalı: Bir kontrolcü ile iletişim halindeyseniz ilk prensip bir kontrolcüyü asla kontrol etmeye çalışmamak ve ona ne yapacağını söylememektir. “evet tavsiyelerin benim için çok değerli;ama bunu kendim yapmalıyım” … ifadeler kendinizi güvende hissetmenize yardımcı olacaktır.
Sürekli konuşanlar: Ne hissettiğiniz ile ilgilenmezler. Sadece kendileri ile ilgilidirler. Bir kelime konuşabilmek için sıranızı beklersiniz ama o sıra hiç gelmez. Bazen de o kadar sınırlarını aşarlar ki siz geri çekilseniz de üzerinize gelmeyi sürdürürler.
Ne yapmalı: Bu kişiler sözel olmayan tavırları anlamazlar. Birkaç dakika sessizce dinleyin ve kibarca “sözünü kesmek istemem ama izin verirsen ben de bir şeyler söylemek istiyorum” diyebilirsiniz. Ancak bunu nötr bir ifade ile yapmayı unutmayın.
İlişkilerinizi geliştirmek ve enerji düzeyinizi arttırmak için size enerji veren iyi hissettiren kişileri hayatınıza alın ve onları orada tutun. Daha çok besleyici; iyileştirici insanlara yer açın. Sizi tüketen ilişkilere ise sınır koyun. Bu sizin yaşamdan aldığınız doyumu arttıracaktır.