Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Anlamsızlık ve Boşluk Hisleri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Bazen aniden hortlayan anlamsızlık ve boşluk hisleriniz var değil mi? Nasıl da biliyorum! Çünkü bazen ben de hissediyorum onları. Kendi kalbimin derinliklerinde duyumsuyorum. Danışanlarımın göz bebeklerinde görüyorum.

Size bir sorum var. Şu ana kadar hayatınızda sadece kendiniz için ne yaptınız? Başkaları bu şeyi gördüğünde memnun olacakları için değil; başkalarının gözünde değer kazanacaksınız diye değil; yapınca kendi gözünüzde değeriniz artacağı için değil; içinizdeki gerilimi atmak için değil. Basit; yalın ve içgüdüsel olarak kendiniz için… Doğanız bütün atomlarına kadar bunu yapmanızı söylediği için…

Küreselleşme; globalleşme derken “makineleşen” insanlara dönmüş durumdayız. Neredeyse bütün anlam taşıyan kavramların içi boşaltılmış durumda. Sevgi; hoşgörü; yaratıcılık; şefkat; adalet; merhamet; tevekkül; hüzün; şükür gibi.

Instagram’a koyduğumuz fotoğrafın beğeni sayısı arttıkça daha değerli hisseder olduk. Bir mekâna gittiğimizde ‘check in’ yapmayı unutmuşsak oraya verdiğimiz paraya acır hale geldik. Yaptığımız yemeğin kokusundan ve tadından ziyade sunumuna özen gösterirken buluveriyoruz kendimizi. Yemek demişken; yediğimiz yemeği de diğer her şey gibi sadece ‘tüketiyoruz’; mideye indiriyoruz. Bazen de açlık krizleriyle beraber tıkanırcasına yiyoruz. Açlık krizi dedim ama aslında başka bir kriz o. Gerçek kendiliğimizin sesini duymadığınız için ortaya çıkan gerilimin yarattığı kriz.
Gerçek sevgiyi mumla arar olduk. Birçok farklı insan ile ilişki yaşayıp hayal kırıklığına uğruyoruz. Asıl hayal kırıklığı ise bu insanları neye göre ve nasıl seçtiğimiz. Somut özellikler (görünüş; maddi durum; toplumdaki konum) soyut özelliklerin (karakter; duygular) önüne geçmiş durumda. Bir kişi ile ilgili somut yargılarımız; o kişiyle vakit geçirirken bireysel manada nasıl hissettiğimizden daha önemli hale geldi. Bazılarımız fazlaca bağlanıyor; bazılarımız hiç bağlanamıyor; bazılarımız ise tutarsız davranıyor.
Diğer insanların söylediklerini fazlaca üzerimize alıyoruz. Dolayısıyla oldukça kırılganız. Karar vermek bizler için oldukça zor. Kararımızdan memnun kalmazsak kendimizi yiyip bitirmemek adına diğer insanların onayını almaya özen gösteriyoruz.

Sonuç olarak; birçoğumuz doğuştan getirdiğimiz potansiyellerimizi kullanmıyoruz. Hatta bu potansiyeller ile ilgili hiçbir fikrimiz yok. Ancak bunun dışında birçok şey ile ilgili fikir sahibiyiz. Mesela; nasıl daha başarılı olabileceğimiz; diğer insanların beğenisini nasıl kazanabileceğimiz; nasıl ‘uygun’ bir partner bulabileceğimiz; bu sene tatile nereye gideceğimiz; kaç kilo fazlamız/eksiğimiz olduğu; eğitim sisteminin ne kadar kötü olduğu; siyasi meseleler.

Bilin ki derinlerinizde bir yerlerde sizin kendisini keşfetmenizi bekleyen bir ‘ben’ var. Bu ‘ben’ daha gerçek ve daha yalın. Gerçek olduğu için fiziksel ve duygusal acılar da barındırıyor. Ancak bu acılar; dramatize edilmek istemiyor. Sadece olduğu gibi kabul edilmek istiyor; sadece bir ‘his’ olduğunun ve gelip geçici olduğunun anlaşılmasını istiyor. Sonra gidecek… Tabii olumlu hisler de aynı şeyi istiyor. Bu hisler eşliğinde doğanızla bütünleşik olarak ne olmak için doğduysanız o olmaya daha çok yaklaşacaksınız. Böylece hayat daha anlamlı gelecek. Sizin nerede bitip diğer insanların nerede başladığını açıkça görecek ve kendi kararlarınızı verip arkasında duracaksınız.

Bu ‘ben’i bulmanın ve gerçek kendiliğinize ulaşmanın zorlayıcı olduğunu biliyorum. Ancak imkânsız değil. Psikoterapi desteği almak bunun en doğrudan yolu olsa da kendi kendinize yapabileceğiniz şeyler de var. Bir sonraki yazımda bunlardan bahsedeceğim.
Sağlıcakla kalın