Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Tembellik ya da Pes Etme

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Yol Ayrımı ya da Tembellik

Hemen her çocuk okulun açıldığı ilk zaman; “bu yıl çok başarılı bir öğrenci olacağım; derslerime düzenli çalışacağım ve sınıfta kendimi göstereceğim” gibi düşüncelerle okula gelir. Okul açıldığında tam da istediği gibi başlar ve ilk zamanlar ders konuları da başlangıç seviyesinde kolay olduğundan işler yolunda gider. Fakat aradan 1 – 2 ay geçtiğinde konular iç içe girmeye başlamıştır ve çocuk konuları anlamakta zorlanmaya başlar. İşte tam da bu noktada öğrencinin karşısına bir yol ayrımı çıkar: Ya azmedip zorlandığı konuları aşacak ya da ümitsizliğe düşüp ‘yapamıyorum!’ çaresizliğiyle ders çalışmayı; başarılı öğrenci olmayı bir kez daha ertelemiş/bırakmış olacak.
Bu yol ayrımının olduğu demde anne babaların ve öğretmenlerin çocuğun psikolojik yapısını fark edip müdahale etmeleri gerekmektedir.

Öncelikle çocuğun durumunu nasıl fark edebiliriz? Okula hevesli gidiyorken; gitmek istememek; ödevleri sıcağı sıcağına yapıyorken ertelemek; bilgisayar oyunu; televizyon ya da cep telefonuyla daha fazla vakit geçirmek gibi şeyler görüyorsanız belli ki çocuğunuz ders çalışma isteğini yitirmiş.

Aslında biz yetişkinlerin ve öğretmenlerin zannettiği gibi her ders çalışmayan çocuk tembel değildir. Ders çalışmayı bırakmış pek çok öğrencinin altta yatan sebebi ‘çalışsam da olmuyor!’ psikolojisidir.

Çocuğun çalışma isteksizliğinin altında yatan bu duyguyu fark etmişsek ne yapmalıyız?
Öncelikle ona psikolojik destek verip onu anladığımızı hissettirmeliyiz. Asıl çocuğu kendine getirici olan faktör ise ona “başarının değil başarılı olabilmek için çalışmanın!” değerli olduğunu hissettirmektir. Yani çocuğun notlarına; deneme sınav sonuçlarına odaklanmak yerine: “Oğlum/kızım biz senin çalıştığını görüyoruz; notların çok yükselmiş olmasa da böyle çalışmaya devam etmen bizi gururlandırıyor!” gibi çocuğun çalışmasının değerli olduğunu hissettirmeliyiz.

Bu konuda bir başka psikolojik süreç karşımıza çıkıyor: O da çalışmanın karşılığının hemen görünmesini istemek! Hem bir başka yazı konusu ve de milletimizi kötülemek için söylemiyorum ama aslında millet olarak biraz çalışmalarımızın karşılığını hemen görmek istiyoruz. Mesela bir oy kullanmışsak seçtiğimiz kişinin hemen vaatlerini yerine getirmesini bekliyoruz ya da hastaneye gitmişsek hemen iyileşmeyi bekliyoruz… Sonuç olarak çocuklarımız bu akşam ders çalışmışsa yarın notunun yükseldiğini görmek istiyor. Fakat hayat gerçekleri öyle değil! Hele ki ilim öğrenmek; okul notlarını yükseltmek hemen kazanılacak şeyler değil eskilerin tabiriyle ‘dirsek çürütmek gerek!’ İlim öğrenmek; yapılan işin karşılığını hemen alamamak zekâ ile de açıklanamaz zira bu konuda İbn – i Sina’nın yaşadığı ilginç bir hadise var:
İbn-i Sina küçüklüğünde – medresede talebeyken – cebir ve hendese (matematik ve geometri) derslerini anlayamazmış ve bu iki dersten çok sıkıntı çekermiş. Bir gün dayanamamış ve medreseden kaçmış. Babasından korktuğu için evine de gidememiş. Bir kervana katılmış ve kervanın gittiği yere doğru yola koyulmuş. Kervan bir vahada konaklamış ve kervancı başı İbn – i Sina küçük olduğu için onu kuyudan su getirmeye yollamış. İbn – i Sina kuyu başına gittiğinde ilginç bir şey gözüne ilişmiş. Kuyunun ipi; taşı kesmiş. “Bu nasıl olur? İp nasıl taşı keser?” diye düşününce İbn – i Sina anlamış ki ip gide gele taşı kesmiş. O an aklına bir fikir gelmiş İbn – i Sina’nın “Eğer bu ip gide gele taşı kesmişse; benim de aklım gide gele cebir ve hendeseyi keser!” Bunun üzerine İbn – i Sina medreseye geri döner ve sebatkârane çalışmasının neticesinde dünyanın en büyük ilim adamlarından biri haline gelir. Yine dünyaca ünlü bilim adamı Edison’un yüzlerce denemenin ardından ampulü icat ettiği bilinir. Demek ki değerli anne – babalar; başarının temeli inatla çalışmaktır. Çocuklarımızın başarılı olması için bilmesi gereken en büyük sır zekâ değil; sebatkâr olmaktır!

Bizler de çocuklarımızın psikolojik durumunun farkında olup onlarla doğru iletişim kurabilmeli ve onların çalışmamalarının altında yatan asıl faktörü bulup ona göre davranmalıyız ve çocuklarımızın yol ayrımına girdikleri noktada onların en iyi destekçileri olabilmeliyiz.

ERDİNÇ GÜLLÜ