Çocuklarda Öfke Kontrolü
Öfke engellendiğimizde ortaya çıkan ikincil bir duygudur. Öfkenin temelinde bizi harekete geçiren farklı duygular yatar. Kişi; engellendiğinde bu duyguların farkına varamaz ve öfke ile ortaya çıkan yıkıcı davranışlar ortaya çıkabilir. Öfke; herkeste ortaya çıkabilen doğal bir duygudur. Doğru ifade edilebildiği sürece öfke; edilgen davranışlardan ziyade kişinin hayatta etkin bir şekilde rol almasına da yardımcı olur; fakat doğru ve yerinde ifade edilebilmek koşuluyla.
Öfke kişinin kendisine yada çevresine yönelebilir. Öfke ifade ortamı bulamayıp içe döndüğünde depresyon; kaygı bozuklukları gibi ruhsal rahatsızlıklara temel oluşturabilir. Öfke dışa yöneldiğinde ise saldırganca ve yıkıcı davranışlar ortaya çıkabilir.
Öfkeyi; iletişimi ve dili doğru kullanabildiğimizde; temel duygularımıza ulaşabildiğimizde kontrol altına alabiliriz. Dolayısıyla çocukta öfke kontrolü dili yeterince iyi kullanabildiği dönemlere doğru uzayabilir.
Çocuk doğası gereği doğduğu andan itibaren dürtüseldir; yani isteklerinin hemen yerine getirilmesini arzular. Fakat zaman içerisinde dürtülerini kontrol etmeyi; bekletebilmeyi öğrenir.
Öfkenin varlığı ve normal bir duygu olduğu herkesçe kabul edilebilen bir şey değildir. Özellikle toplumumuzda kızgınlık ve öfke duyguları genellikle kabul görmez. Fakat öfkenin varlığını ve kontrol edilmesi gerektiğini bildiğimizde onunla başa çıkmamız daha olasıdır. Eğer bir aile çocuğunun öfke ifadelerini onun kişiliğine mal eder ve çocuğunu etiketlerse öfkenin kabul bulmaması gibi ilk hatalı davranışı sergilemiş olur. Öfke bir davranış değildir. Öfke sonucunda ortaya çıkan saldırgan ve yıkıcı davranışlar öfkenin yanlış ifadesi olarak yorumlanabilir. Dolayısıyla öfkeye değil öfkenin ortaya çıkardığı yıkıcı davranışa odaklanmak daha doğru olur.
Genellikle öfkeye yol açan nedenler arasında ; engellenme; haksızlığa uğrama; fiziksel olarak incinme ve yaralanmalar; tacize uğrama; hayal kırıklığı; saldırıya uğrama; tehditler gibi travmatik yaşantılar sayılabilir.
Çocuklar gelişimsel olarak diğer yetişkinlerden ve kendilerinden yaşça büyük kişiler tarafından engellendiklerini daha çok hissedebilirler. Çünkü duygu ifadeleri ve bedenen yeterlilikleri oldukça kısıtlıdır. Kendilerini ifade ederlerken de bu durumun farkında olarak seslerini çabuk yükseltmeleri; saldırganca davranışlara yönelmeleri kendilerini ortaya koymak istemenin bir yolu olarak ortaya çıkabilir.
Özellikle zor mizaçlı çocukların engellenmeye toleransları daha düşüktür. Dolayısıyla bu tür çocuklarda öfke ifadelerine daha çok rastlanır. Özellikle 2 yaş gibi etrafını kontrol edebilmeyi biraz da olsa başarabildiğini düşünen; artık konuşabilip yürüyebilen ve çevresini etkileyebilen bir çocuk için isteklerinin hemen yerine getirilmesi ve kendi istediği zamanda istediği işleri yapabileceği beklentisi bu yaş çocuğu için içsel bir sıkıntı oluşturarak daha çok inatlaşıp; kendisini daha çok saldırganca ifade edebildiği gözlemlenir. Saldırganlık; öfke duygusunun ortaya çıkardığı bir davranış şeklidir; öfke değildir.
Çocukta öfke kontrolü konusunda bilgi ve destek alınması başlangıçta en çok 2 yaş civarına rastlar. 2 yaş özellikle yemek yeme; uyuma gibi gündelik etkinlikler sırasında çocuğun kendisini ortaya koyma çabası ile ailenin beklentileri arasında bir denge kuramamaktan kaynaklı öfke nöbetlerine dönüşen zamanlar olabilir. Bu durum zamanla çocuğun ifade edici dili geliştikçe azalır. Fakat ailenin çocuğun kendini ifade edebilmesi konusunda ona yardımcı olmasıyla daha da zenginleşir.
Burada en önemli çözüm ailenin çocuğun ne istediğini anlayan ve ona ifade eden iletişim tarzından geçer. Anlaşıldığını hissetmek her bireyde olduğu gibi çocukta da sakinleşmeye yardımcı olur. Aile etkin dinleme; etkin iletişim yöntemlerini kullanarak; çocuğun engellenme duygusuyla başa çıkabilmesine yardımcı olmalıdır. Eğer ebeveynleri çocuğu öfkeli olduğu halde bir takım davranışlarla engellemeye devam ederlerse öfke daha da artacaktır. Başlangıçta aile; çocuğunun neye öfkelendiğini tahmin etmekten yada dediğinin olmasını beklemektense onu neyin bu kadar öfkelendirdiğini sormalıdır. Bu şekilde çocuk içgörü kazanmaya başlar. Ailelerin yaptıkları en önemli hatalardan biri çocuğu bu durumla yüzleştirmemek; çocuğu etiketlememektir. Bu durumun neden kaynaklandığını soran aile çocuğunun gerçek duygularına ulaşması için ona yardımcı olur. Böylelikle çocuğun duygu dünyası zenginleştiği gibi aynı zamanda öfke yerini asıl duygulara bırakmış ve çocuğun gerçek duygularının tatmini için gerçekleştirilebilecek çözüm yollarına ulaştırmış olur.
Ne zaman yardım alınmalı ?
• Çocukta öfke; saldırganca ve etrafına zarar verici; yıkıcı bir eyleme dönüşüyorsa;
• Çocuk sıklıkla öfke nöbetleri geçiriyor; bu durum evde yada okulda uyum problemlerine yol açıyorsa;
• Yanlış yaptığında; herhangi bir dersten düşük not aldığında; rekabet gerektiren bir oyunda kaybettiğinde; kendine; eşyalara ya da diğerlerine zarar verme eğilimi gösteriyorsa;
• Sıklıkla öfkelenecek bir şey buluyorsa;
• Son zamanlarda öfke kontrolü daha da azaldıysa
Destek alınmalıdır.
Terapi ortamı çocuğun öfkesini kontrol edebilmesi için nasıl bir yerdir ?
Çocuk terapide öfkesinin normal bir duygu olduğunu öğrenir. Sadece terapiye gelişiyle muhtemelen doğru şekilde ifade edemiyordur ve bunu fark eden çocuk yargılanmadığı için hemen işbirliği içine girer.
Öfkelendiği anda çocukla konuşmak olanaksızdır. Dolayısıyla çocuğa öfkesi dışında sakin bir zamanda bu durumu konuşmak onu bu durumla daha kolay yüzleştirir. Çocuk dahil hiçbir birey öfkelendiğinde yaptığı yanlışlardan memnun değildir. Bu yardımı almak aynı zamanda çocuğun özgüvenini geliştirir.
Oyun terapisi ile çocuğa yardım; çocuğun duygu dünyasını anlamakta oldukça etkilidir. Dolayısıyla kendini ifade edemeyen çocuğun gerçek duygularına ulaşılarak onlarla çalışılır; çocuğun farkındalığı artar ve gelişir.
Daha ileri yaş çocukları için etkin iletişim eğitimleri ile duyguların ve düşüncelerin nasıl ifade edilebileceği öğretilir. Öncelikle kendi kendine etkili iletişim sonrasında diğerleriyle etkili iletişimin incelikleri konuşulur.
Aynı zamanda aile eğitimleri de verilerek; anne babanın bu konudaki tutumları ele alınır. Ailede iletişim eğitimi verilerek de öfke kontrolünün gerçekleşmesi konusunda bireylere katkı sağlar.