Anneciğim bebeğinin sana anlatacakları var
Merhaba anneciğim. -Her şeyinle taşıdığın bebeğin- İşte bak! Ben geldim. Sana anlatacak o kadar çok şey var ki. Konuşamasam sen de derinlerde hissediyorsun. Bu nedenle inanacaksın bana anneciğim. Bu kadar da olur deme. Bunların hepsi oldu .Öncesinde seninle süren o yolculuğumuz boyunca her an beraber dolaştık. Gezdik; yedik; içtik.Beraber sevindik; coştuk;güldük ;şaşırdık; ağladık; kızdık; telaşlandık. Seninle aynı duyguları paylaştık. Sana geleni; sende olanı ben de aldım. Belki bilmiyorsun; hatta inanmakta bile zorluk çekeceksin. Gerçek şu ki; önce ben seni tanıdım; ben seni bildim. Hangi yemekleri daha çok sevdiğini; ne zaman daha neşeli olduğunu;nelere güldüğünü; nelere kızdığını; kendinle ilgili duygu ve düşüncelerini; konuşmalarını hissettim.Düşüncelerini; duygularının yansımasını; tepkilerini; içsel derinlerdeki seni hissettim. Yaşam ile vücut dünyan arasındaki bağın senin her hücrene nasıl iletildiğini ;işlendiğini yaşadım. Sizin bile sınırlı dünyada; kullandığınız sınırlı sözcükler bile yetmez bunu anlatmaya. O yüzden o kadar bilinmeyenler var ki hala. Ben bundan sonrası için bazı şeyler anlatacağım sana anneciğim. Bu yolculuğumuza artık dünya denilen yerde devam edeceğiz.
Anne burası farklı bir yer. Senden çok şey öğreniyorum biliyor musun? Önce seninle tekim. Zihnen ve bedenen seninle bütünmüşüm gibi hissediyorum.Ben senim. Sen de bensin.Karnım acıktığında; uykum geldiğinde; ağladığımda; hastalandığımda; sesini ve kokunu duymak istediğimde; her zaman yanımda oluyorsun. Üstelik bu fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarımı sevgini katarak sabırla karşılamaya devam ediyorsun. Böyle devam edeceğinden de şüphem yok. Bana sık sık gülücükler atmaya; abucuklar yaparak bana dokunmaya sarıp sarmalamaya sevgi sözcüklerin ve edalarınla sıcaklığını vermen ne kadar da güzel.
Hep sizin sesinizi duyuyorum; sizi dinliyorum; size bakıyorum. Acıktığımda; çişimi yaptığımda; hastalandığımda; ağlıyorum. Ellerimle; ayaklarımla etrafa çarpıyorum. Tüyleri yumuşak; bazen sert şeyler hissediyorum. Biraz serin; biraz sıcak olabiliyor.Bu çok hoşuma gidiyor.Farklı hisler ediniyorum. Ağızım ile nesneleri tanımaya başlıyorum. Görüyor musun anne? Avucuma koyduğun parmağını nasıl da sıkıyorum. Yavaş yavaş vücudumun ayrı bir parça olduğunu; bu ellerin; ayakların bana ait olduğunu anlamaya başlıyorum. Vücudumu kontrol etmeye çalışıyorum bir taraftan. Verdiğin nesnelerin ne-nasıl olduğunu merak ederek etrafa çarpıyorum; atıyorum. Bir taraftan da tadına bakmaya devam ediyorumJ. Sen ise benimle çok ilgileniyorsun. Bana; öğrendiğin ninnileri; şarkıları söylüyorsun.Benim ile ilgili kitaplar alıp okuyorsun.Doktorlardan ve arkadaşlarından bilgiler ediniyorsun.Galiba sen de benim sayem de öğreniyorsun.Değişik sesler çıkaran o yumuşak oyuncakları sallayarak; bana agucuklar yaparak benim için palyaço oluyorsun. Ne kadar içten; doğal ve kolaylıkla oynadığını bir bilsen.Kim demiş bebekler oyundan anlamaz diye. Kameraya çekebilseydim de izleseydin kendini. Çok komiksinJ.En güzeli ikimiz de çok eğleniyoruz. Hissedebiliyorum sana da iyi geliyor bu. Hafifliyorsun benimle oynayarak. Oyun ile birlikte sen de dış dünyanın problemlerinden kurtuluyorsun ve o sıkıntıları oynayarak birlikte hallediyoruz.
Peki şimdi ne olduyor? Yüzüm-gözüm mü kaşınıyor? Ovuşturuyorum ha bire. Off! Nerden de çıktı bu? Engel olamıyorum. Ne güzel oynuyorduk.Sırasımıydı şimdi. Gözlerim ağırlaştı. Dayanamıyorum. Uykum geldi. Hadi beni götür odama anne. O güzel sesinle ninni söyleyerek uyut beni. Uyanınca burada ol.
"Daha sana anlatacağım çok şeyler var". Hala senin bebeğinim
Fatih Sevim
Psikolojik Danışman