İnsanlar arasındaki ilişkilerde bir insanın diğer bir insandan her yönüyle emin olmasına "güven duygusu";bu güven duygusunun karşılıklı olmasına da "güven ilişkisi" diyoruz.Güven ilişkisi insanlar arası ilişkilerde dürüstlük;tutarlılık ve sadakat üzerinden kurulur ve bunların sağlıklı devamı üzerindan de yaşamın tamamına yansır.Hiç şüphe yok ki insanların güvenmeye ve güven ortamına ihtiyacı vardır.Bir insanla ama eş olarak;ama dost olarak;ama arkadaş olarak;ama komşu olarak;ama akraba olarak bir şeyleri sağlıklı ve uzun soluklu olarak paylaşmanın yolu güven ilişkisinden geçmektedir.İlişkilerde güven kendiliğinden oluşmaz;dürüstlüğün; tutarlılığın ve vefanın bir sonucu olarak zamanla oluşur.Zaten hangi ilişki olursa olsun bir güven testi sürecinden geçmeli ve o şekilde kendisini sağlamlaştırmalıdır.
Günümüzde insan ilişkilerinin tüm alanlarında bir güven sorunu yaygın olarak vardır.Nitekim araştırmalarda da insanlarımız arasındaki güven bağının giderek zayıfladığı ve giderek birbirlerine güvenemeyen bir toplum haline dönüştüğümüz aşikardır.Burada asıl kötü olan güvensizliğin;bir başka deyişle şüpheciliğin eşler arası ilişkilere;kadın erkek ilişkilerine ve aile içi ilişkilere de yansımış olmasıdır.Şu bir gerçek ki bu ilişki alanlarının hepsi güven ilişkisine muhtaçtır ve güvensiz bir dirhem yol alamaz.Ama son yıllarda artan ahlaki erozyon;yaygınlaşan yalan söyleme davranışı ve üzücü bir şekilde artan aldatma olayları genel anlamda yürüyen ilişkilerin sağlıksızlaşmasına ama bir çok ilişkinin de bozulmasına yol açmaktadır.
Şu bilinmelidir ki ilişkilerin en tepesinde güven ilişkisi yer alır.Çünkü güvenin olmadığı yerde ne sevgi yaşayabilir ne de saygı var olabilir.Zaten içinde sevgi ve saygının olmadığı bir ilişkinin de sağlıklı olduğu ve uzun süreli olabileceği düşünülemez.Tüm insanlar arası ilişkilerde güvenin kaynağı dürüstlük ve tutarlılık;güvensizliğin sebebi ise yalan ve tutarsızlıklardır.Kadın-erkek ilişkilerinde buna bir de sorumluluk duygusu ve sadakat eklenir.Günümüzde Türkiye de en büyük çöküntüyü kadın-erkek ilişkilerinde ve evliliklerde yaşıyoruz.Köken aile etkilerini saymaz isek evliliklerin yaşadığı sıkıntıların kaynağında karşılıklı güveni besleyen dürüstlük;tutarlılık;sorumluluk duygusu ve sadakatin zedelenmesi menşeyli sorunlar öne çıkmaktadır.Aslında her sağlıklı ilişkinin bu erdemlerden beslenen bir güvene ihtiyacı vardır ve bu erdemlerden beslenmeyen her ilişkinin de zaman içerisinde güven yönünden sarsılacağı açıktır.
İklişkilerde bazıları güven sarsıcı şekilde davranmasına rağmen "bana güven" diyerek hak etmediği güveni istemekte;bazıları da karşısındaki düzgün davrandığı halde şüphecilik sorunu olduğu için güvenini ilişkisine yansıtamamaktadır.Aslında her iki durum da sağlıksızdır.Çünkü güven gökten zembille inmez;tutum ve davranışların bir sonucu olarak ortaya çıkar ve kimse kimseye sipariş verir gibi "bana güven" diyemez.Ancak bir de güvensizlik yaratacak hiç bir davranış yapmadığı halde ilişkisinde güvensizliğe uğrayanlar vardır.Bu güvensizliğin temelinde de "şüphecilik" dediğimiz bir başka kişilik bozukluğu sorunu rol oynamaktadır.Öncelikle bilinmeli ki normal seviyeyi aşmış bir şüphecilik sağlıklı bir durum değildir ve bu sağlıksızlığın ilişkilere de bir sağlıksızlık olarak yansıması kaçınılmazdır.Hele de güvenilir davranan bir insandan bile şüphe duyulması o insan açısından ila nihaye tahammül edilebilecek bir durum değildir.Bu nedenle şüphedeki seviye normalin üzerine çıkmışsa bu bir psikolojik problemin varlığının göstergesidir ve bir uzmandan yardım alınmasını gerektirir.
Özellikle kadın-erkek ilişkilerinde ve evliliklerde elbette sevgi ve saygı önemlidir ama bunları güvenceye alanın da güven ilişkisi olduğu unutulmamalıdır.Bu nedenle ilişkiler başlar iken tarafların birbirlerine dürüst davranmaları;kendilerini oldukları gibi göstermeleri;tutarlı olmaları oldukça önemlidir.Çünkü ilişkilerde ortaya çıkan güven problemlerinin bir sebebi de eksik veya yanlış tanışmadır.Nitekim kimi insanlar kadınıyla;erkeğiyle kaybetme korkusuyla kendisini olduğu gibi değil de olması gerektiği gibi tanıtma yoluna gitmektedir.Ama yarın gerçeği ortaya çıktığında ki kimse kendi gerçeğini bir ömür saklayamaz;bu durum ilişkideki partnerinde güven duygusunun zedelenmesine yol açmaktadır.Ayrıca ilişkilerde bir önemli güven sebebi de verilen sözlerin tutulmasıdır.Bu nedenle ya tutulmayacak sözler verilmemeli ya da bir söz verilmişse yerine getirilmelidir.
İlişkilerdeki bir diğer önemli güven sorunu aldatma-aldatılma sorunları ile ilgilidir.Takdir edersiniz ki her cinsiyet partnerinden sadakat bekler.Özellikle evlilik tek eşli bir yaşam biçiminin seçilmesi anlamına gelmektedir.Dolayısıyla böyle bir ilişki kurulmuşsa sadakat sadece eşe değil aslında kurulan ilişkiye karşı da bir borçtur.Bunu yerine getiremeyecekler yani tek eşli yaşayamacaklar hiç boşuna evlilik ilişkisi kurmamalı ve bir başka insana da sebep olmamalıdır.Günümüzde giderek artan aldatmaların bir çok evliliğin bitmesine yol açtığı gözden kaçırılmamalıdır.
İlişkilerinde sebepsiz şüphecilik yaşayanlar da bulunmaktadır.Bu şüpheciliğin ortaya çıkmasında genelde iki faktör öne çıkar.Birincisi öncesinde yaşanmış ve kendisinde travma etkisi yaşatmış bir hayalkırıklığıdır.İkincisi ise kişilik gelişim sürecinde yaşanan bazı sorunlar nedeniyle bir insanda güven duygusunun yeterince gelişmeyişidir.Her iki sorunda da insanlar karşılarındaki insan ne kadar güvenilir davranırsa davransın şüphe sendromu yaşayabilmektedir.Normal ölçülerde olan bir şüphe zaten her sağlıklı insanda vardır;olmalıdır.Burada bahsettiğimiz şüphe duygusunun atak hale gelmişliği;ilişkilerde kontrolsüz olarak öne çıkması ve sebepsiz güven sorunları yaşanmasına yol açar hale gelmesidir.Bu durumun çok da sağlıklı olmadığı aşikardır.Gerek yaşanan bir travma sonrası oluşan güvensizliğin bir başka ilişkiye yansıması;gerekse kişilik gelişim sürecinde güven duygusunun yeterince gelişememesi kaynaklı bir güven bunalımının yaşanması unutmamak gerekir ki kader değildir.Bu tarz sorunların çözümü için psikolojik tedaviye ihtiyaç vardır.Çünkü şüphecilik bazı şeylerin doğru oturmaması ve bazı yaşanmışlıkları tetiklemesi sonucu ortaya çıkan hissedişsel bir psikoljik problemdir.Üzerinde durulmaz ve uzun süre devam ederse depresyon gibi;obsesif kompülsif bozukluk gibi;panik bozukluk gibi bazı ruhsal hastalıklara tetikleyici olduğu bilinmektedir.Bu nedenle bu sorunların bazı ruhsal hastalıklara dönüşmeden çözülmesinde büyük yarar vardır.Kaldı ki yaşamın ve o yaşamdaki ilişkilerin sağlıklı yürüyebilmesi de bunu gerektirmektedir.
Sonuçta tüm ilişkilerde güven ilişkisinin ilişkinin sigortası olduğunu bilmeli;güvenilir davranarak güven beklemeli;güvenilir davranana da güvenmesini bilmeliyiz.Güven verici davranamayanlar mutlaka bir kişilik bozukluğu yaşıyordur ve bu sorunların büyük ölçüde çözümü vardır.Partneri güvenilir davrandığı halde şüphecilik sorunu yaşayanlar da bunun kendisi kaynaklı bir psikolojik sorundan kaynaklandığını bilmeli;kendisini ve ilişkisini daha fazla yıpratmamak için psikolojik destek almalıdır.Şu unutulmamalıdır;güvenilir olmak ve güvenebilmek bir insanın yaşamında mutlu olabilmesinin;huzur duyabilmesinin sigortasıdır.Güvenilir davranalım ve güvenmesini bilelelim.Bu yönde sorunlarımız varsa da psikolojik destek alalım ve kendimizi ve ilişkimizi daha fazla yormayalım.Sevgiyle...