Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Yeme Bozuklukları

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Yeme Bozuklukları
Genelde kişide yemekle ya da beden algısı ile alakalı duygular ve düşüncelerde sorunların izlenmesi durumudur.
Son yıllarda genel popülasyonun %2-5’i yeme bozukluklarından muzdariptir. Kadınlarda sık görülen bu durum günümüzde erkeklerde de görülüyor. Yeme bozukluğuna sahip kişiler yaşam boyu hem hastalığın semptomları hem de kilo kontrolünü sağlamak adına mücadele verirler.Orta ergenlik veya erken erişkinlikte; genellikle yeme bozuklukları; düşük kalorili diyetlere başvurma ve fazla kilo alımı başlangıcı meydana geliyor. Bu durum maalesef kişide uzun dönemde devam eden endişeler haline geliyor.
Özellikle medyanın etkisiyle son yıllarda toplumdaki güzellik ve çekicilik standartlarındaki değişim; normal yeme alışkanlıklarındaki değişikliği de beraberinde getiriyor.Normal yeme alışkanlığı; artık periyodik olarak diyet yapma veya zayıflama programları olarak tanımlanmaya başladı. Toplumdaki "ideal vücut ölçüleri’’ algısının değişmesi ; diyet yapan kişi sayısının yaygınlaşmasında; yeme bozukluklarının artış göstermesinde; kendi vücut ölçülerinden rahatsızlık duyan bireylerin çoğalmasında önemli faktörlerdendir.
Çoğu vakada; yeme bozuklukları ile beraber anksiyete; panik; obsesif-kompülsif bozukluk ve alkol ve madde kötüye kullanımı gibi diğer psikiyatrik bozukluklar da tabloya eşlik edebilir. Araştırmalar bu hastalığın oluşmasında kalıtımın kısmi olarak etken olabileceğini öne sürüyor. Ancak; aile öyküsünde bu hastalığı taşımayan kişilerde de bu hastalık görülebilir.
Yeme bozukluklarını; Anoreksia nervosa;bulimia nervosa; atipik yeme bozukluğu olmak üzere üç gruba ayırabiliriz.
ANOREKSİYA NERVOZA
Anoreksia nervoza kişinin yaşına; boyuna göre olağan sayılan ağırlığını kabul etmeme; kendisini aşırı şişman olarak görme; beden algısında ve kadınlarda adet döngüsünde bozuklukla seyreden bir hastalıktır.
Genelde adolesan çağlarda beğenilmek arzusuyla kişi hızlı kilo verme diyetlerine yönelir. Amaçlanan kiloya ulaşılsa da yeterli olmayan bu kilo kaybını devam ettirmek ister.
Anoreksiyada genellikle; hastalıktan önceki kilodan %15 veya fazlası kaybedilir.
Yanlış ve yetersiz beslenme sonucu bu bireyde konstipasyon; hipokalemi nedeniyle güçsüzlük; kramplar ve depresif duygu değişimleri gözleniyor.
Kilo almaktan korkan bu kişiler gün içinde tekrar tekrar tartılırlar; aç olsalar bile yememek adına tok olduklarını söylerler veya sosyal ortamda yemek yemeyi reddederler.
Bu kişlerde:
• Kalsiyum kaybına bağlı kemik erimeleri ve ya kırıklar;
• Saç ve tırnaklarda kırılmalar;
• Cilt kuruluğu ve cildin sararması;
• Kansızlık;
• Kas dokusunda yıkılmalar;
• Depresyon; algılama becerisinde düşüş; hareketlerde yavaşlama görülebilir.
Son dönem araştırmalara göre her 100 kadından birinin bu hastalıkla mücadele ettiği; anoreksia nervoza sonucu ölüm oranının % 5 civarında olduğu düşünülmektedir.
BULİMİA NERVOZA
Bulimiya nervoza olan kişiler yeme nöbetleri şeklinde fazla miktarda yiyecek tüketirler ve sonrasında bireyde suçluluk duygusu sebebiyle yediklerini geri çıkarma eylemi gözlenir.
Teşhis için bu ataklar; önceki 3 ay boyunca ortalama olarak haftada en az 2 kere meydana gelmiş olması gerekir.
Bulimia nevroza olan kişi; anoreksia gibi aşırı zayıf ve kas sisteminde ciddi azalmanın tersine normal kilodadır.
Çoğu zaman; şeker; karbohidrat ve yağ oranları yüksek olan çok miktarda kalorili yiyecekler tercih edilir ve yeme nöbetleri esnasında; bireyler kendilerini kontrol dışı hissederler. Bu kişilerde;
• Mide asitleri temasından dolayı diş minelerinin erimesi ve dişlerin çürümesi;
• Devamlı kusma sebebiyle mide kapağının bozulması ve reflü;
• Müshil kullanımı sebebiyle barsak tahrişi ve sorunları;
• Vücut sıvı dengesinde bozukluklar görülebilir.


ANOREKSİYA NEVROZA VE BULİMİA NEVROZA’DA TEDAVİ
Bu hastalıkların tedavisi uzun ve zordur. Bu sebeple kişi mutlaka bir uzman desteği almalıdır. Emre Uzun; en iyi tedavi şeklinin ‘’beslenme tedavisiyle beraber psikolojik desteğin kombine edilmesi ‘’ olduğunu vurguluyor. Beslenme tedavisinde bireyin iyi analiz edilip; malnütrisyon durumunun saptanması önemlidir. Kişinin malnütrisyon durumuna göre gerekirse ağızdan enteral veya nazogastrik beslenmeyle kişinin vitamin-mineral takviyesi sağlanması gerekir. Diyetisyen Emre Uzun; Tedavi sürecinde hem bireye hem de ailesine düzenli ve sağlıklı beslenme eğitimi verilmesi gerektiğini ;beslenme planını kişinin sevdiği besinlerden oluşacak şekilde oluşturulmasının önemli olduğunu belirtiyor.
ATİPİK YEME BOZUKLUKLARI
GECE YEME SENDROMU (NIGHT EATING SYNDROME )
Uyku döngüsü ve yeme şeklinin bozulmasıyla seyreden bir rahatsızlıktır. Günlük alınan enerjinin yaklaşık %50’sinden fazlası akşam yemeğinden sonra alınıyor ve genelde tercih edilen yiyecekler nişasta ve şeker gibi karbonhidratlardan oluşuyor. Kişi genelde uyandığında iyi durumdadır fakat gün içerisinde ruhsal durum bozuklukları gözlenir. Çünkü kişide serum melatonin düzeyi düşer; leptin hormonu azalır ve kortizol düzeyi yükselir. Fakat araştırmalara göre asıl nedenin aşırı stres olduğu düşünülüyor.
Haftada 3 gece en az bir kez uyanma ve uyku problemleri; gece uyanıp yüksek kalorili atıştırmaların tüketilmesi ve bu durumun en az 3 ay gözlenmesi hastalığın teşhisinde önemli kriterlerdir.
TIKINIRCASINA YEME SENDROMU ( BINGE EATİNG DİSORDERS)
Tıkınırcasına yeme sendromu genellikle kişide stres durumuyla ilişkilidir. Mutsuzluk; depresyon;öfke gibi duygularla baş etmek için birey besinleri kullanır. Genellikle 2 saat gibi sürede kişi aşırı besin tüketimiyle kendini durduramama hissi beraber seyreder. Bu süreçte birey yalnız olmayı tercih eder ve nöbet sonrası kendisinden rahatsızlık duyma hissi;depresyon gözlenir.
ATİPİK YEME BOZUKLUKLARINDA TEDAVİ
Gece yeme sendromunda genellikle tedavi düzenli beslenme eğitimi ve kişiye özel hazırlanan zayıflama programıdır.
Tıkınırcasına yeme bozukluğunda ise üç tip tedavi şekli izleniyor;
İlki psikoterapi ile kombine edilen beslenme tedavisidir. Diyetisyen Emre Uzun; burada amacın ‘’yeme ataklarını azaltıp kişinin ideal kiloya ulaşmasının sağlıklı beslenme programıyla mümkün olduğunu’’ vurguluyor.
İkincisi çeşitli psikoterapik ilaçlarla atak sıklığını azaltmaktır. Son tedavi şekli ise kişiye uygulanan ağırlık yönetimi programlarıdır.