İnsan yaşamında ne olcacağını bilememe veya ne yapacağını bilememe durumlarında yaşanan psikolojik tıkanmışlığa "belirsizlik sendromu " deriz.Belirsizlik sendromunun bir rengi insanların yaşamındaki önemli ama netleşmemiş ve ne zaman;nasıl olacağı bilinmeyen belirsizlik durumlarının yarattığı bezginlik ve psikolojik yorgunluk durumudur.Bir diğer rengi ise insanların çeşitli baskılayıcı sebeplerle içine düştükleri karar verememe;ne yapacağını bilememe ve bu nedenle de nasıl yol alacağını şaşırma dağınıklığıdır.Bu karakteri ile "belirsizlik sendromu" insanlarda bir ruhsal ve psikolojik dağılmış hali ortaya çıkaran önemli bir psikolojik sorundur.Henüz bu haliyle bir ruhsal hastalık değildir ama çözülmez ve uzuzn süre devam ederse bir ruhsal hastalığa dönüşma potansiyeli yüksektir.
Belirsizlik sendromu daha çok iki sebepten ortaya çıkmaktadır.Birincisi kişilik gelişim süreçleriyle alakalıdır.Bazı insanlar gelişim süreçlerini yeterince sağlıklı yaşamazlar ve bu onlarda özgüven eksikliği;kişilik oturmamışlığı ve tercihlerin netleşmemişliği;ne istediğini bilememe ve ne yapacağına karar verememe gibi savrulmalar oluşturur.İkinci sebep ise bireyin kendisinden çok başkaları ileilişkisi kökenli olarak yaşanan belirsizliklerin yol açtığı ne yapacağını bilememe;karar verememe durumudur.Birinici sebepte bireyin kendi iç dünyası;ikinci sebepte ise bireyin ilişkiler dünyası ön plandadır.Ülkemiz ve kültürümüz birey olmayı ve kişilik gelişmini ihmal etmiştir.Bu nedenle tam anlamıyla bağımsız kişilikler oluşturmada ve kendi ayaklarının üzerinde durabilen özgüven ve özyeterliliğe sahip insanlar yetiştirmede toplum olarak çok iyi bir noktada olduğumuz söylenemez.Çünkü ülkemizde çekirdek aile ilişkileri bilinmeden bir bağımlılık psikolojisi zeminine oturtulur ve aile fertleri ileride birbirlerinden uzaklaşmasınlar diye birbirlerine bağımlı yetiştirilir ve bu insanlara da bağımlılık olarak değilde bağlılık olarak lanse edilir.Oysa bağlılık ile bağımlılık arasında çok ciddi farklar vardır.Zira bağlılık değer verme;önem verme ve ilişkiyi sürdürme odaklıdır ama bağımlılık kendini muhtaç hissetme ve onlarsız olamama odaklı bir duygusal koşullanmadır.Bunların arasında da çok bariz farklar ve yaşama psikolojik yansımaları açısından çok ciddi farklılıklar bulunmaktadır.
Benzer duyguları bazen saplantı ölçüsünde insan ilişkilerinde ve kadın-erkek ilişkilerinde de yaşarız.Örneğin sevgilisinden ayrılmış bir genç gelip ağlayarak "ben onsuz yaşayamam" diyebilir.Onu kaç yaşında tanıdınız diye sorduğunuzda da "sekiz ay önce" cevabını verebilir.O zaman "baksana sekiz ay öncesine kadar onsuz yaşamışsınız;şimdiden sonra da pekala onsuz yaşamaya devam edebilrisiniz" dersiniz; "aa ben hiç böyle bakmamıştım" cevabını verebilir.Bu bir yandan da akıl odaklı değil;duygu odaklı yaşayan bir toplum olmanın tabii bir sonucudur.Çünkü ülkemizde eksik olan şeylerden birisinin de düşünme eğitimi olduğu ve insanlarımıza yeterince düşünce eğitimi verilmediği bir gerçektir.Bu nednele yaşamı yönetir iken duygular çok çabuk öne çıkabilmekte ve insanların doğru muhkemelerle yaşamı yönetmelerine engel olmaktadır.Şunu vurgulamak isteriz ki insanda sadece iki tane normal olan bağımlılık vardır;kendisine bağımlı olma ve yaşama bağımlı olma.Bunların dışındaki tüm bağımlılıklar sağlıksızdır ve bir soruna işaret etmektedir.
Belirsizlik sendromu yaşayan insanlarda çok sık duygusal dalgalanmalar;inişler ve çıkışlar;ne yapacağını bilememe ve karar veremem halleri yaşanır.Bunlar zaten belirsizlik sendromunun göstergesi olan hatta yaşama yansıması olan ruh halleridir.Böylesi süreçler ayrıca insanlar sadece karasızlık değil;çoğu zaman da sık sık kara değiştirme;tutum değiştirme gibi değişkenliklere ve istikrarsızlıklara da yol açabilir.Bu nednele zorlu bir süreç olduğu aşikardır.Kişiden kişiye değişen bir çok farklı sebeplerle "belirsizlik sendromu" ortaya çıktığından bu sorunun halledilmesi için genel tavsiyelerde bulunmak da uzmanlar açısından doğru değildir.Doğru olan belirsizlik sendromunu yaşayan insanın psikolojik olarak incelenmesi;bu sendromun hangi sebeplerle ortaya çıktığının belirlenmesi;neden-sonuç bağıntısının kurulması ve o kişinin özelinde bir çıkış yolunun psikolog desteğinde bulunmasıdır.Belirsizlik sendromu her insanda farklı sebeplerle ortaya çıkabilir ve ortaya çıktığında da bireysel çabalarla aşılamaz.Bu noktaya gelinmişse doğru olan deneyimli bir uzmandan psikolojikdestek almaktır.Üstelik bunun içinde çok zaman kaybedilip bir sorun durumunda çözülmeyip bir hastalığa dönüşmüş hale sorunu getirmemek önemlidir.
Bu tür sorunlar yaşayan insanlar her şeyden önce sade3ce kendileri olarak neleri istedikleri ve neleri istemediklerini iyice gözden geçirmeli ve önce ret yaşama dair ret ve kabullerini netleştirerek işe başlamalıdır.Çünkü ne istediğini veya istemediğini bilmek netleşmek ve yaşama dair taleplerini bir çizgiye oturtmak anlamına gelmektedir.Bu noktaya gelinince bireyin yaşamsal karalarına yön verecek bir yol haritası da oluşmuş olur belirsizlikler ya ortadan kalkar yada zayıflamış olur.Bu rada uyarmalıyım ki insalarımız bu gibi durumlarda çok da başkalarının yönelndirmelerine kulak vermemelidir.Çünkü her insan bir olay hakkında kendi yorumuna göre ve kendi doğrularına göre kanaat ifade edecektir.Dolayısıyla her kafadan ayrı bir ses çıkacak ve bu insanların kafasının daha çok karışmasına yol açacaktır.Eğer birisine danışılacaksa bu objektif bakacak bir psikolog olmalıdır.
Belirsizlik sendromu aslında bir dizi olumsuz gelişme veya beklenen gerçekleşmelerin olmaması sonucu ortaya çıkan bir savrulma halidir.bu savrulmanın bir dağılmaya sebep olmadan durdurulması önemlidir.Çünkü uzun süren belirsizliklerin önce tükenmişlik sendromu oluşturduğu ve sonra da depresyona yol açtığı bilinmektedir.Önemli olan bu psikolojik savrulma ve yalpalama halinin bir an önce bazı netliklere oturtularak aşılmasıdır.
Unutmayalım ki insanlar karakterleri ve yaşama dair talepleri ile yaşarlar.Yaşamın içinde aile;sosyal çevre;iş çevresi;okul çevresi gibi değişik insan gruplarıyla ilişkilenirler.yaşamın bir yanında insanın kendisi olması;bir yanında ise diğer insanlarla ortak paydalarda buluşması vardır.Ben olmadan biz olunmaz;ben kalarak bize varılmaz.Öncelik bireyin önce ben olmasında ve kendisini netleştirmesindedir.Ama billiyoruz ki insan kendi dünyasının dışına çıktığı ve diğer insanlarla ilişkilendiği andan itibaren benden bize doğru bir geçiş seyri izlenmesi gerekmektedir.Bu nedenle ben olmanın yerinin ayrı biz olmanın yeriniayrı olduğunu bilmemiz gerekir.Biz ortamları insanların ortak paydalar veya asgari müştereklerle birbirleriyle ilişkilendikleri ve benliğin çok öne çıkarılmasının yararlı olmadığı alanlardır.Bu nedenle her insan nerede ben olacağını;nerede biz olacağını ve nerede ve nasıl benden biz geçeceği sonra da tekrar bene nasıl döneceğini iyi bilmelidir.
Belirsizlik sendromu psikolojik tedavi ile yüzde yüz çözümü olan bir psikolojik sorundur.İlk aşamada henüz bir ruhsal hastalık değildir ama uzun süre devasm ederse bir ruhsal hastalığa dönüşeceği bilinmektedir.Bu nedenle belirsizlik sendromu yaşayan insanların olayın psikolojik hastalığa dönüştüğü safhada tedavilerinin de daha uzun olacağını dikkate alarak bir an önce deneyimli bir psikologtan yardım almaları ve olayı sorun aşamasında çözüme kavuşturmaları favkalade önemlidir.Sorunsuz yaşam çözümsüz sorun olmaz...Sevgiyle...