Panik bozukluk; halk arasında ki tabiri ile panik atak beynin yanlış şartlanması ile ilgili bir durumdur.
Frontal lob dediğimiz beynin ön kısmı desensitize edilerek yani duyarsızlaştırılarak fobiler ve takıntılar da olduğu gibi panik atakta da iyi sonuçlar alınabilir.
çocukluğumuzdan beri; biz de oluşan şemalar yetişkin hayatımızda bizi zorlamaya başladığında bizim de onları değiştirmemiz hayatımızı normal çizgiye sokmak ve yaşam enerjimizi yeniden düzenlemek adına kendimizi yeniden yapılandırmamız gerekir
ki bu yapılandırma da düzenli olarak alınacak olan psikoterapi ile mümkündür. psikoterapi beyinde yeni nöronal ağlar oluşturarak eskilerini değiştirebilir ve sizin yaşama daha net bakabilmenizi sağlar.
Belli durumlar da beyin daha önceden öğrendiği tepkileri vermeye alışıktır yani bunu öğrenmiştir.
bir yerde bir bomba patladığında askerler hemen masa altlarına girmiş; sıradan halk ise şaşkın şaşkın sağa sola kaçışmıştır.
daha sonra koskoca askerler; bizden çok korktu gibi yorum gören bu durum psikolojik açıdan tamamen doğru değildir.
Askerler onlardan çok korkmamıştır aslında lakin onların şemalarında bu patlama sipere kaç tepkisini doğurmuş; sıradan insanlar içinse şaşkınlık yaratmış ve savaş; kaç; donakal tepkilerinden birini vermeye zorlamıştır.
bütün öğrenilmiş durumlar da beyin aynı tepkiyi verir
bir kaç saniye beyin de benzer durum bilgilerini tarar ve tepki verir.
ve eğer askerliğini yapmamışsa bu tepkiyi hemen vermesi pek mümkün değildir.
benzeri travmaları geçirmiş olan yani yanında daha önce bomba patlamış olan asker için öğrenilmiş durum; diğeri için ise bilinmeyen bir durumdur.
tam da bu neden ile asker ne yapacağını bilir; diğeri an da bilindik durumlardan bir sonuca ulaşır ve davranıma döker.
çünkü;asker öğrenmiştir ki böyle bir
durumda sığınağa girilir.
ama sıradan halk bunu bilmez.ve ilk defa başlarına gelen böyle bir durum için savaş ya da kaç tepkisi ki bu da tüm insanlığın bildiği arkeik bir tepkidir; verirler. bomba ile savaşılamayacağına göre de kaçışırlar.
askerler ise sığınaklarına (öğrenilmiş ) ki o durum da masa altıdır; girerler.
beynin otomatik cevap vermesi ile öğrenme bağlıdır. öğrenme yolları değiştirilebilir. böylece yanlış öğrendiklerimiz doğruya çevirebilir; yaşamımızı yeniden optimal şartlarına döndürebiliriz.
yeni nöronal ağların oluşumu psikoterapi ile mümkündür.
durum böyle iken biz panik atak geçirmeyi de baş edemediğimiz olaylar karşısın da ya da aşırı farkında olalım ya da olmayalım zorlandığımız durumlar da bir savunma olarak öğrenmiş olabiliriz.
bu kısa süreli bizi rahatlatır; durumdan ya da nesneden kaçış sağlar; hastalığın 2. cil kazançları da vardır lakin çektiğimiz acı gün geçtikçe artarak giden bir döngü oluşturur ve içinden çıkılmaz bir girdap halini alan hayatımıza yeni bir yön vermek ve dahi günlük hayatımızın kalitesi kaçınılmaz olarak bozulmakta; yaşam kalitemiz ise gün geçtikçe düşmektedir.
her kaygı nöbeti panik bozukluk değildir.
DSM 5 e göre;
Yoğun korku ve huzursuzluk durumunun olduğu; aniden başlayıp; rahatsızlığın en geç 10 dakika içinde en üst düzeye ulaştığı ve 13 adet vücutsal ve düşüncesel belirtiden; en az 4 unun var olduğu bir kaygı nöbetidir. Bu 13 belirti şunlardan oluşmaktadır:
1- Çarpıntı;kalp hızında artış;kalp seslerini duyuyor gibi hissetme
2- Terleme
3- Titreme ve ya sarsılma hissi
4- Boğulma ya da nefes alamama; nefesinin yetmediği hisleri
5- Tıkanma ;soluğun kesilmesi hisleri
6- Göğüste ağrı veya göğüste bir rahatsızlık hissi
7- Bulantı ya da karında ağrı ya da karında bir rahatsızlık hissi
8- Baş dönmesi; dengesizlik ; basta sersemlik hissi ;bayılma hissi ;yere düşecek gibi olma
9- Çevreyi olduğundan farklı ;sanki gerçek değil gibi hissetme ya da kendini çevredekilerden ayrılmış;olağandışı ;farklı bir şekilde algılama hali
10- Kontrolünü kaybetme; delireceğini düşünme seklinde bir korku
11- O anda ;kalp krizi geçireceği ya da öleceği korkusu
12- Uyuşma; hissizlik;yanma; karıncalanma hisleri
13- Üşüme; ürperme ;soğuk ya da sıcak basmaları; basından aşağı kaynar su dökülmüş veya hamama girmiş gibi olma. (DSM 5 kriterlerinden alıntıdır)