Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Çocuğunuzu Dinleyin: Müzik Dinler Gibi...

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:13    Güncellendi: 18.02.2025 22:13
Çocuğunuzu Dinleyin: Müzik dinler gibi...
Dinlemek; cevap vermek için karşımızdaki konuşurken konuşmasının bitmesini beklemek değildir. Dinlemek; sadece sorduğumuz soruların yanıtlarını almaya çalışmak demek değildir. Dinlemek konuşmuyor olmak demek değildir.
Dinlemek çok sesli bir iştir. Dinlemek önce kişinin kendiyle iletişimiyle başlar. Zihinle yapılmaz. Zihinle yapıldığında türlü türlü düşünce; telaş; soru ve saire girer araya. Dinlediğimizle bizim aramıza set koyar. Müzik dinlerken ne kadar az zihnimiz aktifse o kadar çok beğeniriz o müziği ve nesini beğendiğimizi ifade etmekte çoğunlukla zorlanırız. Bu zihnin bir süreliğine kaybolduğu anın yaşandığı anlamına gelir.
Çocuklarınızı dinlerken de müzik dinler gibi zihinsizce ama kendi benliğinizle dinleyin. Benliğinizi notalara odaklayın; söylenen kelimelerin arkasındaki yere; derin ve aktif dinleyin; bu melodi bana ne hissettiriyor; ben bu müziği dinleyince neye dönüşüyorum; ne yaşıyorum; bu şarkı bu melodi beni nasıl buldu; burda bana faydalı gelen beni iyileştiren neler var; bu melodi kimin acaba; ne kadar tanıdık; bu melodinin bestekari üşenmeyip birileri de dinlesin diye bunu bizlerle neden paylaşma ihtiyacı duymuş; bu bestekarın diğer melodilerine nasıl ulaşabilirim...Bu melodiye benim kattığım anlam; sevgi; mutluluk; barış; kavuşma; ayrılık; hasret...her neyse o; o melodinin ne anlatmak istediğini bestekara siz anlatmış olursunuz.
Sizin bestekarınız çocuğunuz. Sizin için bir konusu var ve karşınızda. Ya da siz ona bir soru sordunuz ve anlatıyor. Sizin anlamanızı istiyor. Size konuyu anlatıp duruyor. Konuya odaklanırsanız sadece konuya anlarsınız. En fazla danışmanlık yapabilirsiniz. Eğer henüz deneyimsiz bir çocuğu dinler gibi dinlerseniz; duygusunun olgunluğunu anlayamazsınız. Fazla bilgiççe dinlerseniz; bir uzman gibi görünürsünüz ona. Oysa siz bir uzman değil; çocuk yetiştirmede henüz onun kadar deneyim gençsiniz. Peki nasıl olacak?
Bu sadece kendinizi serbest bırakmayla mümkün." Anneler çocuklarına sahip çıkmalıdır"; "babalar akıl vermelidir"; "zaman az hadi çabuk..." gibi telaşlarla değil; karşınızdaki henüz genç insanın yaradılışıyla sahip olduğu güçlerin varlığına inanarak. Her birey eşsizdir ve hayatı şekillendirme donanımına sahiptir. Kimi insan bu güçlerin bazısını tanımış ve kullanıyordur; kimiyse henüz o an ihtiyacı olan gücün kendisinde olduğunun farkında değildir.
Karşımızdaki bu henüz kelimelerle yeni yeni oynayan insan (o an için tesadüfen annesi babası olduğum kişi) benimle konuşuyor; duygusu ne? Bana ASLINDA ne anlatmak istiyor; ASIL söylemek istediğini anlamam için hangi soruları sorabilirim; onu nasıl daha etkili ve daha fazla dinleyebilirim. Neyi tam anlıyorum? Onun anlattığı her şeyi anlıyor muyum? Onun anlattığı her şeyi anlamalı mıyım? Yoksa Asıl önemli olan; ben dinleyici olarak onun kendisini anlamasında ve kullanmaya ihtiyacı olan o gücü ona buldurmada ona nasıl destek olabilirım. Bu gücün kendinde değil bende olduğuna inanıyor. Benim gücümle bu işi sadece bir kez halledebileceğini ona nasıl anlatabilirim? Bu bakış açısıyla dinlemek; bestekara güvenerek dinlemek demektir.
Bizlerin asıl görevi asla çocukları anlamak zorunda olmak değil.
Bizlerin asıl görevi onları en ücra köşelerine kadar tanımak değil.
Bizlerin asıl görevi onların hayatlarına hakim olmak ve kontrolümüzde tutmak değil.
Onlar için kendimizi feda etmek değil.
Bizlerin asıl görevi onların kendlerini anlamalarında; kendilerinin en ücre köşelerine kadar tanımalarında; güçlü yönlerini keşfetmelerinde; hayatlarını bir gün daha fazla yalnız yönetebilmelerinde onlara
ayna;
terazi;
yoldaş;
sırdaş;
bazen serin bir gölge;
bazen bir ferahlama alanı olabilmek.
Ve en önemlisi anne-babalık kimliklerimizle insanlık yolculuklarımızda çocukların doğal öğreticiklerinde kendi olgunluklarımızı artırmaya çalışmak.
Onlara hamileyken onu dinliyebilmiş anneler;
hamilelik döneminde eve gelir gelmez kulağını eşinin karnına dayayan babalar...Neyi kastettiğimizi bildiğinizden ve hatırlayabileceğinizden eminiz.