Kıskançlık; sevgi ve ilgi ihtiyacından doğan doğal bir tepki olmakla birlikte; sevilen birinin bir başkası ile paylaşılma durumuna katlanamamaktır.
Yaşamın her döneminde görülebilen bu davranış çocukluk çağında daha yoğun yaşanmaktadır. Bu duygu ile ilk olarak karşılaşma sürecimiz 2-5 yaşları arasında yeni bir kardeşin varlığı ile deneyimlenen duygu ile oluşmaktadır. Bu dönem aralığında çocuklar; mantık çerçevesinde değerlendirmeden uzak olduğundan; yaşamı duygu yönlendirmeleri ile analiz etmektedirler.
Kıskançlık duygusunun en temel nedenlerinden biri; kardeş gelinceye kadar sahip olunan ilgi ve dikkatin; bir bebeğin varlığı ile ikiye bölünecek olmasıdır. Bebeğin doğması ile çocuğa ayrılan zamanın azalması; çocukta anne ve babaya olan öfke ve kırgınlık duygularının kardeşine yansıtmasına neden olmaktadır. Çocuk deneyimlediği bu durumlardan dolayı kendini güvensiz ve desteksiz hissedebilmektedir.
Kıskançlığın derecesinde; anne – baba tutumları arasındaki değişiklikler; kardeşler arasındaki yaş farkı etkenler arasındadır.
Bu dönemde çocuklar sevildiklerinden emin olamadıkları için anne ve babasına sık sık sevilip sevilmediğine dair sorular yöneltebilmektedirler. Bazı çocuklar kardeşlerini kıskandıklarını açık bir dil ile ifade ederken; bazı çocuklar bebeğe aşırı ilgi ve sevgi göstererek kıskançlık dürtüsünü bastırmaya çalışmaktadırlar.
Bu dönemde en sık karşılaşılan problemler arasında; alt ıslatma; biberon ile beslenme; bebeksi konuşma gibi daha önceden kazandığı davranışlarda gerileme belirtileri olmaktadır. Bu davranışların en temel nedeni bir kardeş ile kaybedilen ilginin geri kazanılma çabasıdır.
Çocuk bu dönemde; huzursuz ve öfkeli olabilmektedir. Anne ve bebeği yalnız bırakmak istemediğinden okula gitmeyi veya evden herhangi bir yere ayrılmayı reddedebilir. Bu reddetme davranışı ile paralel olarak çeşitli psikosomatik belirtiler (mide bulantısı; baş ağrısı vb. ) gösterebilmektedir.
Ayrıca parmak emme; tırnak yeme; mastürbasyon yapma gibi davranışlar gösterebilmektedir. Bu davranışın temelinde içe kapanarak doyumu kendi bedeninde arama durumu yatmaktadır.
KARDEŞ KISKANÇLIĞINA ENGEL OLMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Ebeveynler olarak bilinmesi gereken en önemli şey kardeş kıskançlığının normal bir duygu olduğu ve bu duygudan dolayı çocuğu cezalandırma; suçlama gibi davranışların yanlış olduğu ve duygusal gelişimini olumsuz etkileyeceğidir.
Bebek dünyaya gelmeden önce çocuğun anlayabileceği bir dil ile aileye yeni bir üyenin geleceği konusunda hazırlamalı; doğum sonrasında bebeğin bazı temel ihtiyaçlarında (beslenme; giyinme; temizlik) görevlendirip; gözetim altında büyük kardeşi dahil etmek; ev içerisinde iş birliği yapıldığından kardeşi ile bağı güçlendirmesini sağlaması konusunda faydalı olabilmektedir.
Büyük kardeşe kendisine verilen görevleri yerine getirdiğinde olumlu geri bildirimlerde bulunup; övücü sözler ile onu ödüllendirmek gerekmektedir.
Çocuğun alışık olduğu ev düzeni devam ettirilmeli; bebeğe dair alınan eşya; seçilen isim gibi kararlarda büyük çocuğun düşüncesi alınmalıdır.
Bebek doğduğunda ve hamilelik döneminde; baba veya bir başka aile üyesi (anneanne; babaanne) büyük çocuğun bakımıyla ilgilenebilir. Bu durumda çocuk kendisinin ihmal edildiği duygusuna kapılmaz.
Kardeşler arasında kıskançlık durumunda birbirinden uzaklaştırma yönünde anne babanın araya girmesi uygun bir davranış değildir. Kardeşleri birbirlerine yakınlaştıracak ortam yaratılmalı; zarar verme durumlarında aşırı tepki göstermeden net bir uyarıda bulunulmalıdır.
Kardeşler arasında karşılaştırma yapılmamalıdır. Ebevenyler ya da dış çevre tarafından yapılan bu karşılaştırma rekabet duygusu oluşturup; kıskançlık ve kızgınlığı arttırabilmektedir. Ancak olumlu örneklemeler ile büyük çocuğun da bir zamanlar bebek olduğu ve aynı bakım ve özeni ona da gösterildiğine dair karşılaştırmalarda bulunulabilir.
‘Sessiz ol kardeşin uyuyor; kardeşine yemek yediriyorum şuan bakamam’ gibi sözlerle çocuğun yaşantısını bebeğe göre ayarlamak kıskançlık duygusunu pekiştirebilmektedir.
Psikolog Cansu İvecen