Kayıplar; kişinin kendi kontrolü dışında yaşadığı olumsuz deneyimlerdir. Kayıp sadece bir yakınının ölümü gibi olaylardan; iş kaybı; sevdiği birinden ayrılmak gibi kayıp süreçleri de hayatın içinde yaşanır. Beklenmeyen bir durumda yaşanan kayba verilen duygusal tepkiye yas denmektedir.
Kayıp yaşayan kişi doğal olarak yas tutar. Yas; kayıptan sonra yaşanması gereken normal bir dönemdir. Hatta doğal olarak yaşanmadığı/yaşanamadığı durumlarda kişi ileriki dönemlerde duygularını yaşayamadığı için sıklıkla fiziksel ya da psikolojik semptomlar geliştirebilir. Dolayısıyla kayıp yaşayan kişinin yas sürecini yaşamasına izin verilmeli; müdahale edilmemelidir. Sağlıklı bir şekilde yas sürecini tamamlayan kişi yaşadığı olayın travmatik etkisini atlatabilir ve duygusal olarak onarılabilir.
Normal yas sürecinde kişinin belirli bir dönem içerisinde duygusal olarak normalleşmesi; eski yaşantısına geri dönebilmesi gerekir.
Davranışsal tepkiler : Uykuda düzensizlik ve yeme bozuklukları; dikkatsizlik; takıntılı davranışlar; madde kullanımında artış; sosyal çevreden uzaklaşma. Yaşanan olayı hatırlatan her türlü durum ve kişiden kaçınma.
Fiziksel tepkiler : Midede rahatsızlık belirtileri; nefeste; solunum yollarında güçlükler; çevreden gelen uyarıcılara karşı karşı duyarlılık; halsizlik tepkileri. Çok uyumak; uyuyamamak. Yemek yemek istememek / aşırı yemek yemek.
Düşünsel : Bu olayın kendi başına geldiğine inanamama; düşüncelerinde bulanıklaşma; net düşünememe; düşünce hataları yaşama; dikkatin yoğunlaştırılmasında yaşanan problemler; unutkanlıkta artış; gerçekçi olmayan düşüncelerde artış.
YAS EVRELERİ :
Kayıptan sonra hemen hemen herkes benzer evrelerden geçerler.
1. Şok ve İnkar : Kişi; içinde bulunduğu durumun varlığına; gerçek oluşuna inanmak istemez. Bu olayın kendi başına gelmediğine; bunun gerçek olmadığına kendisini inandırmak ister. Kaybedilen kişinin sanki hala kendisiyle birlikte hayattaymış gibi davranması inkar tepkileridir.
2. Öfke : Kişi durumu henüz yeterince kabullenmiş olmasa da gerçekle yüzleştiğinden öfke duygularına kapılabilir. Yaşadığı huzursuzluk kişiyi öfke dolu yapar. Her durumda öfke tepkileri görülebilir ve bu durum; kişinin kendi benliğiyle uyumlu değildir.
3. Pazarlık : Üzüntü ve boşluk duyguları yaşayan kişi; üzüntüsünü hafifletmek için Tanrı ile pazarlığa girişir. “Benim de canımı al; yoksa dayanamayacağım” gibi. Ya da “bir daha böyle bir acı yaşatma dayanamıyorum” gibi...
4. Çökkünlük ve sosyal geri çekilme : En zor geçen; psikolojik olarak en ağır evrelerden biridir. Kişi hiçbirşey yapmak istemez; kişisel bakımını önemsemeyebilir. İş ve verimi düşer; sosyal ortamlardan uzaklaşmıştır. İçekapalı geçen bu evrede aslında kişi yaşadığı travma ile hesaplaşmaktadır. Bu evre uzadıkça ve kişi önceki evreleri beklenen bir şekilde yaşayıp atlatsa bile bu evrede depresyona girme olasılığı ve bu evrede takılıp kalmalar çok sık yaşanmaktadır. Uzmanlar ilk 3 evrede terapiyi önermeseler de bu evrede kişinin yardım almadan atlatabilmesi oldukça zordur. Kişinin başa çıkma becerileri ve kaybın duygusal yakınlık derecesi iyileşme sürecini doğrudan etkiler.
5. Kabullenme : Bu evrede kişi olayı tüm gerçekliğiyle kabul etmiştir. Artık hayat devam ediyordur ve normal eski aktivitelere geri dönülmüştür. İş Ya da özel hayatında kişi; kendinden beklenen becerileri sergileyebilecek güce ulaşmıştır.
PATOLOJİK YAS BELİRTİLERİ :
Kaybın ardından en az 3 ay geçmesine rağmen kişi halen kendi işinde etkin değilse ve sosyal aktivitelerine geri dönememişse; yas süreci uzuyor ve patolojik bir hal alıyor demektir. Süreç uzadıkça belirtiler genellikle durumun inkarından kaynaklanıyor gibi görünebilir. Kişi geçmiş deneyimlerindeki duyguları ve çözülmemiş kayıp tepkilerini; travmalarını hatırlayabilir. Bu yaşantının işlenmediğini; yas sürecinde takılı kalınmış olan bir yerlerin varlığını bize gösterir.
Terapide kişi; yas tepkileri verirken durumu nasıl değerlendirdiği hangi evrede daha çok takılı kaldığı; çözemediği inançları olduğu belirlenir.
Öncelikle kişinin kaybı ile ilgili gerçekçi bir inancın geliştirilmesi;
Kişinin duygularını tanımlamasında ve ifade etmesinde yardımcı olunması;
Gerçek hayatta planlar yapabilmesi; eski alışkanlıklarına geri dönmesi desteklenmelidir.
ÇOCUKLARDA YAS TEPKİSİ
Çocuklar yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde yetişkinler gibi bilişsel süreçleri yeterince gelişmediğinden yetişkinlerden beklenen duygusal tepkilerden farklı olarak kayba davranışsal tepkiler verebilirler. Davranışsal olarak durgunlaşmak tepkisinden aşırı hareketlilik ve öfkelilik gibi çoçuğun kendinden beklenmeyen tepkiler vermesine dek değişik hareketleri olabilir. Okulda başarısızlık; arkadaşlarla yaşanan uyum problemleri gibi değişiklikler gözlemlenebilir. Uyku bozuklukları; gece kabusları; sosyal içeçekilme görülebilir. Çocuğa olup bitenin anlatılması ertelenmemelidir. Çocuğa algılayabileceğinin dışında açıklamalar yapılmamalıdır. Açık ve net olunmalıdır. Çocuklar duygularını tarif edemeyeceğinden onlara hayatlarının bundan sonrasının nasıl devam edeceği ile ilgili net ve güven verici açıklamalar yapmak gerekir. Çocuklar kayıpların ardından; benmerkezci düşünceye sahip oldukları için suçluluk duygularına kapılabilir. Kaybın / gidenin kendisiyle ilgili olduğu inancı geliştirebilir. Bu nedenle özellikle; çocuğa kaybın kendisiyle ilgili olmadığını vurgulayan açıklamalar yapılmalıdır.
Çocuklarda uygulanan terapi yöntemi ise daha çok çocuğu konuşturmaktan ziyade; oyun terapisi / aile danışmanlığı şeklindedir.
Kaybın ardından yaşanamayan yas tepkilerinin ortaya çıkardığı psikolojik problemlerin başında depresyon; panik atak ve madde kötüye kullanımı gelmektedir. Umutsuzluk; öfke; suçluluk duyguları ve hayal kırıklıkları kişiyi başedilemeyen olumsuz duygu ve düşüncelerle başbaşa bırakır. Kişinin problem çözme becerileri ve sosyal çevresindeki kişilerin desteği bu dönemi atlatabilmek adına çok önemlidir.
Psikoterapi kişide problem çözme becerilerinin oluşturulmasıdır. Yetişkinlerde; bilişsel terapi; emdr terapi gibi yöntemler patolojik yas tepkilerinin çalışılması için etkili yöntemlerdir. Olumsuz beklenti ve düşüncelerin; anıların; kendilikle ilgili düşüncelerin yeniden yapılandırılması hedeflenir.