Bilinçdışımızın oldukça önemli işlevlerinden biri de maruz kaldığımız çeşitli engellenmeler ve çatışmalar karşısında geliştirdiği(miz) savunma mekanizmalarıdır. Hayatımızın farklı alanlarında çeşitli bilinçdışı savunma mekanizmaları kullanarak aslında olaylar karşısında duyduğumuz kaygıyı azaltmaya ve tehdit altındaki benliğimizi korumaya çalışmaktayız.
Her birimizin -ruhsal gelişmişlik düzeyimize bağlı olarak- kullandığı savunma mekanizmaları birbirinden farklıdır. Savunma mekanizmalarımızın bazıları bizim için olumlu; bazıları ise olumsuz sonuçlar doğurur; bazıları ise -kaynağı bilinçdışında olan- çok çeşitli ruhsal sorunlarımıza geçici çözümler üreterek bizim rahatlamamızı sağlar.
Sonuç olarak; olumlu ya da olumsuz verdiğimiz birçok tepkinin temellerinde bilinçdışımızın ürettiği çok çeşitli savunma mekanizmaları rol oynamaktadır. Kendimizin olduğu gibi başkalarının da bilinmeyen bu alanını tanımak; sıklıkla sergilediğimiz ya da maruz kaldığımız duygu; düşünce ve davranışların nedenselliği anlamak açısından bize son derece önemli katkılar sağlayacaktır. Bu bağlamda; insanının ruhsal gelişmişlik düzeyine bağlı olarak başvurduğu bazı savunma mekanizmalarına bu başlık altında yer vermek istiyorum.
İlkelden olguna belli başlı savunma mekanizmaları
1) İlkel savunma mekanizmaları
a) İnkâr: Benlik için tehlike oluşturabilecek ve kabul edildiği takdirde yoğun bir duygusal acı hissetmeye yol açacak bir gerçeğin yok sayılması ya da görmezden gelinmesidir. Oğlunu trafik kazasında kaybeden bir annenin oğlunun ölümünü kabullenemeyip "Biliyorum o yaşıyor; bir gün gelecek." diyerek her akşam yemek masasına bir tabak da onun için koyması inkâr savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
b) Yansıtma: Bilinçdışındaki kabul edilemeyen dürtü ve isteklerin başka bir insanda ya da insanlarda var olduğu şeklinde yorumlanmasıdır. Eşini aldatmaya yönelik dürtüleri bilinçdışında barındıran bir kişinin; eşinin kendisini aldatıyor olmasından şüphe duyması ya da bu konuyla ilgili eşini suçlaması yansıtma savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
c) Yansıtmalı özdeşim: Yönetilemeyen bilinçdışı bir takım duyguları bir çatışma ve tartışma yaratarak karşıdaki kişiye aktarmak ve onunla özdeşim kurmak suretiyle çatıştığı kişinin iyi duygularını ya da güçlülüğünü kendi benliğinde hissetmektir. Bu savunma mekanizmasına başvuran kişi; bir başkasına yansıttığı olumsuz duygular sayesinde kendisini sakinleştirir ve karşısındaki kişinin iyilik halini kendi benliğine dâhil eder. Karşısındaki kişi ise -çatışmanın sonunda- kendisine yüklenen olumsuz duygularla baş başa kalmış bir durumda olur.
d) Bölme: Bilinçdışında var olan bir takım duygu ve dürtülerin ya da geçmişte içselleştirilmiş kişilerin “olumlu” ve “olumsuz” ya da “iyi” ve “kötü” diye parçalara bölünmesidir. Böylelikle kişi tarafından “iyi” yaşatılmaya “kötü” yok edilmeye çalışılır. İnsanları ya çok “iyi” ya da çok “kötü” olarak kategorize etmek; “ya hep ya hiç” anlayış şekli bölme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
e) Eyleme vurma: Bilinçdışından var olan bir takım olumsuz duygu ve dürtüleriyle yüzleşmemek adına çeşitli uyaranlara ve eylemlere başvurmak ya da çeşitli meşguliyetler bulmaktır. Yoğun alkol ve uyuşturucu kullanımı; işkoliklik; yalnız kalmaktan kaçınmak eyleme vurma davranışlarına örnek gösterilebilir.
f) Gerileme: Benliğin kaldırabilecek düzeyde olamadığı bir durum ya da bilinçdışı çatışma karşısında; kişinin kendisini daha rahat ve güvende hissedebileceği önceki gelişim dönemlerine gerilemesi durumudur. Yoğun bir kaygı ya da korku yaşayan bir yetişkinin bu durumla baş edemeyip annesine sarılıp uyuması gerileme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
g) Somatizasyon: Kabul edilemez ya da baş etmekte zorlanılacak nitelikteki bilinçdışı dürtü ve duyguların bedende bir hastalık ya da yakınmalar şeklinde kendini göstermesidir. Yoğun baş ağrısı; mide bulantıları ya da çeşitli cilt rahatsızlıkları yaşamak somatizasyon savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
h) Hipokondriazis (hastalık hastalığı): Bilinçdışında var olan olumsuz bir takım duygulardan uzaklaşmak amacıyla tüm dikkatin vücut fonksiyonlarında ortaya çıkabilecek herhangi bir hastalığa verilmesi durumudur. Kişinin; ciddi bir hastalığa yakalandığı korkusu ile yapılan yeterli tıbbi değerlendirmelerin sonuçlarına güvenmeyip hastalık düşüncelerini devam ettirmesi; bu konuda doktoru yetersiz bulup başka bir doktor arayışına girmesi hipokondriazis savunma mekanizması kaynaklı bir davranışa örnek gösterilebilir.
ı) Pasif agresif tutum: Bilinçdışında bir başkasına yönelik hissedilen öfke ve saldırganlığın pasif bir şekilde ifade edilmesi durumudur. Bir öğrencinin ebeveynlerine yönelik hissettiği öfkeyi -direkt değil de- derslerinde başarısız olarak ya da okulda sorun çıkartarak onlara ifade etmesi pasif agresif davranışa örnek gösterilebilir.
2) Nevrotik düzeydeki savunma mekanizmaları
a) Bastırma: Benliğin kabul edemeyeceği türden bilinçdışı duygu ve düşüncelerin bilince çıkmasının önüne geçilmesi ve bilinçdışına itilmesi durumudur. Geçmişte ya da çocuklukta yaşanılan travma niteliğindeki birçok olayın hatırlanmıyor oluşu bastırma savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
b) Yalıtma (izolasyon): Geçmişte yaşanmış ama benlik bütünlüğünü tehdit eder nitelikteki bir olayın duygudan yalıtılmış bir şekilde hatırlanması ya da bir başkasına aktarılması durumudur. Kişinin; babasının ölüm anına şahit olması ve bunu salt bilgi içerikli ve sanki hiçbir duygu hissetmiyormuş gibi aktarması yalıtma savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
c) Aklileştirme (usa vurma): Benlik bütünlüğüne yönelik bir tehdit içeren ya da kabul edildiği takdirde acı verebilecek herhangi bir gerçeğin saptırılarak kabul edilebilir ve akla uygun bir hale getirilmesidir. Hoşlandığı kız tarafından reddedilen bir erkeğin “zaten o kadarda güzel değildi” diye düşünmesi; aklileştirme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
d) Kontrol etme: Bilinçdışındaki bir takım çatışmaları - onları çözmek; düzenlemek ya da kontrol etmek amaçlı- dış nesnelere aktarılmasıdır. Bilinçdışındaki olumsuz ya da “kirli” olduğunu düşündüğü duygu ve düşüncelerle baş edemeyen bir kişinin bu “kirliliği” herhangi bir dış nesne üzerinden sembolleştirmesi neticesinde sürekli olarak o nesnenin kirlendiğini düşünüp onu temizlemeye çalışması kontrol etme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir. Bu bağlamda; aşırı titiz takıntı ve zorlantı (OKB) içeren davranışların kontrol etme savunma mekanizmasının bir ürünü olarak ortaya çıktıkları söylenebilir.
e) Yer değiştirme: İfade edildiği takdirde benlik için tehlike arz edilebilecek bir duygu ya da dürtünün muhatabı dışında bir kişi ya da nesneye yöneltilmesidir. Eşine aşırı öfkelenen bir kişinin elindeki telefonu duvara fırlatması ya da çocuğuna bağırması yer değiştirme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
f) Karşıt tepki geliştirme (reaksiyon-formasyon): Benlik bütünlüğü için tehdit arz edebilecek herhangi bir dürtü ya da duygunun tam tersine çevrilmesi durumudur. Bilinçdışındaki eşcinsel nitelikteki bir takım dürtülerle yüzleşemeyen bir erkeğin; aşırı erkeksi görüntü ve tutum sergilemesi karşıt tepki geliştirme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
g) Entellektüelleştirme: Bilinçdışındaki olumsuz duygularla yüzleşmemek adına; bu duyguyu hatırlatacak durumların bilimsel ya da psiko-sosyal bir tutum takınarak yorumlanması durumudur. Annesi ölen birisinin anneler günü gibi bir günün kutlanılmasını gereksiz ve kapitalist sistemin bir ürünü olarak görmesi entellektüelleştirme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
h) Düş kurma: Bilinçdışındaki çözülememiş çatışmaların ve doyurulmamış içgüdülerin düşleme yoluyla çözümlenmesi ve doyurulmasıdır. Sevdiği ya da arzuladığı kızla bir araya gelemeyen bir kişinin onunla evlendiğini ya da birlikte olduğunu düşleyerek kendini rahatlatması düş kurma savunma mekanizmasına örnek olarak gösterilebilir.
ı) Ödünleme: Herhangi bir alanda hissedilen bilinçdışı yetersizlik duygularının bir başka alan üzerinde telafi etme çabasıdır. Fiziksel olarak başkalarının dikkatini çekemeyen bir ergenin derslerinde dikkat çekici bir başarı sergilemesi ödünleme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
3) Olgun savunma mekanizmaları
a) Yüceltme: Bilinçdışında var olan bir takım olumsuz duygu ve dürtülerin toplumsal bir fayda sağlayan ve toplumca kabul gören bir niteliğe dönüştürülmesidir. Sanatçının bilinçdışı dürtü ve duyguları herhangi bir sanatsal imgeye (roman; şiir; resim; müzik vs. gibi) aktararak topluma faydalı bir hale dönüştürmesi yüceltme savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
b) Supression (olgun bastırma): Düşünüldüğünde olumsuz hissettirecek herhangi bir dürtü; duygu ya da düşüncenin bilinçli bir şekilde unutulması ya da ertelenmesidir. Bir işe konsantre olmuşken zihnine gelen herhangi olumsuz bir durumu sonrasında düşünmek ya da çözmek amacıyla unutup kişinin işine tekrar yoğunlaşması supression savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
c) Hazır olma: Gelecekte karşılaşabilecek olumsuz olay ve durumları mantıklı bir zeminde hesaba katarak bu konuda benlik bütünlüğünü koruyucu önlemler alınmasıdır. Kaybolan çocuğundan uzun süre haber alamayan bir kişinin; oğlunun başına gelebilecek tüm olumsuzlukları dikkate alarak bunların doğrultusunda kendisini hazırlaması hazır olma savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.
d) Diğerkâmlık (Özgecilik): Bilinçdışı istek ve arzuları fark edip onları yöneterek bu konuda herhangi bir bencilce davranış sergilemek yerine; başkalarını düşünür şekilde davranılması ve bu şekilde davranmaktan dolayı mutlu hissedilmesidir. Bir esnafın; kendisine gelen müşterisini aynı ürünü satan ancak o gün hiç siftah yapmamış olan esnaf arkadaşına yönlendirmesi diğerkâmlığa örnek gösterilebilir.
e) Mizah (Humor): Katlanılması zor bir durumun mizah yoluyla katlanılabilir bir hale getirilmesi ve yaşanılan durumla ilgili duygu ve düşüncelerin esprili bir şekilde ifade edilmesidir. Kendisiyle barışık olan kişilerin başvurduğu bir savunma mekanizmasıdır. Yazdığı kitap beklenenin çok altında satış yapan bir yazarın soranlara; “en çok satanlar listesine girme yolunda ilerliyor” diyerek esprili bir şekilde yanıt vermesi mizah savunma mekanizmasına örnek gösterilebilir.*
*Bu yazı Ümit AKÇAKAYA'nın yayımlanmış "UYANIŞ" adlı kitabından alıntıdır.