Boşanma Süreci ve Boşandıktan Sonra Yaşanılan Depresyon
Bazen bir evliliği kurtarmak için yapılan onca fedakarlığa;gösterilen onca çabaya ve çiftlerin birbirini sevmelerine rağmen sorunların üstesinden gelinemediği için evlilikler bitebilir.Boşanma çoğu insan için bir travmaya neden olabilir.Felaketler yaşandıktan sonra yaşanılan travmaya eşdeğer olan bu travma anne; baba;çocuk kaybından sonra yaşanılan en büyük stres kaynaklarından ikincisidir.(Granvold) Boşanma hem boşanan çiftleri hem de yakınlarını derinden etkiler.Birey boşanmayı kendi istemiş olsa bile boşanma sonrasında yaşadığı yeni duruma adapte olma süreci çoğu insan için çok zor geçmektedir.Sorunlu bir evlilikten sonra o evliliğin bitmesinin getirdiği pozitif etkilere rağmen ilişkinin sürdürülememesinden kaynaklanan negatif etkiler boşanmış bireyi olumsuz bir biçimde etkiler.
Boşanma tahammül edilemez bir sürecin en makul çözümü olarak görünse de işin içinde olan herkes için travmatik bir olaydır. Boşanma sonrasında çiftler artık evlilikle alakalı sorunları yaşamayacakları için bir nebze rahatlarlar.Ancak ilerleyen zamanlarda bazı bireyler evlilikte başarısız oldukları kanaatine sahip olmaya ve kendilerinin sevilesi bir insan olarak görmemeye başlayabilirler.İlk zamanlarda oluşan bu rahatlık hissi çevreden gelen eleştiriler ve bireyin bu olumsuz düşüncesinin de birleşmesiyle beraber bir depresyona dönüşebilir.Kişi kendisini işe yaramayan ve sorunların üstesinden gelemeyen bir insan olarak görmeye başlayabilir.Öz saygısı; özgüveni düşüp hayata bakış açısı karamsar bir hale gelebilir.
Yaşanılan bu duygular neticesinde kişide “ben kimsenin sevgisine layık değilim o yüzden evli de kalmayı asla başaramam” düşüncesi oluşabilir.Dolayısıyla reddedilmekten doğan acıyı deneyimlemekte olan birey eşinin boşanma isteğini kendi değersizliğinin bir teyidi olarak görebilir.Reddedilme duygusunun yoğunluğu ve boşanma sürecinin uzun süreli etkileri bir kriz durumu yaratabilir.
Boşanma ayrıca insanların kökleşmiş inancına ters bir durum olduğu için bir sorun oluşturabilir örneğin “İnsanların evlendikten sonra ne olursa olsun evli kalmaları gerektiği” inancına sahip insanlar boşandıktan sonra ailelerinin; arkadaşlarının gözünden düştüklerine ve başarısız olduklarına inanırlar.Bunun yanında bu düşünceye eşlik eden başka düşüncelerde boşanan bireyin kafasında dönüp durur.” Boşandım ve bundan sonra başka bir ilişkiyi sürdüremeyeceğim” “bir eşin sevgisi olmadan hayatla başa çıkamam” “insanların bana saygısı kalmadı” “asla iyi bir anne veya baba olamayacağım” gibi yıkıcı düşünceler boşamış bireyin derinden sarsmaya devam eder.
Boşanmış bireylerde en sık görülen duygu durumlarından bir tanesi karşı cinse olan güvenin azalmasıdır. Evlenmeden önce çok kibar; nazik;düşünceli yani bir nevi bir maske takan bir eşin evlendikten sonra bu maskesini çıkarması ve evlenmeden öncekinden çok farklı bir insana dönüşmesi boşanma nedenlerin başlarında gelmektedir. Bu sebeple sorun yaşayıp boşanan birey boşandıktan sonra herkesin böyle olduğuna dair bir inanç geliştirir ve karşı cinse güvenemez bir hale gelebilir.
Boşandıktan sonra hayatına devam etmek isteyen birey bu düşüncesinden dolayı adım atmakta zorlanabilir. Boşanma sonrasında oluşan travmanın yanında kandırılmışlık hissi boşanan bireyi çepeçevre sarıp onu adım atmasını engelleyebilir.
Boşanan bireyi etkileyen ve onu sıkıntıya sokan düşüncelerden bir tanesi de el alem ne der;ben boşandım ve dul kaldım.İnsanlar dul kadın veya erkeğe iyi bakmazlar;acaba ne yaptı da boşandı gibi olumsuz eleştiri alacağı düşüncesidir.İnsanların kendisi hakkında böyle düşündüğünü ve böyle bir bakış açısıyla algılandığını düşünen birey sosyal ortamlardan kendini çekebilir.Sosyal ortamdan ve insanlardan uzaklaştıkça bu bir kısır döngü halini alır.Uzaklaştıkça depresyonu artar;arttıkça kendini daha çok insanlardan soyutlayabilir
BOŞANMIŞ BİREYLERE TAVSİYELER.
• Öncelikli olarak kendinizin değerli ve sevgiyi hak eden bir insan olduğunuzu unutmayın.
• Boşanmanın her insanın yaşayabileceği bir süreç olabileceğini sizin boşanmakla başarısız olduğu fikrinden uzaklaşmaya çalışın.
• Boşandıktan sonra aynı yerde oturuyorsanız ve bu size hep yaşadığınız sıkıntıları hatırlatıyorsa imkanınız dahilinde oradan ayrılıp başka bir yere taşının.
• Eğer çocuklarınız varsa boşanış olmakla anne babalıktan boşanmadığınızı onlara boşanmış olsanız dahi sevginizi ilginizi devam ettireceğinizi gösterin ve onlara bu güveni aşılayın.
• Hayatın devam ettiğini; şu ana kadar yaşadığınız yıllar kadar önünüzdeki yılların da değerli olduğunu unutmayın.Yeni bir iş veya kurs edinerek farklı hobiler edinin.
Lütfi ATABEY
Psikolojik Danışman/Psikoterapist
Boşanma tahammül edilemez bir sürecin en makul çözümü olarak görünse de işin içinde olan herkes için travmatik bir olaydır. Boşanma sonrasında çiftler artık evlilikle alakalı sorunları yaşamayacakları için bir nebze rahatlarlar.Ancak ilerleyen zamanlarda bazı bireyler evlilikte başarısız oldukları kanaatine sahip olmaya ve kendilerinin sevilesi bir insan olarak görmemeye başlayabilirler.İlk zamanlarda oluşan bu rahatlık hissi çevreden gelen eleştiriler ve bireyin bu olumsuz düşüncesinin de birleşmesiyle beraber bir depresyona dönüşebilir.Kişi kendisini işe yaramayan ve sorunların üstesinden gelemeyen bir insan olarak görmeye başlayabilir.Öz saygısı; özgüveni düşüp hayata bakış açısı karamsar bir hale gelebilir.
Yaşanılan bu duygular neticesinde kişide “ben kimsenin sevgisine layık değilim o yüzden evli de kalmayı asla başaramam” düşüncesi oluşabilir.Dolayısıyla reddedilmekten doğan acıyı deneyimlemekte olan birey eşinin boşanma isteğini kendi değersizliğinin bir teyidi olarak görebilir.Reddedilme duygusunun yoğunluğu ve boşanma sürecinin uzun süreli etkileri bir kriz durumu yaratabilir.
Boşanma ayrıca insanların kökleşmiş inancına ters bir durum olduğu için bir sorun oluşturabilir örneğin “İnsanların evlendikten sonra ne olursa olsun evli kalmaları gerektiği” inancına sahip insanlar boşandıktan sonra ailelerinin; arkadaşlarının gözünden düştüklerine ve başarısız olduklarına inanırlar.Bunun yanında bu düşünceye eşlik eden başka düşüncelerde boşanan bireyin kafasında dönüp durur.” Boşandım ve bundan sonra başka bir ilişkiyi sürdüremeyeceğim” “bir eşin sevgisi olmadan hayatla başa çıkamam” “insanların bana saygısı kalmadı” “asla iyi bir anne veya baba olamayacağım” gibi yıkıcı düşünceler boşamış bireyin derinden sarsmaya devam eder.
Boşanmış bireylerde en sık görülen duygu durumlarından bir tanesi karşı cinse olan güvenin azalmasıdır. Evlenmeden önce çok kibar; nazik;düşünceli yani bir nevi bir maske takan bir eşin evlendikten sonra bu maskesini çıkarması ve evlenmeden öncekinden çok farklı bir insana dönüşmesi boşanma nedenlerin başlarında gelmektedir. Bu sebeple sorun yaşayıp boşanan birey boşandıktan sonra herkesin böyle olduğuna dair bir inanç geliştirir ve karşı cinse güvenemez bir hale gelebilir.
Boşandıktan sonra hayatına devam etmek isteyen birey bu düşüncesinden dolayı adım atmakta zorlanabilir. Boşanma sonrasında oluşan travmanın yanında kandırılmışlık hissi boşanan bireyi çepeçevre sarıp onu adım atmasını engelleyebilir.
Boşanan bireyi etkileyen ve onu sıkıntıya sokan düşüncelerden bir tanesi de el alem ne der;ben boşandım ve dul kaldım.İnsanlar dul kadın veya erkeğe iyi bakmazlar;acaba ne yaptı da boşandı gibi olumsuz eleştiri alacağı düşüncesidir.İnsanların kendisi hakkında böyle düşündüğünü ve böyle bir bakış açısıyla algılandığını düşünen birey sosyal ortamlardan kendini çekebilir.Sosyal ortamdan ve insanlardan uzaklaştıkça bu bir kısır döngü halini alır.Uzaklaştıkça depresyonu artar;arttıkça kendini daha çok insanlardan soyutlayabilir
BOŞANMIŞ BİREYLERE TAVSİYELER.
• Öncelikli olarak kendinizin değerli ve sevgiyi hak eden bir insan olduğunuzu unutmayın.
• Boşanmanın her insanın yaşayabileceği bir süreç olabileceğini sizin boşanmakla başarısız olduğu fikrinden uzaklaşmaya çalışın.
• Boşandıktan sonra aynı yerde oturuyorsanız ve bu size hep yaşadığınız sıkıntıları hatırlatıyorsa imkanınız dahilinde oradan ayrılıp başka bir yere taşının.
• Eğer çocuklarınız varsa boşanış olmakla anne babalıktan boşanmadığınızı onlara boşanmış olsanız dahi sevginizi ilginizi devam ettireceğinizi gösterin ve onlara bu güveni aşılayın.
• Hayatın devam ettiğini; şu ana kadar yaşadığınız yıllar kadar önünüzdeki yılların da değerli olduğunu unutmayın.Yeni bir iş veya kurs edinerek farklı hobiler edinin.
Lütfi ATABEY
Psikolojik Danışman/Psikoterapist