Ergenlik; çocuklukla yetişkinlik arasında yer alan ve 12. yaştan 21 yaşına kadar uzanan; pek çok alanda önemli değişikliklerin olduğu hızlı bir büyüme ve olgunlaşma dönemidir.
Bu dönemde çocukluk özellikleri yavaş yavaş kaybolmaya ve yerine ergenlik özellikleri belirmeye başlar. Ergenler arasında farklılıklar olsa da benzer özellikler baskındır ve bu dönemde çok önemli değişimler yaşanır.
Ergenlik dönemi hakkında bilgi sahibi olmak; bu dönemin özelliklerini yakından tanımak çocuklarımızla sağlıklı iletişim kurmanın ilk adımıdır. Çünkü yeteri kadar bilgi sahibi olmadığımız; özelliklerini tam olarak kavrayamadığımız bir gelişim süreci; kaçınılmaz olarak ergenlerle iletişim kurma ve sürdürme konusunda; yetersiz ve sağlıksız bir iletişimle son bulacaktır.
Ergenlerin gelişim özelliklerine göre; bu dönemi dört farklı bölüme ayırmak mümkündür.
1. Ergenlerin fiziksel gelişimi
2. Ergenlerin bilişsel ve zihinsel gelişimi
3. Ergenlerin duygusal ve psikolojik gelişimi
4. Ergenlerin sosyal ve ahlaki gelişimi
Biz bugün bu dört özellik arasından ikinci özellik olan bilişsel ve zihinsel gelişimi ele almaya çalışacağız.
Ergenlerde bilişsel ve zihinsel gelişim; kişiden kişiye farklılık gösterse de genel olarak 11 yaşından sonra başlar. Algılama; analiz ve mantıksal düşünebilme yeteneğinin yetişkinler düzeyine eriştiği bu döneme “soyut işlem dönemi” denir. Daha önceki dönemde çocuk sadece somut işlemleri yapabilirken; bu dönemde soyut işlemleri de yapabilmektedir.
Bu devrede çocuklar görüşlerini haklı gösterebilecek düşünce kurallarını ve mantık yollarını bulmaya başlarlar. 7-8 yaşlarından itibaren sosyalleşmeye başlayan çocuk; 11-12 yaşlarında oyun kurallarının değişmez bir kanun maddesi değil de kişiler arası anlaşmalar sonucu meydana geldiğini ve gerektiğinde esnetilebileceğini anlamaya başlar.
Fikir alış-verişleri ve tartışmalar büyümeyi sürdüren ergenin yaşamında önemli bir şekilde yer almaya başlar. Böylece sosyal yaşam içinde kişisel görüş ve tartışmalar işbirliğini gerekli kılar. Bu da çocuğun anlayışının giderek geliştiğini ve daha önce sahip olmadığı bazı alışkanlıkları kazandığını gösterir. Bunun sonucu olarak da çocuklar bazı tahmin ve varsayımlar ileri sürebilirler. Kurdukları varsayımları denerler; soyut düşünürler; genellemeler yaparlar.
Bu dönemin en önemli gelişmelerinden biri Hipotetik düşünmedir.
Hipotetik düşünme; günlük hayat içerisinde karşılaşılan sorunlara çözüm yolları bulabilme; bunları da belli bir sistem dahilinde yapma sürecidir.
Hipotetik düşünce becerisi; doğrudan gözlemlenenin ötesini görebilmeyi; olayları yorumlayabilmeyi; mantık kurallarını uygulayabilmeyi gerektirir.
1. İleride yapılacakları planlayabilmek;
2. Bir eylemin gerçekteki sonuçlarını kavrayabilmek;
3. Olaylara alternatif açıklamalar getirebilmek hipotetik düşünce becerisine bağlıdır.
Hipotetik düşünce becerisinin ergene kattığı bir diğer önemli şey ise empati kurabilme özelliğidir. Bu düşünceyle ergen; çevresinde yaşanan olaylara tek taraflı bakmaktan kurtulur. Çevresindeki diyalogları gelişir. Bir olay karşısında arkadaşına ben de olsam çok kızardım diyebilir.
Ergende hipotetik düşünce; karar verme becerisinde önemli bir rol oynar. Eğer ders çalışmazsam notlarım iyi olmaz ve başarılı olamam. Başarılı olamayınca da ailem bana istediğimi almaz gibi düşünce şekilleri gelişebilir.
Birçok açıdan düşünebilme ergene yeni bir düşünce esnekliği sağlar. Çocuğun eylem çerçevesinde sınırlı olmasına karşılık; ergen zihinden bir çok seçeneği gözden geçirip inceleyebilir. Kuramlar biçimlendirebilir ve düşsel dünyayı kavrayabilir. Gerçek ya da olası sosyal sistemlerin çeşitliliği konusunda ilgisinin artması sonucu; genç kendi standartlarına eleştirici bir tavır takınır. Toplumun gelenek ve göreneklerine; kurallarına karşı tutumu değişir.
Bu dönemin en önemli özelliklerinden bir diğeri ise Ergen egosantrizmi (benmerkezcilik)dir.
Ergen egosantrizmi; ergenin kendi düşüncelerinin ve söyleyeceklerinin en doğru olduğunu düşünmesidir.
“Benim düşüncem en doğrusudur”
“Kimse bir şeyden anlamıyor”
“ Bu insanlar düşüncesiz. “ gibi düşünceler geliştirir. Başkalarının kendisi ile ilgili düşüncelerine aşırı önem verir.
Kendiyle ilgili dramatik senaryolar; hüzünlü hikayeler geliştirir. Ergen kendisini ünlü bir sporcu; sanatçı; halk kahramanı gibi hayal eder. Duyguları yoğundur ve “kimsenin kendisi kadar sevemeyeceğini” düşünür.
Bu dönemde görülen özelliklerden biri de ‘aşırı idealizm’ dir.
Varsayımsal düşünce gücüyle birlikte geniş bir düşünebilme olanağına sahip olan ergen yine de kendi düşünceleri ile çevresindeki diğer kişilerin düşünceleri arasında karmaşa yaşar. Bunun temel nedeni aşırı idealizmdir. Bir düşünceye sahip olduğu zaman; bunun mutlak doğruluğuna inanıp idealleri uğruna diğer görüşleri alamayabilir.
“Nükleer santrallere hayır.” düşüncesine sahip bir ergen; bu düşüncesini idealist bir şekilde savunur; farklı ve karşı görüşlere çoğunlukla tahammülü yoktur.
Bazı ergenler kendilerinin dünyayı ve olayları değiştirebileceklerini düşünür; bunun hayalini kurar ve bu konuda tartışmalara girerler.
Ergenlik dönemindeki belirgin özelliklerden biri de; ergenin ‘hayali seyirciler’inin olmasıdır.
Ergen; çevresinde sürekli olarak kendisini izleyen bir seyirci topluluğu olduğuna inanır. Bu nedenle çevresindeki insanların tepkilerine aşırı önem verir; herkesin kendisiyle ilgilendiğini sanır.
Ergenler bu dönemde fiziki görünümlerine son derece dikkat ederler. Çevrelerindeki bireylerin onları izledikleri düşüncesinde oldukları için otobüste ya da sinemada herkes kendilerine bakıyor gibi hissederler; kendilerinin " hayali izleyicileri" tarafından sürekli gözlendiklerini düşünürler.
Kişisel efsane de bu dönemin düşünce yapısını anlatan bir kavramdır.
Kişisel efsane; bireyin kendini emsalsiz; ulaşılmaz ve her şeyin üstesinden gelebileceğine inanması anlamına gelmektedir.
Ergen; kendini hikayesinin kahramanı olarak görür ve değerlendirir. Ergen; benmerkezcilik nedeniyle kendini hiçbir koşulda yara almaz; incinmez olarak görmektedir.
Ergene göre olumsuz olaylar ve yaşantılar kendisi dışındaki kişiler için olasıdır ama kendisi için söz konusu değildir. Bu yüzden aşırı hızda motosiklet kullanabilir veya bisiklet üzerinde tehlikeli hareketler yapabilir.
Bu dönemde ergen aşağıdaki düşünce yapılarına sahiptir:
“Bana bir şey olmaz”
“Ben her şeyin üstesinden gelirim”
“Benim kadar kimse sevmez!”
Ergene göre olumsuz olaylar ve yaşantılar kendisi dışındaki kişiler için olasıdır ama kendisi için söz konusu değildir. Bu yüzden aşırı hızda motosiklet kullanabilir veya bisiklet üzerinde tehlikeli hareketler yapabilir.
Anne-babaların ergenlik döneminde görülen bu gelişimler hakkında bilgi sahibi olması; en başta çocuklarını daha iyi anlamalarını sağlar. Çocuklarını anlayan anne-babalar da çocuklarıyla daha sağlıklı iletişim kurabilirler.
Ergen anne-babası olmak; ebeveynleri zorlayabilir ama ebeveynler de ergenlerle iletişim kurma noktasında gereken bilgi ve beceriye sahip olurlarsa bu dönemi daha sağlıklı bir şekilde atlatabilirler.